Esas No: 2005/2-120
Karar No: 2005/124
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2005/2-120 Esas 2005/124 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2005/2-120 E., 2005/124 K.
"İçtihat Metni"
Taksirle tehlikeye neden olmak suçundan sanık ...... ....."un TCY.nın 566/1, 59/2, 647 sayılı Yasanın 4 ve 6. maddeleri uyarınca 43.620.816 lira hafif para cezasıyla cezalandırılmasına ve bu cezasının ertelenmesine ilişkin Bozkurt (Denizli) Sulh Ceza Mahkemesince 29.01.2003 gün ve 69-12 sayı ile verilen kararın sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 15.09.2005 gün ve 671-17811 sayı ile;
"Hükümden sonra yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK.nun 7 ve 5252 sayılı Kanunun 9. maddesi gözetilerek,
Sanığa atılı tehlikeye yol açmak suçunun gerektirdiği cezanın miktar ve nev"i itibariyle tabi olduğu 765 sayılı TCK.nun 102/5. maddesine göre hesaplanan 2 yıllık zamanaşımının mahkûmiyet hükmü ve inceleme tarihleri arasında gerçekleştiği anlaşılmakla hükmün bozulmasına, 1412 sayılı CMUK.nun 322. maddesi uyarınca sanık hakkındaki kamu davasının ortadan kaldırılmasına" karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 10.10.2005 gün ve 51394 sayı ile;
"İddianamede tavsif edilen ve zabıt mümzileri tarafından düzenlenen tutanakta belirtilen ve Orman İşletme Müdürlüğünce düzenlenen orman haritasında işaretlenen eylem, sanık tarafından orman içinde kurulan naylon çadırda yakılan tüpün olay yerinde yanık halde bırakarak su temini için buradan ayrılıp, çıkan yangın sonucunda bir adet orman çam ağacının tamamen, ikisinin de zarar görecek şekilde yanmasına sebebiyettir.
Bu nedenle eylem Yargıtay 3. Ceza Dairesinin yerleşmiş kararlarına göre 6831 sayılı Yasanın 110/2-3. maddesinde belirlenen suçu oluşturur. 2. fıkradaki taksirle orman yakma suçunun yargılaması, delillerin takdiri de Asliye Ceza Mahkemesine aittir.
Hazırlık evrakında orman muhafaza memurlarınca tutulan 05.07.2002 tarihli tutanakta olay yerinin orman içi olduğu, aynı şekilde jandarmaca düzenlenen aynı tarihli tutanakta ise "ormanlık bölgede Yıkıntı mevkiinde yangın olduğu" belirtilmiş, Orman İşletme Şefi tarafından düzenlenen orman haritasında da olay yeri orman içi olarak belirlenmiştir. Bu nedenle suç yerinin orman olduğu aşikar olsa da mahkemece bu husus keşif ve bilirkişi raporuyla da desteklenmemiştir. Görev yönü araştırılmamıştır" görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak Özel Daire kararının kaldırılmasına ve Yerel Mahkeme hükmünün suç niteliğinin isabetsiz olarak belirlenmesi ve yargılama görevinin Asliye Ceza Mahkemesine ait olduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir..
Dosya Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanığın, taksirle yangın çıkartmak suretiyle tehlikeye neden olmak suçunu işlediğinden bahisle cezalandırılmasına karar verilen somut olayda Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, özde sanığın sabit olan eyleminin 6831 sayılı Yasanın 110. maddesinin 2 ve 3. fıkralarına uyup uymadığının belirlenmesi bakımından olay yerinde keşif yapılmak suretiyle soruşturmanın genişletilmesinin gerekip gerekmediğinin, buna bağlı olarak da yargılama görevinin üst dereceli Asliye Ceza Mahkemesine ait olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
6831 sayılı Orman Yasasının, 08.07.1995 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 4114 sayılı Yasa ile değişik, 110. maddesinin 2 . fıkrası, "Tedbirsizlik ve dikkatsizlik ile orman yangınına sebebiyet verenler iki yıldan beş yıla kadar hapis ve ikiyüzmilyon liradan beşyüzmilyon liraya kadar ağır para cezası ile cezalandırılır." hükmünü;
Aynı maddenin 3. fıkrası ise, "Orman alanında yangın sonucu hasıl olan zarar fahiş ise mahkeme suça mahsus cezayı yarısına kadar artırır. Hafif ise yarısına ve eğer pek hafif ise üçte birine kadar eksiltir. Yangın, bir şahsın hayatını tehlikeye koymuş olduğu takdirde ceza dörtte bir oranında, ölüm meydana gelmiş ise ayrıca yarı nisbetinde arttırılır." hükmünü taşımaktadır.
Anılan maddenin 2 ve 3. fıkralarındaki düzenlemeler açık olup, taksirle yangına neden olunan yerlerin orman sayılan yerlerden olup olmaması, sanıklar hakkında uygulanacak yasa maddesinin belirlenmesinde ayırıcı ölçüt olarak kabul edilmektedir. Taksirle yangına neden olunan yerin orman sayılan yerlerden olması halinde 6831 sayılı Yasanın 110/2-3. maddesinin, aksi halde eylemin niteliğine göre TCY.nın 526 veya 566. maddelerinin uygulanması gerekecektir. Bu nedenle uygulanacak yasa maddesinin belirlenebilmesi için, yangın çıkan yerlerin konumunun hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde araştırılması zorunludur. Kaldı ki, 6831 sayılı Yasanın 110/2-3. maddesinde yer alan suçun kovuşturulması Asliye Ceza Mahkemesinin, TCY.nın 526 ve 566. maddelerinde yer alan suçların kovuşturulması ise Sulh Ceza Mahkemesinin görevine girmekte olup, suç yerinin konumunun araştırılması bu yönden de önem ve zorunluluk arz etmektedir.
Somut olayda sanığın, İnceler kasabası Yıkıntı mevkiinde bulunan naylon çadır şeklindeki barınağın ve bitişiğindeki üç adet çam ağacının taksirle yanmasına neden olduğu kabul edilmiştir. İddianamede, sanığın taksirli eylemi nedeniyle orman ağaçlarının yandığının ileri sürülmesi ve soruşturma evrakı kapsamında yer alan, İnceler Orman İşletme Şefliğince düzenlenmiş olay yeri tespit tutanağının içeriği ile bu tutanağı düzenleyen görevlilerin mahkeme huzurunda tanık sıfatıyla alınan ifadeleri nazara alındığında, suç yerinin orman sayılan yerlerden olduğu anlaşılmaktadır. Ancak, Yerel Mahkemece olay yerinin konumu uygulamalı keşif yapılarak belirlenmemiştir. Sanığın sabit olan eylemi nedeniyle hakkında hangi yasa maddesinin uygulanacağının ve dahası yargılama yapacak görevli mahkemenin belirlenebilmesi için, suç işlenen yerin konumunun araştırılmasında zorunluluk bulunmaktadır. Her ne kadar hüküm sanık tarafından temyiz edilmiş olsa da suç niteliği yönünden bir kazanılmış haktan söz edilemeyeceği gibi, yerleşmiş yargısal kararlarda kabul edildiği üzere, tabî hakim ilkesi gereğince sanığın görevli mahkemede yargılan-ması onun lehinedir. Yerel Mahkemece bu araştırmanın yapılmamış olması, denetim olanağını ortadan kaldırmaktadır.
Bu itibarla Yerel Mahkemece noksan soruşturmaya dayalı olarak hüküm kurulmuş olması yasaya aykırı olup, Yargıtay C.Başsavcılığının itirazının kabulüne ve Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 15.09.2005 gün ve 671-17811 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3- Bozkurt (Denizli) Sulh Ceza Mahkemesinin 29.01.2003 gün ve 69-12 sayılı hükmünün BOZULMASINA, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 15.11.2005 günü oybirliği ile karar verildi.