Esas No: 2005/7-143
Karar No: 2005/169
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2005/7-143 Esas 2005/169 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2005/7-143 E., 2005/169 K.
"İçtihat Metni"
556 sayılı KHK.ya 4128 sayılı Yasa ile ek 61/A-c maddelerine aykırılık suçundan açılan kamu davasında, sanığın beraetine, emanete kayıtlı ürünlerin sanığa iadesine ilişkin Ankara 3. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 25.04.2002 gün ve 576-303 sayılı hüküm, katılan vekilinin temyizi üzerine dosyayı inceleyen, Yargıtay 7. Ceza Dairesince 19.7.2005 gün 7480-14271 sayı ile onanmıştır.
Yargıtay C.Başsavcılığınca 27.10.2005 gün ve 100701 sayı ile;
Sanığın işyerinde bijuteri ve hediyelik eşya satılmaktadır. Yüksek Yargıtay 7. Ceza Dairesinin yerleşmiş uygulamalarına göre, ticaretle uğraşanların alımını, dağıtımını ve satımını yaptıkları malların gerçek durumlarını bildikleri kabul edilmektedir.
Yapılan iş ve meslek gereği, taklit eşyayı taklit olmayandan ayırabilecek konumda olmak, taklit eşyayı piyasa fiyatından ucuza veya faturasız almak gibi durumlar "bilmek veya bilmesi gerekmek" olarak kabul edilmektedir.
Sanığın işyerinde, Ankara 9. Sulh Ceza Mahkemesi"nin arama kararına dayanılarak yapılan aramada katılan firma adına tescilli şeklin kullanıldığı 12 adet saat yakalanmıştır.
Sanık, emniyette verdiği ifadede "satılan malların taklit mal olduğunu biliyorum. Bu güne kadar bu markaların tescilli olduğunu bana kimse bildirmedi şayet böyle bir şeyin olduğu bildirilse idi o firmadan alır satardım" diyerek suçunu kabul etmiş ve malların yakalandığı yerle ilgili olarak bir itiraz öne sürmemiştir.
Son soruşturma sırasında ise, mahkemeye hitaben yazılmış havalesiz bir dilekçe vererek, yakalanan malların satışa arz edilmiş olarak yakalanmadığını, depodan alıp zaptettiklerini iddia etmiş, hakim huzurunda da bu iddiasını yinelemiştir. Bu hususun tetkiki amacıyla zabıt mümzileri dinlenilmemiştir.
Müdahil şirketin 01/11/1989 tarihinde şekil ve isim olarak tescil ettirdiği ve 01/11/1999 tarihinden itibaren 10 yıl süre ile yenilediği .....+..... markası olay tarihinde geçerlidir ve ürün listesinde sanıkta yakalanan saatler de vardır.
Mahkeme aşamasında sanıkta yakalanan ürünlerle ilgili olarak bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi tarafından hazırlanan ilk raporda;
Marka ihlalinin değil, olsa olsa bir fikri hak ihlalinin veya haksız rekabetin söz konusu olduğu yönünde bir kanaat hasıl olmuştur" görüşünün yanında,
Ürün üzerindeki çizgi film karakterlerine atıfta bulunulması, söz konusu karakterlerin ürün üzerinde kullanımının, marka haklarına yönelik bir ihlal anlamına da gelebileceği şeklinde,
İkili görüş bildirilerek durumun mahkeme tarafından değerlendirilmesi istenilmiştir.
Mahkeme tarafından bu raporun değerlendirilerek ve hangi görüşe hangi nedenle itibar edildiğini tartışmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken resen ek bilirkişi raporu istenilerek çelişkinin giderilmesi talep edilmiştir. Bilirkişi, önceki raporunda bir çelişki olmamasına rağmen sanık lehine olan görüşünü ortaya koyan bir rapor düzenlemiş ve bu rapora göre karar verilmiştir.
Yüksek Yargıtay 7. Ceza Dairesinin yerleşmiş uygulamalarına göre, marka ihlali davalarında bilirkişi incelemesi yaptırılırken, orijinal ürün, taklit ürün ve Patent Enstitüsü"nden marka tescil belgelerinin onaylı suretleri getirtilerek karşılaştırmalı inceleme yaptırılması şarttır. Dosya içinde orijinal ürünlerin getirtilip incelendiğine ve ürün karşılaştırması yapıldığına dair bir tespit bulunmamaktadır. Mahkeme tarafından bilirkişi raporunun denetiminin yapılabilmesi için, taklit ürün ve orijinal ürünün mutlaka getirtilip dosya içine numunelerinin konulması, mümkün olmadığı takdirde belge ve fotoğraflarının getirtilmesi gerekirken bunun yapılmaması esaslı eksikliktir.
Nitekim 7. Ceza Dairesinin bir kararında "Dava konusu ihlal ürünlerin tecil altına alınmış ürün kapsamında olup olmadıkları, Türk Patent Enstitüsünden sorularak marka tescil belgelerinin tasdikli sureti getirtilip, şikayetçi firmanın orijinal ürünleri ile suça konu ürünler birlikte bilirkişi incelemesine tabi tutulduktan sonra sanığın hukuki durumlarının tayin ve takdiri gerekirken eksik soruşturma ile yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir" (2003-472 E, 2003-12637 K), denilmek suretiyle bu eksikliğin önemi açıkça gösterilmiştir.
Ayrıca taklit ürünler ile orijinal ürün numunelerinin temyiz denetiminin sağlanması amacıyla dosya içine konulmaması, bu mümkün olmadığı takdirde karşılaştırmayı sağlayacak fotoğrafların elde edilerek dosyaya konulmaması suçun tesbiti açısından esaslı bir eksiklik olarak görülmelidir.
Bilirkişi raporunun temyiz denetimine esas olması bilinen gerçektir. Bu da ancak tüm bilgi ve belgelerin yargılama dosyası içine konulması ile mümkün olabilecektir," gerekçeleriyle itiraz yasayoluna başvurularak, Özel Daire onama kararının kaldırılıp, Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi isteminde bulunulmuştur.
Dosya Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanığın 556 sayılı KHK.ya 4128 sayılı Yasa ile ek 61/A-c maddelerine aykırılık suçundan beraetine karar verilen somut olayda, Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, bilirkişi raporunun denetiminin yapılabilmesi için, taklit ürün ve orijinal ürünün getirtilip dosya içine numunelerinin konulması, bu mümkün olmadığı takdirde belge ve fotoğraflarının getirtilmesi ve ayrıca tutanak tanıklarının dinlenmesi suretiyle soruşturmanın genişletilmesine gerek bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
556 Sayılı KHK.nin, 61 inci maddesinin a fıkrası uyarınca, aynı KHK.nin 9 uncu maddesindeki,
"a) Markanın tescil kapsamına giren aynı mal veya hizmetlerle ilgili olarak, tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin kullanılması,
b)Tescilli bir marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk üzerinde, işaret ile tescilli marka arasında bağlantı olduğu ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali olan herhangi bir işaretin kullanılması,
c) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsamına giren mal veya hizmetlerle benzer olmayan mal veya hizmetlerde kullanılması halinde, tescili istenen işaretin kullanılmasıyla tescilli markanın itibarından dolayı haksız avantaj elde edecek veya tescilli markanın ayırt edici karakterine zarar verecek nitelikteki herhangi bir işaretin kullanılması."halleri ile;
61 inci maddenin;
"b) Marka sahibinin izni olmaksızın markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek,
c) Markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak veya bir başka şekilde ticaret alanına çıkarmak veya bu amaçlar için ithal etmek veya ticari amaçla elde bulundurmak,
d)…
….
e) (a) ila (c) bendlerinde yazılı fiillere iştirak veya yardım veya bunları teşvik etmek veya hangi şekil ve şartlarda olursa olsun bu fiillerin yapılmasını kolaylaştırmak,
f) Kendisinde bulunan ve başkası adına tescilli bir markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini taşıyan ürünün veya ticaret alanına çıkarılan malın nereden alındığını veya nasıl sağlandığını bildirmekten kaçınmak."fiillerinin marka hakkına tecavüz sayılacağı belirtilerek, anılan fiiller aynı KHK.ya 4128 sayılı Yasa ile eklenen 61/A maddesinde yaptırıma bağlanmıştır.
Katılan .... ..... ........... ...... ..... vekilleri tarafından Ankara C.Başsavcılığına verilen şikayet dilekçesinde, ..... ....."na ait işyerinde arama yapılarak, firmalarına ait olup, sahte olarak üretilen etiket, amblem, logo ve desenli taklit edilmiş ürünler ile suç unsuru etiket vs. ile herhangi bir yetki sözleşmesine veya yasal gerekçeye dayanmadan yasa dışı yollarla yurt dışından getirtilerek satışa sunulan, dağıtımı yapılan, eşya ve ürünlerin toplanması ve ilgililer hakkında yasal işlem yapılması istenilmiş,
Kollukta şikâyet yinelenmiş, yargılama aşamasında ise katılma isteminde bulunularak, sanığın cezalandırılmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
Sanığın işyerinde Ankara 9. Sulh Ceza Mahkemesi"nin arama kararına dayanılarak yapılan aramada Tweety şekilli, 70 adet lamba, 12 adet saat ve 5 adet anahtarlık ele geçirilmiştir.
Türk Patent Enstitüsü Markalar Dairesi Başkanlığının 10.8.2001 tarihli yazısında; "......"+"......." ibareli markanın 115632 sayılı ile ..... ..... ..... ......... ...... adına kayıtlı bulunduğu, markanın 1.11.1999 tarihinde 10 yıl süre ile yenilendiği, markanın yenileme tarihi itibariyle belge üzerinde yazılı eşyalar için hak sahibi adına 10 yıl hüküm ifade ettiği bildirilmiştir.
Sanık ...... ........ müdafii hazır olduğu halde kollukta alınan 2.3.2001 tarihli beyanında; eşyaları tarihten 3 yıl kadar önce, İstanbul"da değişik esnaflardan satın aldığını, bulunan malları ithal etmediğini, satılan malların taklit olduğunu bildiğini, ancak bugüne kadar bu malların tescilli olduğunun kimse tarafından kendisine söylenmediğini, tescili olduğunu bilseydi, yetkili firmadan alıp satacağını söylemiş,
Duruşmada ise, yakalanan eşyaların taklit olup olmadığını bilmediğini, ancak taklit duyumları üzerine malları depoya kaldırdığını, malların depoda yakalandığını beyan etmiş,
Yazılı Savunmasında ise; Hediyelik eşya ve bijuteri işi yaptığı üç işyerinin bulunduğunu, ucuz ve markasız malları sattığını, davaya konu anahtarlıkları 2000 yılında İstanbul Eminönü pazarından aldığını, malları karışık bir şekilde toptan aldığını, anahtarlıkların taklit olabileceğinden şüphelenince, satıştan kaldırılması talimatı verdiğini, araştırıp taklit olmaları halinde imha, olmamaları halinde ise satacaklarını, ancak daha araştırma yapılmadan baskın yapılıp mallara el konulduğunu, malların vitrinde veya müşterilerin görebileceği yerde değil, işyerinde bulunan deposunda yakalandığını, satışa arz edilmediğini, suç işleme kastının bulunmadığını savunmuştur.
Yargıtay C.Başsavcılığınca, sanığın son soruşturma aşamasında, yakalanan malların satışa arz edilmediği, depodan alıp zaptettiklerini iddia etmesi ve hakim huzurunda da bu savunmasını sürdürmesi karşısında, bu hususun araştırılması amacıyla, tutanak tanıklarının dinlenmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de; sanığın savunmalarında belirttiği üzere deposu ile işyerinin aynı yerde olması, satılan malların taklit olduğunu bildiğine ilişkin beyanları ve zaptetme tutanağı birlikte değerlendirildiğinde, yakalanan eşyaların sanığın işyerinde zaptedildiği ve satışa arz edildiği yönünde hiçbir kuşku bulunmadığından, tutanak tanıklarının dinlenmesi suretiyle bu hususun araştırılması yönündeki istem yerinde değildir.
Bilirkişi raporunun denetiminin yapılabilmesi için, taklit ürün ve orijinal ürünün getirtilip dosya içine numunelerinin konulması, bu mümkün olmadığı takdirde belge ve fotoğraflarının getirtilmesi suretiyle soruşturmanın genişletilmesi yönündeki itiraz nedenine gelince;
Üç kişilik bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 4.9.2001 tarihli raporda; üzerlerinde ......şeklinin yer aldığı, lamba, saat ve anahtarlıklar ile markalar sicilinde yapılan incelemede; ..... ..... ............. ....... ....nin markası ihlal ettiği iddia edilen, lamba, saat ve anahtarlıkların, müşteki adına tescilli ......+..... markasının şekil bölümünü oluşturan çizgi film kahramanının (.......) karakterinin eşyalar üzerinde resim olarak yer aldığı, lambaların kutusunda ise marka olarak ...... .....ibaresinin, saatlerin üzerinde ........ ..... ibaresinin basılı olduğu, kutunun üzerinde ......"de dahil olmak üzere çeşitli firmalara ait çizgi film kahramanlarının yer aldığı, saatler ve lambalarının kutularının altında ...... in ..... ibaresinin bulunduğu, davalının çizgi film karakterini marka olarak kullanmadığı, sadece çok yaygın bir bilinmişliğe haiz bu karakterleri ürünlerini süsleme amaçlı figür olarak kullandığı, bu nedenle belirtilen firma açısından marka hakkı ihlalinin değil, olsa olsa bir fikri hak ihlalinin veya haksız rekabetin söz konusu olduğu,
Diğer taraftan, bir ibare veya figürün üzerinde birden fazla hak tesis edilebileceğinden, şikayetçi firmanın emanette bulunan, saat, lamba ve anahtarlıklar üzerine basılmış bulunan çizgi film karakterlerini "saatler, ufak ev eşyaları ve şahsi ev eşyaları" malları için marka olarak tescil ettirmiş bulunduğundan, bu karakterin sözkonusu ürün üzerinde ve ürünü cazip kılacak şekilde kullanılmasının, şikayetçinin yapmış olduğu tescillere yönelik bir tecavüz teşkil ettiği de düşünülmüş, ilgili firmanın, haksız rekabete dair mevzuat hükümlerinin sağladığı korumayı yeterli görmemesi nedeniyle, bu malın çeşitli ürünler üzerinde marka olarak kullanımının önüne geçilmek istendiği, ayrıca eşyalar üzerindeki ........ ..... ve ........ ..... ibarelerinin, çizgi film lambası ve çizgi film saati anlamına geliyor olması nedeniyle doğrudan ürün üzerindeki çizgi film karakterine atıfta bulunulması, kullanımın şikayetçinin marka haklarına yönelik bir ihlal anlamına gelebileceği,
Sonuç olarak, marka hakkı ihlalinin bulunmadığı görüşünün yanı sıra, sözkonusu çizgi filmin marka olarak da tescil edilmesi, bu karakterlerin mallar üzerindeki kullanımının marka taklidi fiilini oluşturacağı, sözkonusu tescilli markaların toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi de göz önünde bulundurulduğunda, taklit markalarda kullanılan markaların tescilli markaların ününden haksız kazanç edeceği, iltibasa yol açacağı, tescilli markaların ayırt edici karakterlerini zedeleyeceği, kalite güvenirliği imajının zedelenmesine yol açacağı,
Anılan iki farklı görüş doğrultusunda, eylemin 556 s. KHK.nin 61. maddesi kapsamına girip girmediğini mahkemenin taktirinde olduğu belirtilmiştir.
Rapordaki çelişkilerin giderilmesi istenerek, aynı kuruldan alınan; 11.2.2002 tarihli ek raporda ise; önceki rapordaki açıklamalar tekrar edildikten sonra,
Davalının, söz konusu çizgi film karakterlerini marka olarak kullanmadığı, sadece çok yaygın bir bilinmişliği haiz bu karakterleri ürünlerini süsleme amaçlı figür olarak kullandığı, bu nedenle de .... ...... ....... ....... ... açısından bir marka hakkı ihlalinin değil, olsa olsa bir fikri hak ihlalinin veya haksız rekabetin söz konusu olduğu,
Yakalanan ürünlerde kullanılan markaların taklit olmadığı, katılan adına tescilli bulunan markaların ayrıt edeci karakterlerinin zedelenmediği,
Bildirilmiştir.
Görüldüğü gibi, mahkemeye sunulan ilk bilirkişi raporunda ikili bir görüş bildirilerek, bu görüşlerden hangisinin tercih edileceğinin mahkemenin taktirinde bulunduğu bildirildiği halde, mahkemece bu rapor değerlendirilerek, hangi görüşe hangi nedenle itibar edildiği tartışılmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, raporda çelişki bulunduğundan bahisle resen ek bilirkişi raporu istenilip, bilirkişilerin bu kez, önceki rapordaki; "marka ihlali bulunmadığı" yönündeki ilk görüşe üstünlük tanıyan bir görüş bildirmeleri üzerine, bu görüş benimsenerek karar verildiği anlaşılmaktadır.
Çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren marka ihlali davalarında bilirkişiye başvurularak, 556 sayılı KHK.nin 9 ve 61. maddeleri anlamında bir tecavüzün gerçekleşip, gerçekleştirilmediğinin incelenmesi zorunludur. Ancak bu inceleme yaptırılırken, bulunduğu taktirde orijinal ürün ve Patent Enstitüsü"nden marka tescil belgelerinin onaylı suretleri, orijinal ürünün bulunmaması veya teminin mümkün olmaması halinde ise anılan kurumdan marka tescil belgelerinin onaylı suretlerinin getirtilerek, taklit ürün ile karşılaştırılmalı inceleme yaptırılması gerekmektedir. Dosya içinde bu şekilde bir inceleme yapıldığına ilişkin bir tespit bulunmamaktadır.
Diğer yönden, kural olarak bağlayıcılığı bulunmayan ve kanıtları değerlendirme aracı olan bilirkişi raporunun, mahkemelerce denetiminin yapılması esastır. Hüküm mahkemesince ve keza hükmü denetleyen mercilerce bu raporun ve rapora dayalı hükmün değerlendirilebilmesi için, taklit ürün, varsa ve elde edilmesi olanaklı ise orijinal ürünün, getirtilip dosya içine konulması, bulunmaması veya temininin olanaklı olmaması halinde ise, Türk Patent Enstitüsünden marka tescil belgelerinin tasdikli suretleri ile karşılaştırmayı sağlayacak fotoğrafların elde edilerek dosyaya eklenmesi ve bu şekilde bilirkişi raporu ve bu rapora dayanak olan hükmün temyiz denetimine sunulması gerekmektedir.
Anılan denetimin, ancak tüm bilgi ve belgelerin yargılama dosyası içine konulması ile mümkün olabileceği açıktır.
Bu itibarla Yargıtay C.Başsavcılığının, eksik soruşturmaya yönelik istemi yerinde olup, itirazın bu nedenle kabulüne karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan kurul üyelerinden O......; "Markaların korunması hakkında K.H.K.nin 1. maddesi "Bu K.H.K.nin amacı, bu K.H.K hükümlerine uygun olarak tescil edilen markaların korunmasını sağlamaktır."
Müeyyide maddesi olan 61/A-c fıkrası "61. maddede yazılı fiillerden birini işleyenler iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasına veya yirmiyedi milyar liradan kırkaltı milyar liraya kadar ağır para cezasına veya her ikisine, ayrıca işyerlerinin bir yıldan az olmamak üzere kapatılmasına ve aynı süre ticaretten men edilmelerine hükmolunur." Şeklinde düzenlenmiş olup 61. maddesi de marka hakkına tecavüz sayılan fiilleri şöyle sıralamıştır.
a-)9. maddenin ihlali
b-)Marka sahibinin izni olmaksızın markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek
c-)Markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak veya başka bir şekilde ticaret alanına çıkartmak veya bu amaçlar için ithal etmek veya ticari amaçla elinde bulundurmak,
d-)Marka sahibi tarafından sözleşmeye dayalı lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek,
e-)(a) ila (c) bendlerinde yazılı fiillere iştirak veya yardım veya bunları teşvik etmek veya hangi şekil ve şartlarda olursa olsun bu fiillerin yapılmasını kolaylaştırmak,
f-)Kendisinde bulunan veya başkası adına tecilli bir markayı veya ayırt edilemeyecek derecede benzerini taşıyan ürünün veya ticaret alanına çıkarılan malın nereden alındığını veya nasıl sağlandığını bildirmekten kaçınmak.
Bu maddenin (a) fıkrasında belirtilen 9. madde de ise "marka sahibinin kendi izni olmadan markasının kullanılmasının önlenmesini talep etme yetkisi vardır." denilerek bu haller ilgili madde de aşağıda belirtildiği şekilde sayılmıştır.
a-)Markanın tescil kapsamına giren aynı mal veya hizmetlerde, tescilli markanın aynı olan işaretin kullanılması,
b-)Halk üzerinde, işaret veya tescilli marka arasında bağlantı olduğu ihtimalide dahil, karıştırma ihtimali olan işaretin kullanılması,
c-)Sayılan bu işaretlerin kullanılmasıyla tescilli markaya zarar verilmesi veya haksız avantaj elde edilmesi,
İlgili mevzuatı belirledikten sonra somut olayımıza geldiğimizde;
Sanığın dükkanında ..... şekilli lamba, saat ve anahtarlıklar bulunarak el konulmuştur.
Müşteki .... ..... ..... 115.632 sayılı tescil belgesi ile ...... ...... markasını ekinde verdiği eşya listesinde belirttiği eşyalarda kullanmak üzere markayı adına tescil ettirmiştir. Bu eşya listesinde yakalanan eşyalardan sadece saat belirtilmiş diğer eşyalar yer almamıştır.
Marka sahibi tescil belgesine göre ...... yazısı ile birlikte belgede gösterilen civciv resmini birlikte kullanmak üzere markayı adına tescil ettirmiştir.
Sanıkta yakalanan saat ve lambalar üzerinde kendi markaları olan "....... ......." ve "...... ....." ibareleri yazılı olup ayrıca "..... .... ....." yazısı ile birlikte süsleme amaçlı olarak ....."nin kullandığı civciv resmi ve ayrı bir markaya ait çizgi resim kahramanları olan ..... ve ..... resimleri yapıştırılmıştır. Ayrıca yazı ile ....., ..... veya ...... yazılmamıştır.
Bu durumda yukarıda belirtilen 61. maddedeki markaya tecavüz sayılabilecek ihlal oluşmuşmudur? Bu hususu irdelemek icap ederse;
9. madde (a) fıkrasındaki ihlalin olabilmesi için tescilli markanın aynısı kullanılmalıdır. Tescilli marka ......yazısı ile birlikte civciv resmi birlikte kullanılmamıştır dolayısıyla aynı değildir.
(b) fıkrası halkın iki marka arasında karıştırma ihtimalini düzenlemiştir ki yakalanan malların üzerinde kendi markaları yazılıdır. Diğer resimler ise marka adı yazılı olmadan üç tane süsleme amaçlı farklı resimler yapıştırılmıştır. Bu saati alacak kişi öncelikle saatin kendi markasına bakacaktır. Kaldı ki eşya üzerinde "..... .. ......." yazısı olduğu dikkate alındığında kalitesiz olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca aynı eşya üzerinde üç ayrı çizgi film kahramanı var hangisinin hakkı ihlal edilmiştir. Sayılan bu nedenler dolayısıyla (c) fıkrasının ihlali de söz konusu olamaz.
61. Maddenin (b), (c) ve (e) fıkrasındaki eylemlerde gerçekleşmemiştir. Zira yukarıda söylendiği gibi eşyaların üzerinde kendi markası yazılı olduğu, civciv resimleri yanında "......" yazısı olmadığı dikkate alındığında markanın aynı yada ayırt edilemeyecek derecede benzerinin kullanıldığı iddia edilemez. (d) ve (f) fıkralarının olayımızla hiç ilgisi yoktur. Olayımızda iltibasta (iki şeyin birbirine karıştırılması) düşünülemez. Zira üç tane çizgi film kahramanı aynı eşya üzerinde yapıştırılıdır. Bu eşyayı satın alan kişi diğer resimleri ve eşyanın kendi markası yazılı olduğundan "......"ye ait bir eşya olmadığını anlayacaktır.
Bir örnekle açıklamak icap ederse; ..... yazılı buzdolabı üzerinde civciv resmi yapıştırılı olduğunda bu buzdolabının ....... değil de "....." buzdolabı olduğumu? anlaşılacak.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı bilirkişi orijinal eşya ile suç eşyaları karşılaştırılmamış, zabıt mümzileri dinlenilmemiştir gerekçesiyle karara itiraz etmiş ise de eşyaların üzerinde kendi markası yazılı olduğundan, orijinal eşya ile suç eşyasının karşılaştırılmaması ve zabıt mümzilerinin dinlenilmemesi hususları bu olayda marka ihlali olmadığı düşüncesiyle yarar sağlamayacağından eksik tahkikat sayılmaz.
İzah edilen nedenlerle itirazın reddi gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun kararına katılmıyorum." görüşüyle,
Çoğunluk görüşüne katılmayan diğer iki Kurul Üyesi ise, bilirkişi raporu ile anılan firma yönünden marka ihlalinin gerçekleşmediğinin kesin olarak anlaşıldığı gerekçesiyle,
İtirazın reddi yönünde oy kullanmışlardır.
SONUÇ; Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 19.07.2005 gün ve 7480-14271 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3-Yerel Mahkeme hükmünün belirtilen nedenlerle BOZULMASINA,
4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 27.12.2005 günü oyçokluğuyla karar verildi.