Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2005/6-117 Esas 2005/152 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2005/6-117
Karar No: 2005/152

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2005/6-117 Esas 2005/152 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Kayseri 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen, sanıkların hırsızlığa teşebbüs suçlarından beraatine ilişkin karar C.Savcısının temyizi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesince \"C.Savcısının esas hakkındaki görüşü alınmadan hüküm kurulması\" nedeniyle bozulmuştur. Yeniden yapılan yargılamada, sanıkların bozma kararında belirtilen hususlarda açıklama yapma ve savunma yapma hakkı tanınması gerektiği belirtilmiştir. İlk hükümde C.Savcısından esas hakkında görüş bildirmesi istenmesine rağmen, C.Savcısının beyanı nedeniyle yargılamanın sonlandırılması ise 1412 sayılı CMUK'nın 251. maddesi ve 5271 sayılı CMK'nın 216. maddesine aykırılık oluşturmuştur. Kanun maddelerinin detaylı açıklaması yapılmamıştır.
Ceza Genel Kurulu 2005/6-117 E., 2005/152 K.

Ceza Genel Kurulu 2005/6-117 E., 2005/152 K.

  • DELİLLERİ TARTIŞILMASI
  • SAVUNMA HAKKININ KISITLANAMAMASI
  • 5271 S. CEZA MUHAKEMESİ KANUNU [ Madde 307 ]
  • 5271 S. CEZA MUHAKEMESİ KANUNU [ Madde 216 ]
  • 1412 S. CEZA MUHAKEMELERİ USULÜ KANUNU (MÜLGA) [ Madde 251 ]
  • 1412 S. CEZA MUHAKEMELERİ USULÜ KANUNU (MÜLGA) [ Madde 326 ]
  • "İçtihat Metni"

    Sanıkların hırsızlığa teşebbüs suçlarından beraetlerine ilişkin Kayseri 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 22.10.2002 gün ve 636-704 sayılı hüküm, O Yer C.Savcısının temyizi üzerine, Yargıtay 6. Ceza Dairesince 05.07.2004 gün ve 11628-8760 sayı ile; "Cumhuriyet Savcısının esas hakkındaki görüşü alınmadan hüküm kurulması suretiyle CMUK"nun 251. maddesine aykırı davranılması," isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin bozulmuştur.

    Yerel Mahkemece 20.10.2004 gün ve 942-1059 sayı ile;

    "Sanıkların beraatine dair verilen 22.10.2002 ve 636-704 sayılı karar, C.Savcısınca temyiz edilmiş, C.Savcısı 04.11.2002 tarihli temyiz dilekçesinde "tanık Necati"nin hazırlık soruşturmasında sanıkların ben bu dairede oturan Şerafettin H..."ı tanırım" demek suretiyle şikayetçiye ait daireye çıktıklarını ifade etmiş, ancak yanlışlıkla bu dairenin 8 numaralı daire olduğunu bildirmiştir. Buna karşılık sanıkların 8 numaralı dairenin kapısını açıp kapattıklarını görmediğini, ancak başka dairenin kapısını açıp kapatmış olabilecekleri yönünde beyanda bulunduğunu, bunu tanığın tekrar çağrılarak açıklattırılması gerektiğinden bahisle bozulmasını talep etmiştir.

    Yukarıda izah edildiği üzere tanık Necati Yıldırım"ın her halükarda görgüye dayalı somut ve net anlatımı olmadığından tekrar dinlenmesi mahkemece gerekli ve faydalı görülmemiştir.

    C.Savcısı tevsii tahkikat isteminin reddinden sonra esas hakkında mütalaa bildirmemiş, C.Savcısını mütalaa vermeye zorlayan herH...gi bir usul hükmü olmadığından, olumsuz mütalaa değerlendirilmesi ile beraat kararı verilmiştir.

    Her şeyden önce tevsii tahkikat isteminin reddi kararı esas hükümle birlikte temyizi kabildir.

    Buna karşılık Yargıtay 6. Ceza Dairesi 05.07.2004 gün ve 11628-8760 sayılı kararıyla C.Savcısının görüşü alınmadan hüküm kurulması suretiyle CYUY.nın 251. maddesine aykırı davranıldığına işaretle kararı bozmuştur.

    CYUY"nın 251. maddesi C.Savcısının görüşünün alınmasına amirdir.

    Mahkemece C.Savcısının mütalaası sorulmuş ancak C.Savcısı mütalaa vermekten kaçınmıştır.

    C.Savcısının mütalaa vermemiş olması halinde mahkeme mütalaayı ilanihaye beklemeye mecbur değildir.

    Bu her şeyden önce mahkemenin iddia makamına karşı bağımsız olmasının bir sonucudur.

    Sonuç itibariyle mahkemenin C.Savcısından mütalaa istemesi CYUY.nın 251. maddesi kapsamında görüşünü alma niteliğindedir. Bu da mahkemece yapılmıştır. Yüksek Yargıtay 6. Ceza Dairesince eylemin sübutu noktasındaki deliller tartışılmamış, usuli aykırılıklar değerlendirilmemiş ve yanlış bir niteleme ile (Mahkemenin ısrarlı talebine rağmen mütalaa bildirilmemiş olması göz ardı edilmiş,) CYUY.nın 251. maddesine aykırı davranıldığından bahisle kararımız bozulmuş, adeta maddi hukuk usule feda edilmiştir.

    Bozma üzerine yapılan yargılamada, sübut delillerinin hali hazırda mevcut olmadığı ve bundan sonra da olamayacağı nazara alınarak bozmadan önceki aşamadaki tevsii tahkikat talebinin reddine dair kararımız doğrultusunda, usul ve yasaya aykırı bozma ilamına karşı direnme gereği ortaya çıkmıştır," gerekçeleriyle ilk hükümde direnilmiştir.

    Bu hükmün de, O Yer C.Savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya; Yargıtay C.Başsavcılığının, CYY.nın 216/2. maddesine aykırı davranıldığı gerekçesiyle bozma istekli 19.09.2005 gün ve 35486 sayılı tebliğnamesi ile Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.

    CEZA GENEL KURULU KARARI

    Sanıkların gündüzleyin, muhkem suretteki kapı kilidini kırarak bina içinde hırsızlığa teşebbüs etmekten beraatine ilişkin hüküm, Yerel C.Savcısının temyizi üzerine Özel Dairece; "Cumhuriyet Savcısının esas hakkındaki görüşü alınmadan hüküm kurulması suretiyle CYUY"nın 251. maddesine aykırı davranılması," isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin sanıklar aleyhine sonuç doğuracak şekilde bozulmuştur.

    Hükmün aleyhe bozulması halinde davaya yeniden bakacak mahkemece, gerek işlem tarihinde yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY"nın 326. maddesi, gerekse inceleme tarihinde yürürlüğe girmiş bulunmakla beraber 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca henüz uygulama yeteneği kazanmamış 5271 sayılı Yasanın 307. maddesi uyarınca sanıklardan bozmaya karşı diyeceklerinin sorulması zorunludur. Böylece sanıklara bozma kararında belirtilen ve aleyhlerinde sonuç doğuracak olan hususlarda açıklamada bulunma, bozma kararını tartışma ya da gerekli görülen hallerde savunma yapma ve savunmalarını doğrulayacak kanıt sunma olanağı tanınmalıdır. Bu hüküm, savunma hakkının kısıtlanamayacağı ilkesine dayanmakta olup, uygulamasında zorunluluk bulunan buyurucu kurallardandır.

    İncelenen dosyada hüküm sanıklar aleyhine bozulduğu halde davetiye tebliğine rağmen duruşmaya gelmediklerinden bahisle bozmaya karşı diyecekleri sorulmadan ve sadece müdafilerinin görüşü ile yetinilerek CYUY"nın 326. maddesine aykırı biçimde direnme hükmü kurulduğu anlaşılmaktadır.

    Diğer yönden; ilk hükümde Mahkemece, C.Savcısından esas hakkında görüş bildirmesi istenmesine rağmen, C.Savcısının soruşturmanın genişletilmesi yönündeki isteminin kabul edilmemesi nedeniyle, esas hakkında mütaalasını bildirmeyeceğini açıkça beyan etmesi nedeniyle, mahkemenin ilk uygulamasında hukuka aykırılık bulunmadığı savunulabilirse de, bozmadan sonra yapılan yargılamada, C.Savcısının bozma ilamına uyulması yönündeki istemi aynı zamanda esas hakkında görüş bildireceği anlamını taşıdığından, bu beyandan sonra C.Savcısından esas hakkındaki görüşünün sorulmaması suretiyle yargılamanın sonlandırılması işlem tarihinde yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY"nın 251 ve direnme kararından sonra yürürlüğe giren 5271 sayılı CYY.nın 216. maddesine aykırılık oluşturmaktadır.

    Bu itibarla diğer yönleri incelenmeyen direnme hükmünün açıklanan bu iki nedenle bozulmasına karar verilmelidir.

    SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;

    1-Yerel Mahkeme direnme hükmünün diğer yönleri incelenmeksizin öncelikle saptanan usule ilişkin nedenlerle BOZULMASINA,

    2- Dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere, Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 29.11.2005 günü oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara