Esas No: 2003/6MD-277
Karar No: 2004/32
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2003/6MD-277 Esas 2004/32 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2003/6MD-277 E., 2004/32 K.
"İçtihat Metni"
Resmi belgede sahtecilik, memura yalan bildirimde bulunmak, zimmet, dolandırıcılık, görevde yetkiyi kötüye kullanmak suçlarından sanık D.... A....."ın atılı suçlardan beraatine ilişkin Yargıtay 6. Ceza Dairesinden verilen 26.12.2002 gün ve 12787-14942 sayılı hüküm Yargıtay C.Savcısı ile katılan vekili tarafından temyiz edilmekle dosyayı inceleyen Yargıtay Ceza Genel Kurulunca 01.04.2003 gün ve 62-84 sayı ile özetle;
"a) ........ İşine son verilen personel için gönderilen ücretlerin adıgeçenlere ödenmediği ve Bakanlığa iadesi gerektiği halde yasal olmayan yöntemlerle ilgilisine ödenmiş gibi belgeler dü-zenlenip, zimmet suçunun unsurunu oluşturan mal edinme amacı olmaksızın, tahsis edildiği alan dışında harcanması ve bu durumun uzun bir süreç içinde zincirleme biçimde sürdürülmesi karşı-sında, sanığın eyleminin kül halinde zincirleme biçimde görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi,
b) ........ Sanığın, önceden aldığı avansı iade etmemek için sürekli görev yolluğu bildiriminde gerçeğe aykırı beyanda bulunduğu kanıtlanmıştır. Avansın önceden ödenmesi ve hak edilmemesi nedeniyle bildirim tarihinde iadesi gerektiği halde iade edilmemesi nedeniyle zararın da doğduğu anlaşılmaktadır. Sonradan avansın peyderpey maaşından kesilmek suretiyle tahsil edilmesi, esasen doğmuş bulunan zararın giderilmesine yöneliktir. Bu itibarla, sanığın açıklanan eylemi ile TCY"nın 343/1. maddesinde yazılı yalan beyanda bulunma suçu oluştuğu halde beraatine karar verilmesi,
c) ......... Sanığın eşinin farklı tarihlerde geçirdiği, ancak bedelini çalıştığı kurum olan Dışişleri Bakanlığından tahsil edemeyeceği operasyonları gerçeğinden farklı biçimde gösteren raporlar ve faturalar düzenletip bunları onaylayarak Bakanlığa gönderip bedelini tahsil etmekten ibaret eylemi nedeniyle TCY"nın 504/7. maddesinde tanımlanan nitelikli dolandırıcılık suçu oluştuğu halde beraatine karar verilmesi,
d) ........ Sanığın Türkiye Cumhuriyetinin Büyükelçisi olarak görevli bulunduğu yabancı ülkede, gerçeğe aykırı biçimde büyükelçiliğin resmi ihtiyacı için satın alınacağını bildirmek suretiyle ilgili ülke makamlarının verdiği onay doğrultusunda gümrük ve vergi muafiyetinden ya-rarlanarak satın aldırdığı içkileri kurallara aykırı olarak o ülke vatandaşı bir kişiye gönderip pa-rasını tahsil ettiği anlaşılmaktadır. Büyükelçi olan sanık ülkemizi her yönden temsille görevli bu-lunduğu gibi, Büyükelçiliğe tanınan ayrıcalıkların ve kotanın amacına ve bulunduğu ülkenin ku-rallarına uygun biçimde kullanılmasını sağlamakla da yükümlüdür. Bu itibarla, sanığın değişik tarihlerde aynı kasıt altında gerçekleştirdiği açıklanan eylemleri nedeniyle zincirleme biçimde TCY"nın 240. maddesinde belirtilen görevde yetkiyi kötüye kullanmak suçu oluştuğu halde beraatine karar verilmesi," isabetsizliğinden bozulmuştur.
Yargıtay 6. Ceza Dairesi ise 09.10.2003 gün ve 12787-7069 Müt sayı ile;
(b) ve (c) bentlerindeki bozma nedenleri yönünden;
"Sanık hakkında;
1-) Eşiyle birlikte Türkiye"ye dönüş yolculuğunu nereden ve nasıl sağladığı belirlenemeyen uçak bileti ile yapan sanığın, bu yolculuğa ait bilet koçanlarını kaybettiğini bildirmek ve başka bir şirketten aldığı belgeyle avansın kapatılmasını istemek suretiyle memura yalan bildirimde bulun-duğu,
2-) Yasal olarak karşılanması olanağı bulunmayan, eşinin estetik ameliyatı giderlerini gerçeği yansıtmayan sağlık raporları düzenletmek, onaylayıp kullanmak suretiyle sahtecilik ve dolan-dırıcılık suçlarını işlediği;
İleri sürülerek TCK.nun 343/1, 339 ve 504/7 maddeleriyle cezalandırılması istenilmiş; Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 1.4.2003 günlü ve 62/84 sayılı kararında; birinci eylemin 343/1. maddede yazılı yalan bildirimde bulunma suçunu, ikinci eylemin de TCK.nun 79.maddesinin yol-lamasıyla aynı Yasanın 504/7. maddesinde tanımlanan nitelikli dolandırıcılık suçunu oluşturduğu belirtilmiş ise de;
Brezilya"dan merkeze atanan sanığın kendisi ve eşi için İ....... Şirketinden; B......- R... do J..... - Frankfurt - İstanbul - Ankara yoluyla dönüş biletlerini aldığı, sonradan Brezilya"nın İstanbul Fahri Başkonsolosu S.... B........"dan A...... Şirketinden Avrupa aktarması olmaksızın Brezilya -Salvador- İstanbul- Ankara biçiminde yolculuk yapabileceğini öğrendiği, ateşli lösemi hastalığının da yinelenmesi üzerine Önceki bileti iptal ettirip sağlığı açısından daha uygun bulunduğu için diğer şirketten satın aldığı biletlerle de konumuna uygun mevkide yolculuk yaparak Türkiye"ye döndüğü;
Avans kapatma sırasında A...... Şirketi"ne ait bileti bulamadığından, aynı tutarı gösteren İ......."den almış olduğu bileti verdiği ve kabul edilmediği için de avansın tümünü geri ödediği,
Soruşturma evresinde bu konuda kendisine savunma olanağı sağlanmadığından, A...... Şirketinden aldığı ve yolculukta kullandığı biletleri ancak yargılama evresinde dosyaya sunduğu,
Avans kapatma bildiriminin ve o zaman sunduğu belgenin kandırıcılık yeteneği bulunmadığı, bu nedenle de Kurumunca kabul edilmediği, herhangi bir zarar doğmadığı gibi doğma olasılığı da bulunmadığı, bu nedenle TCK.nun 343 .maddesindeki suçun maddi ve manevi ögelerinin oluşmadığı,
Soruşturma evresinin ilk aşamasını oluşturan katılan kurum mensubu olan müfettişlerce düzenlenen raporda belirtilen görüşlerin, yukarıda açıklanan neden ve kanıtlar ışığında doğrudan hükümlülüğe yeterli olamayacağı görüş ve vicdani kanısıyla, anılan konulardaki bozma kararına karşı direnilmesine karar verilmiştir.
Öte yandan, sanık D.... A....."ın eşinin sağlık sorunları nedeniyle Türkiye"de doğumevinde ve görevli oldukları dönemde de Brezilya"da C…
…. Plastik Cerrahi Merkezi"nde bel fıtığı, bağırsak, bağırsak bitimi ameliyatları olduğu, buna ilişkin olarak Dr.O.... M..... C....tarafından düzenlenmiş raporları Dışişleri Bakanlığı"na ilettiği anlaşılmış, Dr.O…
…. M…
…… C…
…."ın, belge niteliğindeki raporlarının içeriğini doğrulayan noter onaylı anlatımı değerlendirme için yeterli bulunmuş, yerel sekreter R…
…. B…
……"nın yönetsel ön soruşturma sırasında ileri sürdüğü soyut ve varsayıma dayalı iddiaları; tüm aşamalardaki tutarlı savunmanın ve belgenin aksini kanıtlamaya yeter düzeyde ve aleyhe kanı oluşturacak güçte görülmediğinden geçerli kabul edilmemiş, anılan kişilerin yargılama evresinde dinlenilmeleri sonuca etkili olmadığı gibi Brezilya Adli Makamlarına yönerge yazılması Türkiye"nin Uluslar arası saygınlığı açısından da uygun görülmemiştir." gerekçesiyle,
Memura karşı yalan beyanda bulunmak, sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından sanığın beraatine ilişkin önceki hükümde direnmiş,
(a) bendindeki neden yönünden bozmaya uyarak; Sanığın personele ödenmeyen paralar ödenmiş gibi belgeler düzenlemek ve bu nedenle artan tutarı mal edinme amacı olmaksızın özgülendiği alan dışında harcamak suretiyle zincirleme biçimde görevde yetkiyi kötüye kullanmak suçundan TCY"nın 240/1 ile değişik 19, 80, 59/2 ve 647 SY"nın 4 ve TCY"nın 72. maddeleri uyarınca 1.153.755.000 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına, 2 ay 27 gün süreyle memuriyetten yoksun kılınmasına,
(d) bendindeki neden yönünden bozmaya uyarak; Büyükelçiliğin kullanımı için olduğu bildirilerek vergisiz satın alınan içkilerin bir bölümünü değişik zamanlarda gazete yazarı ve lokanta işleticisi Amaral"a yollamak suretiyle zincirleme biçimde görevde yetkiyi kötüye kul-lanmaktan, Devlet"çe bir zarar doğmaması ve lösemili çocuklara katkıda bulunma gibi yararlı amaçlar güdülmesi de gözetilerek TCY"nın 240/1, 80, 59/2, 647 sayılı Yasanın 4 ve TCY"nın 72. maddeleri uyarınca 408.667.000 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına ve 2 ay 27 gün süre ile memuriyetten yoksun kılınmasına, iki ayrı suçtan verilen para cezalarının içtima ettirilerek sanığın sonuç olarak 1.562.422.000 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına, memuriyetten yoksun kılınma cezalarının TCY"nın 76. maddesine göre yerine getirilmesi gerektiğine, ağır para cezasının 10 aylık eşit taksitler halinde alınmasına, 647 SY"nın 6. maddesi uyarınca cezalarının ertelenmesine, yargılama gideri ile avukatlık ücretinin sanıktan tahsiline karar vermiştir.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Önceki hükümde direnme suretiyle kurulan hükümler yönünden yapılan incelemede;
1) Sanığın Brezilya Büyükelçiliği görevinin sona ermesinden sonra merkeze dönüş için Dışişleri Bakanlığından uçak bileti ücreti karşılığı olarak 7198 Dolar avans aldığı, ayrılışından önceki birkaç aylık dönemde Brezilya"nın İstanbul"daki Fahri Konsolosluğu görevini yürütmekte olan seyahat şirketi sahibi dostu S…
…… B…
……."la görüşerek bir özel şirketin bayileri için düzenlenen Brezilya seyahati dönüşünde eşi ile birlikte S…
…… B…
…….. tarafından temin edilen biletlerle ve ücretsiz olarak Türkiye"ye döndüğü halde, Dışişleri Bakanlığına verdiği sürekli görev yolluğu bildiriminde Brezilya"dan Türkiye"ye 7198 Dolar karşılığında seyahat ettiği yolunda bildirimde bulunarak, İ....... firmasına ait, 7198 Dolar değerinde ve esasen önceden iptal edilmiş bulunan bileti ibraz ettiği, kabul edilmeyince bu kez seyahat ettiği uçak biletlerini kay-ettiğinden bahisle ödeme belgesi olarak geçerliliği bulunmayan proforma fatura ibraz ettiği, S…
…… B…
……."ın anlatımı, ilgili firma yetkilileri ile yapılan görüşmelere ilişkin inceleme raporundaki bilgiler, İ....... firmasının yazısı, sürekli görev yolluğu bildirimi, sanığın eşyasını kaybettiğinden bahisle başvuruda bulunmadığına ilişkin İstanbul Valiliği VIP Protokol Müdürlüğü yazısı, sanığın kaçamaklı ikrarı gibi kanıtlardan anlaşılmaktadır.
Sanığın, önceden aldığı avansı iade etmemek için sürekli görev yolluğu bildiriminde gerçeğe aykırı beyanda bulunduğu kanıtlanmıştır. Avansın önceden ödenmesi ve hak edilmemesi nedeniyle bildirim tarihinde iadesi gerektiği halde iade edilmemesi nedeniyle zararın da doğduğu anlaşılmaktadır. Sonradan avansın peyderpey maaşından kesilmek suretiyle tahsil edilmesi, esa-sen doğmuş bulunan zararın giderilmesine yöneliktir. Bu itibarla, sanığın açıklanan eylemi ile TCY"nın 343/1. maddesinde yazılı yalan beyanda bulunma suçu oluştuğu halde beraatine karar verilmesi isabetsiz olduğundan, Yargıtay C.Savcısı ile katılan vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile bu suçtan kurulan direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
2) Sanığın eşi olan T…
….. A…
…."ın üç değişik tarihte , C…
…. de C…
…. P…
…. isimli (C…
…. Plastik Cerrahi Merkezi) Hastanede estetik amaçlı cerrahi operasyon geçirdiği, Devlet Memurları Tedavi Yardımı ve Cenaze Giderleri Yönetmeliğinin 36. maddesi uyarınca estetik bakımdan yapılan tıbbi ve cerrahi müdahalelerin parasının kurumca ödenmemesi nedeniyle, sanığın ödediği parayı geri alabilmek için, yapılan ameliyatları raporda gerçeğinden farklı biçimde belirtmesi hususunda plastik cerrah Dr. O…
…… M…
…. C…
…."dan ricada bulunduğu, bunun üzerine T.C Brezilya Büyükelçiliği hasta sevk ve muayene formu antetli belgelerin düzenlendiği, 3.3.1998 günlü raporda, T…
…. A…
….."ın bel fıtığı ve lombalji rahatsızlığı nedeniyle başvurduğu, muayenesi, araştırmaları, testleri ve röntgenleri sonucunda gerekli tedavisinin yapıldığı, 20.4.1999 tarihli raporda bağırsak ameliyatı, 17.7.2000 tarihli raporda ise bağırsak bitimi ameliyatı yapıldığı belirtilerek gerçeğe aykırı raporlar düzenlendiği, düzenlenen raporlar ve faturalardaki antet ve kaşelerin belli bölümlerinin kapatılarak, Hastanenin plastik cerrahi merkezi, ameliyatı yapan hekimin de plastik cerrah olduğunun gizlendiği, sanığın bu şekilde oluşturulan belgeleri onaylayarak Dışişleri Bakanlığına gönderip operasyon bedellerini tahsil ettiği, Büyük-elçilik Sekreteri R…
…. B…
……"nın müfettişlere verdiği ifade, ameliyatı yapan plastik cerrah Dr. O…
…. M…
…… C…
…."ın müfettişlerle yaptığı görüşmedeki beyanları ve el yazısı ile yazıp kaşesini kullandığı 3 Nisan 2001 tarihli belge, fatura ve rapor fotokopileri, kaşe ve antet örnekleri gibi belgelerden hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak biçimde anlaşılmaktadır.
Dolandırıcılık suçu, bir kişiyi, kandırabilecek nitelikte hile ve desise yaparak, hataya düşürüp onun veya başkasının zararına haksız çıkar sağlamaktır. Hile ve desise ile mağdurun yanıltılması arasında nedensellik bağı bulunmalı, hileli hareket, haksız çıkar sağlama amacı ve za-rar vermeyi isteme bilinç ve iradesiyle yapılmalıdır.
Belgede sahtecilik suçu ise; amaç değil, haksız çıkar elde etmek amacını gerçekleştirmek için kullanılan bir araçtır. Sanığın zarar vermeyi öngörmüş, tahmin etmiş ve istemiş olması gerekir. Özel belgede sahtecilik suçu belgenin kullanılması ile oluşur. Dolandırıcılık suçunda desise olarak kullanılan sahte özel belge dolandırıcılık suçunun unsurunu oluşturacağından, TCY"nın 79. maddesi uyarınca sanığın sadece cezası ağır olan dolandırıcılık suçundan cezalandırılması gerekir.
Bu açıklamalar ışığında somut olayı değerlendirecek olursak; sanığın eşinin farklı tarihlerde geçirdiği, ancak bedelini çalıştığı kurum olan Dışişleri Bakanlığından tahsil edemeyeceği operasyonları gerçeğinden farklı biçimde gösteren raporlar ve faturalar düzenletip kurum amiri olarak bunları onaylayarak Bakanlığa gönderip bedelini tahsil etmekten ibaret eylemi nedeniyle TCY"nın 504/7. maddesinde tanımlanan nitelikli dolandırıcılık suçu oluştuğu halde beraatine karar verilmesi isabetsiz olup, Yargıtay C.Savcısı ile katılan vekilinin temyiz itirazı yerinde görül-düğünden, bu suçtan kurulan direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
Bozmaya uyularak kurulan hükümlerle ilgili olarak yapılan incelemede;
3) Büyükelçilikte çalışırken işine son verilen personel için Dışişleri Bakanlığından gönderilen ücretlerin adıgeçenlere ödenmediği ve Bakanlığa iadesi gerektiği halde yasal olmayan yöntemlerle ilgilisine ödenmiş gibi belgeler düzenlenip, zimmet suçunun unsurunu oluşturan mal edinme amacı olmaksızın, tahsis edildiği alan dışında harcandığı, bu durumun uzun bir süreç içinde zincirleme biçimde sürdürüldüğü, Türkiye Cumhuriyetinin Brezilya Federal Cumhuriyeti nezdindeki Büyükelçisi olarak görev yapan sanığın bu eylemlerinin kül halinde zincirleme biçimde görevi kötüye kullanma suçunu oluşturduğu, bozmaya uyularak sanığın bu suçtan cezalandırıldığı anlaşılmaktadır.
Ancak;
TCY"nın 240. maddesinde öngörülen ağır para cezasının suç tarihi olan 2000 yılı itibariyle hesaplanan aşağı ve yukarı hadlerinin, TCY"nın 4421 SY. ile değişik 19. maddesinde 2000 yılı için ağır para cezasının alt sınırı olarak öngörülen 91.260.000 liranın altında kalması nedeniyle, sanığa TCY"nın 240. ve 19. maddeleri uyarınca verilecek temel ağır para cezasının 91.260.000 lira olması gerektiği gözetilmeden, temel ağır para cezasının 91.600.000 lira olarak belirlenmesi ve müteakiben gerçekleştirilen arttırma ve eksiltme işlemleri sonucunda sanık hakkında 1.153.425.000 lira yerine 1.153.755.000 lira olarak fazla para cezası tayini isabetsiz olup, sanık vekili ile Yargıtay C.Savcısının temyiz itirazları yerinde görüldüğünden, bu suçtan kurulan hükmün bozulmasına karar verilmelidir.
4) Sanığın Türkiye Cumhuriyetinin Büyükelçisi olarak görevli bulunduğu yabancı ülkede, gerçeğe aykırı biçimde Büyükelçiliğin resmi ihtiyacı için satın alınacağını bildirmek suretiyle ilgili ülke makamlarının verdiği onay doğrultusunda gümrük ve vergi muafiyetinden yarar-lanarak satın aldırdığı içkileri kurallara aykırı olarak o ülke vatandaşı bir kişiye gönderip parasını tahsil ettiği anlaşılmaktadır. Büyükelçi olan sanık ülkemizi her yönden temsille görevli bulunduğu gibi, Büyükelçiliğe tanınan ayrıcalıkların ve kotanın amacına ve bulunduğu ülkenin kural-larına uygun biçimde kullanılmasını sağlamakla da yükümlüdür. Bu itibarla, sanığın değişik tarihlerde aynı kasıt altında gerçekleştirdiği açıklanan eylemleri nedeniyle zincirleme biçimde TCY"nın 240. maddesinde belirtilen görevde yetkiyi kötüye kullanmak suçunun oluştuğu, bozmaya uyularak sanığın bu suçtan hükümlendirildiği anlaşılmaktadır.
Ancak, sanığın eylemlerini 1999 ve 2000 yılı içinde çeşitli tarihlerde ve son olarak da 23 Mayıs 2000 tarihinde gerçekleştirildiği, iddia, tanıklar Büyükelçilik sekreteri R…
….. B…
……, koruma görevlisi H…
…. E…
…., Koruma Birim Amiri S…
….. K…
…., büyükelçilik şoförleri J…
… G…
….. C…
…….. ile A…
….. de J…
…. F…
……., Büyükelçilik Kavasları P…
…. L…
…. S…
….. F…
…. ve A…
…… R…
…… de S…
….."nın beyanları ile, sanık Büyükelçi ve Brezilya Dışişleri Bakanlığı tarafından onaylanmış olup toplam 211 şişe muhtelif marka ve cins içki alınarak karşılığında 4949 Dolar ödendiğine dair 7.12.1999 tarihli belge, 221 şişe çeşitli marka ve cins içki ile parfüm ve makyaj malzemesi alınıp karşılığında 4985 Dolar ödendiğine dair 12.6.1999 günlü belge ve yine tanık Haşim Ersoy"un beyanında geçen toplam 4715 Dolar değerindeki içki ve parfüme ait ikinci teslimat sırasında büyükelçilik şoförü tarafından A…
….."ın çalışanına imzalatıldığı belirtilen 23 Mayıs 2000 tarihli belge fotokopisi, 23 Mayıs 2000 tarihinde ya da buna yakın zamanlarda Büyükelçilikten ödeme yapılarak içki satın alınmadığını ve 2000 yılı Haziran sonuna kadar Büyükelçilik resmi hesabından ödeme yapılarak alınan toplam içki bedelinin ancak 700 dolar civarında olduğunu gösterir Büyükelçilik kayıtlarına ilişkin liste gibi kanıtlar ile, yine tanık büyükelçilik koruması polis memuru H…
…. E…
…. tarafından ibraz edilen ve G…
…… A…
…. tarafından içki ihtiyacı için 2.11.2000 tarihinde Büyükelçiliğe çekilen faks fotokopisi gibi belgelerden anlaşılmaktadır.
Buna göre, bu eyleme ilişkin suç tarihi teselsülün bittiği 2000 yılı olduğundan, sanığa bu suçtan verilen temel ağır para cezasının da TCY"nın 240 ve 4421 SY. ile değişik 19. maddesi uyarınca 91.260.000 lira olarak belirlenmesi gerekirken, temel cezanın TCY"nın değişik 19. maddesi uyarınca 1999 yılına ait rakam esas alınarak 60.000.000 lira olarak belirlenip, TCY"nın 80 ve 59. maddeleri uygulandıktan sonra 647 sayılı Yasanın 4. maddesi uyarınca çevirme yapılırken yine 2000 yılı için uygulanması gereken alt değer olan 3.042.000 lira yerine 1999 yılı alt değeri olan 2.000.000 lira esas alınmak suretiyle, sonuç ceza 621.075.000 lira yerine, 408.667.000 lira olarak eksik belirlenmiştir.
Kabule göre de; 60.000.000 lira olarak belirlenen temel cezadan 80 ve 59. maddelerle yapılan artırım ve indirim sonunda ağır para cezasının 58.333.000 lira olarak tayini gerekirken, hesap hatası sonucu 58.667.000 lira olarak belirlenmesi nedeniyle, sonuç ceza da 408.333.000 lira yerine, 408.667.000 lira olarak fazla tayin edilmiştir.
Bu itibarla, sanık vekili ile Yargıtay C.Savcısının temyiz itirazları yerinde görüldüğünden, bu suçtan kurulan mahkumiyet hükmünün de bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, 6. Ceza Dairesince direnme ve bozmaya uyulmak suretiyle kurulan hükümlerin BOZULMASINA, dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 10.02.2004 günü oybirliği ile karar verildi.