Esas No: 2020/18620
Karar No: 2022/21789
Karar Tarihi: 03.11.2022
Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2020/18620 Esas 2022/21789 Karar Sayılı İlamı
4. Ceza Dairesi 2020/18620 E. , 2022/21789 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Kasten yaralama, hakaret
KARAR
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi, kararın niteliği ile suç tarihine göre, dosya görüşüldü:
Temiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
1)CMK’nın 170. maddesinin 3, 4 ve 6. fıkraları uyarınca, iddianamede mağdur veya suçtan zarar görenlerin kimliği, yüklenen suç ve uygulanması gereken kanun maddeleri mevcut delillerle ilişkilendirilerek yüklenen suçu oluşturan olaylar gösterilmeli, aynı Kanunun 225. maddesine göre de, hüküm ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilmelidir. Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen 21/02/2012 gün 4/570-51 sayılı Kararında açıklandığı üzere, soruşturma evresinde elde ettiği kanıtlardan ulaştığı sonuca göre iddianameyi hazırlamakla görevli iddia makamı, CMK'nın 225/1. maddesi uyarınca kovuşturma aşamasının sınırlarını belirlemektedir. Bu bakımdan iddianamede yüklenen suçun unsurlarını oluşturan fiil/fiillerin nelerden ibaret olduğunun hiçbir duraksamaya yer bırakmayacak biçimde açıklanması zorunludur. Böylelikle sanık, iddianameden üzerine atılı suçun ne olduğunu hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde anlamalı, buna göre savunmasını yapabilmeli ve kanıtlarını sunabilmelidir. İddianame, sanığa isnat edilen ve suç sayılan maddi fiilleri açıkça göstermeli, hukuki nitelendirmesi yapılan fiilin kanunda karşılığı olan suç ve cezası hakkında bilgi içermelidir. İsnat edilen suçun dayanağı olan maddi olaylar hakkında savunmasını yapabilecek şekilde sanığın bilgilendirilmemesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin adil yargılanma hakkına ilişkin 6/3-a maddesinin ihlaline de yol açacaktır.
Bu açıklamalar ışığında ... Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen iddianamede, sanık hakkında mağdur ...’e yönelik hakaret ve kasten yaralama suçlarından açılan bir dava olmadığı gibi bu suçlara dair bir sevk maddesinin de bulunmadığı, kaldı ki soruşturma aşamasında sanık hakkında mağdur ...’e yönelik kasten yaralama eylemi nedeniyle ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmakla, mağdur ...’e yönelik hakaret ve kasten yaralama suçlarından CMK'nın 170. maddesine uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığı halde yargılamaya devam edilerek yazılı şekilde karar verilerek Anayasanın 90, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin adil yargılanmayı düzenleyen 6. ve CMK.nın 225/1. maddelerine aykırı davranılması,
2)Mağdur ...’e yönelik kasten yaralama suçunun soruşturma ve kovuşturmasının şikayete tabi olduğu ve mağdur ...’in 26/01/2011 tarihli kolluk ifadesinde, sanık hakkında şikayetçi olmadığını beyan etmesi karşısında, takibi şikayete bağlı olan kasten yaralama suçunda şikayet yokluğu nedeniyle CMK’nın 172/1. maddesi gereğince kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesi gerekirken dava açılması yasaya uygun değil ise de, açılmış bu davada kovuşturma şartı olan şikayetin yokluğu nedeniyle CMK’nın 223/8. maddesinin ilk cümlesi gereğince düşme kararları verilmesi gerekirken, yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,
Kabule göre de;
3)TCK’da hapis cezası ile adli para cezasının seçenekli yaptırım olarak öngörüldüğü hallerde, TCK'nın 61. maddesinde öngörülen ölçütlere göre somut olay irdelenip, anılan Kanunun 3. maddesindeki fiille orantılı ceza verilmesi ilkesi de gözetilerek, öncelikle seçenekli yaptırımlardan hangisinin seçildiğinin gösterilmesi, sonrasında da alt ve üst sınırlar arasında temel cezanın belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, mükerrir olmayan sanık hakkında, seçimlik ceza öngören hakaret ve kasten yaralama suçlarında yeterli gerekçe gösterilmeden temel ceza olarak hapis cezası tercih edilmesi,
4)Olayın çıkış sebebine dair tarafların karşılıklı iddiaları ve dosya kapsamına göre ilk haksız hareketin kimden geldiğinin şüpheye yer bırakmayacak şekilde tespit edilemediğinde sanık hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanması gerektiği yönündeki Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22/10/2002 tarih ve 2002/4-238-367 E-K sayılı kararı doğrultusunda, haksız tahrik hükümlerini düzenleyen TCK’nın 29. maddesi kapsamında bir değerlendirme yapılmadan sanık hakkında hüküm kurulması,
Kanuna aykırı, sanık ...’in temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnameye aykırı olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 03/11/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.