Esas No: 2005/6-100
Karar No: 2005/126
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2005/6-100 Esas 2005/126 Karar Sayılı İlamı
Özet:
İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesi, sanıkları sahtecilik suçundan 1 yıl 8'er ay hapis cezasına çarptırdı. Ancak Yargıtay 6. Ceza Dairesi, suçun manevi ögesinin oluşmadığı gerekçesiyle kararı bozdu. Yerel mahkeme ise önceki kararında direnerek sanıklara suçun manevi ögesinin oluştuğunu kabul etti. Yargıtay Ceza Genel Kurulu ise suçun zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle dava dosyasının düşürülmesine karar verdi. Kararda geçen kanun maddeleri: 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 342. ve 59. maddeleri, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 322. ve 223. maddeleri.
Ceza Genel Kurulu 2005/6-100 E., 2005/126 K.
"İçtihat Metni"
Resmi belgede sahtecilik suçu sanıkları ..... ..... ile ..... ......."ın TCY"nın 64. maddesi aracılığı ile 342/1 ve 59. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezasıyla cezalandırılmalarına ilişkin İzmir 4. Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 09.05.2002 gün ve 231-137 sayılı hüküm sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmekle dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 12.11.2003 gün ve 5384-8552 sayı ile;
"Suç tarihinde iş ortağı olan sanıklardan ...... ...... ......."un sanık ..... ......"a ait çeki onun izni ve bilgisi üzerine doldurup kendi imzasını atarak borcuna karşılık katılan şirkete verdiğinin anlaşıldığı ve kabul edildiği olayda, sahtecilik suçunun manevi ögesinin oluşmadığı gözetilmeden hükümlülük kararı verilmesi" isabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel Mahkeme 28.06.2004 gün ve 75-218 sayı ile; "sanıklara yüklenen sahtecilik suçunun manevi ögesinin oluştuğu" gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükümlerin de sanıklar müdafileri ve C.savcısı tarafından süresi içinde temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay C.Başsavcılığının "hükümlerin zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine karar verilmesi gerektiği" görüşünü içeren 08.08.2005 gün ve 178047 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanıkların resmi belge sayılan çek"te sahtecilik suçundan 765 sayılı TCY"nın 342/1 ve 59. maddeleri uyarınca 1 yıl 8"er ay ağır hapis cezasıyla cezalandırılmalarına karar verilen olayda Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, suçun manevi ögesinin oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
İncelenen olayda:
Sahtecilik suçuna konu çekteki keşide tarihi 30.12.1992"dir. Ancak şubat ayında 30. gün bulunmadığından, keşide gününün ve dolayısıyla sahtecilik suçunun tamamlandığı tarihin, o yılın Şubat ayının son günü olan 29 Şubat 1992 olarak kabulü gerekmektedir. Öte yandan, suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı Türk Ceza Yasasının 342/1, 102/3 ve 104/2 madde ve fıkraları uyarınca bu suça ilişkin kesintili zamanaşımı süresi (15) yıl olup, somut olayda bu süre henüz dolmamıştır.
Ancak sanığa yüklenen fiil, hükümden sonra 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Yasası"nın 210. maddesi aracılığı ile 204. maddesinin 1. fıkrasında da suç olarak düzenlenmiş, yaptırımı ise 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası olarak belirlenmiştir. Öngörülen hürriyeti bağlayıcı cezanın üst sınırına göre bu suça ilişkin aslî dava zamanaşımı süresi de, aynı Yasanın 66. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendine göre (8) yıldır.
Öte yandan, Yasanın 67. maddesinin 2. fıkrasında: dava zamanaşımını kesen nedenler sayılmış,
3. fıkrasında: kesici işlemin varlığı halinde, kesilme gününden itibaren, birden çok nedenin bulunması halinde de en son kesilme gününden itibaren zamanaşımının yeniden işlemeye başlayacağı öngörülmüş,
4. fıkrasında ise: kesici nedenlerin kanunda belirtilen zamanaşımı sürelerini yarıdan fazla uzatamayacağı hükme bağlanmıştır. Dolayısıyla sanıklara somut olayda yüklenen suç bakımından, sonradan yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Yasasında öngörülen kesintili zamanaşımının azamî süresi (12) yıl olup, suç tarihi ile inceleme tarihi arasında bu süre dolmuş bulunmaktadır.
Bu itibarla, suçtan sonra yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Yasası bütünüyle olaya uygulandığında, dava zamanaşımı gerçekleşmiş bulunduğundan davanın düşürülmesi gerektiği, dolayısıyla 5237 sayılı Yasanın uygulanması suretiyle belirlenen bu sonucun sanıkların lehine olduğu saptanmıştır. O halde, her iki sanık hakkındaki kamu davalarının zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine karar verilmelidir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;
1- Diğer yönleri incelenmeyen Yerel Mahkeme direnme hükmünün gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle BOZULMASINA,
2- Bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında 5320 sayılı Yasanın 8. maddesinin 1. fıkrasının yaptığı gönderme nedeniyle 1412 sayılı CYUY"nın temyiz incelemesi yönünden halen uygulanması olanağı bulunan 322. maddesinin 1. fıkrasının verdiği yetkiye dayanılarak, sanıklar Mehmet Enver Bulut ve Halil Kılıç haklarındaki kamu davalarının gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle 5237 sayılı TCY"nın 66 ve 67. maddeleri ile 5271 sayılı CMY"nın 223/8. maddesi uyarınca DÜŞÜRÜLMESİNE,
Dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 15.11.2005 günü tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak oybirliği ile karar verildi.