"İçtihat Metni"
Mal Beyanında bulunmamak suçundan sanık Mehmet V..... hakkında, Üsküdar 1. İcra Ceza Mahkemesince İİY"nın 337/1. maddesi uyarınca verilen ceza tertibine yer olmadığına ilişkin 16.04.2004 gün ve 936-1300 sayılı hüküm,
Şikayetçi vekilinin temyizi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 17. Hukuk Dairesince 28.02.2005 gün ve 14534-1686 sayı ile;
"Duruşma açılarak verilmesi gereken kararın duruşma açılmadan evrak üzerinde verilmesinin karara karşı temyiz yolunu kapatmadığı anlaşılmakla, yapılan temyiz incelemesinde;
Ceza tertibine yer olmadığına dair kararın duruşma açılıp yapılacak yargılama sonunda verilebileceği gözetilmeden, duruşma açılmadan evrak üzerinde yazılı şekilde karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmuş,
Yerel Mahkemece, sanık bozmadan haberdar edilmeksizin, duruşma açılarak yapılan yargılamada 10.05.2005 gün ve 392-677 sayı ile;
"CYUY"nın 223/son maddesi hükmü, sanığın sorgusundan dolayısıyla duruşmadan da sarfınazar edilmesini gerektirmekte, CYUY"nın 253/son maddesi hükmü de varılan bu sonucu doğrulamaktadır. İcra suçlarının kendilerine özgü yapısı ve kuralları bulunmaktadır." gerekçesiyle ilk hükümde direnilmiştir.
Bu hükmün de şikayetçi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C.Başsavcılığınca 2797 sayılı Yargıtay Yasasının 28. maddesine 5219 sayılı Yasa ile eklenen fıkra gereğince tebliğname düzenlenmeksizin Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Mal beyanında bulunmama suçundan dolayı evrak üzerinde yapılan inceleme sonunda sanık hakkında verilen ceza tertibine yer olmadığına ilişkin hüküm, temyiz üzerine Özel Dairece: "bu kararın ancak duruşma açılıp yapılacak yargılama sonunda verilebileceği" gerekçesiyle bozulmuştur.
Yerel Mahkeme ise, sanığı bozmadan haberdar etmeksizin, duruşma açarak yaptığı yargılama sonunda önceki hükümde direnmiş olup, bu suretle 1412 sayılı CYUY"nın 326. maddesine aykırı davranıldığı gibi, ayrıca bozma gereğinin eylemli olarak yerine getirildiği, dolayısıyla bozmaya eylemli olarak uyulduğu saptanmış ise de;
Hüküm tarihinden sonra 31.5.2005 gün ve 5358 sayılı Yasanın 7. maddesi ile İİY"nın 337. maddesinde yapılan değişiklikle "Yükümlülüklerin yerine getirilmemesi" başlığı altında, disiplin hapsini gerektiren bir eylem olarak düzenlenen mal beyanında bulunmama suçu, suç ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan İİY"nın 337. maddesinde yazılı cezanın üst sınırına göre TCY"nın 102/6 maddesi uyarınca altı aylık asli dava zamanaşımına tabidir. Aynı Yasanın 105/1 maddesi gereğince, Yasanın bir seneden aşağı zamanaşımı süresi tayin ettiği hallerde her türlü usulî işlem zamanaşımını keser; yine aynı maddenin 2 nci fıkrası uyarınca bir sene içinde mahkûmiyet kararı verilmemesi halinde dava zamanaşımına uğrar. Ancak 09.03.1939 gün ve 22/31 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere, suç tarihinden itibaren başlayacak bir senelik sürenin başında veya sonunda olduğuna bakılmaksızın mahkûmiyet kararı verilmekle zamanaşımı kesilir ve altı aylık aslî dava zamanaşımı süresi yeniden işlemeye başlar.
Somut olayda, suçun işlendiği 17.01.2004 tarihinden başlayan bir yıllık süre içinde mahkumiyet kararı verilmemiş, bu nedenle inceleme tarihi itibariyle dava zamanaşımı süresi dolmuş bulunduğundan, Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına, 5320 sayılı Yasanın 8. maddesindeki düzenleme nedeniyle, 1412 sayılı CYUY"nın halen yürürlükte bulunan 322/1 maddesine göre bu hususta Ceza Genel Kurulunca da karar verilmesi olanağı bulunduğundan, davanın gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 5271 sayılı CYY"nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesine karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;
1- Yerel Mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA,
2- CYUY"nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak bu hususta karar verilmesi mümkün bulunduğundan, sanık hakkındaki davanın gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle 765 sayılı TCY"nın 102/6 ve 105/2. maddeleri ile 5271 sayılı CYY"nın 223/8. maddesi uyarınca DÜŞÜRÜLMESİNE,
3-Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 29.11.2005 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.