Esas No: 2008/143
Karar No: 2008/364
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2008/143 Esas 2008/364 Karar Sayılı İlamı
Hukuk Bölümü 2008/143 E., 2008/364 K.
"İçtihat Metni"
14.11.2000 tarihinde 21121 no.lu Mavi Tren ile bir şirkete ait servis aracının, hemzemin geçitte çarpışması sonucunda araçta bulunan davacıların oğlu H. T. ölmüştür.
"
Davacılar vekili, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla; müvekkillerinin, oğullarının ölümü nedeniyle destekten yoksunluk karşılığı maddi ve ayrıca manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idareden tahsiline hükmedilmesi istemiyle, adli yargı yerinde dava açmıştır.
"
"
Davalı İşletme vekilince, birinci savunma dilekçesinde, kamu hizmetinin yürütülmesi sırasında kişilerin uğradığı zararın tazminine ilişkin bulunan davanın idari yargı yerinde görülmesinin gerektiği ileri sürülerek, görev itirazında bulunulmuştur.
"
Kayseri 2. Asliye Hukuk Mahkemesi; 08.02.2005 gün ve E:2004/686, K:2005/133 sayı ile, tüm delillerden davanın hemzemin geçitte trenin minibüse çarpması sonucu doğan zararın, davalı TCDD İşletmesinden tazminine yönelik olduğu; Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümünün 19.12.2003 tarih 2003/108-110 Karar sayılı kararında açıklandığı üzere, bu tür davaların çözüm yerinin idari yargı olduğuna karar verildiğinden, davalı vekilinin talebini kabul ederek görevsizlik kararı vermiştir.
Davacılar vekili tarafından, bu karar temyiz edilmiştir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi; 25.09.2006 gün ve E:2005/10802, K:2006/9656 sayı ile; uyuşmazlığın 2918 sayılı Karayolları Trafik Yasasındaki hükümler uyarınca çözümlenmesi gerektiği, anılan yasanın kapsamındaki eylemlerden doğan uyuşmazlıkların çözüm yerinin de adliye mahkemeleri olduğu düşünülerek, işin esasına bakılarak varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmek gerekirken yazılı gerekçeyle yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilmesinin bozmayı gerektirdiği gerekçesiyle, anılan kararı bozmuştur.
"
KAYSERİ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 6.2.2007 günlü celsesinde E:2006/885 sayı ile, Yargıtay Bozma İlamına uyulmasına karar vermiştir.
"
Davalı İşletme vekilince; olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle, Danıştay Başsavcılığına başvuruda bulunulması amacıyla 6.2.2007 günlü dilekçe verilmiştir.
Kayseri 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nce bu istek yerine getirilmemiş; 17.05.2007 gün ve E:2006/885, K:2007/237 sayı ile işin esası hakkında karar vermiştir.
Davalı İşletme vekilince, bu karar temyiz edilmiştir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi; 2.10.2007 gün ve E:2007/8187, K:2007/11383 sayı ile, Dairelerinin bozmasından sonraki oturumda, davalı TCDD Genel Müdürlüğü tarafından olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılmak istenmiş olduğu, ne var ki yerel mahkemenin yargı yolu bakımından Yargıtay kararı bulunduğu gerekçesiyle istemin reddedildiği; olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması ve Uyuşmazlık Mahkemesine başvuru yollarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkındaki Kanunun 10. maddesince düzenlenmiş olduğu, 10/3. maddesine göre "Görev İtirazının yargı merciince yerinde görülerek görevsizlik kararı verilmesi halinde, görev konusunun Uyuşmazlık Mahkemesince incelenebilmesi, temyizen bu kararın bozulması ve yargı merciince de bozmaya uyularak görevli olduğuna karar verilmiş bulunmasına bağlıdır."; şu durumda, bozmaya uyularak görevli olduğuna mahkemece karar verilmiş olduğundan, anılan yasanın 10. maddesi gereğince işlem yapılmak gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın devamına hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık görüldüğünden, kararın bozulmasının gerekmiş olduğu gerekçesiyle, anılan kararı bozmuştur.
"
KAYSERİ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 29.1.2008 günlü celsesinde E:2007/493 sayı ile, Yargıtay Bozma İlamına uyulmasına, Mahkemelerinin görevli olduğuna, olumlu görev uyuşmazlığı olduğundan, görevli mahkemenin tespiti için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkındaki Kanunun 10/3. maddesi gereğince Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.
"
Mahkememizce, 7.3.2008 gün ve 2008/79 sayılı yazı ile; davalı idarece, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması amacıyla yapılan başvuru üzerine Kayseri 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nce dava dosyasının sehven Uyuşmazlık Mahkemesi"ne gönderilmiş olduğu belirtilerek; 2247 sayılı Yasa"nın 10. ve 13. maddesinde belirtilen işlemlerin yapılabilmesi için başvuru dilekçesini içeren dava dosyası Danıştay Başsavcılığına gönderilmiştir.
DANIŞTAY BAŞSAVCISI ; Anayasanın 125 inci maddesinde, idarenin, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğunun belirtildiği, 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanununun 2 nci maddesinde idari dava türleri sayıldığı, bu maddenin (1-b) bendinde de, idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davalarının, görüm ve çözümünün idari yargının görev alanına giren idari dava türleri arasında gösterildiği; T.C.D.D İşletmesi Genel Müdürlüğünün, bir kamu kuruluşu olduğu, kamu hizmeti olduğu tartışmasız bulunan demiryolu taşımacılığı işini tekel halinde yürüttüğü; kamu hizmetini yürütmekle yükümlü kılınan kamu kuruluşunun, kamu hizmetini yürütürken kişilere verdiği zararın tazminine ilişkin davada, kamu hizmetinin, yöntemine ve hukuk kurallarına uygun olarak yürütülüp yürütülmediği, kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediği, sonuçta, hizmet kusuru ve idarenin sorumluluğunu gerektiren bir husus olup olmadığının tayin ve tespitinin idari yargı yerlerine ait bulunduğu; Uyuşmazlığın, T.C.D.D İşletmesi Genel Müdürlüğünün yürütmekle görevli olduğu kamu hizmetinin gereği gibi yapılmamasından dolayı uğranıldığı ileri sürülen zararın anılan idareden tazmini istemine ilişkin bulunduğu; bu durumda, T.C.D.D İşletmesi Genel Müdürlüğü aleyhine açılan davanın görüm ve çözümünün, idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davalarına bakmakla görevli olan idari yargı yerlerine ait bulunduğundan, Kayseri 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin, anılan Genel Müdürlüğün görev itirazının reddine ilişkin kararının kaldırılmasının gerektiği gerekçesiyle, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkarmış olup, 2247 sayılı Yasa"nın 10. maddesine göre görev konusunun incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesi"nden istemiştir.
Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa"nın 13. maddesine göre, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısından yazılı düşüncesi istenilmiştir.
YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; TCDD İşletmesinin, tekel kapsamında kamu hizmeti yürüten, tüzel kişiliğe sahip bir kamu kurumu olduğu; 233 sayılı KHK. ve Ana Statü ile, özerk bir tarzda ve ekonomik gereklere uygun olarak karlılık ve verimlilik ilkeleri doğrultusunda yönetilmesi amacıyla, işletmenin iktisadi faaliyetleri bakımından özel hukuk hükümlerine tabi kılınmış olmasının onun kamu hizmeti yürütmesine ve kamu kurumu niteliğine engel teşkil etmediği; Anayasa"nın 125/son madde ve fıkrasında , idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü bulunduğunun kurala bağlandığı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-b. maddesi gereğince idari eylem ve işlemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılan tam yargı davalarının idari dava türleri arasında sayıldığı; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 2. maddesinde; Karayolları Trafik Kanunu"nun kapsamının belirlendiği 3. maddesinde ise; "Demiryolu geçidinin (hemzemin geçit).. Karayolu ile demiryolunun aynı seviyede kesiştiği bariyerli ve bariyersiz geçitlerdir, Kamu hizmeti taşıtı: Kamu hizmeti için yük veya yolcu taşıması yapan bütün taşıtlardır, Taşıt: Karayolunda insan, hayvan ve yük taşımaya yarayan araçlar olduğu" açıklanmış olup, trenin bu Yasa kapsamına dahil edilmediğinin anlaşıldığı; keza, anılan Yasa"nın 85,90 ve 106. maddeleri hükümleri uyarınca, işletenin hukuki sorumluluğu kapsamında maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında Borçlar Kanunu"nun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır kuralı uyarınca uyuşmazlığın adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği ileri sürülebilir ise de; anılan Yasa"da gerek hemzemin geçitin karayolunun uzantısı olduğunu belirten bir tanım ve düzenlemeye yer verilmemiş ve gerekse trenin bu Yasa kapsamına giren bir motorlu taşıt olarak sayılmamış olması karşısında, bu iddiayı kabule olanak bulunmadığı; TCDD Ana Statüsü"ne, Yüksek Planlama Kurulu"nun 27.4.1992 gün 92/T.29 sayılı kararı ile eklenen Ek 2. maddede, "Demiryolunun karayolu, köy yolu ve benzeri yollar ile yaptığı kesişmelerde demiryolunun ana yol sayılacağı, trafik düzeninin gerektirdiği hallerde söz konusu yollara ait geçitler ile görüşe engel teşkil eden tesislerin kaldırılacağı, demiryolu üzerinde seyreden araçların karayolu, köy yolu ve benzeri yollardaki araçlara göre geçiş üstünlüğü bulunduğunun açıklandığı; açıklanan nedenlerle, hemzemin geçitte karayolu taşıtı ile trenin çarpışması sonucunda doğan zararın idarenin hizmet kusuru esasına göre tazmini istemiyle açılan davanın görüm ve çözümünde idari yargı yeri görevli bulunduğundan, Danıştay Başsavcısının başvurusunun kabulü gerektiği, nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesinin 10.3.2003 gün, 2002/93 ve 2003/2 sayılı kararında da; hemzemin geçitte karayolu taşıtı ile trenin çarpışması sonucunda doğan zararın idarenin hizmet kusuru esasına göre tazmini istemiyle açılan davanın, idari yargı yerinde çözümlenmesi yolunda hüküm kurduğu; bu nedenle Danıştay Başsavcılığının 2247 sayılı Yasa"nın 10. maddesi gereğince yapmış olduğu başvurunun kabulü ile Kayseri 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü"nün, Ahmet AKYALÇIN"ın Başkanlığında, Üyeler: Mahmut BİLGEN, Ramazan TUNÇ, Turan KARAKAYA, Nüket YOKLAMACIOĞLU, Serdar AKSOY ve Muhittin KARATOPRAK"ın katılımlarıyla yapılan 22.12.2008 günlü toplantısında;
l-İLK İNCELEME :Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasanın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, davalı İdare vekilince anılan Yasa"nın 10. maddesinde öngörülen yönteme uygun şekilde ve 12. maddede belirlenen süre içinde başvuruda bulunulması üzerine Danıştay Başsavcısı"nca 10. maddede öngörülen biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK"in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTINTAŞ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU"nun davada idari yargının görevli olduğu yolundaki yazılı ve sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, hemzemin geçitte trenin çarptığı araçta bulunan kişinin ölümü nedeniyle yakınlarının uğradığı zararların, davalı TCDD İşletmesinden tahsiline hükmedilmesi isteminden ibarettir.
28.10.1984 tarih ve 18559 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü (TCDD) Ana Statüsü"nün "Amaç ve Kapsam" başlıklı 1. maddesi " Bu Ana Statünün amacı; 8.6.1984 tarih ve 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabi olarak söz konusu Kanun Hükmünde Kararname çerçevesinde faaliyette bulunmak üzere Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü adı altında teşkil olunan Kamu İktisadi Kuruluşunun hukuki bünye, amaç ve faaliyet konuları, organları ve teşkilat yapısı, müessese, bağlı ortaklık ve iştirakleri ile bunlar arasındaki ilişkileri ve ilgili diğer hususları düzenlemektir..." hükmünü taşımakta; "Hukuki Bünye" başlıklı 3. maddesinde, bu Ana Statü ile teşkil olunan TCDD İşletmesinin, sermayesinin tamamı Devlete ait, tüzel kişiliğe sahip, faaliyetlerinde özerk ve sorumluluğu sermayesiyle sınırlı bir " Kamu İktisadi Kuruluşu" olduğuna ve 233 sayılı KHK. ile bu Ana Statü hükümleri saklı kalmak üzere özel hukuk hükümlerine tabi bulunduğuna işaret edilmekte; 4.maddesinde, sayılan Kuruluş amaç ve faaliyet konularının tamamına yakınının "tekel" kapsamında işler olduğu belirtilmekte; kuruluşu, yönetimi ve denetimi konularında 233 sayılı KHK. hükümlerine paralel düzenlemelere yer verilmektedir.
Buna göre, TCDD İşletmesinin, tekel kapsamında kamu hizmeti yürüten, tüzel kişiliğe sahip bir kamu kurumu olduğu tartışmasızdır. 233 sayılı KHK. ve Ana Statü ile, özerk bir tarzda ve ekonomik gereklere uygun olarak kârlılık ve verimlilik ilkeleri doğrultusunda yönetilmesi amacıyla, İşletmenin iktisadi faaliyetleri bakımından özel hukuk hükümlerine tabi kılınmış olması, onun kamu hizmeti yürütmesine ve kamu kurumu niteliğine engel teşkil etmemektedir.
Dava dilekçesinin incelenmesinden; davacılar vekilince, kazanın meydana gelmesinde davalı TCDD Genel Müdürlüğünün %65, TCDD personeli Zeki Karakaş"ın %20 ve Gülsan A.Ş. servis otobüsü şoförü A. A."un % 15 kusurlu olduğu, Mahkemenin 2000/1847 esas ve 2002/583 karar sayılı dosyasında yapılan bilirkişi incelemesi ile tespit edilmiş ve bu kusur oranlarının taraflar yönünden kesinleşmiş olduğu, yani olayın meydana gelmesinde davalı TCDD Genel Müdürlüğünün toplam olarak istihdam eden sıfatıyla % 85 oranında kusurlu durumda bulunduğu, meydana gelen kazada davalı kurum personelinin ağır ihmalleri, bir bariyer görevlisinin; günde 8 saatlik mesaisi süresince tek görevi olan ve sadece 1 kez yapması gereken "tren gelirken bariyer kapatma işini" yapmaması veya geciktirmesi nedeniyle 3 kişinin vefat etmiş olduğu, olayda davalı idarenin kusur ve sorumluluğunun bulunduğu ileri sürüldüğüne göre, uğranılan zararın tazmini istemine ilişkin davanın; zararın hizmetin kuruluşu ve işleyişindeki aksaklıklardan doğduğu ve bu nedenle idarenin hizmet kusuru esasına göre sorumlu olduğu nedenine dayanılarak açıldığı anlaşılmaktadır.
Anayasa"nın 125.maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun 2/1-b. maddesinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları ihlal edilenler tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.
Buna göre ve idare personelinin dikkatsizlik ve tedbirsizliği sonucu oluşan kişisel kusura değil de, zararın kamu hizmetinin yürütülmesi sırasında doğduğu nedeniyle idarenin hizmet kusuruna dayanılmış olması karşısında, tekel niteliğinde kamu hizmeti yürüten TCDD İşletmesinin bu hizmeti yürüttüğü sırada kişilere verdiği zararın tazmini istemiyle açılan dava, olayda kamu hizmetinin yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, hizmet kusuru veya başka nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının saptanmasını gerektirmektedir. Bu hususların saptanması ise idare hukuku ilkelerine göre yapılabileceğinden, 2577 sayılı Yasa"nın 2/1-b. maddesi kapsamında bulunan tam yargı davasının görüm ve çözümünde idari yargı yerleri görevlidir.
Buna karşın, dava konusu zararın, karayolunun demiryolu ile kesiştiği hemzemin geçitte meydana gelen kaza sonucunda oluştuğu nedeniyle ortada bir trafik olayı bulunduğu düşüncesinden hareketle, davanın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 85., 90. ve 106. maddeleri hükümleri uyarınca, işletenin hukuki sorumluluğu kapsamında çözümlenmesi gerekeceği ileri sürülebilir ise de; anılan Yasa"da gerek hemzemin geçidin karayolunun uzantısı olduğunu belirten bir tanım ve düzenlemeye yer verilmemesi ve gerekse trenin bu Yasa kapsamına giren bir motorlu taşıt olarak sayılmamış olması karşısında, bu iddiayı kabule olanak bulunmamaktadır.
Nitekim TCDD Ana Statüsü"ne, Yüksek Planlama Kurulunun 27.4.1992 tarih ve 92/T. 29 sayılı kararıyla ilâve edilen Ek 2. maddede, " Demiryolunun karayolu, köy yolu ve benzeri yollar ile yaptığı kesişmelerde demiryolu ana yol sayılır.
Bu kesişmelerde yapılan yeni yolun bağlı olduğu kurum veya kuruluş, alt ve üst geçit yapmak ve diğer emniyet tedbirlerini almakla yükümlüdür.
Demiryolu trafik düzeninin gerektirdiği hallerde söz konusu yollara ait geçitler ile görüşe engel teşkil eden tesisler kime ait olursa olsun kaldırtılır.
Demiryolu üstünde seyreden araçların karayolu, köy yolu ve benzeri yollardaki araçlara göre geçiş üstünlüğü vardır."denilmek suretiyle, demiryolunun farklı bir hukuki statüye tabi bulunduğu açıklanmaktadır.
Belirtilen nedenlerle, hemzemin geçitte trenin araca çarpması sonucunda doğan zararın TCDD İşletmesince tazminine yönelik olarak açılan davanın, idarenin hizmet kusuru esasına göre görüm ve çözümünde idari yargı yeri görevli olduğundan, Danıştay Başsavcısının başvurusunun kabulü ile TCDD İşletmesi vekilinin görev itirazının Kayseri 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nce reddine ilişkin kararının kaldırılması gerekmiştir.
SONUÇ : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcılığının BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Kayseri 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nce davalı TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü yönünden verilen 29.1.2008 gün ve E:2007/493 sayılı GÖREVLİLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 22.12.2008 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.