Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2003/7-316 Esas 2004/12 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2003/7-316
Karar No: 2004/12

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2003/7-316 Esas 2004/12 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesi, avukat Ş... ve H.... T....'ın farklı suçlar nedeniyle yargılandığı davaların birleştirilmesi gerektiğine karar verdi. Yargıtay 7. Ceza Dairesi, bu kararı bozdu ancak yerel mahkeme direndi. Yargıtay Ceza Genel Kurulu ise, suçlar arasında bir bağ olduğundan davaların birleştirilmesinin isabetli olduğuna karar verdi ve dosyanın Yargıtay 7. Ceza Dairesi'ne gönderilerek esasa ilişkin temyiz incelemesi yapılması kararını verdi. Kararda geçen kanun maddeleri ise şöyle:
- 765 S. Türk Ceza Kanunu (mülga) [Madde 240]
- 765 S. Türk Ceza Kanunu (mülga) [Madde 294]
- 765 S. Türk Ceza Kanunu (mülga) [Madde 59]
- 1136 S. Avukatlık Kanunu [Madde 59]
- 1412 S. Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu (mülga) [Madde 230]
- 1412 S. Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu (mülga) [Madde 2]
Ceza Genel Kurulu 2003/7-316 E., 2004/12 K.

Ceza Genel Kurulu 2003/7-316 E., 2004/12 K.

  • KAMU DAVALARININ BİRLEŞTİRİLMESİ SORUNU
  • 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 240 ]
  • 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 294 ]
  • 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 59 ]
  • 1136 S. AVUKATLIK KANUNU [ Madde 59 ]
  • 1412 S. CEZA MUHAKEMELERİ USULÜ KANUNU (MÜLGA) [ Madde 230 ]
  • 1412 S. CEZA MUHAKEMELERİ USULÜ KANUNU (MÜLGA) [ Madde 2 ]
  • "İçtihat Metni"

    Aslına aykırı örnek vermek suçundan sanık Ş…

    …. B…

    …."nın 1136 sayılı Yasanın 56/3 ve TCY.nın 59/2. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay ağır hapis cezasıyla cezalandırılmasına, avukatlık göre-vini kötüye kullanmak suçundan sanık H..... T...."ın ise beraatına ilişkin İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesince 25.11.1998 gün ve 325-307 sayı ile verilen kararın sanık Ş... ve o yer C.Savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 7. Ceza Dairesince 16.10.2000 gün ve 11448-13004 sayı ile;

    "Eylemleri arasında fiili ve hukuki irtibat bulunmayan sanıklar hakkında açılmış bulunan davaların birlikte görülerek sonuçlandırılması" isabetsizliğinden hükmün diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmiştir.

    Yerel Mahkeme ise 21.06.2001 gün ve 466-240 sayı ile; "Gerek müştekilerin iddiaları ve gerekse açılan davada avukatların karşılıklı olarak birbirleri ile anlaşarak müsnet suçu işlemiş olduklarının ileri sürülmüş olması karşısında sanıkların eylemleri arasında fiili ve hukuki bağlantı olmadığını kabul etmek ve dosyaların tefrik edilip, sanıkların ayrı ayrı yargılamalarının yapılması dosya içeriğine ve usule uygun değildir.

    Yargıtay 7. Ceza Dairesinin bozma kararında sanıkların eylemleri arasında fiili ve hukuki bağlantı olmadığı belirtilmiş ise de yukarıda özetlenen iddialara göre her iki avukatın karşılıklı olarak anlaşarak suç işlediklerinin iddia edilmesi karşısında birisi hakkında verilecek karar diğerini de ilgilendireceğinden iddiaların birlikte değerlendirilerek yargılamanın birlikte görülmesinde zorunluluk bulunmaktadır." gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.

    Bu hükmün de sanık Ş.... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının "onama" istekli 07.11.2003 günlü tebliğnamesiyle Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.

    CEZA GENEL KURULU KARARI

    Ceza Yargılamaları Usulü Yasasında, Ceza Genel Kurulunda incelemenin duruşmalı yapılacağına ilişkin bir hüküm yer almadığından, sanık Ş…

    … B…

    … vekilinin temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteminin CYUY.nın 318. maddesi uyarınca reddine karar verildikten sonra dosya üzerinde yapılan incelemede;

    Somut olayda Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, sanık Ş.... B.... ile H..... T.... haklarında açılan kamu davalarının birlikte görülerek sonuçlandırılmasının olanaklı olup olmadığının belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.

    Davaların birleştirilmesi hususu CYUY.nın 2 ve devam eden maddeleri ile 230. maddesinde ele alınmış olup, düzenleme biçiminden ilke olarak davaların birleştirilmesinde zorunluluk bulunmadığı, takdire bırakıldığı anlaşılmaktadır. Bu düzenleme ile aralarında kişisel ya da eylemsel bağ bulunan davaların hem kısa zamanda bitirilmesi, hem de aynı sanık veya eylemle ilgili kanıtların bir arada toplanıp bir bütün olarak değerlendirilmesi suretiyle somut gerçeğin en doğru şekilde ortaya çıkarılması amaç-lanmıştır.

    Öte yandan yarar görülmesi üzerine davaların birleştirilmesinden sonra, bu yararın ortadan kalkması halinde CYUY.nın 2. maddesinin son fıkrası uyarınca davaların ayrılmasına karar verilmesi de olanaklıdır. O halde, yargılamanın bir an önce bitmesi, somut gerçeğe daha çabuk ve daha kolay ulaşılması, zaman ve emek yönünden yarar umulması halinde davalar birleştirilmeli, bu yararın gerçekleşmeye-ceği anlaşılırsa davaların ayrılmasına karar verilmelidir.

    Bu açıklamaların ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

    Sanık avukatlar Ş.... B.... ve H..... T.... haklarında katılanların şikayeti üzerine, yapılan soruşturma sonucunda Karşıyaka Ağır Ceza Mahkemesince 18.07.1997 gün ve 562-325 sayı ile;

    "Av. Ş.... B...."nın İzmir 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/739 esas sayılı dosyasında davacılar vekili sıfatıyla DSİ Genel Müdürlüğü aleyhine açtığı kamulaştırma bedelinin artırılması davasında, İzmir 10. Noterliğince düzenlenen 26.7.1995 gün ve 23172 yevmiye nolu vekaletnameden, müş-tekilerin murisi olan B.... A.. K...."ün adını çıkartmak suretiyle, aslına uygun olmayan 31.7.1995 günlü sureti çıkartıp onayarak, B.... A.. K.... aleyhine, diğer müvekkilleri lehine ihtiyati tedbir istemli olarak İzmir 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/725 esasında kayıtlı, muvazaa nedeniyle satışın iptali ve hisseleri nispetinde taşınmazın müvekkilleri adına tescili veya saklı paylardan yoksun kalmaları önlenerek tenkis davası açtığı,

    Av.H..... T...."ın, İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1994/1138, 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/842 esas sayılı davalarında B.... A.. K...., A... E...., R.... Ö....., Z..... Ö......, E... A....... ve H.... Ş....."nin vekilliklerini yürütmekte iken, müvekkillerinden B.... A.. K.... aleyhine açılmış İzmir 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/725 esas sayılı dosyasında karşı tarafın avukatı Ş.... B.... ile anlaşarak ve dava ile ilgili cevap ve ihtiyati tedbirin kaldırılması yönünden hazırladığı 16.8.1995 günlü dilekçeyi mahkemeye vermemek suretiyle müvekkillerini yeterince savunmayarak davanın kabulüne karar verilmesine, bu suretle müştekinin hissesi üzerine ihtiyati tedbir konulmasına sebebiyet vererek müsnet suçu işlediği" iddiasıyla, sanık Ş.... B...."nın TCY.nın 240. maddesi, sanık H..... T...."ın ise TCY.nın 294. maddesi uyarınca cezalandırılmaları için son soruşturmanın İzmir Ağır Ceza Mahkemesinde açılmasına karar verilmiştir.

    Görüldüğü gibi son soruşturmanın açılması kararında sanıkların açıklanan eylemleri, İzmir 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/725 esas sayılı dosyasında karşılıklı anlaşarak, katılanların aleyhine karar alınmasını sağlamak olarak belirtilmiştir. Yüklenen suçlar arasında CYUY.nın 230. maddesinde belir-tilen şekilde gerek sanıklar, gerekse eylemler yönünden birlikte yargılama yapılmasını gerektiren bir bağ bulunmaktadır. Yerel Mahkemece sanıklar haklarındaki ortak kanıtlar birlikte değerlendirilerek, somut gerçeğe ulaşmak için davaların birlikte görülerek sonuçlandırılması isabetlidir.

    Bu itibarla Yerel Mahkeme direnme hükmü isabetli olduğundan işin esasına ilişkin temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.

    SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; Yerel Mahkeme direnme kararının isabetli olduğuna, esasa ilişkin temyiz incelenmesi yapılması için dosyanın Yargıtay 7. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine 27.01.2004 günü tebliğnamedeki isteme kısmen uygun olarak oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara