Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2003/6-301 Esas 2004/16 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2003/6-301
Karar No: 2004/16

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2003/6-301 Esas 2004/16 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu 2003/6-301 E., 2004/16 K.

Ceza Genel Kurulu 2003/6-301 E., 2004/16 K.

  • HÜKMÜN UYGULANMA VECHİ
  • SUÇTA KASIT
  • 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 491 ]
  • 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 492 ]
  • 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 494 ]
  • 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 522 ]
  • 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 62 ]
  • "İçtihat Metni"

    Hırsızlık suçundan sanık E.... T...."un TCY"nın 491/2, 62 ve 522/1. maddeleri uyarınca 10 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Karşıyaka 1. Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 6.2.2002 gün ve 1047-43 sayılı hüküm sanık vasisi tarafından temyiz edilmekle dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 25.9.2003 gün ve 17033-5856 sayı ile;

    "Eylemin aracın mülkiyetine yönelik olduğunu gösteren kanıtların neden ibaret olduğu karar yerinde gösterilip açıklanmadan, otomobilin bedeli esas alınmak suretiyle, TCK.nun 522/1. maddesinin pek aşırı hükmü uygulanarak cezanın arttırılması" isabetsizliğinden bozulmuştur.

    Yargıtay C.Başsavcılığı ise bu karara karşı 15.12.2003 gün ve 97915 sayı ile;

    "Yüksek 6. Ceza Dairesi ile Cumhuriyet Başsavcılığımız arasındaki itiraza konu uyuşmazlık.

    1- TCK.nun 494/1. maddesi kapsamına giren araçların çalınmaları halinde iade iradesinin açıkça belirlenemediği durumlarda eylemin mülkiyete yönelik olup olmadığı,

    2- TCK.nun 494/1. maddesindeki şartlardan herhangi birisinin gerçekleşmemesi halinde TCK.nun 522/1. maddesinin uygulanmasında aracın değerinin mi yoksa kullanım giderlerinin mi esas alınacağına ilişkindir.

    Suça konu olayda, sanık yakalandığında tüm soruşturma aşamalarında ikrarda bulunmuştur.

    Sanık hiçbir ifadesinde otomobili kullanmak için almak istediğini ya da sonra iade edeceğini belirtmediği gibi dosya içinde de hırsızlığın otomobilin mülkiyetine yönelik olmadığına iliş-kin hiçbir kanıt yoktur.

    Sanık ısrarla aracı çalıştırmak istemiş, çalıştıramayınca aracı bulunduğu yerde terk etmiş, yakalandığında da eyleminin mülkiyete yönelik olduğunu ileri sürmemiştir.

    Sanığın eyleminin mülkiyete yönelik olup olmadığı konusunun çözümünde sağlıklı bir hukuki sonuca ulaşabilmek için TCK.nun 494/1. maddesinde düzenlenen suç öğeleri üzerinde durmak gerekmektedir.

    TCK.nun 494/1. maddesindeki suçun oluşabilmesi için;

    a) Hırsızlığın özel bir ulaşım aracı hakkında işlenmesi.

    b) Sahiplenme amacı olmadan çalınan aracın kısa bir süre kullanılması.

    a) Aracın zilyedine geri verilmesi veya kolaylıkla bulunabileceği bir yere bırakılması, henüz bırakılmamış ya da eylem teşebbüs aşamasında kalmış ise iade edilmek üzere alındığının açıkça anlaşılması gerekir.

    Kullanma hırsızlığı suçunun manevi unsuru, geçici olarak yararlanma kastıdır. Fail mal edinmek kastıyla değil, fakat aracı kullandıktan sonra iade etmek amacıyla hareket etmiş olmalıdır. Araç alınırken iade etmek maksadı ile değil mal edinmek için alınmışsa kısa bir süre sonra iade edilmiş olsa bile kullanma hırsızlığından söz edilemez.

    Çalınan araç kısa bir süre içinde iade edildiğinde ya da zilyedin kolaylıkla bulabileceği bir yer bırakıldığında kullanma kasdı mevcuttur. Ancak fail, suç işlendikten sonra araç henüz iade edilmeden veya olayımızda olduğu gibi teşebbüs aşamasında kaldıktan sonra yakalanmışsa, kastı dosya içeriğine göre olaysal olarak belirlenmelidir.

    Madde metnine göre özel kasdın varlığı için aracın iade edilmek üzere alındığının açıkça anlaşılması gerekmektedir. Kastın iadeye yönelik olduğu somut olayın gelişimi içinde normal yaşam gözlemlerine göre tereddüde yer bırakmayacak bir şekilde kendini göstermelidir. Bir başka deyişle ilk bakışta aracın iade edilmek üzere alındığı anlaşılmalıdır.

    Somut olayda ise, sanığın gece saat 01.00 sıralarında müştekinin yol üzerine park ettiği otomobilinin sağ arka camını tornavida ile zorlayıp aşağı indirdikten sonra otomobilin çalışmaması üzerine aracı ittirmek suretiyle bulunduğu yerden 50 metre kadar uzaklaştırdığı ve tekrar çalıştırmayı denediği, başarılı olamayınca da aracı terk ederek ayrıldığı anlaşılmış ve yakalan-dığında hiçbir aşamada aracı kullanmak üzere almak istediğini beyan etmemiştir.

    Sanığın savunmalarında ileri sürülmediği gibi aracı iade amacıyla aldığını gösteren "açıkça anlaşılma" kıstasına uygun, dış aleme yansıyan bir belirti de söz konusu değildir. Suçun işlen-diği yer ve saat ile suçun oluşumu ve sanığın buna benzer şekilde bir çok suç işlediği hususunun dosyaya yansıması birlikte değerlendirildiğinde kastın mülkiyete yönelik olduğunun kabulü gerekmektedir" görüşü ile itiraz yasa yoluna başvurarak, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, Yerel Mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.

    Dosya Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşu-lup düşünüldü.

    CEZA GENEL KURULU KARARI

    Sanığın hırsızlık suçundan TCY"nın 491/2, 62 ve 522/1. maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar verilen olayda, Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, sanığın kastının çalınan aracın mülkiyetine yönelik olup olmadığının, dolayısıyla TCY"nın 522. maddesinin uygulanması bakımından suça konu aracın değerinin mi yoksa yakıt, yağ ve yıp-ranma bedelinin mi esas alınacağının belirlenmesi noktalarında toplanmaktadır.

    Uyuşmazlığın çözümünde sağlıklı bir hukuki sonuca ulaşabilmek için konuya ilişkin yasal düzenlemelerin ele alınarak değerlendirilmesi gerekmektedir.

    TCY.sının 522 nci maddesiyle, aynı Yasanın onuncu babında yazılı, mal aleyhine işlenen cürümlerin işlenmesinde, cürmün konusu olan şeyin veya husule getirilen zararın değeri nazara alınarak belirli bir ölçüt dahilinde temel yaptırımlarda artırım veya belirli istisnalar dışında ek-siltmeye gidilmesi kuralı getirilmiştir.

    Ancak, anılan maddede cürmün konusu ile zararın değerinin belirlenmesi bakımlarından bir ölçüt getirilmemiş, bu hususlar mahkemenin değerlendirilmesine bırakılmıştır. Görüldüğü gibi TCY.sının onuncu babında yer verilen hırsızlık suçlarında da mahkemeler cürmün konusunu failin kastına, somut olayın özelliklerine göre belirleyip uygulamalarını buna göre yapacaklardır.

    Öte yandan TCY.sının 494 ncü maddesi 6.6.1991 gün ve 3756 sayılı Yasa ile değiştirilmiş, birinci fıkrasında, geçici olarak kısa bir süre kullanılıp zilyedine iade edilen veya zilyedin kolaylıkla bulabileceği bir yere bırakılan veya iade edilmek üzere alındığı açıkça anlaşılan ancak ücret karşılığı yük ve yolcu taşımacılığına tahsis edilmiş bulunmayan ulaşım araçlarının çalınmasında şikayete bağlı ve yaptırım süresi az olan yeni bir düzenleme getirilmiştir.

    Görüldüğü üzere, Türk Ceza Yasasının 494/1. maddesindeki suçun oluşabilmesi için yukarıda sayılan üç koşulun bir arada bulunması gerekmektedir. Bu üç koşulun bir arada gerçekleşmesi halinde, failin TCY"nın 494/1. maddesi uyarınca cezalandırılacağı ve TCY"nın 522. maddesi uygulanırken de, aracın harcadığı yakıt, yağ ve yıpranma bedelinin esas alınacağında herhangi bir kuşku bulunmamaktadır. Ancak, bu üç koşulun bir arada bulunmaması halinde, fail hakkında TCY"nın 494/1. maddesi uygulanamayacak, eylem TCY"nın 491, 492 ve 493. maddelerinde öngörülen suç tiplerinden hangisine uyuyorsa fail o hüküm uyarınca cezalandırılacak, öte yandan TCY"nın 522. maddesinin uygulanması sırasında failin kastına bakılarak, geçici bir yararlanma ve iade kastıyla hareket ettiğinin belirlenmesi durumunda, aracın yakıt, yağ ve yıpranma bedeli esas alınacak, failin kastının aracın mülkiyetine yönelik olduğunun saptanması halinde ise aracın suç tarihindeki bedeli dikkate alınacaktır.

    Sanığın kastı ise süreklilik gösteren yargısal kararlarda da belirtildiği gibi olay öncesi, olay sırası ve olay sonrasındaki tutum ve davranışları ile olayın özellikleri nazara alınarak belirlenecektir.

    İnceleme konusu somut olayda; sanığın suç tarihinde 01.00 sıralarında, satış ve teşhir için galeri önüne park edilmiş bulunan şikayetçiye ait özel otomobilin sağ arka kapı camını tornavida ile üstten zorlamak suretiyle aşağı indirerek kapısını açıp içine girdiği, aracı çalıştıramayınca bu kez iterek çalıştırmayı denediği, ancak yine başaramayınca 50-60 metre ileride aracı terk edip, galeri önündeki bir başka aracı çalarak götürdüğü, olaydan sonra satılan aracın camlarının muhkem olup olmadığı hususunda bir inceleme yapılamadığı, mevcut kanıtlara göre şikayetçiye yönelik eylemin TCY"nın 491/2. maddesinde tanımlanan kamunun güvencesi altındaki eşya hırsız-lığına tam kalkışma niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.

    Araçta bıraktığı parmak izi nedeniyle olaydan onbeş gün sonra yakalanan sanık, değişik tarihlerde aynı semtten 3 araç ve ayrıca 9 ayrı araçtan da teyp çaldığını belirterek, suçları işlediği yerleri gösterip aşamalarda bu beyanını doğrulamış, çalıntı aracın suç tarihindeki değerinin 500.000.000 lira olduğu belirlenmiştir. Sanığın aracı geçici olarak kullanıp iade etmek üzere al-dığı yolunda bir savunması bulunmadığı gibi, eylemin bu amaçla gerçekleştirildiğine yönelik başkaca bir kanıt da bulunmamaktadır. Suçun işlendiği yer ve zaman ile olayın oluş biçimi, sanığın daha önce çok sayıda araç ve teyp hırsızlığı eylemini gerçekleştirmesi, keza dosya içeriğin-deki kanıtlardan saptanan kişilik ve tutumu, hırsızlığın aracın mülkiyetine yönelik olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

    Bu itibarla, Yerel Mahkemenin suç vasfını belirlemede ve suça konu aracın suç tarihin-deki değerini dikkate alarak TCY"nın 522. maddesinin pek fahiş değere ilişkin hükmünü uygulamasında bir isabetsizlik bulunmadığından, bu hususa ilişkin Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne diğer yönleri de yasa ve usule uygun olan hükmün onanmasına karar verilmelidir.

    Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Kurul Üyesi; sanığın kastının aracın mülkiyetine yönelik olmadığını ve Özel Daire bozma ilamının haklı nedenlere dayandığını belirterek itirazın reddi gerektiği görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.

    SONUÇ : Açıklanan nedenlerle; Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE, Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 25.9.2003 gün ve 17033-5856 sayılı bozma kararının KALDIRIL-MASINA, Yerel Mahkeme hükmünün ONANMASINA, dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 27.01.2004 günü oyçokluğu ile karar verildi.

    Hemen Ara