Esas No: 2003/6-303
Karar No: 2004/3
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2003/6-303 Esas 2004/3 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2003/6-303 E., 2004/3 K.
"İçtihat Metni"
Hırsızlık suçundan sanık Ekrem"in TCY.nın 493/1-son, 522 ve 523. maddeleri uyarınca 3 yıl 4 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hakkında 40. maddenin uygulanmasına ve tutukluluk halinin devamına ilişkin Zeytinburnu 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 28.11.2002 gün ve 544-639 sayılı hüküm, sanık vekilinin temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 29.9.2003 gün ve 4932-6048 sayı ile;
"1- Sanığın kastının çalınan otomobilin mülkiyetine yönelik olduğuna ilişkin kesin inandırıcı delillerin nelerden oluştuğu karar yerinde gösterilip tartışılmadan yazılı biçimde uygulama yapılması,
2- Koşulları oluşmadığı halde TCK"nun 523. maddesiyle cezanın indirilmesi," isabet-sizliğinden ceza süresi yönünden kazanılmış hakları saklı kalmak koşuluyla bozulmuştur.
Yargıtay C.Başsavcılığınca 15.12.2003 gün ve 29280 sayı ile; "Suça konu olayda; sanık arkadaşları ile birlikte alkol aldıktan sonra Cengiz"in ayrıldığını, kendisi ve Hüseyin"in eve gitmek üzere yaya olarak yürüdüklerini, 20 dakika sonra Cengiz"in cep telefonundan kendisini arayarak "emanet bir araba aldığını, sizi eve bırakayım, otonun benzini yok" demesi üzerine Cengiz"in yanına gittiklerini, aracı itekleyerek benzin istasyonuna götürüp benzin almalarına karşın aracı çalıştıramadıklarını, bu sırada olay yerine gelen emniyet görevlilerinin kendisini yakaladığını, diğer iki sanığın kaçtığını beyan etmiş olup, Sulh Ceza Mahkemesinde aynı ifadeyi tekrarlamış, yargılama sırasında otonun gezmek amacıyla alındığını savunmuştur.
Sanığın eyleminin mülkiyete yönelik olup olmadığı konusunun çözümünde sağlıklı bir hukuki sonuca ulaşabilmek için TCK.nun 494/1. maddesinde düzenlenen suç öğeleri üzerinde durmak gerekmiştir.
TCK.nun 494/1. maddesindeki suçun oluşabilmesi için;
a-) Hırsızlığın özel bir ulaşım aracı hakkında işlenmesi,
b-) Sahiplenme amacı olmadan çalınan aracın kısa bir süre kullanılması,
c-) Aracın zilyedine geri verilmesi veya kolaylıkla bulunabileceği bir yere bırakılması, henüz bırakılmamış ise iade edilmek üzere alındığının açıkça anlaşılması gerekir. Kullanma hırsızlığı suçunun manevi unsuru geçici olarak yararlanma kastıdır. Fail, mal edinmek kastıyla değil aracı kullandıktan sonra iade etmek amacıyla hareket etmiş olmalıdır. Araç alınırken iade etmek maksadı olmayıp mal edinmek için alınmışsa kısa bir süre sonra iade edilmiş olsa bile kullanma hırsızlığından söz edilemez.
Çalınan araç kısa bir süre içinde iade edildiğinde yada zilyedin kolaylıkla bulabileceği bir yere bırakıldığında kullanma kastı mevcuttur. Ancak fail, suç teşebbüs aşamasında iken veya olayımızda olduğu gibi suç işlendikten sonra henüz iade edilmeden yakalanmışsa, suç kastı dosya içeriğine göre olaysal olarak belirlenmelidir.
Madde metnine göre özel kastın varlığı için aracın iade edilmek üzere alındığının açıkça anlaşılması gerekmektedir. Kastın iadeye yönelik olduğu somut olayın gelişimi içinde normal yaşam gözlemlerine göre tereddüde yer bırakmayacak bir şekilde kendini göstermelidir. Bir başka deyişle ilk bakışta aracın geri iade edilmek üzere alındığı anlaşılmalıdır.
Somut olayda ise olay günü gece saat 01.30 dan sonra sanığın, dosyası tefrik edilen sanıklarla birlikte müştekinin evinin önünde park halindeki aracın sol ön kapısını bir aletle kanırtarak açıp düz kontak yaptırarak çalıştırmak istedikleri, bunda başarılı olunamayınca yokuş aşağı itilerek çalıştırılmak istenirken direksiyon kilidinin kırıldığı, benzin istasyonuna kadar götürülüp benzin alınmasına karşın aracın çalıştırılmadığı, bu sırada ihbar üzerine olay yerine gelen emniyet görevlileri tarafından kovalamaca sonucu saat 05.00 de yakalanan sanık kolluk ifadesi ve Sulh Ceza Mahkemesindeki savunmasında suç arkadaşının kendisini eve bırakacağını söylemesi üzerine olaya katıldığını savunmuştur. Dosyası ayrılan sanık Cengiz ile müşteki aynı mahallede, sanıkta aynı muhitte başka bir mahallede oturmaktadır. Sanığın otomobil ile evine gitmesi için dosyaya yansıyan acil bir durumu yoktur. Bu konuda sanığın bir beyanı da bulunmamaktadır. Sanığın savunmalarında dahi aynı muhitte alkol aldıkları mahalden ayrıldıktan sonra yürüyerek sanık Cengiz"in evinin bulunduğu mahalleye gelen ve Cengiz"in ayrılmasından sonra İzmir"den gelen misafiri dosyası ayrılan sanık Hüseyin ile birlikte evine doğru 20 dakika yürüdükten sonra sanığın, Cengiz"in çağrısı üzerine otonun benzini olmadığını da bildiği halde tekrar geri dönüp eve gitmek üzere otomobilin geçici bir süre kullanılması için bir sebep ve gereksinimi de bulunmamaktadır. Yargılama sırasında sanık bu sefer otoyu gezmek amacıyla aldığını savunmuştur. Sanığın otomobili geri iade edeceğine dair bir beyanı da yoktur. Esasen dosya kapsamı ve suçun oluşum şekline göre sanığın savunmasının suçtan kurtulmak ve cezayı hafifletmeye yönelik olduğu anlaşılmaktadır.
Bu nedenle olayda "otomobilin geçici olarak bir süre kullanılması" koşulu gerçekleşmemiştir. Sanığın aracı iade amacıyla aldığını gösteren "açıkça anlaşılma kıstasına uygun dış aleme yansıyan bir belirti de bulunmadığından suçun işlendiği yer ve saat ile oluşum şekli, sanığın araç çalıştırılmayınca bırakıp gitmek yerine kolluk gelince terketmek zorunda kalması, sanığın hırsızlık suçundan birden fazla sabıkasının bulunması, dosyası ayrılan sanıkların aynı suçtan sabıka ve emniyette suç kayıtlarının bulunması hususları birlikte değerlendirildiğinde kastın mülkiyete yönelik olduğunun kabulü gerekmektedir.
Olayımızda TCK.nun 494/1.maddesinin uygulanma şartları mevcut değildir. Bu durumda sanık hakkında mülkiyete yönelik olarak TCK.nun 493/1-son, 522. maddelerini uygulayan mahkemenin kararında bir isabetsizlik görülmemiştir." gerekçesi ile itiraz yasayoluna başvurularak, Özel Daire bozma kararının kaldırılıp eleştiri dışında yasaya uygun bulunan Yerel Mahkeme hükmünün onanması isteminde bulunulmuştur.
Dosya Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanığın hırsızlık suçundan TCY"nın 493/1-son, 522 ve 523. maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar verilen olayda, Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, sanığın kastının çalınan aracın mülkiyetine yönelik olup olmadığının, dolayısıyle TCY.sının 522 nci maddesinin uygulanması bakımından suça konu aracın değerinin mi yoksa yakıt, yağ ve yıpranma bedelinin mi esas alınacağının belirlenmesi noktalarında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın çözümünde sağlıklı bir hukuki sonuca ulaşabilmek için konuya ilişkin yasal düzenlemelerin ele alınarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
TCY.sının 522 nci maddesiyle, aynı Yasanın onuncu babında yazılı, mal aleyhine işlenen cürümlerin işlenmesinde, cürmün konusu olan şeyin veya husule getirilen zararın değeri nazara alınarak belirli bir ölçüt dahilinde temel yaptırımlarda artırım veya belirli istisnalar dışında eksiltmeye gidilmesi kuralı getirilmiştir.
Anılan maddede cürmün konusu ile zararın değerinin belirlenmesi bakımlarından ise bir ölçüt getirilmemiş bu hususlar mahkemenin değerlendirilmesine bırakılmıştır. Görüldüğü gibi TCY.sının onuncu babında yer verilen hırsızlık suçlarında da mahkemeler cürmün konusunu sanık veya sanıkların kastına, somut olayın özelliklerine göre belirleyip uygulamalarını buna göre yapacaklardır.
Öte yandan TCY.sının 494 ncü maddesi 6.6.1991 gün ve 3756 sayılı Yasa ile değiştiril-miş, birinci fıkrasında, geçici olarak kısa bir süre kullanılıp zilyedine iade edilen veya zilyedin kolaylıkla bulabileceği bir yere bırakılan veya iade edilmek üzere alındığı açıkça anlaşılan ancak ücret karşılığı yük ve yolcu taşımacılığına tahsis edilmiş bulunmayan ulaşım araçlarının çalınma-sında şikayete bağlı ve yaptırım süresi az olan yeni bir düzenleme getirilmiştir.
Görüldüğü üzere, Türk Ceza Yasasının 494/1. maddesindeki suçun oluşabilmesi için yukarıda sayılan üç koşulun bir arada bulunması gerekmektedir. Bu üç koşulun bir arada gerçekleşmesi halinde, failin TCY"nın 494/1. maddesi uyarınca cezalandırılacağı ve TCY"nın 522. maddesi uygulanırken de, aracın harcadığı yakıt, yağ ve yıpranma bedelinin esas alınacağında herhangi bir kuşku bulunmamaktadır. Ancak, bu üç koşulun bir arada bulunmaması halinde, fail hakkında TCY"nın 494/1. maddesi uygulanamayacak, eylem TCY"nın 491, 492 ve 493. maddelerinde öngörülen suç tiplerinden hangisine uyuyorsa fail o hüküm uyarınca cezalandırılacak, TCY"nın 522. maddesinin uygulanmasında ise failin kastına bakılarak, geçici bir yararlanma ve iade kastıyla hareket ettiğinin belirlenmesi durumunda, aracın yakıt, yağ ve yıpranma bedeli esas alınacak, failin kastının aracın mülkiyetine yönelik olduğunun saptanması halinde ise aracın suç tarihindeki bedeli dikkate alınacaktır.
Sanığın kastı ise süreklilik gösteren yargısal kararlarda da belirtildiği gibi olay öncesi, olay sırası ve olay sonrasındaki tutum ve davranışları ile olayın özellikleri nazara alınarak belirlenecektir.
İnceleme konusu somut olayda; haber merkezine saat 4.30"da, Turan Güneş caddesi, Adnan Şenses petrol ofisi önünde şüpheli bir otonun iteklenerek götürüldüğü ve çalıntı olacağının anons edilmesi üzerine, olay yerine gidildiği, açık kimlikleri daha sonra saptanan Cengiz Koçak, Hüseyin Şahbaz ve sanığın kaçmaya başladıkları, sanık Ekrem Çetinkaya"nın ayağının takılıp düşmesi üzerine yakalandığı, diğer sanıkların ise yakalanamadıkları, araç üzerinde yapılan incelemede, sol ön kapısının dışarıya yamultulmuş ve direksiyon muhafaza kafasının kırık olduğu, düz kontak yapıldığı saptanmış, değeri 7,5 milyar lira olan 1999 model Ford Escord marka oto, şirket yetkilisine aynı gün teslim edilmiştir.
Sanık her ne kadar savunmalarında, saat 1.30 sıralarında ayrıldığı arkadaşlarından Cengiz"in 20 dakika sonra kendisini telefonla arayıp emanet araba buldum, sizi eve bırakayım demesi üzerine olay yerine gittiğini, otoyu çalıştıramayınca, benzinin olmadığı düşüncesi ile otoyu iteleyerek benzinciye götürüp benzin aldıklarını, ancak yine çalışmaması üzerine Cengiz"in otoya bindiğini, kendilerinin de aracı itmeye başladıklarını, polislerin gelmesi ve Cengiz"in kaçın demesi üzerine konuyu bilmeden kaçmaya başladığını savunmuş ise de, bu savunma dosyadaki diğer kanıtlarla doğrulanmamaktadır, şöyle ki, sanığın yakalandığı süre ile kendisine telefon edilen saat arasında 3 saatlik bir zaman bulunmaktadır. Ayrıca aracın sol ön kapısı yamultularak açılmış ve direksiyon muhafaza kafası kırılarak düz kontak yapılmıştır. Sanığın yakalanış biçimi, yakalandığı saat, araç üzerindeki tespitler, suç sicili ve emniyete geliş kayıtları dikkate alındığında, emanet alınan araçla gezmek için çağrılması üzerine olay yerine gittiği yönündeki savunmasına itibar etme olanağı bulunmamaktadır. Sanığın yakalanış şekli ve yukarıdaki tespitler nazara alındığında, taşıtın iade edilmek üzere alındığını açıkça gösteren ve kastın bu şekilde olduğunu oraya koyan herhangi bir kanıt bulunmadığından, olayda TCY.nın 494/1. maddesini uygulanması olanağı bulunmamakta, olayın ceryan şekli de hırsızlığın aracın mülkiyetine yönelik olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin suç vasfının belirlenmesinde ve TCY"nın 522. maddesinin pek fahiş değere ilişkin hükmünün uygulamasında bir isabetsizlik bulunmadığından bu yöne ilişkin Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
Öte yandan, iradi bir iade sözkonusu olmadığı halde sanık lehine TCY.nın 523. maddesi ile uygulama yapılması isabetsiz ise de bu husus aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni sayılmayıp, ancak eleştiri konusu yapılabileceğinden, eleştiri dışında usul ve yasaya uygun bulunan yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir kısım Kurul Üyeleri, somut olayda sanığın aşamalardaki savunmaları nazara alındığında kastının aracın mülkiyetine yönelik olmadığını dolayısıyle Özel Daire bozma ilamının haklı nedenlere dayandığını belirterek itirazın reddi gerektiği görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle; Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE, Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 29.9.2003 gün ve 4932-6048 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA, eleştiri konusu yapılan husus dışında, diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan Yerel Mahkeme hükmünün ONANMASINA, dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 20.1.2004 günü oyçokluğu ile karar verildi.