Esas No: 2004/8-65
Karar No: 2004/117
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2004/8-65 Esas 2004/117 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2004/8-65 E., 2004/117 K.
"İçtihat Metni"
Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasasına aykırılık suçundan sanıklar, Tufan Z...., Mehmet M......, Ergin A....., Cemil K........, Muhammet A......, Ercan D....., Abdül E.. ve Mehmet Faruk A...."ın 2911 sayılı Yasanın 28/1 ve 647 sayılı Yasanın 6. maddeleri uyarınca 1 yıl 6 ay hapis ve 91.260.000 lira ağır para cezası ile cezalandırılmalarına ve cezalarının ertelenmesine ilişkin Dalaman Asliye Ceza Mahkemesince verilen 25.01.2002 gün ve 59-2 sayılı hüküm, sanıklar, Mehmet M......, Tufan Z...., Cemil K........ ve Ergin A..... tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 23.1.2004 gün ve 12823-323 sayı ile;
"Sanık Cemil K........"ın süresinde olmayan temyiz isteminin CYUY.nın 317. maddesi uyarınca reddine,
Sanıklar Tufan Z...., Ergin A..... ve Mehmet M......"nin temyizlerine yönelik olarak yapılan incelemede;
S......-İş Sendikası genel başkanı ve yöneticileri olan sanıkların SEKA Dalaman İşletmesi"nin o gün özelleştirilmesine tepki duyan ve olay günü vardiya çıkışında, fabrika önünde kendiliğinden toplanan işletme işçileri ile birlikte hareket ederek yapılan özelleştirme işlemini dağılmaları için müdahalede bulunmayan ve uyarı yaparak olayı izlemekle yetinen polisin hoşgörüsü A......da protesto etmekten ibaret eylemlerinde, 2911 sayılı Yasanın 28/1. madde ve fıkrasında tanımı yapılan yasadışı toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme ve yönetme suçunun unsurlarının bulunmadığı, olayın adı geçen sendikayı doğrudan ilgilendiren bir konuda demokratik bir tepki niteliğinde kabul edilmesinin gerektiği gözetilmeden yazılı biçimde mahkûmiyet kararı verilmesi" isabetsizliğinden oyçokluğuyla bozulmasına, bozma kararının CYUY.nın 325. maddesi gereğince diğer sanıklar Cemil K........, Muhammet A......, Ercan D....., Abdül E.. ve Mehmet Haluk A...."a da teşmiline karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığınca 18.03.2004 gün ve 57096 sayı ile; "Sanıkların yönetici pozisyonunda olaya bizzat katıldıklarında kuşku yoktur. Anlaşmazlık, olayın demokratik tepki boyutlarını aşıp aşmadığı, suç teşkil edipetmediği noktasındadır. İzinsiz olduğu belgelenen toplantı ve gösterinin saat 17.45"deki başlangıcından saat 01.00"deki sonucuna kadar gelişen olaylar değerlendirildiğinde, atılan sloganların ve taşınan pankartların içerikleri itibariyle aniden oluşan doğal bir tepki sonucu olmadığı, aksine planlı, programlı ve önceden organize edilmiş bir gösteri mahiyeti arzettiği ortadadır. Yaklaşık 6 saat boyunca tüm uyarı ve ikazlara rağmen devam eden gösteri boyunca kalabalık grup Devlet karayolunu çift yönlü olarak trafiğe kapatmış, Devlet aleyhine çeşitli sloganlar atmış, diğer vatandaşların seyahat özgürlüklerini kısıtlayarak, kamu düzeninin tehlikeli biçimde bozulmasına neden olmuştur. Kontrolden tamamen çıkma eğilimi gösteren ve trafiği de engelleyen kalabalık, gE..nin ilerleyen saatlerinde ancak takviye kuvvetlerin çağrılmasıyla dağıtıla-bilmiş, olay aniden gelişip-son bulan demokratik tepki boyutlarını çok çok aşmıştır." gerekçeleriyle itiraz yasayoluna başvurularak, Özel Daire bozma kararının kaldırılıp, Yerel Mahkeme hükmünün onanması isteminde bulunulmuştur.
Dosya Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu gereği konuşulup düşünüldü;
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanıkların Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasasına aykırılık suçundan cezalandırılmalarına karar verilen somut olayda; Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, sanıklara isnat olunan suçun oluşup oluşmadığının belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlık konusunda sağlıklı bir hukuki sonuca ulaşabilmek için öncelikle bu konudaki yasal düzenlemelerin ele alınarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bir düşünce veya görüşün toplu olarak açıklanmasını ifade eden toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı uluslararası sözleşme ve belgeler ile ulusal hukukta ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir.
İnsan Hakları Evrensel Bildirisinin (İHEB) 20. maddesinin 1. fıkrasında, herkesin barışçı toplanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş, Birleşmiş Milletler Siyasi ve Medeni Haklar Sözleş-mesi"nin 21. maddesinde de; "Barışçıl bir biçimde toplanma hakkı hukuk tarafından tanınır. Bu hakkın kullanılmasına ulusal güvenliği veya kamu güvenliğini, kamu düzenini (ordre public), sağlık veya ahlâkı veya başkalarının hak ve özgürlüklerini koruma amacı taşıyan, demokratik bir toplumda gerekli bulunan ve hukuka uygun olarak getirilen sınırlamaların dışında başka hiç bir sınırlama konamayacağı hükmüne yer verilmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 11. Maddesinin 1. fıkrasında; "Herkesin asayişi bozmayan toplantılara" katılma hakkına sahip olduğu, 2. fıkrasında ise, bu hakkın demokratik bir toplumda, zorunlu tedbirler niteliğinde olarak, ulusal güvenliğin, kamu emniyetinin korun-ması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amaçlarıyla ve ancak yasayla sınırlanabileceği belirtilmiştir.
3.10.2001 gün ve 4709 sayılı Yasanın 13. maddesi ile yeniden düzenlenen Anayasamızın 34. maddesinde ise, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 11. maddesi ile örtüş..k şekilde; herkesin, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahip olduğu belirtildikten sonra, bu hakkın ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabileceği ve kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usullerin kanunda gösterileceği öngörülmüştür.
Toplantı ve gösterinin, bu düzenlemeler ve hakkın genel niteliği dikkate alınarak, devletin müdahale etmemesi gereken bir özgürlük olduğu yorumu yapılabilirse de, Devlet bir yandan geçerli bir neden olmaksızın toplanma özgürlüğünü ihlal etmekten kaçınırken, diğer yandan da bu hakkın kullanılmasını sağlamak için gereken önlemleri de almak zorundadır.
Ülkemizde de bu hakkın Anayasa"nın 34. maddesi ve uluslararası sözleşmelerdeki hükümlere uygun olarak kullanılmasını sağlamak üzere, toplantı ve gösteri yürüyüşleri, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasasında ayrıntılı olarak düzenlenmiş, Yasanın 1. maddesinde; Ya-sanın amaç ve kapsamı belirlendikten sonra; 3. maddesinin 1. fıkrasında, herkesin, önceden izin almaksızın, bu Kanun hükümlerine göre silahsız ve saldırısız olarak kanunların suç saymadığı belirli amaçlarla toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahip olduğu, 7. maddesinde ise, toplantı ve yürüyüşlere ve bu amaçla toplanmalara güneş doğmadan başlanamayacağı, açık yerlerdeki toplantılar ile yürüyüşlerin güneşin batışından bir saat önceye, kapalı yerlerdeki toplantıların ise saat 23.00"e kadar sürebileceği belirtilmiş,
10. maddesinin 1. fıkrasında; toplantı yapılabilmesi için, düzenleme kurulu üyelerinin tamamının imzalayacakları bildirimin, toplantının yapılmasından en az 48 saat önce ve çalışma saatleri içinde toplantının yapılacağı yerin bağlı bulunduğu valilik veya kaymakamlığa verileceği hükmü ile, toplantı ve gösteri yürüyüşü yapmak için bildirim zorunluluğu getirilmiş olup, bu zorunluluğun nedeni, kamu düzenini yakından ilgilendiren bu özgürlüğün kullanılmasında yetkili otoritelerin barış ve düzeni korumak için gerekli önlemleri alması, idarece. yerine getirilmesi gereken işlemlerin eksiksiz olarak yapılmasının sağlanması, kötüye kullanılması ve yasaya aykırı hareket edilmesi halinde de sorumluların tespitidir.
Yasanın 23 maddesinin, a) bendinde, 9 ve 10 uncu madde hükümlerine uygun biçimde bildirim verilmeden veya toplantı veya yürüyüş için belirtilen gün ve saatten önce veya sonra; c) bendinde ise 7 nci madde hükümleri gözetilmeksizin, yapılan toplantılar veya gösteri yürüyüşlerinin Yasaya aykırı sayılacakları hükümlerine yer verilerek, 28. maddesinin 1. fıkrasında, Kanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüyüşleri düzenleyen veya yönetenlerle bunların hareketlerine katılanların, fiilleri daha ağır bir cezayı gerektiren ayrı bir suç teşkil etmediği takdirde ....... cezalandırılacakları belirtilmiştir.
İnceleme konusu somut olayda; 14.07.2000 günü saat 17.45 sıralarında SEKA Müessesesi Müdürlüğü önünde; Selüloz-İş sendikasına üye bir grup işçinin, "bu işyerinde, işyerinden çıkmama eylemi yapılmaktadır." pankartını giriş kapısının önüne asıp, slogan atarak gösteri yapmaya başladıklarının bildirilmesi üzerine güvenlik görevlilerince olay yerine gidildiği, fabrika kapısı önünde bulunan yaklaşık 20 kişilik işçi grubunun fabrika içinde bulunan diğer işçilerinde kendilerine katılmalarını isteyip, "ABD"nin piçleri, satamazsınız kitleri, futbolcular kadar değerimiz yok, direne direne kazanacağız, yaşasın haklı direnişimiz, dünya yerinden oynasa meclisten adam çıkmaz, kitler peşkeş çekilmez" şeklinde sloganlar attıkları, görevlilerce gruba, eylemin kanunsuz olduğu, dağılmaları, aksi takdirde zor kullanılacağı ve sorumlular hakkında yasal işlem yapılacağının megafonla bildirilmesine rağmen, topluluğun dağılmayıp, slogan atmaya devam ettiği, topluluğun içinde ve önünde Selüloz-İş Genel Başkanı Ergin A....., sendika genel eğitim sekreteri Haluk A...., şube başkanı Mehmet M......, yönetim kurulu üyeleri Tufan Z...., Abdül E.., Muhammet A......, Cemil K........ ve Ercan D....."in bulunduğu, yapılan bütün uyarılara rağmen topluluğun emni-yet güçlerine yardımcı olmadığı, sendika genel başkanı Ergin A....."ın topluluğa hitaben bir konuş-ma yaparak esas seslerini pazartesi gününden itibaren yoğunlaştıracaklarını söylediği, bundan sonra topluluğun sendika yöneticileri ile birlikte SEKA önünden geçmekte olan Devlet karayolunu saat 21.45 sıralarında ulaşıma kapatarak 25-30 dakika kadar trafiği engellediği, yolun boşaltılmasının istendiği, mevcut kuvvetlerle topluluğun dağılması için müdahale edildiği, daha sonra yardımcı polis ve jandarma kuvvetlerinin olay yerine intikallerinin sağlandığı, İlçe Kaymakamı ile İlçe Emniyet Müdürünün de olay yerine gelerek dağılmaları yönünde uyarıda bulundukları, karayolunu saat 22.30 sıralarında terk eden topluluğun, SEKA giriş kapısı önünde saat 01.00 sıralarına kadar bekleyip, daha sonra dağıldığı, görevlilerce 14.7.2000 günü gE..si saat 01.30"da düzenlenen tutanak ile saptanmış,
Olayla ilgili olarak gözA......a alınan sanıklardan;
Selüloz iş Dalaman Şube başkanlığında teşkilatlandırma sekreteri olarak görev yapan Muhammet A...... kollukta alınan beyanında; 14.7.2000 günü Dalaman SEKA fabrikasının ucuz bir fiyata satışının duyulması üzerine işçi arkadaşlar SEKA ana giriş kapısı önünde toplanmışlar, ben de seçilmiş biri olarak yanlarında idim, 300-400 kadar arkadaş kamu oyuna sesini duyurabilmek için topluca yola doğru yürüdü, kısa bir süre Gazi Bulvarını trafiğe kapattılar, sendika görevlileri olarak bir infial olmaması için müdahale edip, topluluğu yoldan çıkarıp, nizamiye önüne çektik, düzeni sağlamak ve taşkınlık yapılmasını engellemek için orada bulunuyordum, amacımız toplu-luğu tahrik değil, disiplini sağlamaktı, şeklinde anlatımda bulunmuş,
C. Savcılığında, işçilerin kısa bir süre yolu kapattıklarını, görevli arkadaşlarla istenmeyen olayların gerçekleşmemesi ve disiplini sağlamak için anonslarla uyarıda bulunduklarını, olayın ani olarak geliştiğini söylemiş,
Duruşmada ise kendiliğinden toplanan kalabalığın yola kadar taştığını, yolun kalabalık nedeniyle kapandığını, ikaz üzerine dağıldıklarını savunmuştur.
Selüloz İş Dalaman Şube Başkanlığında eğitim sekreteri olarak görev yapan Cemil K........ da kolluk ve C.Savcılığında sanık Muhammet A......"ın anlatımlarına benzer şekilde savunma yapmış,
Duruşmada ise, olaya katılmadığını, fabrika önünde durduğunu, ihtar üzerine kalabalığın dağıldığını beyan etmiştir.
SEKA müdürlüğünde işçi olarak çalışıp, Selüloz iş sendikasında mali şube sekreteri olarak görev yapan Tufan Z.... de kolluk ve C.Savcılığında, yukarıdaki anlatımlara benzer şekilde savunma yapmış, duruşmada ise kendiliğinden toplanan kalabalığa ailelerin katılması ile yola kadar taştığını, yolu kapatmadıklarını, ikaz üzerine dağıldıklarını beyan etmiştir.
Sendika Başkanı Mehmet M...... kollukta ve C.Savcılığında; genel başkanımız o gün İzmit"ten gelmişti, işçilerin bilgisi olmadan fabrikanın satılması arkadaşlar arasında bir şok ve galeyan oluşturdu, çalışanlar toplandı, kalabalık oluştu, yola doğru yürüyüp, kapatma girişiminde bulundular, yönetim kurulunda bulunan beş arkadaşla birlikte çalışanlara, sakin olmaları, yolu kapatmamaları için anonslar yaptık, engellemeye çalıştık, ancak kısa bir süre yolu kapattılar, daha sonra tekrar nizamiye içerisine çekmeyi başardık, bunun için herhangi bir yasal izin alınmamıştı, böyle bir olayın meydana gelE..ği de tahmin edilmiyordu, fabrikanın satıldığı haberi üzerine çalı-şanlar toplanıp bu şekilde bir protesto gerçekleştirdiler, yönetim kurulunun böyle bir toplantının gerçekleşmesinde etkisi olmadı, bilakis engellemeye çalıştık, toplanan işçiler sloganlar attılar, atılan sloganlarda etkimiz olmadı, şeklinde anlatımda bulunmuş,
Duruşmada ise, işçiler SEKA"nın ön bahçesinde toplanıp oturmuşlardı, topluluk kalabalık-laşıp anayola kadar taştı, polislerin ihtarı üzerine dağıldılar, olayla ilgim yoktur, şeklinde savunma yapmış,
Abdül E.. kollukta, izinde olduğu için yürüyüşe katılmadığını, C.Savcılığı ve duruşmada ise, kızını memuriyete yerleştirmek için olay günü İstanbul"a gittiğini, olay esnasında İstanbul"da olduğunu söylemiştir.
Kocaeli Selüloz İş Sendikası genel başkanı Ergin A..... kollukta, Dalaman SEKA ihalesinin yapılmasından sonra Ankara"dan, Dalaman"a hareket ettik, geldiğimizde işçi arkadaşlar fabrikanın önünde toplanmışlar, yolun bir bölümü de kesilmişti, ihaleyle ilgili gelişmeler hakkında arkadaşlara bilgi verip sakin olmalarını istedik, herhangi bir olaya meydan vermemek için oradan ayrılmadık, uyarıcı girişimlerde bulunduk, Dalaman"a geldiğimizde topluluk birikmişti, şeklinde savunma yap-mış,
Duruşmada ise, çalışan personele bilgi vermek için gittiğini, iş çıkışı olduğunu, fabrika önünde toplanan personele, sakin olmaları ve herhangi bir olaya meydan vermemelerini söylediğini, özelleştirme ile ilgili bilgi verdiğini, herhangi bir olay olmadan kalabalığın dağıldığını, amaçlarının protesto olmadığını söylemiştir.
Sendika genel eğitim sekreteri olarak görev yapan Haluk A.... kollukta, fabrikanın önün-den geçmekte olan gazi bulvarına doğru işçilerin yürümesi üzerine, yolun kapatılacağı ve araçlara zarar verilebilE..ğini hissetmesi üzerine, müdahale edip, işçileri fabrika nizamiyesine sokmaya çalıştığını, amacının tahrik olmayıp, disiplini sağlamak olduğunu beyan etmiş,
Duruşmada ise; olay günü satış nedeniyle arkadaşlarını sakinleştirmek için Dalaman"a gittiklerini, işçileri sakinleştirmeye çalıştıklarını, yol kapama gibi bir olayın olmadığını söylemiştir.
Ercan D..... C.Savcılığında; Yürüyüşe katıldığını ancak slogan atmadığını, duruşmada ise, eyleme katılmadığını savunmuştur.
SEKA Dalaman işletme müdürlüğünce gönderilen yazıda, Abdül E.."nin, 14.7.2000 tarihinde işyerinde çalıştığı, 18.7.2000 tarihinde izne ayrıldığı bildirilmiştir.
Olay tarihinde Dalaman İlçe Emniyet Müdürü olarak görev yapan tanık Enver Ö..... duruşmada, SEKA"nın özelleştirilmesi olayı ile ilgili olarak yürüyüş düzenlenmişti, sanıkları yürüyüşe son vermeleri için bir çok kez uyardık, tüm uyarılara rağmen yürüyüşe devam etmek istemeleri üzerine göz A......a aldık, tümünün olay yerinde olup olmadığını şu an hatırlamıyorum, ancak o tarih-te göz A......a alıp sorgularını yaptığımız sanıklar olay mahallinde idiler, diğer işçileri herhangi bir harekette bulunmaları için tahrik etmediler, ancak yürüyüşe devam etmeleri için gayret sarfettiler şeklinde beyanda bulunmuş,
Tutanak tanıkları Rafet Çetin ve Mustafa Yılmaz duruşmada; sanıkların hepsinin olay yerinde olduğunu, oradaki kalabalığı yönlendirip sevk ettiklerini, dağılmaları konusunda anonsa, aldırış etmediklerini, görevlilere yardımcı oldukları hususunun da doğru olmadığını, 45 dakika kadar yolu trafiğe kapatıp, ABD"nin piçleri satamazsınız kitleri şeklinde slogan attıklarını, tutulan tutanağın doğru olduğunu söylemişlerdir.
Tanıklar Erdoğan TaşD....., Gürsel K..... ve Ahmet Mersin duruşmada: anons üzerine olay yerine gittiklerinde, sanıkların hepsinin fabrikadan çıkan işçileri olay yerine topladıklarını, ikazlara rağmen dağılmadıklarını, asıl topluluğu toplayan ve yöneten şahıslar hakkında tutanak tuttuklarını, tutanağın içeriğinin doğru olduğunu, ABD"nin piçleri satamazsınız kitleri şeklinde slogan atarak yolu trafiğe kapattıklarını beyan etmişlerdir.
Bu açıklamalar ışığında sanıkların hukuki durumu değerlendirildiğinde; S......-İş Sendikası genel başkanı ve yöneticileri olan sanıkların, SEKA Dalaman İşletmesi"nin özelleştirilmesine tepki olarak herhangi bir bildirimde bulunmaksızın saat 17.45"de başlayıp, gE.. yarısı saat 01.00 sıralarında kendiliğinden dağılan, 2911 sayılı Yasanın 7, 10 ve 23. maddeleri hükümleri uyarınca da yasadışı sayılan toplantı ve gösteri yürüyüşünü yönettikleri, görevlilerce düzenlenen tutanak, bu tutanağı doğrulayan tanık anlatımları ve sanıkların olaydaki davranışları ile kuşkuya yer verme-yE..k şekilde açıkça anlaşılmıştır. Sanıklar her ne kadar savunmalarında kendiliğinden özelleştirmeye tepki olarak oluşan topluluğun disiplinini sağlamak ve istenmeyen olaylara engel olmak için olay yerinde bulunduklarını savunmuşlar ise de, fabrika giriş kapısına asılan pankart, katılımcı sayısı, atılan sloganlar ve yürüyüş güzergahı dikkate alındığında önceden organize edildiği açıkça anlaşılmaktadır. Saat 17.45"de başlayan eylemin gE..yarısına kadar devam etmesi, bu süre içerisinde Devlet karayolunun 25-30 dakika trafiğe kapatılarak vatandaşların seyahat özgürlüklerinin engellenmesi, tüm uyarılara rağmen dağılınmaması, emniyet güçlerince yardımcı kuvvetlerin olay yerine intikalleri sağlanarak çıkabilE..k olayların önlenmesine çalışılması olguları nazara alındığında, 2911 sayılı Yasanın 23. maddesi uyarınca yasaya aykırı bulunan bu gösteri yürüyüşünde, olayın demokratik bir tepki boyutunu aştığı, hoşgörü çerçevesinde değerlendirilebilE..k bir protesto olarak kabul edilemeyE..ği, sanıklara isnat edilen suçun tüm unsurları ile oluştuğu anlaşılmaktadır.
Bu itibarla Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir kısım kurul üyeleri Özel Daire ilamında belirtilen gerekçelerle itirazın reddi yönünde oy kullanmışlardır.
Diğer yönden dosyanın incelenmesinde, Yerel MahkemE.. "sanıklar hakimliğimizce bizzat dinlenilmediklerinden haklarında TCY.nın 59. maddesinin uygulanmasını gerektirir bir neden bulunmadığı" gerekçesi ile sanıklar hakkında TCY.nın 59. maddesinin uygulanmamasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Türk Ceza Yasası taktiri indirim nedenleri yönünden sınırlayıcı değil, serbest değerlendirme sistemini benimsemiştir. Bu sistemde taktiri azaltıcı nedenlerin bulunup bulunmadığını takdir yetkisi yargılamayı yapan hakime aittir. Hakim bu yetkisini kullanırken, yasal kurallarla çatışmamak, gerekçelerde çelişkiye düşmemek koşuluyla, olay nedenini, saiklerini, olay öncesi ve sonrası sanık veya sanıkların davranışlarını, suçun işlenmesindeki özellikleri, duruşmadaki tutum ve davranışlarını değerlendirerek, hak adalet ve nasafet kurallarına uygun bir değerlendirme yapmalıdır. Bu husustaki takdirde bir zafiyet veya yanılgı bulunup bulunmadığının Yargıtay tarafından denetlenE..ği ise kuşkusuzdur.
Sanık Ergin A..... dışındaki sanıkların savunmaları aynı MahkemE... alındığı halde, hükmün bir başka hakim tarafından verilmesi olgusu sanıklar aleyhine yorumlanmak suretiyle dosya içeriği ile de bağdaşmayan gerekçeye dayanılarak TCY.sının 59 uncu maddesinin uygulanmaması yasaya aykırı olup Yerel Mahkeme hükmünün bu nedenden dolayı bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE, Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 23.01.2004 gün ve 12823-323 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA, Yerel Mahkeme hükmünün TCY.nın 59. maddesinin uygulanmaması yönünde gösterilen gerekçenin yasal ve yeterli olmaması isabetsizliğinden BOZULMASINA, dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, ilk müzakerede yasal çoğunluk sağlanamadığından 11.05.2004 günü yapılan ikinci müzakerede suçun sübutu yönünden oyçokluğuyla, TCY.nın 59. maddesi yönünden ise oybirliğiyle karar verildi.