Esas No: 2020/24545
Karar No: 2022/21978
Karar Tarihi: 07.11.2022
Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2020/24545 Esas 2022/21978 Karar Sayılı İlamı
4. Ceza Dairesi 2020/24545 E. , 2022/21978 K.Özet:
Sanığın tehdit ve hakaret suçlarından mahkumiyeti yerel mahkeme tarafından verildi. Ancak temyiz incelemesi sonrasında mahkumiyet hükmü bozuldu. Çünkü sanığın epilepsi rahatsızlığı sebebiyle TCK'nın 32. maddesi uyarınca hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği, sözlerin bütün halinde tehdit suçunu oluşturduğu, hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden ayrıca hakaret suçundan da mahkumiyet hükmü kurulduğu, tehdit suçu yönünden uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi gerektiği ve basit yargılama usulü yönünden Anayasa'nın 38. maddesine aykırı görüldüğü için yeniden değerlendirme yapılması gerektiği belirlendi. Kanun maddeleri ise şöyledir: TCK'nın 58., 106/1., 32. maddeleri, 5275 sayılı Kanunun 108/2., 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 2 ve 7. maddeleri, 5271 sayılı CMK'nın 253 ve 251 vd. maddeleri, 6763 sayılı Kanunun 34. maddesi ve CMK'ya 7188 sayılı Kanunla eklenen geçici
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Tehdit, hakaret
K A R A R
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre, TCK'nın 58. maddesi uygulanırken, 5275 sayılı Kanunun 108/2. maddesi uyarınca en ağır cezayı içeren mahkumiyetin tekerrüre esas alınması gerektiği gözetilmeden, daha az cezayı içeren ilam tekerrüre esas alınmış ise de aleyhe temyiz olmadığından bozma yapılamayacağı belirlenerek yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1) Sanığın aşamalarda epilepsi rahatsızlığı olduğunu belirtilmiş olması karşısında; suç tarihi itibariyle TCK’nın 32. maddesi uyarınca “akıl hastalığı nedeniyle işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadığı veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin azalmış veya önemli derecede azalmış olup olmadığı” konusunda yöntemince rapor alınarak, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
2) Sanık ...'ın katılan ...'a söylediği iddia ve kabul edilen sözlerin bütün halinde tehdit suçunu oluşturduğu, hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden ayrıca hakaret suçundan da mahkumiyet hükmü kurulması
3) (2) nolu bozmaya uyulması halinde ise tehdit suçu yönünden;
02/12/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesiyle değişik 5271 sayılı CMK'nın 253. maddesi ve maddeye eklenen fıkraya göre uzlaşma hükümleri yeniden düzenlenmiş ve sanığa isnat edilen TCK'nın 106/1. maddesi kapsamındaki tehdit suçu uzlaştırma kapsama alınmış olmakla, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 2 ve 7. maddeleri de gözetilip, uzlaştırma işlemi uygulanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun bu kapsamda yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
4) Kabule göre de;
17/10/2019 gün ve 7188 sayılı Kanunun 24. maddesiyle değişik CMK'nın 251. maddesinde Basit Yargılama Usulü düzenlenmiş olup, bu düzenlemenin uygulanmasıyla ilgili olarak, CMK'ya 7188 sayılı Kanunla eklenen geçici 5. maddenin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan “hükme bağlanmış” ibaresinin, Anayasa Mahkemesinin 14/01/2021 tarihli ve 2020/81 Esas, 2021/4 Karar sayılı kararıyla "basit yargılama usulü" yönünden Anayasa'nın 38. maddesine aykırı görülerek iptaline karar verilmesi karşısında, temyiz incelemesi yapılan ve CMK'nın 251/1. maddesi kapsamına giren suçlar yönünden; Anayasa'nın 38. maddesi ile 5237 sayılı TCK'nın 7 ve CMK'nın 251 vd. maddeleri gereğince yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,
Bozmayı gerektirdiğinden, sanık ...'ın temyiz nedenleri yerinde görülmekle, tebliğnameye uygun olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayıp sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 07/11/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.