Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2005/17.HD-148 Esas 2005/135 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2005/17.HD-148
Karar No: 2005/135

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2005/17.HD-148 Esas 2005/135 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Sanık Barış B. hakkında, mal beyanında bulunmamak suçundan ceza tertibine yer olmadığına karar verildi. Ancak temyiz incelemesi sonucunda, duruşma açmadan karar verilmesinin yanlış olduğuna karar verilerek hükmün bozulması gerektiği belirtildi. Yerel Mahkeme ise bu karara direnerek, sanığın sorgusunun yapılmamış olması durumunda duruşmanın açılmasının gereksiz olduğunu ve icra suçlarının farklı bir şekilde ele alınması gerektiğini belirtti. Ancak, Ceza Genel Kurulu'nun analizine göre, dava zamanaşımı süresinin geçmesi nedeniyle sanık hakkındaki davayı düşürmeye karar verildi. Kararda geçen kanun maddeleri: 765 S. Türk Ceza Kanunu (mülga) Madde 102, 5271 S. Ceza Muhakemesi Kanunu Madde 223, 5320 S. Ceza Muhakemesi Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama şekli hakkında Kanun Madde 8.
Ceza Genel Kurulu 2005/17.HD-148 E., 2005/135 K.

Ceza Genel Kurulu 2005/17.HD-148 E., 2005/135 K.

  • DURUŞMA AÇILMASI ZORUNLULUĞU
  • 5271 S. CEZA MUHAKEMESİ KANUNU [ Madde 223 ]
  • 5320 S. CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ... [ Madde 8 ]
  • 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 102 ]
  • 1412 S. CEZA MUHAKEMELERİ USULÜ KANUNU (MÜLGA) [ Madde 223 ]
  • 1412 S. CEZA MUHAKEMELERİ USULÜ KANUNU (MÜLGA) [ Madde 253 ]
  • "İçtihat Metni"

    Mal beyanında bulunmamak suçundan sanık Barış B..... hakkında duruşma açılmadan tensiple birlikte ceza tertibine yer olmadığına ilişkin Üsküdar 1. İcra Ceza Mahkemesince 16.04.2004 gün ve 990-1339 sayı ile verilen kararın yakınan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 17. Hukuk Dairesince 28.02.2005 gün ve 14537-1702 sayı ile;

    "Duruşma açılarak verilmesi gereken kararın duruşma açılmadan evrak üzerinde verilmesinin karara karşı temyiz yolunu kapatmadığı anlaşılmakla, yapılan temyiz incelemesinde;

    Ceza tertibine yer olmadığına dair kararın duruşma açılıp yapılacak yargılama sonunda verilebileceği gözetilmeden, duruşma açılmadan evrak üzerinde yazılı şekilde karar verilmesi" isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

    Yerel Mahkeme ise 10.05.2005 gün ve 394-679 sayı ile; "Adil yargılanma, makul sürede yargılanmadır. (Anayasa m. 90/son, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi m. 6)

    CMUK. 223/son maddesinin sanığın sorgusundan sarfınazar hükmü, duruşmadan da sarfınazar edilmesini gerektirmektedir. Çünkü, sanığın sorgusu yapılmayacak ve delil toplanmayacak ise, açılacak duruşmada yapılacak işlem ne olacaktır? CMUK. 253/son maddesi hükmü de varılan bu sonucu doğrulamaktadır. Kaldı ki, takiplerin akamete uğratılmasını önlemeyi amaçlayan icra suçlarının ve disipliner mahiyetteki cezalarının, genel suç ve ceza teorileri ve kuralları içinde ve aynı mahiyette kabul edilmeleri de mümkün değildir. Ayrıca, icra ve infaz safhasında gerçek görevleri icra ve infaz olan makamlarca yeni yargılama ve duruşmaların başlatılması, endişe edilir ki ileride daha başka icra ve infaz makamlarına lüzum gösterebilir.

    Açıklanan sebeplerle bozma, anılan hükümlere, İİY.nın ilke ve amaçlarına uygun görülememiştir. Nitekim Yargıtay 16. Hukuk Dairesi de aynı mülahaza ile mahkememizin emsal kararları hakkında davayı esastan inceleyerek davanın ortadan kaldırılmasına karar vermiştir." gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.

    Bu kararın da yakınan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, 2797 sayılı Yargıtay Yasasının 28. maddesine 5219 sayılı Yasa ile eklenen fıkra gereğince tebliğname düzenlenmeden Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.

    CEZA GENEL KURULU KARARI

    Sanık hakkında mal beyanında bulunmamak suçundan ceza tertibine yer olmadığına karar verilen olayda Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, bu kararın duruşma açılmadan verilip verilemeyeceğine ilişkindir.

    Ancak, incelenen dosya içeriğine göre;

    Bozmadan sonra yapılan yargılamada her ne kadar duruşma açılmak suretiyle bozma kararının gereği yerine getirilmiş ve böylece bozma kararına eylemli biçimde uyulmuş ise de; İİY.nın 337. maddesinde düzenlenen mal beyanında bulunmama suçu, maddede yazılı cezanın üst sınırı itibariyle suç tarihinde yürürlükte olan 765 sayılı TCY.nın 102/6. maddesi gereğince altı aylık dava zamanaşımı süresine tabidir. Aynı Yasanın 105/2. maddesi uyarınca bir yıl içinde mahkûmiyet kararı verilmesi zorunlu olup, 9.3.1939 gün ve 22/31 sayılı İBK.da da açıklandığı üzere, suç tarihinden itibaren işlemeye başlayacak bir senelik zamanaşımı süresinin başlangıç veya sonlarında verildiğine bakılmaksızın karar verilmekle zamanaşımı süresi yeniden işlemeye başlayacaktır.

    Somut olayda suç tarihi 01.01.2004 olup, Yerel Mahkemece sanık hakkında ceza tertibine yer olmadığına karar verilmiştir. Her türlü usuli işlemin zamanaşımını keseceği ve bir yıl içinde mahkûmiyet kararı verilmesi gerektiği nazara alındığında, suç tarihinden itibaren işlemeye başlayan dava zamanaşımı süresi inceleme tarihinden önce dolmuştur. O halde, sanık hakkındaki davanın zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine karar verilmelidir.

    SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;

    1- Diğer yönleri incelenmeyen Yerel Mahkeme direnme hükmünün gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle BOZULMASINA,

    2- Bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında 5320 sayılı Yasanın 8. maddesinin 1. fıkrasının yaptığı gönderme nedeniyle 1412 sayılı CYUY"nın temyiz incelemesi yönünden halen uygulanması olanağı bulunan 322. maddesinin 1. fıkrasının verdiği yetkiye dayanılarak, sanık hakkındaki davanın gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle 765 sayılı TCY"nın 102/6 ve 5271 sayılı CMY"nın 223/8. maddesi uyarınca DÜŞÜRÜLMESİNE,

    Dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 22.11.2005 günü oybirliği ile karar verildi.

    Hemen Ara