Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2004/7-103 Esas 2004/130 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2004/7-103
Karar No: 2004/130

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2004/7-103 Esas 2004/130 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu 2004/7-103 E., 2004/130 K.

Ceza Genel Kurulu 2004/7-103 E., 2004/130 K.

  • OLAĞANÜSTÜ YASAYOLU
  • YAZILI EMİR
  • 647 S. CEZALARIN İNFAZI HAKKINDA KANUN (MÜLGA) [ Madde 6 ]
  • 647 S. CEZALARIN İNFAZI HAKKINDA KANUN (MÜLGA) [ Madde 4 ]
  • 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 72 ]
  • 1412 S. CEZA MUHAKEMELERİ USULÜ KANUNU (MÜLGA) [ Madde 343 ]
  • 2918 S. KARAYOLLARI TRAFİK KANUNU [ Madde 48 ]
  • "İçtihat Metni"

    Üçüncü kez alkollü araç kullanmak suçundan hükümlü Cemal G......"in 2918 sayılı Yasanın 48/5 ve 647 sayılı Yasanın 4. ve TCY"nın 72. maddeleri uyarınca 106.774.200 lira hafif para cezası ile cezalandırılmasına, sürücü belgesinin 5 yıl süre ile geri alınmasına ilişkin Fatih 2. Sulh Ceza Mahkemesinden verilen ve Yargıtay"ca incelenmeksizin kesinleşen 05.02.2002 gün ve 1649-83 sayılı hükme yönelik olarak Adalet Bakanı tarafından 13.11.2003 gün ve 52249 sayılı yazı ile olağanüstü temyiz (yazılı emir) yasayoluna başvurulması üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 7. Ceza Dairesince 24.03.2004 gün ve 21518-4134 sayı ile;

    "2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa muhalefetten Cemal G......"in anılan Kanunun 48/5, 647 sayılı Kanunun 4, TCK.nun 72. maddeleri uyarınca 66.774.200 TL hafif para cezası ile cezalandırılmasına ve sürücü belgesinin 5 yıl süre ile geri alınmasına ilişkin Fatih 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 5.2.2002 gün, 2001/1649-2002/83 sayılı kararı aleyhine Yüksek Adalet Bakan-lığından verilen 13.11.2003 gün ve 52249 sayılı yazılı emre müsteniden dava dosyası Cumhu-riyet Başsavcılığının 11.12.2003 gün ve Y.E.2003192803 sayılı ihbarnamesi ile daireye veril-mekle okundu.

    Mezkür ihbarnamede;

    Tüm dosya kapsamına göre, sanığın ilk defa 21.3.1999 tarihinde işlediği alkollü araç kullanmak suçu nedeniyle Fatih 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 1.1.1999 tarihinde kesinleşen 28.9.1999 gün, 1999/979-1149 sayılı kararı ile sürücü belgesinin 3 ay süre ile geri alındığı, 13.11.2001 tarihinde işlediği ikinci kez alkollü araç kullanmak suçundan dolayı sürücü bel-gesinin trafik görevlilerince geri alındığı ve atılı suçu ise anılan mahkumiyet kararının kesin-leşmesinden itibaren 1 yıl geçtikten sonra 10.11.2001 günü işlediğinin anlaşılmasına nazaran olayda 3. defa alkollü araç kullanmak halinin gerçekleşmediği cihetle, birinci ve ikinci defa alkollü araç kullananların sürücü belgesinin geri alınması yetkisinin 8.3.2000 gün 4550 sayılı Kanunun 3. maddesiyle 2918 sayılı Kanuna eklenen Ek 13. madde uyarınca trafik zabıtasına ait olduğu gözetilmeden görevsizlik kararı yerine, yazılı olduğu şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiş ve CMUK.nun 343. maddesi uyarınca anılan karanın bozulması lüzumu yazılı emre atfen ihbar olunmuş bulunmakla gereği görüşülüp düşünüldü.

    Cumhuriyet Başsavcılığının yazılı emre dayanan ihbarname münderecatı yerinde görül-düğünden Fatih 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 5.2.2002 gün ve 2001/1649-2002/83 sayılı kararının CYUY"nın 343. maddesi uyarınca bozulmasına, müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince düşünülmesine" karar verilmiştir.

    Yargıtay C.Başsavcılğı ise bu karara karşı 13.05.2004 gün ve 192803 sayı ile;

    Yüksek Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 03.06.1936 gün ve 129-11 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında, "mahkumiyet ve beraat kararı ile zamanaşımı, af ve davadan vazgeçme gibi düşme sebeplerine dayanılarak verilen kararların davanın esasını çözümleyen kararlardan ol-duğu" belirtilmiştir.

    CMUY"nın 343. maddesi ise esasa ilişkin olan kararların yazılı emirle bozulması iste-minin yerinde görülmesi durumunda verilen bozma kararının etkileri bakımından, ilgililerin ya-rarına olup olmamasını dikkate alarak bir ayırıma gitmiş bulunmaktadır.

    a- Davanın esasına kapsayacak şekilde verilen bozma kararı, eğer hükümlülerin aleyhine ise, bu bozma kararı aleyhe etki etmeyecektir. Örneğin, hükümlüye daha ağır bir cezanın veril-mesi gerektiği ortaya çıkarsa hükümlünün hukuksal konumu ağırlaştırılamayacak, ancak aleyhe etki etmemek üzere yasa yararına bozma kararı verilebilecektir.

    b- Bozma kararı, hükümlülerin yararına ise duruma göre, "cezanın çektirilmemesine", "hükmün ortadan kaldırılmasına" veya daha az ceza verilmesi yoluna gidilmesi gerekiyorsa ilk derece mahkemesi yerine geçerek uygulamayı bozma kararında gösterecektir.

    Öte yandan, CMUY"nın 3206 sayılı Yasayla değişik 343. maddesinin son fıkrasında: "Eğer bozma davanın esasını halletmeyen mahkeme kararları hakkında ise, yeniden yapılacak in-celeme ve araştırma neticesine göre gereken karar verilir" hükmüne yer verilmiştir.

    Bu açıklamaların ışığında somut olay değerlendirildiğinde, Yerel Mahkeme duruşma açarak sanığın yazılı şekilde cezalandırılmasına karar vermiştir. Bu kararın işin esasını çözümleyen bir karar olduğunda hiç kuşku yoktur. Olayda, üçüncü kez alkollü araç kullanma suçu oluşma-dığından, Karayolları Trafik Yasanın Ek 13. maddesi uyarınca sanığın sürücü belgesinin geri alınması, ilgili kolluğun görevi içinde bulunmaktadır. Dolayısıyla Yerel Mahkeme yetkisini aşa-rak yazılı biçimde yanlış bir karar vermiştir. Bu kararın İdare açısından kesin yargı oluşturup oluşturmayacağı ve eylemi kendiliğinden yeniden ele alıp yaptırım uygulayıp uygulamayacağı, tartışma dışı ayrı bir sorundur. Ancak, Yerel Mahkemenin verdiği esasa ilişkin bir karar oldu-ğundan, yazılı emirle bozulmasından sonra yeniden duruşma açılarak görevsizlik kararı ve-rilmesi olanağı yoktur. Bu bakımdan, bozma kararında, "cezanın çektirilmemesine" karar ve-rilmesi gerekirken, yeniden yargılama yapılarak yeni bir hüküm kurulmasını öngörecek biçimde, "müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince düşünülmesine" şeklinde deyime yer verilmesi isabetli değildir." görüşü ile itiraz yasayoluna başvurarak, bozma kararından "... müteakip işlem-lerin mahallinde mahkemesince düşünülmesine...." sözünün çıkartılarak; "... cezanın çektiril-memesi..." deyiminin eklenilmesine karar verilmesini talep etmiştir."

    Dosya Birinci Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konu-şulup düşünüldü.

    CEZA GENEL KURULU KARARI

    Sanığın üçüncü kez alkollü araç kullanmak suçundan 2918 sayılı Yasanın 48/5 ve 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca 106.774.200 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına ve sürücü belgesinin beş yıl süre ile geri alınmasına ilişkin Yerel Mahkeme kararı Yargıtay"ca ince-lenmeksizin kesinleşmiştir.

    Adalet Bakanı tarafından; "olayda üçüncü kez alkollü araç kullanma suçunun oluşmadığı, birinci ve ikinci kez alkollü araç kullananların sürücü belgelerinin geri alınması yetkisinin ise trafik zabıtasına ait olduğu, bu nedenle Yerel Mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken mahkumiyet hükmü kurulmasının yasaya aykırı olduğu belirtilerek olağanüstü temyiz (yazılı emir) yasayoluna başvurulması üzerine Özel Daire, istemi yerinde bularak, Yerel Mahkeme hük-münün bozulmasına, "müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince düşünülmesine" karar vermiştir.

    Bu karara karşı Yargıtay C.Başsavcılığı; bozulan Yerel Mahkeme kararının işin esasını çözer nitelikte bir mahkumiyet kararı olduğunu, böyle bir kararın yazılı emir yasayoluyla bozul-masından sonra Yerel Mahkemenin yeniden yargılama yaparak görevsizlik kararı vermesine olarak bulunmadığını, yine bozma kararının niteliğine göre Özel Dairece "cezanın çektirilme-mesine" de karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek itiraz yasayoluna başvurmuş ve Özel Daire kararından; "müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince düşünülmesine" ibaresinin çıkartı-larak, "... cezanın çektirilmemesine" deyiminin eklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

    Görüleceği üzere Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, esası çözen karara karşı yazılı emir yasayoluna başvurulması üzerine, hükmü adli yargı yerinin görevli olmaması nedeniyle bozan Özel Dairenin, aynı zamanda cezanın çektirilmemesine de karar ver-mesi gerekip gerekmediğine ilişkindir.

    2918 sayılı Karayolları Trafik Yasasının 48. maddesinin 5. fıkrasında; " Yönetmelik ile belirtilen miktarların üzerinde alkollü araç kullandığı tespit edilen sürücülerin, birinci defada üç ay, ikinci defada bir yıl süreyle sürücü belgeleri ellerinden alınır. Her iki seferinde ayrıca 7.200.000 lira para cezası uygulanır. Üçüncü defasında ise beş yıl süre ile sürücü belgeleri el-lerinden alınır ve bir aydan iki aya kadar hafif hapis cezası ile birlikte 7.200.000 lira hafif para cezası uygulanır.";

    112. maddenin 7. fıkrasında ise, "Bu kanunda yer alan "suçun tekrarından" maksat, daha önce verilmiş hükmün kesinleşme tarihinden itibaren bir yıl içinde aynı suçun tekrar işlenmesidir." hükümleri yer almaktadır.

    Ayrıca, 12.3.2000 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 4450 sayılı Ya-sanın 3. maddesi ile 2918 sayılı Yasaya eklenen Ek-13. maddede, "Bu Kanunda yazılı suçlardan 48. maddede gösterilen "alkollü araç kullanmak" suçunu birinci ve ikinci defasında işlemek, 51. maddenin üçüncü fıkrasında geçen "bir yıl içinde hız sınırını 5 defa ihlal etmek", 118. maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarında yazılı "100 ceza puanını doldurmak" suçlarından birinin tespiti ha-linde, sürücü belgelerinin geçici olarak geri alınması işlemlerine bu Kanunun 6. maddesinde sayılan trafik görevlileri yetkilidir." hükmü getirilmiştir.

    Mevcut yasal düzenlemeler ve Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27.11.2001 gün ve 267/275 sayılı, 07.05.2002 gün ve 113/244 sayılı kararlarında kabul edilen esaslar karşısında, üçüncü kez alkollü araç kullanmak suçu bakımından yaptırım uygulanabilmesi için, sürücü belgesinin geri alınmasına ilişkin önceki hükümlerin kesinleşmesinden itibaren üçüncü suçun da bir yıl içinde işlenmesi gerekir.

    Somut olayda;

    Hükümlü Cemal G......"in ilk kez alkollü araç kullanmak suçundan Fatih Sulh Ceza Mahkemesince yargılandığı ve sürücü belgesinin geçici olarak 3 ay süreyle geri alınmasına karar verildiği, bu kararın 01.11.1999 tarihinde kesinleştiği, kesinleşme tarihinin üzerinden bir yıllık süre geçtikten sonra adı geçenin 13.01.2001 günü alkollü araç kullanırken yakalandığı ve hak-kında trafik zabıtasınca işlem yapıldığı, nihayet son olarak 10.11.2001 tarihinde alkollü araç kul-lanırken yakalanıp tutanak düzenlendiği ve yargılandığı Yerel Mahkemece üçüncü kez alkollü araç kullanmak suçundan cezalandırılmasına ve sürücü belgesinin beş yıl süreyle geri alınmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. İkinci ve üçüncü kez alkollü araç kullanma eylemlerinin ilk su-çun kesinleşme tarihinden sonraki bir yıl içinde işlenmemesi nedeniyle olayda adli yargının gö-revine giren üçüncü kez alkollü araç kullanma suçunun unsurları gerçekleşmemiştir. Yargılama-ya konu olan ve 10.11.2001 tarihinde gerçekleştirilen alkollü araç kullanma eylemi esasen ikinci kez alkollü araç kullanmak suçunu oluşturmaktadır. 2918 sayılı Yasaya 4550 sayılı Yasa ile ek-lenen Ek Madde 13 uyarınca bu suçla ilgili işlem yapma yetki ve görevi de trafik görevlilerine aittir. Bu bakımdan, idari mercilerin görevine dahil eylemden açılan dava nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken davanın görülüp sonuçlandırılması hatalı olup, yazılı emir başvurusu üzerine mahkumiyet hükmünü bozan Özel Daire kararı bu yönüyle isabetlidir.

    Öte yandan CYUY"nın 343. maddesine göre, Adalet Bakanının Yargıtay"ca incelenmek-sizin kesinleşen hüküm ve kararlardaki yasaya aykırılıklar nedeniyle o hüküm veya kararın bozulması bakımından Yargıtay"a başvuruda bulunması için Yargıtay C.Başsavcılığına yazılı emir verebilme yetkisi bulunmaktadır. Bu yetkiye dayanılarak gerçekleştirilen başvuru üzerine Yar-gıtay"ca yapılan incelemenin koşulları ve sonuçları, olağan temyiz davası üzerine yapılan in-celemeden farklıdır.

    Olağanüstü bir yasayolu olan ve öğretide "olağanüstü temyiz" de denilen yazılı emir başvurusu üzerine Yargıtay, ileri sürülen nedenleri yerinde bulursa karar ve hükmü bozacaktır. Ancak Yasamızdaki düzenlemede bozma sonrası yapılacak işlemler yönünden ikili bir ayrıma gi-dilmiştir. Şayet bozma davanın esasını halletmeyen mahkeme kararları hakkında ise, Yargıtay hükmü bozduktan sonra yeniden inceleme ve araştırma yaparak sonucuna göre bir karar vermek üzere hükmü bozulan mahkemeye gönderecektir.

    Davanın esasına şamil olarak verilen hükmün bozulması halinde ise, bozma sebebi cezanın tamamıyla kaldırılmasını gerektiriyorsa, Yargıtay, önceden hükmolunan cezanın çekti-rilmemesini kararına yazacak, bozma nedenine göre daha hafif bir ceza uygulanması gereki-yorsa, bu takdirde de uygulanacak cezayı kararında gösterecektir.

    Görüldüğü üzere Yasamız, davanın esasını çözen hükümlere yönelik olağanüstü temyiz (yazılı emir) üzerine verilen bozma kararları sonrasında, hükmü bozulan Mahkemece yeniden yargılama yapılmasını engellemiştir. Davanın esasını halleden kararlar ise 03.06.1936 gün ve 129/11 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında sayılmıştır. Buna göre; "mahkumiyet ve beraat kara-rı ile zamanaşımı, af ve davadan vazgeçme gibi düşme sebeplerine dayanılarak verilen kararlar" davanın esasını halleden kararlardandır.

    Bu açıklamalardan sonra somut olayı değerlendirdiğimizde; Yerel Mahkemenin görevsiz olduğuna işaret eden bozma kararı isabetli ise de, bozulan karar mahkumiyete ilişkin olup, dava-nın esasını halleder niteliktedir. Bu durumda bozma kararı üzerine Yerel Mahkemece yeniden inceleme ve araştırma yapılarak hüküm kurulmasına yasal olanak bulunmamaktadır. Suçun adli yargının görevi dışında kalması nedeniyle, Yargıtay"ın bu eylemle ilgili olarak çektirilecek ce-zayı kararında belirlemesi de söz konusu olamaz. O halde, bozma nedenine göre cezanın tama-mıyla kaldırılması gerekmektedir. Bu itibarla, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire kararından "müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince düşünülmesine" ibaresinin çıkartılarak, "cezanın çektirilmemesine" ibaresinin eklenmesine karar verilmelidir.

    SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE, Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 24.03.2004 gün ve 21518-4134 sayılı bozma kararından, "müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince düşünülmesine" ibaresi çıkarılarak yerine, "cezanın çek-tirilmemesine" ibaresinin eklenmesine, dosyanın idari yönden gereği için mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 08.06.2004 günü oybirliği ile karar verildi.

    Hemen Ara