Esas No: 2003/6MD-257
Karar No: 2004/10
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2003/6MD-257 Esas 2004/10 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2003/6MD-257 E., 2004/10 K.
"İçtihat Metni"
Sanık S.... G...... hakkında Adalet Bakanlığınca verilen kovuşturma izni uyarınca Burhaniye C.Başsavcılığınca 06.04.2001 günlü iddianame ile talepte bulunulması üzerine, Buhaniye Ağır Ceza Mahkemesince 19.6.2001 gün ve 69-163 sayı ile;
"Sanık Gökçeada eski hakimi S…
…. G…
……"nın Asliye Hukuk Mahkemesinin 1997/27, 28, 30 esas sayılı dosyaları ile ilgili olarak 30.5.1997 tarihinde keşfe gitmediği halde keşif zabıtlarını bilgisayarla yazdırıp dairede imzalattırdığı,
Asliye Hukuk Mahkemesine ait bir kısım dosyalarda sit alanının belirlenmesine ilişkin keşiflere gitmediği halde, dairede keşif tutanakları düzenlediği,
Asliye Hukuk Mahkemesinin 1994/198 esas sayılı dosyasında bacanağı olan Ş.... K....."nın dava-cı konumunda olmasına ve davaya bakmasına yasal engel bulunmasına rağmen dava dilekçesini 13.10.1994 tarihinde havale edip aynı gün tensip yaparak keşif icra ettiği, mahalli bilirkişi N.... K........."nin söylememesine rağmen ona atfen "diğer davacılar taşınmazın bir bölümünü Ş.... K....."ya sattılar" biçiminde zapta yazdırıp tutanağı okutturmadan imzalattırdığı, Asliye Hukuk Mahkemesinin 1998/53, 54 esas sayılı dosyalarında da aynı şahsın tarafı olduğu davalara da bakıp kabulle sonuçlandırdığı,
Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/158 esas sayılı dosyasında mahalli bilirkişi Yani Kazan"a diyeceğini sormadan onun adına zapta mütalaa yazdırıp okutturmadan imzasını aldığı, Asliye Hukuk Mahkemesinin 1996/131 esas sayılı dosyasında mahalli bilirkişi İ…
….. B…
…. ile zil-yetlik tanığı H…
…… V…
…… keşifte hazır bulunmadıkları halde var göstererek serdedilmeyen gö-rüşleri bizzat tutanağa yazdırıp imzalarını dairede ikmal ettirdiği, Kadastro Mahkemesinin 1998/733 esas sayılı dosyasında arazi başına giderek davacılardan bir kısmına gayrimenkulun bir bölümünün verilmesi halinde davayı kabul edeceğini söylediği,
Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü"nün 20.04.2001 tarih ve 31382 sayılı yazıları gereğince, sanık S.... G......"nın birinci sınıfa ayrıldığının anlaşıldığı" gerekçesiyle yüklenen suçlardan cezalandırılması için sanık hakkında verilen son soruşturmanın Yargıtay 4. Ceza Dai-resinde açılmasına ilişkin karar üzerine, Yargıtay 4. Ceza Dairesince 14.9.2001 gün ve 35-21 sayı ile 6. Ceza Dairesine görevsizlik kararı verilmiştir.
Yargıtay 6. Ceza Dairesince yapılan yargılamada kanıtlar toplandıktan sonra 11.09.2003 gün ve 13044-6298 sayı ile; sanığın resmi evrakta sahtecilik ve irtikaba kalkışmak suçlarının sübuta ermediği ve bu suçların yasal öğelerinin de oluşmadığı kabul edilerek beraatına; sanığın, bacanağı Şinasi adına zilyetlik payının satın alınması, karşılığının bir bölümünün ödenmesine de aracılık ettiği taşınmazlarla ilgili olarak Gökçeada Asliye Hukuk Mahkemesinin 1994/109, 1998/53 ve 54 esas sayılı davalarda hakimin reddi ve çekilme nedenleri gerçekleştiği halde duruşma ve keşifle-rini yapıp anılan davacıyı kayırma fikriyle yasaya ve hukuka aykırı karar ve hüküm verdiği sübu-ta erdiğinden eylemine uyan TCY.nın 244, 80, 59, 647 sayılı Yasanın 4 üncü maddeleri uyarınca sonuç olarak 435.000 TL. ağır para cezası ile cezalandırılmasına ve 2 ay 27 gün süreyle memuriyetten yoksun kılınmasına, bu cezanın 4616 sayılı Yasanın 4758 sayılı Yasa ile düzenlenen 1. maddesinin 4. bendinin 3. paragrafı uyarınca dava zamanaşımı süresince ertlenmesine karar ve-rilmiştir.
Bu hükmün sanık vekili ile katılan hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya Birinci Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Gökçeada C.Savcısı A... Öztürk tarafından 12.12.2000 gün ve 204 sayılı yazı ile; sanıklar Ö…
…. Ö…
…, A…
…. V.., C…
…. G…
…….., D…
….. A…
……, V…
…… P…
….., Z…
…. P…
…., Ş…
…. Y…
…. ve Z…
…. A…
…. haklarında 4422 sayılı Yasaya aykırılık, evrakta sahtecilik, rüşvet ve ya-lan tanıklık suçlarından yürütülen hazırlık soruşturması sırasında alınan beyanlarında, Gökçeada ilçesinde daha önce görev yapan hakimler haklarında bir takım iddialar ileri sürmeleri üzerine dosyalar üzerinde yapılan incelemelerde dava dilekçelerinde bulunan imzalarla adına dava açılan kişilerin imzalarının ta-mamen farklı olduğunun görüldüğü, sanıklardan Ö…
…. Ö…
…."ın, dava dilekçelerindeki imzaları kendisinin atarak hakime havale ettirdiğini beyan ettiği, tescil davalarına ziraat bilirkişisi olarak katılan Ş…
…. Y…
…. ve Z…
… Atılgan"ın ise, taşlık ve kayalık arazilere tarım arazisi diye rapor vermeleri için hakimler S.... G......, A…
…. R…
…. K…
….. ve Ö…
…. K…
…."dan baskı gördüklerini beyan et-tikleri, iddiaların boyutları dikkate alınarak konunun soruşturulması için Adalet Müfettişi görev-lendirilmesi talep edilmiştir.
Bu iddiaların soruşturulması için görevlendirilen Adalet Müfettişleri tarafından düzenlenen 14.02.2001 tarihli soruşturma raporunda, hakimler S.... G......, A…
…. R…
…. K…
…. ve R…
…. E…
… hak-larında iddiaların bir kısmı sabit görülerek, kovuşturma yapılması ve disiplin cezası uygulanma-sının uygun olacağı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Adalet Bakanlığınca verilen kovuşturma izni uyarınca, yüklenen suçlardan dolayı Burhaniye Ağır Ceza Mahkemesince verilen son soruşturmanın açılması kararıyla, birinci sınıfa ayrılmış olan sanık Hakim S.... G...... hakkında Yargıtay 6. Ceza Dairesinde kamu davası açılmıştır.
Sanığa yüklenen suçların niteliği incelendiğinde;
TCY.nın 240. maddesinde düzenlenen görevde yetkiyi kötüye kullanma suçu, aynı Yasanın 279. maddesi uyarınca memur sıfatına haiz olan kimsenin kasten yasada yazılı hallerden başka her ne suretle olursa olsun, görevini yasanın gösterdiği usul ve esaslardan başka surette yapması ve ya-sanın koyduğu usul ve şekle uymadan yapmasıdır.
TCY.nın 244. maddesinde düzenlenen suçta ise, hakimlerin kayırma veya düşmanlık duygusu ile yasaya aykırı hüküm veya karar vermek suretiyle görevlerini kötüye kullanmaları yaptırıma bağ-lanmıştır.
Türk Ceza Yasasının 6 ncı Bab 3 üncü faslında düzenlenen evrakta sahtecilik suçlarının hukuki konusu ise kamunun güvenidir. Belgelerin gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi, gerçek bir belge-ye eklemeler yapılması, tamamen veya kısmen değiştirilmesi eylemlerinin kamu güvenini sarstığı kabul edilerek suç sayılıp, yaptırıma bağlanmıştır. Bu nedenle de fiilen bir zararın ortaya çıkması aranmamakta, zarar olasılığı yeterli görülmektedir. Resmi evrakta sahtekarlık suçunda, evrakın sahte olarak düzenlenmesi yeterli olup, kullanılması suçun oluşması için gerekli değildir.
Bunlardan resmi belgenin aslında ya da yiten asıl belgenin yerine geçen onaylı örneği üzerinde sahtecilik; görevli memur tarafından görevi nedeniyle işlenmiş ise TCY.nın 339 uncu maddesi uygulanacaktır.
Bu açıklamalar ışığında sanık hakkındaki, her bir kamu davası ayrı ayrı ele alınarak, eylemleri değerlendirildiğinde;
1- Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/158 esas sayılı dosyasında, mahalli bilirkişi Yani Kazan"a diyeceğini sormadan, onun adına tutanağa mütalaa yazdırıp okutmadan imzasını aldığı iddiasıyla görevde yetkiyi kötüye kullanmak suçundan kamu davası açılmışsa da;
Gökçeada Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/158 esas sayılı dava dosyasına ilişkin onaylı tutanak örneklerinin incelenmesinde mahalli bilirkişi Yani Kazan"ın 06.12.1995 günlü keşifte dinlendiği anlaşılmaktadır.
Görevde yetkiyi kötüye kullanmak suçuna ilişkin TCY.nın 240. maddesinde öngörülen cezanın üst sınırına göre aynı Yasanın 102/4 ve 104/2. maddeleri uyarınca 7 yıl 6 aylık dava zamanaşımı süresinin keşif tarihi nazara alındığında, suç ve inceleme tarihleri arasında 16.09.2003 tarihinde dolmuştur. Yüksek 6. Ceza Dairesinin sanığın bu suçtan da beraatına ilişkin hükmünün bozulma-sına, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden CYUY.nın 322.maddesinin ver-diği yetkiye dayanılarak bu suça ilişkin kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle ortadan kal-dırılmasına karar verilmelidir.
2- Asliye Hukuk Mahkemesinin 1994/109 esas sayılı dosyasında, bacanağı olan Ş.... K....."nın davacı konumunda olmasına ve davaya bakmasına yasal engel bulunmasına rağmen, dava dilekçesini 13.10.1994 tarihinde havale edip aynı gün tensip yaparak keşif icra ettiği, mahalli bilirkişi Nikola Karavasilaki"nin söylememesine rağmen ona atfen "diğer davacılar taşın-mazın bir bölü-münü Ş.... K....."ya sattılar" biçiminde tutanağa yazdırıp tutanağı okutturmadan imzalattırdığı, Asliye Hukuk Mahkemesinin 1998/53 ve 54 esas sayılı dosyalarında da aynı kişinin taraf olduğu davalara bakıp kabulle sonuçlandırdığı iddiası ile ilgili kanıtların ince-lenmesinde;
Sanık S.... G......, Adalet Müfettişlerine sunduğu yazılı savunmada ve aşamalardaki beyan ve dilekçelerinde; yüklenen suçu işlemediğini, davaya bakmasına yasal bir engel bulunmadığını, yargılamanın da yasa ve usule uygun olarak sonuçlandırıldığını beyan etmiştir.
Sanığın bacanağı olan tanık Ş.... K....., son soruşturma aşamasında istinabe yoluyla alınan ifadesinde, Gökçeada"da arsa alım satım işiyle uğraşmak için Av.İrfan Işık"a vekaletname verdi-ğini, bir süre sonra avukatının uygun bir arsa bulduğunu bildirdiğini, adaya giderek alım ile ilgili belgeleri imzaladığını, bu yerin davalı olduğunu bilmediğini, avukatının adına dava açarak yürüt-tüğünü, daha sonra Van"da görev yapması nedeniyle uzak olduğu için bu arsayı Naci Kaynar"a sattığını, vekaletname ve sözleşmedeki imzaların kendisine ait olduğunu beyan etmiştir.
Tanık N…
….. K…
….., Adalet Müfettişleri tarafından alınan ifadesinde; 1994/109 esas sayılı dos-yanın keşif tutanağında mahalli bilirkişi olarak gösterilen kişinin kendisi olduğunu, keşifte bu ye-rin bir bölümünün de Ş.... K....."ya ait olduğunu söylemediğini, çünkü böyle bir kişiyi tanımadı-ğını, adaya geldiğini görmediğini, hakimin tutanağa yazdırdığını, bu yerin 1968 yılında toprak tevzi komisyonu tarafından mera olarak bırakıldığını söylediğini, bu hususun da tutanağa geçmemiş olduğunu, daha sonra adliyeye çağırarak tutanağı imzalattıklarını, imzanın kendisine ait olduğunu beyan etmiştir.
Duruşmada ise Adalet müfettişlerine verdiği ifadenin doğru olduğunu belirtmiş ve aynen; "…
… ben bu keşifte bu yerin Ş.... K....."ya ait olduğunu hiç söylemedim. Çünkü böyle bir şahsı tanımıyorum. Ben bahsettiğim keşifte sadece Diamandi Zorlu"ya ait taşınmazın hudutlarını gösterdim. Diamandi Zorlu taşınmazının bir kısmını Naci Kaynar"a, bir kısmını da Sedat Of"a sattı, ben ke-şifte sadece bunu söyledim" şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık N…
… K…
….. da Adalet Müfettişleri tarafından alınan ifadesinde; Gökçeada Tarım Kredi Ko-operatifi Müdürü olduğunu, davacı olduğu 1994/109 esas sayılı dosyada keşif sırasında mahalli bilirkişi olan N…
….. bu yerin bir bölümünün de Ş.... K....."ya ait olduğu hususunda bir şey söyle-mediğini, sanık Hakim S.... G......"nın tutanağı yazdırırken, "taşınmaz davacılardan N…
… ve S…
…."a satıldı, onlar da bir kısmını Ş.... K....."ya sattılar" şeklinde yazdırınca N…
….."nın, kendisine satıp satmadıklarını sorduğunu ve ona sattıklarını söylediğini, sanık Hakim S....."ın satışını yap-tıkları kısım için Ş.... K....."ya aracılık ettiği için durumu bildiğini ve tutanağa yazdırdığını, tuta-nak bitince sanığın tamamen okuyarak hazır bulunanlara imzalattığını, keşiften daha önce sanık Hakimle konuştuklarında Ş.... K..... adında bir arkadaşı olduğunu, bir yer almak istediğini belir-tince bu yerin 2/8 hissesini 40 milyon lira karşılığında satabileceklerini söylediklerini, aradan kısa bir süre geçtikten sonra sanık Hakimin, Ş.... K....."nın 20 milyon lira gönderdiğini söyleyip kendilerine verdiğini, satışın bu suretle sanığın aracılığıyla gerçekleştiğini, keşfe Ş.... K....."nın gelmediğini, kalan parayı da ödemeyince keşiften sonra durumu sanığa aktarıp sorduklarında ar-kadaşının bu yeri almaktan vazgeçtiğini söylemesi üzerine aldıkları parayı iade ettiklerini, daha sonra Ş.... K....."nın sanık Hakimin bacanağı olduğunu öğrendiklerini, Ş.... K....."nın bu yer haricinde birkaç yerini de kendisine sattığını, bu yerleri nasıl aldığını bilemediğini, bu kişinin adaya geldiğini hiç görmediğini beyan etmiş, 22.01.2001 tarihinde alınan ek ifadesinde ise, sanık Hakimin daha önce Ş.... K....."ya satışına aracılık ettiği yer ile ilgili olarak 12.10.1994 tarihli dava dilekçesini hazırlayarak S.... O. ile imzaladıklarını ve Ş.... K....."ya ait imza yeri boş olarak sa-nık Hakime dilekçeyi bizzat teslim ettiğini, onun da Ş.... K....."nın bir süre sonra gelip imzalaya-cağını söylediğini, bundan sonra dava safahatında ve keşifte adı geçeni görmediğini, davada zarar görebileceklerini düşüncesiyle keşiften sonra Ş.... K....."nın vekili aracılığıyla bu yeri geri satın aldıklarını, Ş.... K.....yı 1995 yılı yaz aylarında adaya geldiğinde görüp tanıdığını beyan etmiş-tir.
Duruşmada ise benzer şekilde anlatımda bulunmuş, ancak söylediklerinin bir kısmının yanlış anlaşılmış olduğunu, sanık Hakimin keşif tutanağını mahalli bilirkişinin söyledikleri doğrultusunda yazdırdığını, keşifte yerel bilirkişi N…
….. ile aralarında konuşma geçmediğini söylemiş ve bu ifa-desinde ısrar etmiştir.
Gökçeada Asliye Hukuk Mahkemesinin 1994/109 esas sayılı dosyasının incelenmesinde; Davacı-lar Ş.... K....., N…
…. K…
….. ve S…
…. O. tarafından, davalılar hazine, Gökçeada Belediye Başkanlığı, Zeytinli Köyü Muhtarlığı ve Karayolları Genel Müdürlüğü aleyhine, harici satım senedi ve zil-yetliğe dayalı olarak 13.10.1994 havale tarihli dilekçe ile tescil davası açıldığı, sanık Hakim S.... G...... tarafından aynı gün tensip yapılarak, verilen ara kararı uyarınca yine aynı gün keşif yapıl-dığı, keşfe mahalli bilirkişi olarak tanık N…
…. K…
……., davacılardan N…
… K…
…. ile S…
…. O. ve Ş.... K..... vekili Av. İ…
…. I.."ın katıldıkları, yerel bilirkişi N…
….."nın yeri ve sınırlarını gösterip "bundan 7 ay kadar önce taşınmaz davacılardan N…
…ve S…
…."a satıldı, onlar da bir kısmını Ş.... K....."ya sattılar, taşınmaz bir bütün olarak üç davacının kullanımındadır" şeklinde beyanda bulunduğunun tutanağa geçirilmiş olduğu;
Daha sonra Hakim R…
…. E…
…. tarafından icra edilen 23.01.1995 günlü oturumda davacılar N…
… ve S…
…."ın, diğer davacı Ş.... K....."ya ait 3/8 oranındaki hisseyi müştereken satın aldıklarını beyan ettikleri, 20.02.1995 günlü oturumda ise davanın takip edilmemesi nedeniyle işlemden kaldırıl-masına, 30.05.1995 tarihinde de sanık Hakim tarafından davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Öncesi 1995/87 olup bozma sonrasında 1998/54 esas numarası alan dosyanın incelenmesinde; Davacılar Ş.... K....., C…
…. Ö…
…. ve A…
…. K…
….. tarafından, hazine, Gökçeada Belediye Başkanlığı, Zeytinli köyü muhtarlığı aleyhine 08.03.1995 tarihinde açılan tescil davasında, Vakıflar İdaresinin de davaya itirazcı davacı olarak katıldığı, sanık Hakim S.... G...... tarafından 06.05.1995 tarihinde yapılan keşfe dayalı olarak 13.05.1996 gün ve 87-103 sayı ile davacıların davalarının kabulüne, itirazcı davacı idarenin davasının reddine karar verildiği;
Bu hükmün Yargıtay 8. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda 03.06.1997 gün ve 8623-3405 sayı ile; 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yasasının 51 ve devamı maddeleri uyarınca kurulan Koruma Kurulu kararı ve krokisi, 238 sayılı belirtme parseli ile Çanakkale Valiliğinin 3.12.1968 tarihli yazısında açıklanan 50 adet tapunun nitelikleri belirlenip getirtilmeden, bölgedeki mera hudutları ve vakıfname araştırılmadan ve bilirkişi tarafından hazırlanan ancak röper noktaları bulunmaması nedeniyle uygulanma niteliğinden yoksun rapora dayalı olarak eksik inceleme ile karar verilmesi isabetsizliğinden bozulduğu;
Yeniden yapılan yargılamada dava takip edilmediğinden 14.11.2000 tarihinde işlemden kaldırıl-masına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Öncesi 1995/88 olup bozma sonrasında 1998/53 esas numarası alan dosyanın incelenmesinde; ta-raflar ve dava konusunun aynı olduğu, yalnızca aynı mevkide bir başka yer için dava açıldığı, sanık Hakim tarafından verilen davanın kabulüne ilişkin 13.05.1996 gün ve 88-104 sayılı kararın, Yargıtay 8. Hukuk Dairesince 23.06.1997 gün ve 8610-3997 sayı ile aynı nedene dayalı olarak bozulduğu anlaşılmaktadır.
Özel Dairece, 1994/109 esas sayılı dosyada davacı Ş.... K....."ya ait imzanın kimin elinden çıktığı yönünde yaptırılan inceleme sonucunda Adli Tıp Kurumu Fizik/Grafoloji ihtisas Dairesince dü-zenlenen 9.5.2003 günlü raporda, söz konusu imzanın Ş.... K....."ya ait olduğu sonucuna varıldığı belirtilmiştir.
Bu bilgi ve belgeler bir arada ele alınıp değerlendirildiğinde;
Sanık hakimin, bacanağı Ş…
….."nin de hisseli olarak zilyet bulunduğu taşınmazların, bu kişi adına da tescil edilmesini sağlamak için açılan tescil davalarında, yapılan keşifte dinlenen yerel bilirki-şinin söylemediği hususları, söylemiş gibi onun ağzından tutanağa geçirdiği tanık beyanları ile sabittir. Sanığın sabit olan bu eylemi, gerçeğe aykırı tutanak düzenlenmiş olması karşısında TCY.nın 339. maddesindeki resmi evrakta sahtecilik suçuna uymaktadır. Özel Dairece, sanığın eyleminin TCY.nın 244. maddesindeki suça uyduğunun kabul edilmesi yasaya aykırıdır.
Bu itibarla Özel Daire kararının, suç niteliğinin belirlenmesindeki isabetsizlik nedeniyle bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Başkanı ve Üyeler ise, "Sanığın sabit olan eylemleri, ba-canağını kayırma duyusuyla tensip ve keşif kararları vermekten ibaret olup, Özel Dairece belir-lenen suç niteliği isabetlidir. Bu itibarla, sanık hakkındaki Özel Daire mahkumiyet hükmünün onanmasına karar verilmelidir." görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
3- Asliye Hukuk Mahkemesinin 1997/27, 28 ve 30 esas sayılı dosyalarında 30.05.1997 tarihinde keşfe gitmediği halde keşif tutanaklarını bilgisayarla yazdırıp dairede imzalattırdığı iddiası ile il-gili kanıtların incelenmesinde;
Sanık S.... G......, Adalet müfettişlerine sunduğu yazılı savunmada; bu iddianın doğru olmadığını, keşif tutanaklarında mutlaka hakim, katip, mübaşir, fen elemanı, ziraat bilirkişisi, yerel bilirkişi, tanık, davacı veya vekili, davalı veya vekili gibi birçok kişinin yer aldığı bir durumda bu kadar insana rağmen taşınmaz başına gidilmeden ve tutulan tutanak imzalanmadan işlem yapılmasının olanaksız olduğunu belirtmiş, duruşmada ve sunduğu çeşitli savunma dilekçelerinde de benzer şekilde anlatımda bulunarak, yüklenen suçu kabul etmediğini, tanık beyanları ile de bunun kanıt-landığını söylemiştir.
Tanık N…
…… Y…
…., Adalet Müfettişleri tarafından alınan ifadesinde; Gökçeada adliyesinde As-liye Hukuk ve Asliye Ceza Mahkemelerinde katip olarak görev yaptığını, söz konusu dosyalarda keşif tutanaklarının bilgisayar ile yazıldığını daha sonra gördüğünü, çünkü keşfe katip olarak kendisinin gitmediğini, o tarihte adliyede bilgisayar olmadığı gibi kullanmayı bilenin de olmadı-ğını, tutanakların bilgisayar olan bir yerde yazılıp sonradan imzalandığı kanaatinde oldu-ğunu belirtmiş, duruşmada da benzer şekilde anlatımda bulunmuştur.
Tanık B…
….. T…
….., Adalet Müfettişleri tarafından alınan ifadesinde; mübaşir olarak görev yaptı-ğını, söz konusu dosyalarda keşif tutanaklarının bilgisayar ile yazıldığını daha sonra gördüğünü, çünkü bu dosyaların keşiflerinin yapıldığı sırada kendisinin duruşmada olduğunu, o tarihte adli-yede bilgisayar olmadığı gibi kullanmayı bilenin de olmadığını, tutanakların bilgisayar olan bir yerde yazılıp sonradan imzalandığı kanaatinde olduğunu, hakim ve katiplerin de bu dosyaların keşiflerine gitmediklerini beyan etmiş, duruşmada da benzer şekilde anlatımda bulunmuştur.
Tanık Ş…
….. Y…
….., Adalet müfettişlerince alınan ifadesinde; Gökçeada İlçe Tarım Müdürlüğünde ziraat Mühendisi olarak çalıştığını, Asliye Hukuk Mahkemesinin kendisine gösterilen 1997/27, 28 ve 30 esas sayılı dosyalarının 30.05.1997 tarihli keşiflerine gidilmeden sanık Hakim S.... G...... tarafından tutanak tutulduğunu, çünkü keşif tutanaklarının bilgisayarla yazıldığını, o tarihte adliyede bilgisayar olmadığını, kendisine de imza eksikliği olduğu söylenerek tutanakların imzalatılmış olabileceğini, bu keşiflere gitmediğini, ancak imzaların kendisine ait olduğunu beyan etmiştir.
Duruşmada, bir takım matbu SİT keşiflerinde bilgisayarda yazılıp sanki keşfe gidilmiş gibi tutanak düzenlenerek imzaların adliyede tamamlattırıldığını söylemiştir.
Tanık Avukat B…
…..Y…
…..., Adalet Müfettişlerince alınan ifadesinde; Asliye Hukuk Mahkemesi-nin 1997/27, 28 ve 30 esas sayılı dosyalarında bilgisayarla yazılı keşif tutanaklarını aradan uzun zaman geçmesi nedeniyle net hatırlamadığını, kendisine gösterilen bu dosyalara ait 30.05.1997 tarihli keşif tutanaklarında adı altındaki imzaların kendi imzalarına benzediğini, sanık Hakim S.... G......"nın bazen keşif heyeti ile keşfe gidip notlarını aldıktan sonra tutanağı dairede yazdık-larının olduğunu, 1997 yılında adliyede bilgisayar olduğunu sanmadığını, tutanakların bilgisayar-la nerede yazıldıklarını bilemediğini beyan etmiş, duruşmada da benzer şekilde anlatımda bu-lunmuştur.
Tanık S…
…… A…
…… ise son soruşturma aşamasında talimatla dinlenmiş olup, aradan uzunca bir zaman geçtiğinden dolayı söz konusu dosyaların numaralarını hatırlamadığını, gösterilen keşif tutanaklarındaki imzaların kendisine ait olduğunu, o keşiflere katip olarak gittiğini ve mahalli bi-lirkişilerin dinlendiğini, önceden tebligat çıkartılan mahalli bilirkişilerin keşif mahallinde hazır bulunduklarını, bütün bilgisinin bundan ibaret olduğunu beyan etmiştir.
Dosyada bulunan söz konusu keşif tutanaklarının onaylı fotokopilerinin incelenmesinde;
1997/27 esas sayılı dava dosyasında 30.05.1997 tarihinde yapılan keşifte sanık Hakim S.... G...... ve katip olarak da tanık S…
…… A…
….."un yer aldığı, bilgisayar veya elektronik daktiloyla yazılmış olan tutanağın adı geçenler ile tanık mübaşir B…
…. T…
…., tanık davacı vekili Av. B…
….. Y…
….., tanık Ziraat Mühendisi Ş…
…. Y…
….., fen elemanları S…
…. K…
……. ve L…
…. Ö…
….., davalı hazine vekili, zil-yetlik tanığı İ…
……. K…
….., mahalli bilirkişi Y…
…. P…
…. tarafından imzalandığı, 1997/30 esas sayılı dava dosyasında yapılan keşifte de aynı kişilerin yer aldığı;
1997/28 esas sayılı dosyada ayrıca inşaatçı bilirkişi olarak H…
…. Y…
…."ın da imzasının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bu bilgi ve belgeler bir arada ele alınıp değerlendirildiğinde;
Gökçeada Asliye Hukuk Mahkemesinin 1997/27, 28 ve 30 esas sayılı dosyalarında, 30.05.1997 tarihinde keşif yapılmış gibi düzenlenen tutanakların gerçeğe aykırı oldukları, bilgisayar veya elektronik daktilo kullanılarak keşif tutanağı düzenlenmesinin olanaksız olduğu tanıklar N…
….. Y…
…., B…
…. T…
…., Ş…
…. Y…
….. ile Av. B…
….. Y…
……"ın beyanlarından açıkça anlaşılmaktadır. Bir an için söz konusu keşiflerin yapıldıkları kabul edilse dahi, mübaşir B…
…. T…
…keşifte hazır olmadığı halde, var gösterilmek suretiyle gerçeğe aykırı tutanak düzenlendiği ve sanığa yüklenen resmi evrakta sahtekarlık suçunun sabit olduğu açıktır. Özel Dairece, dosya kapsamına aykırı olarak, sanığın cezalandırılmasına yeterli kanıt bulunmadığından bahisle beraat kararı verilmesi isabetsiz olup, hükmün bozulmasına karar verilmelidir.
4- Asliye Hukuk Mahkemesine ait bir kısım dosyalarda SİT alanının belirlenmesine ilişkin keşiflere gitmediği halde dairede keşif tutanakları düzenlediği iddiası ile ilgili kanıtların incelenme-sinde;
Sanık aşamalarda tutarlı bir şekilde yüklenen suçu işlemediğini, bütün keşifleri mahalline giderek usulüne uygun bir şekilde yaptığını belirtmiştir.
Tanık N…
….. Y…
…., Adalet Müfettişleri tarafından alınan ifadesinde; Gökçeada adliyesinde katip olarak görev yaptığını, sanık Hakim Sadık zamanında işlerin yoğun olduğunu, SİT keşiflerinin büyük çoğunluğunun dairede yazıldığını, bu keşiflerin bir kısmına kendisinin katılmadığını, gidi-lip gidilmediğini bilemediğini, hatta kendisinin katıldıklarından tutanakta yazılı bilirkişilerin bir kısmı eksik olduğu halde SİT keşiflerine gidildiğini bildiğini, ancak hangi dosyalar olduğunu ha-tırlamadığını, gittiği keşiflerde de daktiloyu bir yere koyup beklediğini, keşif mahalli gezilirken yanlarında bulunmadığı için hakimlerin kimi nasıl dinlediklerini, kimlerin katılıp kimlerin katıl-madığını bilemeyeceğini, kaç keşifte olmayanlar varmış gibi gösterilerek tutanak düzenlendiğini
ve dosya numaralarını hatırlayamayacağını, keşif mahalli gezildikten sonra tutanağın Hakim tara-fından yazdırıldığını beyan etmiştir.
Duruşmada ise aynen; "Hakim S.... G...... zamanında işlerin çok yoğun olduğundan SİT keşiflerine ait tutanakların bir kısmı dairede yazıldı. Ancak esasa yönelik keşiflerde taşın-mazın başına gittik. Hatta benim katıldıklarımın zapta yazılanların bir kısmı eksik olduğu halde SİT keşiflerine gidildiğini biliyorum, ancak yoğun çalışmamız nedeniyle bunların esas ve karar numarasını hatır-lamam mümkün değildir." şeklinde beyanda bulunmuş ve Adalet Müfettişlerine verdiği ifadenin doğru olduğunu söylemiştir.
Tanık B…
…. T…
…, Adalet Müfettişleri tarafından alınan ifadesinde, mübaşir olarak görev yaptığını, sanık Hakim Sadık"ın, SİT keşiflerinden tahminen 1/3"ne kadarına gitmeden keşif tutanaklarının daha önceden fotokopi ile çoğaltılıp, boşluklar doldurularak ilgili kişilere dairede imzalattırıldı-ğını, bu dosyaların hangileri olduğunu hatırlayamayacağını beyan etmiştir.
Duruşmada ise aynen; "Hakim Sadık bey zamanında yapılan SİT keşiflerinden tahminen 1/3 kadarı hiç keşif mahalline gidilmeden adliyede yapılmakta idi. Ayrıca Sadık bey bir kısım keşifler-de mahalli bilirkişi ve tanıklar hiçbir şey söylemediği halde dosyaya bakıp keşif zaptı yazdırıyorlardı, zaten genellikle mahalli bilirkişi ve tanıklar yoktu, olanlar da bazı keşif yerleri hakkında hiçbir bilgiye sahip değillerdi…
….." şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık H…
….. Y…
….., Adalet Müfettişleri tarafından alınan ifadesinde; serbest mimar olduğunu, mahkemelerde keşfe katıldığını, bu keşiflerde taşınmazlar içinde yapı varsa bu yönleri, kamulaş-tırma varsa karayolları paftalarını, ayrıca SİT alanı içinde kalıp kalmadığı yönünden inceleme yapıp raporlarını verdiğini, hakimlerin keşif yapma usullerini bilmediğini, keşfe katılanların kim-ler olduğunu, bu kişilerin davanın tarafları mı, mahalli bilirkişi ve tanıklar mı olduklarını ya da tutanakta yazılı kişilerin katılıp katılmadıklarına hiç dikkat etmediğini, tutanaklarda imzası bulunan SİT keşiflerinin hepsine gittiğini, gitmeden imzaladığı tutanak hatırlamadığını, ancak bu ke-şiflere mahalli bilirkişilerin gitmediğini beyan etmiştir.
Duruşmada ise aynen; "Ben mahkemelerde keşfe katıldım. Kendim mimar olduğum için taşın-mazların içinde yapı varsa ayrıca SİT alanı içerisinde kalıp kalmadığı yönünde inceleme yapıyor, raporlarımı veriyordum. Bu gidilen keşifler arasında gitmediğimiz SİT keşifleri vardı. Bunlara mahalli bilirkişilerin gelmediği de oluyordu…
…..Tanığa 9.3.1996 tarihli Gökçeada Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından yapılmış 1995/202 esas sayılı dosyada yapılan keşif tutanağı okundu, soruldu; Bana göstermiş olduğunuz keşif tutanağındaki imzalar bana aittir. Ancak keşfe gidip gitmediğimi hatırlamıyorum, bazı SİT keşiflerine gitmeden yaptığımız da oluyordu, bu da onlar-dan bir tanesi olabilir." şeklinde ifade vermiştir.
Tanık Hüseyin Yıldırım, Adalet Müfettişleri tarafından alınan ifadesinde; Gökçeada İlçe Tarım Müdürlüğünde ziraat teknikeri olarak çalıştığını, bilirkişi olarak SİT keşiflerine gittiğini hatırla-madığını, normal keşiflerde de araziye çıkıp gezmesi nedeniyle Hakimlerin ne şekilde tutanak düzenlediklerini, mahalli bilirkişi ve tanıkların beyanlarını ne şekilde yazdıklarını, gelen kişilerin taraflar mı yoksa bilirkişi ve tanıklar mı olduğunu bilemediğini beyan etmiştir.
Tanık V…
….. P…
….. da Adalet Müfettişleri tarafından alınan ifadesinde; mahkemelerin keşiflerinde mahalli bilirkişilik yaptığını, SİT keşiflerine gitmediğini, imzalarının ise daireye çağırılarak kendisine attırıldığını beyan etmiştir.
Tanıklar Kaymakam M…
….. H…
….. A…
…., Hakim R…
….. Ö…
…… ve Hakim H…
….. M…
….. ise, SİT ke-şiflerine gidilmeden gidilmiş gibi dairede tutanak düzenlendiğini duyduklarını beyan etmişlerdir.
Adalet Müfettişlerince 13.01.2000 tarihinde düzenlenen inceleme tutanağında; Gökçeada Asliye Hukuk Mahkemesinin dosyalarının incelenmesinde sanık Hakim S.... G...... tarafından SİT alanı-nın belirlenmesine ilişkin keşif yapılan 106 adet dosyada matbu tutanaklar düzenlenip, keşfe gi-dilmediği halde gidilmiş gibi dairede tutanak düzenlenerek imzalandığı belirtilerek, dosyaların esas ve karar numaraları tek tek yazılmış ve bunlardan 1995/96 ve 202 esas sayılı dosyalara ait keşif tutanaklarının onaylı fotokopileri de tutanağa eklenmiştir. Bunların incelenmesinde; mahal-li bilirkişi, fen elemanı, ziraatçi bilirkişi ve mimar bilirkişinin beyanlarının önceden yazılı olduğu halde, bu kişilerin kimliklerinin farklı bir daktilo ile tutanağa sonradan eklendiği anlaşılmaktadır.
Bu bilgi ve belgeler değerlendirildiğinde;
Sanığın, açılan tescil davalarında Gökçeada Asliye Hukuk Mahkemesi Hakimi sıfatıyla SİT alanı iddialarının araştırılması içinde mahallinde yapması gerekli olan keşiflerin bir kısmını icra etme-diği halde, mahallinde icra edilmiş gibi tutanak düzenlettiği tanık anlatımları ve Adalet Müfettişlerince düzenlenen inceleme tutanakları kapsamından açıklıkla anlaşılmaktadır. Sanık, görevine giren bir hususta gerçeğe aykırı belge düzenlemek suretiyle yüklenen resmi evrakta sahtekarlık suçunu işlemiştir. Bu itibarla Özel Dairece, dosya kapsamına aykırı olarak, sanığın cezalandırıl-masına yeterli kanıt bulunmadığından bahisle beraat kararı verilmesi isabetsiz olup, hükmün bozulmasına karar verilmelidir.
5- Asliye Hukuk Mahkemesinin 1996/131 esas sayılı dosyasında mahalli bilirkişi İ…
…. B…
….. ile zilyetlik tanığı H…
……. V…
…… keşifte bulunmadıkları halde var göstererek, serdedilmeyen görüş-leri bizzat tutanağa yazdırıp imzalarını dairede tamamlattırdığı iddiasıyla ilgili kanıtların ince-lenmesinde;
Sanık aşamalarda yüklenen suçlamayı kabul etmediğini beyan etmiştir.
Tanık İ…
….. B…
……, Adalet Müfettişleri tarafından alınan ifadesinde; 26.10.1996 tarihli keşif tuta-nağı gösterilerek sorulduğunda, o civarda arazileri olduğu için keşfe konu yeri ve sınırlarını bil-diğini, bu yerin keşfine kesinlikle gitmediğini, keşif tutanağında ağzından yazılmış hususların kendisiyle bir ilgisi olmadığını, zaman zaman gittiği bazı keşiflerden sonra tutanakların adliyede yazılıp sonra çağırıp imzalattıklarını, bu tutanağın da kendisine aynı şekilde imzalatılmış olabile-ceğini, çünkü tutanaktaki imzanın kendisine ait olduğunu, adları geçen davacı F…
…. N…
…. ve O…
…. Ş…
….. adlı kişileri tanımadığını beyan etmiştir.
Duruşmada ise aynen; "Ben F…
…. N…
…. ve O…
….. Ş…
…. isimli şahısları tanımam. Adada herhangi bir yer aldıklarını bilmem. Ahaliya Zafirini tanırım, bu şahıs bir parça arazisini N…
…. B…
…."ye sattı. Beni bu taşınmazın tescil davasında bilirkişi olarak dinlediler. Ben de sadece bu kadarını söy-ledim, başka bir şey söylemedim, keşif zabtındaki imza bana aittir. Ben bu yere bir kere gitmiş-tim. Zaman zaman bizi adliyeye çağırıp bazı keşif tutanaklarını imzalattıkları oluyordu…
…...Ancak ben bu keşfe gitmedim. Benim ağzımdan yazılan sözler bana ait değildir. Eğer söz konusu keşfe gitmiş olsaydım kesinlikle hatırlardım. Çünkü oralardaki araziler ve mevkiler bizim kendi çocukluğumuzdan beri bildiğimiz yerlerdir. Benim de o civarlarda arazim vardır" şeklinde beyanda bulunmuş ve Adalet Müfettişlerine verdiği ifadenin doğru olduğunu söylemiştir.
Tanık H…
….. V…
……., Adalet Müfettişlerince alınan ifadesinde; 26.10.1996 tarihli keşif tutanağı gösterilip sorulduğunda, zilyetlik tanığı altındaki imzanın kendisine ait olduğunu, ancak keşif konusu yeri kesin bildiğini, buranın bitişiğinde ve kuzey tarafında kendisinin de tarlasının oldu-ğunu, o nedenle bu yere keşif için gitmediğini kesin bildiğini, keşif tutanağında ağzından yazıl-mış olan sözlerin kendisiyle ilgisi olmadığını, bu yere keşfe gitmiş olsa kesinlikle hatırlayacağını, kendisini adliyeye çağırıp imzasının eksik olduğunu söyleyip imzasını aldıklarını zannettiğini, zaman zaman gittiği başka keşiflerde daha sonra adliyeye çağırılıp imzalarının alındığının ol-duğunu, bu tutanağı da aynı şekilde imzalatmış olabileceklerini, adları okunan davacılar Funda Namal ve Osman Şenlik"i hiç duymadığını ve tanımadığını beyan etmiştir.
Duruşmada ise aynen; "Uzun yıllardır Gökçeada"da yaşamam sebebiyle mahkemelerle birlikte ve Hakim S.... G...... ile birlikte bir çok keşfe gittim. Ben F…
….. N…
…., O…
…. Ş…
…. isimli şahısların kim olduklarını bilmem, hiç birisini tanımam. Daha önce görmedim. Bu şahısların Gökçeada"da herhangi bir arazi alım satımı yaptığını duymadım…
……(1996/131 esas sayılı dosyada 26.10.1996 ta-rihinde gidilen keşif tutanağı gösterilip sorulduğunda.) Bana göstermiş olduğunuz imzalar bana aittir. Ancak söz konusu taşınmaza, bana sınırlarını okuduğunuz taşınmaza ben kesin olarak gitmediğimi söyleyebilirim. Çünkü bu taşınmaza kuzey hududunda benim kendi tarlam vardır yan yanadır. Gitsem kesinlikle hatırlardım, ancak daha sonra beni adalet dairesine çağırarak söz konusu tutanakları imzalatmış olabilirler." şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık Özgür Özay ise aşamalardaki ifadelerinde; emlakçılık yaptığını ve karısının adliyede ka-tip olarak çalıştığını, 1996/131 esas sayılı dosyada, dava dilekçesinde F…
…. N…
…."ın imzasını kendisinin attığını, sanık Hakim S.... G......"nın bu durumu bilmediğini, sahteciliklerden haberi ol-madığını beyan etmiştir.
Tanıklar Ş…
…. Y…
…., S…
…. K…
…. ve Y…
…. Y…
…. söz konusu keşfe gidip gitmediklerini hatırlamadıklarını beyan etmişlerdir.
Gökçeada Asliye Hukuk Mahkemesinin 1996/131 esas sayılı dosyasından çıkartılan onaylı örneklerin incelenmesinde;
Davacılar F…
…. N…
….. ve O…
….. Ş…
…. tarafından 22.04.1996 tarihinde hazine, Gökçeada Belediye Başkanlığı ve Zeytinli Köyü Muhtarlığı aleyhine tescil davası açıldığı, sanık Hakim tarafından 26.10.1996 tarihinde yapılan keşifte yerel bilirkişi olarak İ…
…. B…
…., zilyetlik tanığı olarak da H…
…… V…
……"in, ayrıca fen elemanı olarak S…
…. K…
…… ile Y…
…. Y…
…."ın, ziraatçi bilirkişi olarak da Ş…
….. Y…
……"ın dinlendikleri, yerel bilirkişi ve zilyetlik tanığının davacıların iddialarını doğ-rulayıp 5-6 ay öncesinde söz konusu taşınmazı önceki maliklerinden satın aldıklarını beyan edip tutanağı imzaladıkları, bu keşfe dayalı olarak 23.12.1996 tarihinde davanın kabulüne karar veril-diği ve hükmün Yüksek 8. Hukuk Dairesince 09.03.1998 tarihinde onanarak kesinleştiği anlaşıl-maktadır.
Bütün bu bilgi ve belgeler bir arada ele alınıp değerlendirildiğinde;
Sanığın, tescil talebi ile açılan davada Gökçeada Asliye Hukuk Mahkemesinin 1996/131 esas sayılı dosyasında 26.10.1996 tarihinde mahallinde yapılan keşifte, yerel bilirkişi ve zilyetlik tanığı hazır olmadıkları halde, var göstererek onların ağzından beyan yazdırmak suretiyle keşif tutanağı düzenlediği, tanıkların anlatımları ve dosya kapsamı ile sabittir. Sanığın, görevi gereği düzenle-diği resmi belge niteliğindeki keşif tutanağının gerçeğe aykırı olması karşısında, yüklenen resmi evrakta sahtekarlık suçunun unsurları oluşmuştur.
Bu itibarla Özel Dairece, dosya kapsamına aykırı olarak, sanığın cezalandırılmasına yeterli kanıt bulunmadığından bahisle beraat kararı verilmesi isabetsiz olup, hükmün bozulmasına karar ve-rilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılamayan Kurul Başkanı ve Üyeler ise, "Sanık, mahalline giderek keşfi icra etmiştir. Sanığın sabit olan eylemi, yerel bilirkişi ve zilyetlik tanığının söylemedikleri sözleri tutanağa yazdırmaktan ibaret olup, görevini yasaların buyurduğu şekilde yapmamıştır. Bu neden-le sanığın eylemi resmi evrakta sahtekarlık suçuna uymamaktadır. TCY.nın 240. maddesi uya-rınca görevde yetkiyi kötüye kullanmak suçundan cezalandırılmasına karar verilmelidir.
Bu itibarla Özel Daire beraat hükmünün bu değişik gerekçeyle bozulmasına karar verilmelidir." görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
6- Kadastro Mahkemesinin 1998/733 esas sayılı dosyasında arazi başına giderek, davacılardan bir kısmına gayrımenkulün bir bölümünün verilmesi halinde davayı kabul edeceğini söylediği iddiası ile ilgili kanıtların incelenmesinde;
Sanık S.... G......, aşamalardaki ifadelerinde ve sunduğu dilekçelerde; bu suçlamanın tamamen İ…
….. Ş…
…… adlı kişinin uydurduğu bir senaryo ve iftiradan ibaret olduğunu, iftira da olsa iddiala-rı ile suçlamaya kalkıştığı kişinin Hakim R…
….. E…
… olduğunu, hayali olaylar ve kişiler birbirine karıştırılarak yanlışlıkla kendisi hakkında dava açıldığını, araştırdığında bu kişinin 400 dönümü aşkın tescil davasının olduğunu, davasının önce kısmen, Yargıtaydan geçtikten sonra da tama-men reddedilip, kararın kesinleşmesi nedeniyle kendilerine husumet duyduğunu, bir iftira senar-yosu uydurmak için uygun zamanı bekleyip, yeni Kaymakam, Hakim ve Savcılarla iyi ilişkiler kurup davasını anlatarak, onları tahrik ettiğini, çeşitli yerlere bu kasıtla dilekçeler verdiğini, hak-kında yanlışlıkla açılan bu davada beraatına karar verilmesini talep ettiğini belirtmiştir.
Tanık R…
…. Ö…
….., Adalet Müfettişleri tarafından alınan ifadesinde; Gökçeada Hakimi olarak gö-rev yaptığını, daha önce görev yapan bir kısım hakimlerin haksız mal edindikleri, menfaat karşı-lığı işbitirici olduklarını, bazı kişilerle ortak mal edindiklerini duyduğunu, arazi alım satım işleriyle uğraşan İ…
…… Ş…
…… adlı kişinin, sonuçlanmış olan Kadastro Mahkemesinin 1998/733 esas sayılı dosyasında yüzölçümü fazla olan davanın lehine sonuçlanması hususunda Hakim R.... E... ve yanlarında sanık Hakim S.... G...... ile birlikte arazinin başına giderek taşınmazın bir kısmının kendisine verildiği takdirde davayı kabul edeceğini, vermediği takdirde davayı reddede-ceğini söylediğini, İ…
….. Ş…
….. bunları anlatırken yanında C.Savcısı B…
…… Ü…
….."ın da olduğunu beyan etmiştir.
Duruşmada ise aynen; "Odamda Cumhuriyet Savcısı B…
……. Ü…
….. da bulunduğu bir sırada odama gelen İ..... Ş..... isimli şahıs Kadastro Mahkemesinin 1998/733 esas nolu ve 300-400 dö-nüm miktarlı bir taşınmaz için dava açtığını, bu davaya bakan R…
….. E…
…."nin kendisini yanına çağırdığını, birlikte dava konusu taşınmazın başına giderek taşınmazı görmek istediğini ve bu konuda konuşmak istediğini kendisine söylemesi üzerine olayı Hakim S…
…. G…
……"ya anlattığını ve aynı gün öğleden sonra birlikte, yani Hakimler R…
…. E…
…. ve S.... G...... ile birlikte dava konu-su taşınmazın başına gittiklerini, Hakim R…
…. E…
…"nin isteği üzerine taşınmazın hakim noktasına çıktıklarını, Hakim R…
…. E…
…"nin taşınmazın konumunu çok beğendiğini ve taşınmaz üzerine ta-til köyü, tatil siteleri veya kooperatifler yapılarak büyük rant sağlanacağını bu nedenle kollarını açarak ve denize doğru dönerek kolları ile gösterdiğini, yani taşınmazın yarısı kadar bir miktarın kendisine verildiği takdirde davayı kabul edeceğini aksi takdirde davayı reddedeceğini söyledi-ğini, bu sırada kendisine yardımcı olan olay yerinde bulunan Hakim sadık G…
……."nın, Hakim R…
…. E…
…"nin istediği miktarın çok olduğunu söyleyerek ve kollarını iki eli ile daraltarak 100-150 dönüm kadar miktarın yeterli olacağını söylediğini, bu miktarın üzerinde anlaştıklarını bize anlattı" şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık C.Savcısı B…
……. Ü…
…… da aşamalarda bu tanık gibi anlatımda bulunmuştur.
Tanık İ…
…… Ş…
….. son soruşturma aşamasında istinabe yoluyla dinlenmiş olup; "…
… kesin tarihini hatırlamadığım bir gün Hakim R…
….. Ö…
….. beyin ziyaret için adliyedeki odasına gittim. O sırada benim davama Hakim A....... bey bakıyordu. Savcı B…
…… Ü…
….. da orada idi, bir saat kadar oturdum. Sohbet sırasında Hakim R…
….. bey benden Hakim R…
…. E…
… ile aramızda geçen olayı anlatmamı istedi, ben de şu şekilde anlattım, Hakim R…
…. E…
…benden Gökçeada"daki 46 hektar arazimin bir kısmını vermemi istemişti, o sırada benim tescil davama Hakim R…
…. bey bakıyordu, Hakim Rafet beyin beni davama baktığı sırada bir gün odasına çağırdığını ve arazimin bu-lunduğu yere gitmemizi istediğini söylediğini ve bu isteği üzerine de gitmeden önce durumu Hakim S.... G......"ya bildirdiğimi, onun da Rafet beyle yalnız gittiğim takdirde R…
… beyin daha faz-la yer isteyeceğini, davamda haklı olduğumu söylediğini ve daha sonra da Hakim R…
…. bey, Hakim S…
…. bey ile beraber araziye gittiğimizi, arazinin ortasındaki tepeye çıktığımızı, Hakim R…
…. E…
…"nin kollarını denize doğru açarak 250 dönüm civarında bir alanı göstererek o kısmı kendisi-ne vermemi istediğini, Hakim S.... G......"nın buna karşı çıktığını ve bu teklifi kabul etmediğini anlattım, bundan kısa bir süre sonra Asliye Hukuk Mahkemesi davalarına bakma yetkisi Hakim R…
…. E…
…"den alınıp, Hakim S.... G......"ya verildi, Hakim S.... G......"nın benden herhangi bir ta-lebi olmadı, 2001 yılında Hakim A…
…….. bey davayı sonuçlandırdı." şeklinde beyanda bulunmuştur.
Bütün bu bilgi ve belgeler değerlendirildiğinde;
Sanığın savunması tanık İ…
….. Ş…
……"ın anlatımıyla doğrulanmış ve aksine bir kanıt da elde edilememiş olup, irtikap suçunu işlemeye kalkıştığına ilişkin iddia sabit değildir. Özel Dairece sanı-ğın beraatına karar verilmesi isabetli olup hükmün onanmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 11.09.2003 gün ve 2001/13044 esas ve 2003/6298 sayılı kararının;
1- (2) nolu bendinde yer alan ve sanığın görevde yetkiyi kötüye kullanmak suçundan beraatına ilişkin hükmünün, TCY.nın 102/4 ve 104/2. maddeleri gereğince suç ve inceleme tarihleri ara-sında dava zamanaşımının gerçekleşmesi nedeniyle BOZULMASINA, bu husus yeniden yargı-lamayı gerektirmediğinden CYUY.nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak bu suça iliş-kin kamu davasının gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle ORTADAN KALDIRILMASINA, oybirliği ile;
2- (4) nolu bendinde yer alan ve sanığın TCY.nın 244 ve 80. maddeleri uyarınca cezalandırılma-sına ilişkin hükmünün, eylemin resmi evrakta sahtekarlık suçuna uyduğu nazara alınmadan suç niteliğinin belirlenmesindeki yasaya aykırılık nedeniyle BOZULMASINA, oyçokluğu ile;
3- (1) nolu bendinin (b) alt bendinde yer alan ve sanığın resmi evrakta sahtekarlık suçundan beraatına ilişkin hükmünün, sanığın resmi evrakta sahtekarlık suçundan cezalandırılması yerine beraatına karar verilmesi yasaya aykırı olduğundan BOZULMASINA, oybirliği ile;
4- (1) nolu bendinin (c) alt bendinde yer alan ve sanığın resmi evrakta sahtekarlık suçundan beraatına ilişkin hükmünün, sanığın resmi evrakta sahtekarlık suçundan cezalandırılması yerine beraatına karar verilmesi yasaya aykırı olduğundan BOZULMASINA, oybirliği ile;
5- (1) nolu bendinin (a) alt bendinde yer alan ve sanığın resmi evrakta sahtekarlık suçundan beraatına ilişkin hükmünün, sanığın resmi evrakta sahtekarlık suçundan cezalandırılması yerine beraatına karar verilmesi yasaya aykırı olduğundan BOZULMASINA, oyçokluğu ile;
6- (3) nolu bendinde yer alan ve sanığın irtikaba kalkışmak suçundan beraatına ilişkin hükmün oybirliğiyle ONANMASINA, dosyanın bu Daireye gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 20.01.2004 günü karar verildi.