Esas No: 1996/64
Karar No: 1996/47
Karar Tarihi: 12/12/1996
AYM 1996/64 Esas 1996/47 Karar Sayılı Norm Denetimi İlamı
Esas Sayısı:1996/64
Karar Sayısı:1996/47
Karar Günü:12.12.1996
R.G. Tarih-Sayı:24.04.1998-23322
İPTAL DAVASINI AÇAN : Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyeleri Oya ARASLI, 0. Mümtaz SOYSAL ve 111 milletvekili
İPTAL DAVASININ KONUSU : 30.8.1996 günlü, 4182 sayılı "Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Taşınmaz Mallarının Satışı Hakkında Kanun"un, Anayasa"nın 2., 6., 7., 8., 10., 35. ve 153. maddelerine aykırılığı savıyla iptaline ve yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesi istemidir.
II YASA METİNLERİ
Aİptali İstenen Yasa
İptali istenen 30.8.1996 günlü, 4182 sayılı Yasa tümüyle şöyledir:
"Amaç ve Kapsam :
MADDE 1 Bu Kanunun amacı, kamu kurum ve kuruluşlarının mülkiyetinde bulunan ve bir kamu hizmeti için gerekli olmayan taşınmaz malların satılarak tasfiye edilmesidir.
Bakanlar Kurulunun Yetkileri :
MADDE 2 4046 sayılı Kanuna göre özelleştirme kapsamına alınanlar hariç olmak üzere, kamu kurum ve kuruluşlarına ait sosyal tesisler ve kamu hizmeti için gerekli olmayan taşınmaz malların satış, ilke ve yöntemlerinin tespitine, 1050 sayılı Muhasebei Umumiye Kanununun 24 üncü maddesinde belirtilen parasal sınırların kaldırılmasına, 2946 sayılı Kamu Konutları Kanununa tabi kuruluşların kullanımında veya mülkiyetinde bulunan kamu konutlarının tahsislerinin kaldırılıp kaldırılmamasına, bu konutlardan satılacakların tespitine, satışın peşin veya taksitle olmasına, satış ilke ve yöntemlerinin belirlenmesine, satılacak konutların imar, ifraz ve kat mülkiyetinin kurulmasına ilişkin yeni esas ve usullerin belirlenmesine Bakanlar Kurulu yetkilidir.
MADDE 3 Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 4 Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür."
B Dayanılan Anayasa Kuralları
İptal gerekçesinde dayanılan Anayasa kuralları şunlardır:
1 "MADDE 2. Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir."
2 "MADDE 6. Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir.
Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır.
Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz."
3 "MADDE 7. Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez."
4 "MADDE 8. Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir."
5 "MADDE 10. Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar."
6 "MADDE 35. Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz."
7 "MADDE 153. Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir. İptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz.
Anayasa Mahkemesi bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tamamını veya bir hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemez.
Kanun, kanun hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmî Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmî Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez.
İptal kararının yürürlüğe girişinin ertelendiği durumlarda, Türkiye Büyük Millet Meclisi, iptal kararının ortaya çıkardığı hukukî boşluğu dolduracak kanun tasarı veya teklifini öncelikle görüşüp karara bağlar.
İptal kararları geriye yürümez.
Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar."
III İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü"nün 8. maddesi gereğince Yekta Güngör ÖZDEN, Selçuk TÜZÜN, Ahmet N. SEZER, Samia AKBULUT, Haşim KILIÇ, Yalçın ACARGÜN, Mustafa BUMİN, Lütfi F. TUNCEL, Mustafa YAKUPOĞLU, Fulya KANTARCIOĞLU ve Aysel PEKİNER"in katılmalarıyla 4.10.1996 gününde yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine, yürürlüğü durdurma isteminin bu konudaki rapor geldikten sonra karara bağlanmasına oybirliğiyle karar verilmiştir.
IV YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI
Dava konusu 4182 sayılı "Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Taşınmaz Mallarının Satışı Hakkında Kanun"un Anayasa"ya aykırılığı saptandığından, uygulanmasından doğacak ve sonradan giderilmesi olanaksız durumların ve zararların önlenmesi ve iptal kararının sonuçsuz kalmaması için 12.12.1996 günlü, Esas: 1996/64 (Y.D.), Karar: 1996/9 sayılı Yürürlüğü Durdurma kararı verilmiş ve bu karar 14.12.1996 günlü, 22847 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanmıştır.
V ESASIN İNCELENMESİ
Dâvanın esasına ilişkin rapor, dâva dilekçesi ve ekleri, iptali istenen Yasa, dayanılan Anayasa kuralları ile gerekçeleri ve öbür yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A Anayasa"ya Aykırılık Sorunu
4182 sayılı Yasa"nın 1. maddesinde, kamu kurum ve kuruluşlarının mülkiyetinde bulunan taşınmaz mallardan kamu hizmeti için gerekli olmayanların satılarak tasfiye edilmesi amaçlanmaktadır. Yasa"nın 2. maddesinde de, "4046 sayılı Kanuna göre özelleştirme kapsamına alınanlar hariç olmak üzere, kamu kurum ve kuruluşlarına ait sosyal tesisler ve kamu hizmeti için gerekli olmayan taşınmaz malların satış, ilke ve yöntemlerinin tespitine, 1050 sayılı Muhasebei Umumiye Kanununun 24 üncü maddesinde belirtilen parasal sınırların kaldırılmasına, 2946 sayılı Kamu Konutları Kanununa tabi kuruluşların kullanımında veya mülkiyetinde bulunan kamu konutlarının tahsislerinin kaldırılıp kaldırılmamasına, bu konutlardan satılacakların tespitine, satışın peşin veya taksitle olmasına, satış ilke ve yöntemlerinin belirlenmesine, satılacak konutların imar, ifraz ve kat mülkiyetinin kurulmasına ilişkin yeni esas ve usullerin belirlenmesine Bakanlar Kurulu yetkilidir" denilmektedir.
1 Yasa"nın Tümünün Anayasa"nın 153. Maddesi Yönünden İncelenmesi
Dava dilekçesinde, iptal konusu Yasa"yla, SİT alanları veya doğal servet kaynakları içinde yer alan bazı taşınmazların satılmasının düşünüldüğü, oysa bunların özel mülkiyete konu olamayacak yerlerden bulunduğu konusunda Anayasa Mahkemesi kararının bulunduğu; ayrıca yine bu yasayla, yabancılara mülk satışının gündemde olduğu ve ikinci kaynak paketinde, özel turistik sahaların yabancılara satılması için çalışmaların başlatıldığının belirtildiği, bununla kastedilenin dava konusu yasa olduğu; buna karşın yabancılara taşınmaz mal satılamayacağı konusunda çeşitli Anayasa Mahkemesi kararlarının bulunduğu, böylece kaynak sağlamak gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi kararlarının etkisiz hale getirilmesinin amaçlandığı, bunun da Anayasa"nın 153. maddesine aykırılık oluşturduğu ileri sürülmektedir.
Dâva dilekçesinde belirtilen Anayasa Mahkemesi"nin iptal kararları, Madenlerin Aranma ve İşletilmesi Hakkındaki 4268 sayılı Yasa"nın değişik 2. maddesine, Tapu Yasası"nın 35. ve Köy Yasası"nın 87. Maddesine Birer Fıkra Eklenmesine Dair 3029 sayılı Yasa"nın 1. ve 2. maddelerine ve 3987 sayılı Özelleştirme Yetki Yasası"na ilişkindir. Bu Yasalarla dâva konusu 4182 sayılı Yasa karşılaştırıldığında aralarında konu, amaç, teknik, içerik ve kapsam yönünden benzerlik bulunmadığından, Yasa"da Anayasa"nın 153. maddesine aykırılık görülmemiştir.
2 Yasa Maddelerinin İncelenmesi
a 1. Maddenin İncelenmesi
Dava dilekçesinde, 4182 sayılı Yasa"nın bir "yetki yasası" niteliğinde olduğu, "Amaç ve Kapsam" başlığını taşıyan 1. maddesinde "Bu Kanunun amacı, kamu kurum ve kuruluşlarının mülkiyetinde bulunan ve bir kamu hizmeti için gerekli olmayan taşınmaz malların satılarak tasfiye edilmesidir" denildiği, ancak kamu hizmeti için gerekli olmama ölçütünün Yasa"da belirlenmediği, konunun "kaynak sıkıntısı sonucu gündeme getirildiği, kamu kurum ve kuruluşlarının özel mülkiyetinde bulunan arsa ya da tesislerin bu Yasa"ya gerek duyulmadan da mevcut yasalarla satışları olanaklı iken, bunlara uyulmadan satılmasının Anayasa"nın 2., 6., 7., 8., 10. ve 35. maddelerine aykırılık oluşturduğu ileri sürülerek iptali istenilmiştir.
Anayasa"nın 35. maddesinde, "Herkes mülkiyet ve miras hakkına sahiptir. Bu haklar ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz" denilmektedir.
Mülkiyet hakkı, genel olarak bir kimsenin başkasına zarar vermeden, yasaların koyduğu sınırlamalara uyarak, bir şey üzerinde dilediği biçimde kullanma, ürünlerinden yararlanma, tasarruf etme (başkasına devretme biçimini değiştirme, harcama ve tüketme hatta yoketme) yetkilerini anlatır. Bir kamu varlığının satışında kamu mülkiyeti sona erdiğinden, özel mülkiyet için Anayasa"nın getirdiği koruma ve güvence, kamu mülkiyeti için de geçerlidir. Bu nedenle, kamu mülkiyetinin sona erdirilmesine ilişkin esasların yasayla düzenlenmesi, Anayasa"nın 35. maddesinin getirdiği bir zorunluluktur. Kişisel mülkiyeti güvenceye bağlayan Anayasa"nın kamu mülkiyetini güvencesiz bıraktığı düşünülemez. 35. maddenin birinci fıkrası yanında ikinci ve üçüncü fıkralarındaki bu hakkın ancak yasayla sınırlandırılabileceği ve kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağı hususları kamu mülkiyetini de kapsamaktadır.
İdarenin mülkiyet hakkının sınırsız ve mutlak olduğunu söylemek olanaklı değildir. İdarenin malik olduğu taşınmaz mallar üzerindeki mülkiyet hakkının "kamu yararı", "hazine yararı", "iyi idare" kavramlarıyla sınırlandırıldığını kabul etmek gerekmektedir. Dava konusu yasayla, idarenin malik olduğu ve bir kamu hizmeti için gerekli olmayan taşınmazlarının büyük bir bölümünün satılması öngörülmektedir. İdarenin mülkiyetindeki bu taşınmaz malları satarak tasfiye etmesinde, mülkiyet hakkının kamu yararına aykırı kullanılmasından söz edilemez.
Davacılar, İdarenin elindeki taşınmazları yürürlükteki kurallara göre satabileceğini, yeni bir yasaya gerek bulunmadığını, ayrıca kamu hizmeti için gerekli olmama ölçütünün belirli olmadığını iddia etmektedirler.
Yasama organının, Anayasa"ya aykırı olmamak koşuluyla her konuda yasal düzenleme yapabileceği dikkate alındığında, kamu kurum ve kuruluşlarına ait taşınmazların satışına ilişkin kural koymasında Anayasa"ya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Ayrıca kamu hizmeti için hangi taşınmazın gerekli olmadığının saptanması, idarenin takdir alanı içerisindedir. Çünkü, kamu hizmetlerinin çeşitliliğinin zamanla değişmesi, gereklilik konusunda ölçüt getirilmesini olanaksız kılmaktadır.
Maddenin Anayasa"nın 35. maddesine aykırı bir yönü bulunmamaktadır.
b 2. Maddenin İncelenmesi
aa Anayasa"nın 2., 6., 7., 8. ve 11. Maddeleri Yönünden İnceleme
Dâvacılar, 4182 sayılı Yasa"nın 2, maddesinde, satılarak tasfiyesi öngörülen; çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarının mülkiyetinde bulunan, ayrı yasalara tâbi taşınmazların tek bir statüye getirildiğini ve bunların satışı amacıyla imardan, kat mülkiyetine kadar çeşitli yasalarda değişiklik yetkisi verildiğini, iptali istenen Yasa"nın bu kapsamıyla bir yetki yasası biçiminde olduğunu, hatta kanun hükmünde kararnameler ile değil de, Bakanlar Kurulu kararıyla değişiklik yapma yetkisi tanındığı için, bir yetki yasasından bile geniş olanaklar içerdiğini, yetki yasasının hiç olmazsa Anayasal bir kurum olduğunu ve Anayasa"da sınırlarının çizildiğini, iptali istenen Yasa"yla ise Anayasa"ya aykırılık taşıyacak alanları, kanun hükmünde kararname ile değil, doğrudan Bakanlar Kurulu kararı ile belirleme yetkisinin verildiğini, bir yetki yasasında bile "sınırlı ve somut" olma koşulu aranırken, bu Yasa"da Bakanlar Kurulu"na, bir taşınmazın kamu hizmeti için gerekli olup olmadığına karar verme, satış ilke ve yöntemlerini kamu konutlarının hangilerinin, hangi koşullarla satılacaklarını ve hepsinden daha önemlisi, bunlara ilişkin imar, ifraz ve kat mülkiyeti konularında yeni esas ve usulleri belirleme yetkisinin verildiğini, üstelik bu yetkinin, süresiz olduğunu ve kanun hükmünde kararname bile çıkarmadan, bir Bakanlar Kurulu kararıyla ilgili yasalarda, değiştirme yapma anlamına geldiğini, aralarında başta İmar Kanunu, Kıyı Kanunu, Köy Kanunu, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, Belediye Kanunu, Büyükşehir Belediye Kanunu, Kat Mülkiyeti Kanunu vb. olmak üzere 23 yasayı, 2 kanun hükmünde kararnameyi, 39 yönetmeliği değiştirme yetkisini içerdiğini, oysa, Bakanlar Kurulu"na yetki tanınan alanlardan bazılarında örneğin, orman ve kıyılarda imar ve mülkiyet ile ilgili konuların doğrudan Anayasa tarafından sınırlandığını bu hususların Anayasa"nın 2., 6., 7., 8., 11., 35. maddeleri ile Başlangıç Bölümü"nün dördüncü paragrafına aykırılık oluşturduğundan iptali gerektiğini ileri sürmüşlerdir.
Anayasa"nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti"nin toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan sosyal bir hukuk devleti olduğu hükme bağlanmış, başlangıç bölümünün dördüncü paragrafında kuvvetler ayrımının, Devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip, belli Devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı uygar bir işbölümü ve işbirliği olduğu; üstünlüğün ancak Anayasa ve yasalarda bulunduğu belirtilmiştir. Anayasa"nın 6. maddesinde, kayıtsız şartsız milletin olan egemenlik hakkının, Anayasa"nın koyduğu kurallar içinde yetkili kılınan organlar eliyle kullanılacağı, egemenliğin kullanılmasının hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamayacağı gibi hiçbir kimse veya organın da kaynağını Anayasa"dan almayan bir devlet yetkisi kullanmayacağı öngörülmüştür.
Anayasa"nın 7. maddesinde, yasama yetkisinin Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisi"nde olduğu, bu yetkinin devredilemeyeceği; 8. maddesinde yürütme yetkisinin ve görevinin Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından Anayasa ve yasalara uygun olarak kullanılacağı ve yerine getirileceği; 9. maddesinde de, yargı yetkisinin Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı belirtilmiştir. Böylece egemenliğin kullanılmasında yetkili organlar işlevleriyle birlikte belirlenmiş ve kuvvetler ayrımı, Anayasa"nın temel ilkelerinden biri olarak kabûl edilmiştir.
Anayasa"nın 11. maddesinde de, Anayasa hükümlerinin yasama, yürütme ve yargı organlarını, yönetim makamlarını ve öbür kuruluş ve kişileri bağlayıcı temel hukuk kuralları olduğu, yasaların, Anayasa"ya aykırı olamayacağı açıklanmıştır. Bir yasanın Anayasa"ya uygun görülebilmesi, Anayasa Mahkemesi kararıyla getirilen yorumlar çerçevesinde, Anayasa kurallarına uygunluğuyla olanaklıdır.
Dava konusu 4182 sayılı Yasa"nın, 4046 sayılı Yasa"ya göre özelleştirme kapsamına alınanlar hariç olmak üzere, kamu kurum ve kuruluşlarının mülkiyetinde bulunan taşınmaz malların satışında, Bakanlar Kurulu"nun yetkilendirilmesini düzenleyen 2. maddesi, bu Anayasa kurallarına göre irdelendiğinde; Bakanlar Kurulu"na yasama organınca verilen yetkinin çerçevesi ve sınırlarının çizilmediği, kural koyma yetkisi verilerek geniş takdir alanı bırakıldığı, genel olarak konuyla ilgili tüm yasalarda yürürlükteki mevzuat kuralları dışında satış usulü saptama yetkisi tanındığı, 1050 sayılı Yasa uyarınca her yıl Bütçe Yasası"nda belirlenen sınırın üzerindeki taşınmazları bir yasa olmaksızın ve 2886 sayılı Devlet İhale Yasası"ndaki yöntemlere uyulmaksızın satabilme izni verildiği anlaşılmaktadır.
Ayrıca, 2946 sayılı Kamu Konutları Kanunu"na bağlı konutların satışında, hangilerine öncelik verileceği ve hizmet gereklerinin neler olduğu da belirgin değildir. Satılacak kamu konutlarında gerektiğinde kat mülkiyetinin kurulması ve imar, ifraz işlemlerinin yapılmasındaki esasların, yasayla belirlenmesi zorunluyken bu konulara ilişkin düzenleme ve kural koyma yetkisi Bakanlar Kurulu"na devredilmiştir. Kamu arsa ve arazilerinin de, gerçek değeri üzerinden satılması ve bu satışlarda idarenin takdir yetkisini kullanırken keyfiliğe yol açabilecek bir düzenlemeyi engelleyecek herhangi bir esas ve sınır da yasada yer almamıştır. Kamu kurum ve kuruluşlarının mülkiyetindeki taşınmaz malların satılarak tasfiyesi ile ilgili tüm yetkiler Bakanlar Kurulu"na bırakılmış ve Bakanlar Kurulu"na, kendi uygulayacağı kuralları kendisinin koyması olanağı verilerek yasama yetkisi devredilmiştir.
Hiçbir devlet organı, Anayasa"dan aldığı yetkiyi, başka bir organa devredemez. Yasama yetkisinin devredilmezliği, yasa niteliğinde veya yasa gücünde işlemler yapma yetkisinin devredilmezliği anlamına gelir. Eğer bir düzenleyici işlem, mevcut yasa hükümlerini değiştirebiliyor veya yürürlükten kaldırabiliyorsa, bu işlem yasa niteliğinde ve gücündedir. Çünkü bir hukuksal işlem, ancak kendisine eşdeğerli olan bir işlemle değiştirilebilir, kaldırılabilir. Buna göre, yasama organı, başka bir devlet organına yürürlükteki yasa kurallarını değiştirme ve kaldırma yetkisi veremez. Bu yasayla yürütme organına yasama yetkisini sınırsız biçimde kullanma olanağının tanınmış olması yasama yetkisinin devri niteliğindedir.
4182 sayılı Yasa"nın 2. maddesi yukarıda açıklanan nedenlerle Anayasa"nın Başlangıç Bölümünün 4. paragrafı ile 2., 6., 7., 8. ve 11. maddelerine aykırılık oluşturmaktadır.
bb Anayasa"nın 35. Maddesi Yönünden İnceleme
Kamu varlıklarının satılmasında düzenleme yetkisi yasama organınındır. Bu yetki, yasama organının kamu mülkiyetinin koruyucusu olmasının da doğal sonucudur. Kamu varlığının satışında, kamu mülkiyeti sona erdiğinden bu satışların esas ve yöntemlerine ilişkin bir düzenlemenin yasayla yapılması zorunludur.
Dava konusu Yasa"nın 2. maddesinde, bu taşınmazların satış yöntemlerinin düzenlenmesi Bakanlar Kurulu kararına bırakılmıştır. Bakanlar Kurulu"na genel olarak konuyla ilgili tüm yasalarda değişiklik yapma ve yürürlükteki kurallar dışında satış yöntemi saptama yetkisi verilmiştir. Kamu mülkiyetini sona erdiren satışa ilişkin esasların, yasa kuralları yerine, Bakanlar Kurulu kararıyla düzenlenmesi, mülkiyet hakkını koruyan ve güvenceye alan Anayasa"nın 35. maddesine de aykırıdır. Bu nedenlerle iptali gerekir.
Yasa"nın 3. ve 4. Maddelerinin İncelenmesi
Yasa"nın 3. maddesi yürürlüğe, 4. maddesi de yürütmeye ilişkindir. Bu maddelerin Anayasa"ya aykırı bir yönü bulunmamaktadır.
B Yasa"nın 2. Maddesinin İptalinin Öbür Maddelere Etkisi
2949 sayılı Yasa"nın 29. maddesinin ikinci fıkrasında, "Ancak başvuru, kanunun, kanun hükmünde kararnamenin veya İçtüzüğün sadece belirli madde veya hükümleri aleyhinde yapılmış olup da, bu belirli madde veya hükümlerin iptali kanunun, kanun hükmünde kararnamenin veya İçtüzüğün bazı hükümlerinin veya tamamının uygulanmaması sonucunu doğuruyorsa, Anayasa Mahkemesi, keyfiyeti gerekçesinde belirtmek şartıyla, kanunun, kanun hükmünde kararnamenin veya İçtüzüğün bahis konusu öteki hükümlerinin veya tümünün iptaline karar verebilir" denilmektedir.
Yasa"nın 2. maddesinin iptali sonucunda öbür maddelerinin uygulanma olanağı kalmadığından 1., 3. ve 4. maddelerinin de 2949 sayılı Yasa"nın 29. maddesi uyarınca iptallerine karar verilmesi gerekir.
VI SONUÇ
30.8.1996 günlü, 4182 sayılı "Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Taşınmaz Mallarının Satışı Hakkında Kanun"un:
A 1. maddesinin Anayasa"ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE,
B 2. maddesinin Anayasa"ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE,
C 3. ve 4. maddelerinin Anayasa"ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE,
D İptal edilen 2. maddesi nedeniyle uygulama olanağı kalmayan 1., 3. ve 4. maddelerinin de Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında 2949 sayılı Yasa"nın 29. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca İPTALLERİNE, 12.12.1996 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan Yekta Güngör ÖZDEN |
Üye Selçuk TÜZÜN |
Üye Ahmet N. SEZER |
|
Üye Samia AKBULUT |
Üye Haşim KILIÇ |
Üye Yalçın ACARGÜN |
|
Üye Mustafa BUMİN |
Üye Sacit ADALI |
Üye Ali HÜNER |
|
Üye Mustafa YAKUKPOĞLU |
Üye Fulya KANTARCIOĞLU |
||