Esas No: 2004/7-99
Karar No: 2004/122
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2004/7-99 Esas 2004/122 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2004/7-99 E., 2004/122 K.
"İçtihat Metni"
Sürücü belgesiz araç kullanmak suçundan sanık Kadir K......"in 2918 sayılı Yasanın 36, TCY.nın 119, 55/3 ve 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca sonuçta 305.270.000 lira hafif para cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin Torbalı Sulh Ceza Mahkemesince verilip temyiz edilmeksizin kesinleşen 29.05.2003 gün ve 273-353 sayılı hükmün bozulması, Adalet Bakanlığı"nın 18.11.2003 gün ve 52931 sayılı yazılı emrine atfen Yargıtay C.Başsavcılığınca düzenlenen 12.12.2003 gün ve 192847 sayılı tebliğname ile istenilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 7. Ceza Dairesince 17.03.2004 gün ve 21471-3725 sayı ile;
"Mezkur ihbarnamede;
Tüm dosya kapsamına göre, kayden 15.6.1988 doğumlu olup, suçun işlendiği 26.4.2003 tarihinde 15 yaşını ikmal etmemiş bulunduğu anlaşılan adı geçen sanık hakkındaki yargılamanın 2253 sayılı Çocuk Mahkemelerinin Kuruluşu, Görev ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun 6. maddesi gereğince İzmir Çocuk Mahkemesince yapılması gerektiği gözetilmeksizin görevsizlik kararı yerine yargılamaya devam edilerek yazılı şekilde karar verilmesinde,
Kabule göre de, sanık hakkında tayin olunan cezadan 2253 sayılı Kanunun 12/2. maddesi uyarınca 1/2 oranında indirim yapılması yerine, TCK.nun 55/3. maddesi gereğince 1/3 oranında indirim yapılmış bulunulmasında isabet görülmemiş ve CMUK.nun 343. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu yazılı emre atfen ihbar olunmuş bulunmakla gereği görüşülüp düşünüldü.
Cumhuriyet Başsavcılığının yazılı emre dayanan ihbarname münderecatı yerinde görüldüğünden Torbalı Sulh Ceza Mahkemesinin 29.5.2003 gün ve 2003/273-353 sayılı kararının CYUY.nın 343. maddesi uyarınca bozulmasına, müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince düşünülmesine" karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 03.05.2004 gün ve 192847 sayı ile;
"Hükümlü Kadir K......"in, 2918 sayılı Karayolları Trafik Yasasına aykırılık oluşturan eyleminin yargılama görevi İzmir Çocuk Mahkemesine ait olduğu halde, Torbalı Sulh Ceza Mahkemesinin 29.5.2003 gün, 2003/273-353 sayılı kararı ile cezalandırılması yoluna gidildiği gibi, yaşının küçüklüğü nedeniyle hakkında 2253 sayılı Yasanın 12/2. maddesi yerine, TCY.nın 55/3. maddesi uygulanarak fazla ceza belirlendiği konusunda bir uyuşmazlık yoktur.
Uyuşmazlık konusu sorun, Yerel Mahkemenin görevsizliği nedeniyle bozulan ceza kararı davanın esasını halleden nitelikteki kararlardan olduğundan, görevli mahkemece yeniden inceleme ve araştırma yapılmasına, yeni bir hüküm kurulmasına yasal olanak bulunmadığından, uygulanması gereken cezanın da kararda gösterilmesi gerekirken, "...müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince düşünülmesine..." denilerek, Yerel Mahkemeyi, yazılı emirle bozma kararından sonra, yeniden yargılama yapmaya zorlamasının yasal olmadığına ilişkindir.
CMUY.nın 263. maddesinde, "Duruşmalarda sanığa yüklenen suçun, davayı gören mahkemenin görevini aştığı veya dışında kaldığı anlaşılırsa, mahkeme bir kararla işi görevli mahkemeye gönderir. Bu karar aleyhine Cumhuriyet Savcısı acele itiraz yoluna başvurabilir." hükmüne yer verilmiştir.
Öte yandan, öğretide ve uygulamada görüş birliğiyle kabul edildiği gibi, CMUY.nın 343. maddesinde yer alan, "yazılı emirle bozma" kurumu olağanüstü ve ayrık nitelikte bir yasa yoludur. Hukuksal konularda Yargıtayın ilk derece mahkemesinin yerine geçerek karar verebileceği ya da düzeltebileceği çarpıcı yanılgılar bakımından işlerliği bulunan, uygulamada birliği sağlamak için salt yasa yararına benimsenmiş bir çaredir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 26.10.1932 gün ve 29-12 sayılı kararında da açıklandığı üzere, davanın esasına ilişkin hükümlerin bozulmasının sonrasında yargılamanın yeniden yapılması olanağı bulunmadığından, ancak karara etkili esaslı yanlışlıklar yazılı emirle bozma konusu yapılabilirler.
CMUY.nın 343. maddesi, yazılı emirle bozma isteminin yerinde görülmesi durumunda verilen bozma kararının etkileri bakımından ilgililerin yararına olup olmamasını dikkate alarak bir ayırım yoluna gitmiş bulunmaktadır.
a) Davanın esasını kapsayacak şekilde verilen bozma kararı, eğer hükümlülerin aleyhine ise, bu bozma kararı aleyhe etki etmeyecektir. Örneğin, hükümlüye daha ağır bir cezanın verilmesi gerektiği ortaya çıkarsa hükümlünün hukuksal konumu ağırlaştırılamayacak, ancak aleyhe etki etmemek üzere yasa yararına bozma kararı verilebilecektir.
b) Bozma kararı, hükümlülerin yararına ise duruma göre, "cezanın çektirilmemesine", "hükmün ortadan kaldırılmasına" veya daha az ceza verilmesi yoluna gidilmesi gerekiyorsa, ilk derece mahkemesi yerine geçerek, uygulamayı bozma kararında gösterecektir.
Bu ilkeler ışığında somut olay ve bozma kararı değerlendirildiğinde;
Hükümlü Kadir K......"in, 2918 sayılı Karayolları Trafik Yasasının 36, TCY.nın 119, 55/3, 72, 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri uyarınca 305.270.000 lira hafif para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Torbalı Sulh Ceza Mahkemesinin 29.5.2003 gün, 2003/273-353 sayılı kararı, hiç kuşkusuz, davanın esasını çözen kararlardandır ve CMUY.nın 343/son maddesin kapsamı dışında kalmaktadır.
CMUY.nın 263. maddesi kamu düzenini ve yargılama güvenliğini ilgilendiren bir düzenlemeyle, "Duruşmalarda sanığa yüklenen suçun, davayı gören mahkemenin görevini aştığı veya dışında kaldığı anlaşılırsa, mahkeme bir kararla işi görevli mahkemeye gönderir" şeklindeki düzenlemesi dikkate alındığında, görevsiz mahkeme tarafından verilen anılan kararın bozulmasının yerinde olduğu açıktır.
Ancak, Yüksek Ceza Genel Kurulunun 21.12.1987 gün ve 2-483/614 sayılı, yine 17.04.2003 gün ve 2/16-33 sayılı kararlarında, "... mahkemenin görevsizliği nedeniyle bozulan mahkumiyet hükmü davanın esasını halleden nitelikteki kararlardan olduğundan, görevli mahkemece yeniden inceleme ve araştırma yapılmasına ve yeni bir hüküm kurulmasına yasal olanak bulunmamakta, ancak bozma nedeni cezanın tamamen ortadan kaldırılmasını da gerektirmemektedir. Bu itibarla Özel Dairece, sanık hakkında tayin olunan cezanın çektirilmemesine değil, uygulanması gereken cezanın da kararda gösterilmesi gerektiği..." açık bir ifadeyle belirtilmiştir.
Bu açıklamalara değer tanındığında Yüksek Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 17.03.2004 gün, 2003/21471 E. ve 2004/3725 sayılı kararıyla, görevsiz mahkemenin davanın esasını çözen kararının haklı olarak bozulmasından sonra, hükümlü lehine doğru uygulama yapılarak, infazı gereken ceza gösterilmesi gerekirken, "müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince düşünülmesine" karar verilmesi, CMUY.nın 343. maddesinde öngörülen, "yazılı emir üzerine bozmadan sonra yeniden yargılama yapılamaz" ilkesine aykırılık oluşturduğu açıktır" görüşüyle itiraz yoluna başvurarak, Özel Daire kararının kaldırılmasına ve yaş küçüklüğü nedeniyle hükümlü lehine uygulama yapılarak çektirilecek cezanın belirlenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya Birinci Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanığın sürücü belgesiz araç kullanmak suçundan cezalandırılmasına karar verilen olayda; Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, yazılı emirle görev yönünden yapılan bozma üzerine cezanın Özel Dairece belirlenmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
CYUY.nın 343 ncü maddesinde, hakim tarafından ve mahkemelerden verilen Yargıtay-ca incelenmeksizin kesinleşen karar ve hükümlerde yasaya aykırı davranıldığının haber alınması üzerine, Adalet Bakanı tarafından karar veya hükmün bozulması için Yargıtay"a başvurulmasının sağlanması hususunda, Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı emir verilebileceği ve bu istemde yasal nedenlerin gösterileceği, C.Başsavcısının tebliğnamesinde yalnızca bu nedenleri yazarak dosyayı göndereceği, bu nedenlerin yerinde görülmesi halinde hükmün Yargıtay"ca bozulacağı, ancak esasla ilgili verilen hükümlerin bozulmasının aleyhe tesir etmeyeceği, bozmanın lehe olması halinde ise;
Yerinde görülen bozma nedenleri;
1- Mahkûm olan kimsenin cezasının tamamıyla kaldırılmasını gerektiriyorsa, evvelce hükmolunan cezanın ÇEKİLMEMESİNİN, karara yazılacağı,
2- Bozma cezanın tamamıyla kaldırılmasını gerektirmeyip, daha hafif bir cezanın uygu-lanmasını gerektiriyorsa, uygulanması gereken cezanın neden ibaret olduğunun kararda gösterileceği,
Bozma, davanın esasını halletmeyen mahkeme kararları hakkında ise yeniden yapılacak inceleme ve araştırma neticesine gereken kararın mahkemece verileceği öngörülmüş, 03.06.1936 gün ve 129-11 sayılı İçtihadı Birleştirme kararında ise "mahkûmiyet ve beraat kararı ile zamanaşımı, af ve davadan vazgeçme gibi düşme sebeplerine dayanılarak verilen kararların davanın esasını halleden kararlardan olduğu belirtilmiştir.
Bu İçtihadı Birleştirme kararından da anlaşılacağı üzere davanın esasını halleden ve temyiz edilmeksizin kesinleşen bir karar, kanun yararına bozma isteminin kabulü sonucunda bozulduğunda, tekrar yargılama olanağı bulunmadığından bozma nedeni cezanın tamamen kaldırılmasını gerektiriyorsa cezanın çektirilmemesine de karar verilecek, cezanın tamamen çektirilmemesini gerektirmeyip daha hafif bir cezanın uygulanması söz konusu ise uygulanacak ceza kararda gösterilecektir. Ceza Genel Kurulunun 17.02.2004 gün ve 16-33 sayılı, 30.01.2001 gün ve 261-2 sayılı kararlarında da aynı esaslar vurgulanmıştır.
İnceleme konusu olayda, mahkemenin görevsizliği nedeniyle bozulan mahkûmiyet hükmü davanın esasını halleden nitelikteki kararlardan olduğundan, görevli mahkemece yeniden inceleme ve araştırma yapılmasına ve yeni bir hüküm kurulmasına yasal olanak bulunmamakta, ancak bozma nedeni cezanın tamamen ortadan kaldırılmasını da gerektirmemektedir. Bu itibarla Özel Dairece, sanık hakkında tayin olunan cezanın çektirilmemesine değil, uygulanması gereken cezanın da kararda gösterilmesi gerekmektedir.
2253 sayılı Yasanın 12 nci maddesinde "fiili işlediği zaman 11 yaşını bitirmiş olup da, 15 yaşını doldurmamış olan küçükler hakkında 20 nci maddeye göre yapılan inceleme, ceza tertibini gerektirmiyorsa mahkemece 10 ncu maddede yazılı tedbirlerden biri uygulanabilir...."
20 nci maddenin 1 nci fıkrasında ise, "Bu kanunda gösterilen ceza ve tedbirlerin uygulanmasından önce küçüğün işlediği suçun anlam ve sonuçlarını kavrayabilme yönünden bedeni, akli ve ruhi durumu mütehassıs kimselere tespit ettirilir." hükümleri yer almaktadır.
Somut olayda sanık Kadir K...... 15.06.1988 doğumlu olup, 26.04.2003 tarihinde işlediği sürücü belgesiz araç kullanmak suçu esnasında 14 yaşındadır. Yargılandığı suç nedeniyle sanığın farik ve mümeyyiz olduğuna ilişkin herhangi bir araştırma yapılmamıştır.
Bu itibarla, Özel Dairece sanığın 26.04.2003 tarihinde işlediği sürücü belgesiz araç kullanmak suçunun farik ve mümeyyizi olup olmadığı araştırılıp, farik ve mümeyyiz olmadığı takdirde cezanın çektirilmemesine, farik ve mümeyyiz olduğu anlaşıldığında ise cezasından 2253 sayılı Yasanın 12/2 nci maddesi uyarınca indirim yapılması suretiyle cezanın belirlenmesi gerektiğinden Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
SONUÇ
: Açıklanan nedenlerle, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE, Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 17.03.2004 gün ve 21471-3725 sayılı bozma ilamının KALDIRIL-MASINA, dosyanın gereği için Yargıtay 7. Ceza Dairesine gönderilmek üzere, Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 25.05.2004 günü oybirliği ile karar verildi.