Esas No: 2005/1-90
Karar No: 2005/112
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2005/1-90 Esas 2005/112 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2005/1-90 E., 2005/112 K.
"İçtihat Metni"
Sanık ..... ...."in, Kasten adam öldürmek suçundan beraetine, ruhsatsız tabanca bulundurmak suçundan, 6136 sayılı Yasanın 13/1, TCY.nın 59. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 118.638.000 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına ve tabancanın sahibine iadesine ilişkin, Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 16.10.2002 gün ve 477-335 sayılı hüküm, katılan vekillerinin temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 15.12.2003 gün ve 991-3162 sayı ile;
"1- Müdahiller vekilinin yasal yetkisi bulunmadığından 6136 sayılı Kanuna muhalefet suçuna ilişen temyiz talebinin reddine,
2- Sanığın birlikte yaşadığı eski eşi ....."e ait silahı ......"den habersiz olarak olayın meydana geldiği eve getirip burada gizlediği, bu durumu silahın sahibi olan ....."e dahi söylemediği halde 2-3 gündür yanlarında misafir olan maktûle bu silahın varlığından sözetmesi ve maktûl tarafından olaydan 2-3 dakika gibi kısa bir süre içerisinde gizlendiği yerden bulunmasının hayatın olağan akışına uymadığı, kaldı ki olaydan sonra silahın üzerinde bulunan silahın sarılı olduğu söylenen bezde delik olmamasına rağmen atış artıklarının bulunması, maktûlün elinde atış artığı bulunmamasına karşılık sanığın her iki elinde atış artığının olması ve silah üzerinde parmak izinin de bulunmaması, olaydan sonra sanığın tanıklara maktûlün intihar ettiğini söyleme yerine maktûl vuruldu şeklinde beyanda bulunması sanığın olaydan sonra tanıklar ..... ve ..... ....."a bu olay nedeniyle ne kadar ceza alabileceğini ve kaçmasının uygun olup olmayacağını sorması hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın müsnet suçu işlediğinin kabulü ile mahkûmiyeti gerekirken yazılı şekilde beraatine karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel Mahkemece 11.10.2004 gün ve 53-437 sayı ile;
"Ceza yargılamasının temel amacı, hiçbir duraksamaya yer vermeden maddi gerçeği saptamak ve yargılama konusu olayla ilgili olarak var olan kuşkuyu yenmek, kesinliğe dönüştürmektir.
Sanık ayrıldığı eşinden habersiz olarak silahı alıp Yeni ....."daki konuta getirmiş olduğuna göre, bu durumu ayrıldığı eşi tanık ......"in bilmemesi doğaldır. Türk toplumunda yerleşik arkadaşlık ilişkileri ve silaha sahip olmanın toplumumuzda adeta bir erkeklik ve güç göstergesi olarak değerlendiriliyor olması göz önüne alındığında, sanığın olay öncesinde kendi evinde kalan, olaydan 4-5 gün önce kendi yanında kalmak istediğini belirterek telefon ile arayarak gelen ve arkadaşı olan maktûle bu silahtan ve bulunduğu yerden söz etmiş olması mümkün olduğu gibi, tanık ...... ...."in anlatımlarında belirtildiği gibi, konutun yatak odası ve banyosu dışındaki bölümler dışarıda görülebildiği için maktûl yıkanma gereksinmesi duyduğunda ya da evde üzerini değişeceği zamanlarda sanık ve sanığın ayrılmış olduğu eşi evden ayrıldıklarında banyo ve yatak odasında birçok kez yalnız kalmış olması nazara alındığında, maktûlün bu silahı gizlendiği yerde bulmuş olmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığından söz edilemez.
Silahın sarılı olduğu söylenen bezde delik olmamasına rağmen atış artıklarının bulunması hususuna gelince; tanık ..... .... silahın bir beze sarılı olduğunu açıkça ifade etmiştir. Maktûl bu silahı eline aldığında silah üzerindeki bezi atmamış olsa bile namlu ve tetik bölümlerini tutabilmek için açığa çıkarmıştır, silah üzerinde atıştan kaynaklanan bir delik bulunmaması doğal olup, silah üzerinde atış artığı bulunmasına rağmen maktûlün elinde atış artıkları bulunması bundan kaynaklanmaktadır.
Yukarıda da belirtildiği gibi silah üzerinde bir bez olarak atış gerçekleştirilmiş ise, maktûlün elinde atış artığına rastlanmamış olması mümkün olduğu gibi, silahla ateş etme durumunda her zaman silahı kullanan şahsın elinde atış artığı bulunacağını kabul etmek de mümkün değildir, nitekim onaylı fotokopileri dosyada bulunan mahkememizin 2004/187, 2004/88, 2004/521 ve 2003/741 esas nolu dosyalardaki ekspertiz raporları, olay yakalama ve el koyma tutanakları, incelendiğinde görüleceği gibi, 2004/187 esas nolu dosyada suçu işlediğini belirterek kullandığı silahı da teslim eden sanık .... ....."ün elinden alınan svaplarda, mahkememizin 2004/88 esas nolu dosyasında kahvehanede bir adam öldürme olayını gerçekleştirdikten sonra silahı ile birlikte jandarmaya giderek teslim olan ve olay sırasında 9 kez ateş ettiği anlaşılan sanık ..... ......."ın elinden alınan svaplarda, 2004/521 esas nolu dosyasında suçta kullandığı silahı ile birlikte evinde yakalanan sanık ...... ......"ın el svaplarında, 2003/741 esas nolu dosyasında olaydan hemen sonra silahla birlikte yakalanan sanık ..... ......."in el svaplarında atış artıklarına rastlanmamıştır.
Bir çok ekspertiz raporunda belirtilmiş olduğu gibi silahın şekline, cinsine, tutuluş şekline, patlamanın tam olup olmamasına bağlı olarak ateş eden elde atış artıkları olmayabileceği gibi, silah kullanmamış olduğu halde özellikle bitişik, bitişiğe yakın ve yakın atış durumlarında yara oluşan bölgeye müdahale etmiş ve bu bölgeye yakın şahısların el svaplarında atış artığının bulunması olağandır, sanık tüm aşamalardaki savunmalarında, maktûlün kendisini vurmasından sonra maktûl yere düştüğünde maktûle müdahale ettiğini söylemiş, tanıklar da sanığın maktûlü evin içerisinden dışarıya tek başına çıkardığını açıkça belirtmiş olduklarına göre, sanığın maktûlün yara oluşan bölgesine de dokunmuş olması ve atışın otopsi raporu içeriğine göre bitişiğe yakın düzeyde olması ve deride vuruş izi dışında barut yanığı bulunmuş olması karşısında dokunma sonucu sanığın ellerine atış artığı bulaşması mümkün olup, sanığın tabancayı iki elle tutup ateş ettiği kabul edilemeyeceğine göre, sanığın tabanca ile ateş ettiği ve bu nedenle elinde atış artığı oluştuğu kabul edilirse, yalnızca tek bir elde atış artığı bulunması gerekecektir, her iki elinde atış artığı saptanmış olması, mahkememiz kabulünde belirtildiği gibi sanığın silah kullanmasından değil bitişiğe yakın atış sonucunda oluşan yara bölgesine temastan kaynaklanmaktadır.
Açıkça belirtilmemiş olmasına rağmen, parmak izi bulunmaması durumu sanık tarafından parmak izlerinin silinmesi olarak kabul edilmekte ise de, herhangi bir yerde uygulamaya elverişli bir parmak izi bulunduğunu kabul etmek için ülkemizin parmak izi uzmanlarınca kabul edilmekte olan sisteme göre ayrılabilir en az 11 adet karakteristik iz bölgesinin saptanabilmiş olması gerekir. Parmak izi uzmanlarınca karşılaştırmaya esas 11 ayrı bölgeye ait iz saptanamaması durumu parmak izi bulunamama olarak adlandırıldığından bu durumun sanık aleyhine mahkûmiyete yeterli bir kanıt olarak değerlendirilmesi mümkün değildir.
Sanığın olay sonrasında tanıklara maktûlün intihar ettiğini söyleyecek yerde (maktûl vuruldu) demesi ve tanık ..... ve ..... ......"a ne kadar ceza alabileceğini sormuş olması hususuna gelince;
Maktûlün silahla vurulduğu ve yaralandığı doktor raporları ve otopsi raporları içeriği ile sabittir. Sanığın olayın hemen sonrasında maktûl vuruldu şeklinde bir açıklaması bir fiili değil gerçekleşmiş bir sonucu ortaya koymaktadır. Maktûlün ne ile vurulduğu değil kim tarafından ve nasıl vurulduğu tartışma konusudur. Bu nedenle olayın hemen sonrasında sanığın maktûlün intihar ettiği yerine vurulduğu sözcüklerini kullanmış olması maktûlün ölümüne neden olan yaralanmanın sanık tarafından ve kasten gerçekleştirildiği biçiminde bir kabule dayanak yapılamaz. Sanık bir sonucu açıklamakla yetinmiş ve kendisine soru yöneltildiğinde ise, olayı "kendini vurdu" şeklinde açıklamıştır.
Dinlenen tanıklardan ..... ...... yönerge mahkemesince kimliği saptanırken belirtilmiş olduğu gibi ceza yargıcı olarak görev yapmaktadır, gerek kendisinin ve gerekse sanığın kullanmış olduğu sözcüklerin nasıl kabul edileceğini ve nasıl yorumlanabileceğini en iyi bilen ve bunu değerlendirebilecek durumdadır, bu tanık anlatımında "sanık büyük bir panik halinde idi ve bağırarak yardım istiyordu bir yandan da şahsın nabzını kontrol ediyordu, bana ne kadar ceza alabileceğini sordu ve ben de bunun üzerine olayın nasıl olduğunu sorduğumda olay gecesi yaralı ile birlikte içki içtiklerini, yaralının arabasını kullanmak istediğini fakat vermediğini, bunun üzerine eve geldiklerinde yaralının bana itimat etmiyorsun diyerek evdeki silahı alıp kendisini vurduğunu söyledi" şeklinde anlatımda bulunmuştur.
Bu tanık dışında hiçbir tanık, sanığın olayın oluş biçimini olayın hemen sonrasında nasıl açıkladığı ile ilgili bir anlatımda bulunmamış, sadece sanığın ...... vuruldu şeklinde panik halinde bir açıklamada bulunduğunu belirtmişlerdir. Sanık kendisine olayın oluşu ile ilgili ilk soru yöneltildiği andan itibaren olayın oluşumunu maktûl kendini vurdu biçiminde açıklamış olduğuna göre, ilk başta ve panik halinde maktûlün vurulmuş olduğu biçimindeki açıklaması eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiği şeklinde kabul edilemez.
Her ne kadar sanık, ne kadar ceza alabileceğini ve kaçıp kaçmaması konusunda da bir soru yöneltmiş ise de, eşine ait bulundurma ruhsatlı bir silahı onun izni olmadan alan ve evinde bulunduran bir şahsın, özellikle herhangi bir hukuki bilgisi olmadığı da gözönüne alındığında bu silahla bir şahsın kendisini vurması durumunda bu eylemden kendisinin sorumlu tutulup tutulmayacağı konusunda bir şüpheye kapılması ve bunu hukukçu olduğunu bildiği bir şahsa yöneltmesi doğaldır. Bu nedenle, bu sorunun yöneltilmiş olması tek başına maktûlün sanık tarafından kasten vurularak öldürüldüğü biçimindeki bir kabule dayanak yapılamaz.
Maktûl ile sanık arasında, olay öncesinde maktûlün kendisine ait aracı kullanıp kullanmaması konusunda doğan sözlü bir tartışma dışında sanığın maktûlü öldürmesini gerektirecek neden bulunmamaktadır. Tam tersine sanık arkadaşı olan maktûle alkollü olduğunu bu nedenle araç kullanmaması gerektiğini söyleyerek ona bir zarar gelmemesi konusunda onu ısrarla uyarmıştır. Olayın görgü tanığı bulunmamaktadır. Adli Tıp Kurumu 1 ihtisas kurulunun raporu içeriğine göre yara yeri ve mermi çekirdeğinin kafada izlemiş olduğu seyre göre bu atışın maktûl tarafından da gerçekleştirilmiş olması mümkündür. Olay sonrasında sanığın maktûlü kurtarmak için göstermiş olduğu ciddi gayret ve olay yerinde düzenlenmiş basit krokiye göre kovanın bulunduğu yer gözönüne alındığında, maktûl yatak odasından çıkarken, tuvaletten çıkan sanıkla karşılaştığında silahı ateşlemiştir. Bu ateşleme biçimine göre silahın sağ tarafından bulunan boş mermiyi fırlatma yerinden çıkan boş kovanın krokide 5 numara ile gösterilen bölümde olması doğaldır. Sanığın maktûle ateş ettiği kabul edildiğinde, maktûlün sağ tarafından bir giriş sözkonusu olduğu için sanığın yüzü krokide belirtilen yöne dönecek şekilde durması ve silahını bu şekilde ateşlemesi gerekeceği için bu pozisyonda yapılacak bir atışta boş kovanın krokide 5 numara ile gösterilen yere değil, mutfak tezgahı olarak adlandırılan yer yönüne gitmesi ve orada bulunması gerekmektedir, oysa yukarıda da belirtildiği gibi krokide 5 numara olarak gösterilen yerde bulunmuştur. Tüm bu nedenler ve yukarıda açıklanan gerekçelerle, sanığın maktûlü kasten öldürdüğü, maktûlün ölümüne neden olan ateşli silah yarasının tabanca sanığın elinde iken gerçekleşen kasta dayalı atış sonucu oluştuğuna ilişkin her tür kuşkudan uzak mahkûmiyete yeter ve inandırıcı kanıt bulunmadığı sonuç ve kanısına varılmıştır." gerekçeleriyle önceki hükümde oyçokluğuyla direnilmiştir.
Bu hükmün de katılan vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının "bozma" istekli 06.07.2005 gün ve 7060 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunda okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanığın kasten adam öldürmek suçunu işlediği yönünde kanıt bulunmadığı gerekçeleriyle beraatine karar verilen somut olayda; Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, sanığın atılı suçtan cezalandırılmasına yeterli kanıt bulunup bulunmadığı, başka bir anlatımla sübut noktasında toplanmaktadır.
26.07.2001 tarihli olay yeri keşif ve ölü muayene tutanağına göre; saat 03.20 sıralarında İlçe Jandarma Komutanlığına, ..... Tatil Köyü olarak bilinen mahalde cinayet işlendiğinin bildirilmesi üzerine, C.Savcısınca olay yerine gidildiği, ilk alınan bilgiye göre, evde iki erkek ve bir bayanın bulunduğu, erkek şahıslardan bir tanesinin ateşli silahla yaralanması sonucu hayatını kaybettiği, yatak odasında yerde olduğu gibi muhafaza edilen kurulu vaziyette bir tabancanın durduğu, salonda mutfak bölümünün hemen önünde kan izlerinin mevcut olduğu, sürüklenmeye bağlı olarak kan izlerinin kapıya doğru yöneldiği, maktûlün ölmeden önce evde bulunanlar tarafından sürüklenerek dışarıya çıkartılıp hastaneye götürüldüğü, odalarda herhangi bir boğuşma izi ve duvarlarda kurşun izine rastlanılmadığı,
Hastanede maktûlün elbiselerinin incelenmesinde, herhangi bir boğuşma izi, sökük, yırtık, yağ lekesi, yanık ve barut izi bulunmadığı, kot pantolonunun arka cebinde sürüklenmeyle oluşan kan izinin görüldüğü,
25-27 yaşlarında, 1,80 boylarında 80-85 kg ağırlığındaki cesedin sağ yanağında yıldız biçiminde düzensiz mermi girişi deliği bulunduğu, delik etrafında vurma halkası, helezon barut izi, yanık izi görülmediği, merminin başın içinde kaldığı, başkaca herhangi bir lezyona rastlanılmadığı,
Belirtilmiş,
Bilirkişi, saptanan bulgulara katıldığını beyanla, mermi girişinin maksiller kemiğe denk gelmesi nedeniyle düzensiz yıldız biçiminde olduğunu, ölümün muhtemelen baş bölgesindeki mermi yarasından oluşan harabiyet ve kan kaybından olduğunu, ancak kesin ölüm nedeninin saptanması için klasik otopsi yapılması gerektiğini bildirmiş,
Adli Tıp Kurumu İzmir Grup Başkanlığı Morg İhtisas Dairesince düzenlenen 11.10.2001 tarihli otopsi raporunda da; sağ yanakta dudak birleşim yerinin 2 cm sağında 7-8 cm kadar çapta kontüzyon halkası ile çevrili etrafında is bulaşığı bulunan ateşli silah mermi çekirdeği giriş deliği, alnın sol üst tarafında sıyrık ve ekimoz, belin sağ tarafında ve sakrum üzerinde ekimoz, saçlı deri iç yüzeyinde (frontal bölgede) 3x2 cm oksipital bilge üst orta kısmında 4x2 cm ebadında ekimotik alan görüldüğü, ağızda mermi trajesi boyunca ekimoz, azı dişlerinde kırık, boyun omurları arasında harabiyet bulunduğu şeklinde bulgulara yer verilip, ...... ......"nun sağ yanağına isabet eden bir adet mermi çekirdeğinin neden olduğu boyun omuru kırığı, medulla spinalis kontüzyonu ve arteria vertabreliste harabiyetiyle kanama sonucu öldüğü, mermi çekirdeğinin sağdan sola önden arkaya doğru bir seyir takip ettiği, mermi çekirdeği giriş özelliklerine göre atışın bitişiğe yakın bir mesafeden yapılmış olduğu,
Belirtilmiştir.
Sanık ..... ....; kollukta müdafii huzurunda saptanan 26.07.2001 tarihli beyanında;
Ben, ...... isimli şahsı yaklaşık bir ay kadar önce ...... Tatil köyünde ikamet eden ve aynı zamanda ..... Tatil Köyünde canlı müzik yapan ...... isimli arkadaşım sayesinde tanıdım. ......."nin ailesi gelince ..... ..... birkaç gün bende kalmak istedi. Yaklaşık 4 gün kadar kaldıktan sonra İzmir" gitti. Daha sonra beni telefonla arayarak tekrar gelmek istediğini, misafir edip edemeyeceğini sordu, ben de misafir edebileceğimi söyledim. 23.07.2001 günü geldi, 3 gün bizde kaldı. 25.07.2001 günü ..... Tatil Köyünde şarkı söyleyen ..... isimli arkadaşı dinlemek üzere eşim, ben ve ......, ....."e gittik. .... beni ve eşimi bırakıp geri döndü. Saat 22.00 sıralarında ....., ......, ....., .... ve ..... ile birlikte yanımıza geldi. Yaklaşık 01.30 sıralarına kadar orada eğlendik. Birlikte içki içtik. ..... bizim içmiş olduğumuz içkiden daha fazla içki içti. Ben bir duble rakı içtim, ....."ın ise aşağı yukarı bir 70"lik kadar içtiğini tahmin ediyorum. Saat 01.30 sıralarında eğlendiğimiz yerden kalkarak sitemize gitmek üzere hareket ettik. Bu süre içerisinde beraber olduğumuz grup arasında ve özellikle ....... ...... ile herhangi bir tartışmamız veya münakaşamız olmadı. .... arabaya giderken ayakta duracak hali yoktu, aşırı derecede alkollü idi. .... Tatil Köyünün önünde bulunan ...."a ait otomobili alkollü olduğu için istedim. Gideceğimiz .....Sitesine otomobili götürmek istedim. Yanımda bulunan diğer arkadaşlar da alkollü olduğu için aracı kullanmamasını istediler. ..... buna itiraz etti. "Ben arabayı kendim kullanacağım, ben sarhoş değilim, bir 70"lik rakı daha içsem ......."ya gider gelirim" gibi sözler sarfetti. Biz arabaya binmeden yürüyerek ...... Tatil Köyü önüne kadar geldik. Biz yürürken, O, ..... Tatil Köyünün önünde bekliyordu. .....Tatil Köyünün girişine geldiğimizde süratle arkamızdan gelerek ani frenle giriş kapısında durdu. Nerede ise kapıya vuracaktı. Arabadan inerek "sen benden nasıl anahtarı istersin, ben sarhoş muyum, bana sarhoş muamelesi yapamazsın" diyerek üzerime yürüdü. Kendisine böyle şeyler yapmaması hususunda telkinde bulundum, bunu arkadaşlar da yaptı. Daha sonra sitenin giriş kapısında görüşürüz, diyerek süratle gitti. Site girişinde tekrar fren yaptı, patinaj çektirdi. Kafeteryada oturan ..... ve ..... ile isimlerini şu anda hatırlamadığım 3-4 kişi daha yanımıza geldi. Yine orada bana "Sen, beni nasıl bozarsın, delikanlı mısın, o kadar insanın yanında beni nasıl küçük düşürürsün," "benim valizimi ver, İzmir"e gideceğim, senin gibi şerefsizin yanında kalmam" dedi, sakinleştirmeye çalıştık. Orada bulunan arkadaşlarla beraber ikna edip, direksiyona geçip ......"la birlikte eve gittik. Bu esnada yanımızdaki diğer arkadaşlar ve eşim ..... Kafeteryaya gittiler. Eve gidene kadar onu sakinleştirdim. Evin kapısını açıp içerdeki girişte bulunan karşı taraftaki koltuğun karşısına dikildi. Ben o esnada lavaboya gittim, tuvalet ihtiyacımı giderdim, elimi yüzümü yıkadım. Dışarıya salona çıktığımda, ..... elinde kırmızı renkli ...... tişört veya bereyi, içerisinde sarılı bulunan silahla yüzüne doğru tutmuş bir şekilde, "zaten kızların yanında beni öldürdün, şimdi de kendimi öldüreceğim delikanlılığı göreceksin" şeklinde sözler sarfedip, akabindeki patlama sesi ile yere yığıldı. Eve gitmemizle patlama sesi arasındaki süre en fazla 5 dakika civarındadır, yere yığılan ......"ı hemen kucaklayarak, dışarıya çıkartmak yardım etmek istedim. Bu esnada da komşulardan yardım istedim. Komşular geldi, arabama götürdük, arabayı geri geri alırken kaldırıma çarptım. Ondan sonra ......"ı kendi arabasına götürdük, aşağıdan eşimi alarak beraber hastaneye geldik. Arkamızdan komşularımızdan emekli Astsubay ..... bey ve yine emekli astsubay ...... bey Hakim ..... bey ve .... bey hastaneye geldiler. Hastaneye geldiğimizde yaşayıp yaşamadığını bilmiyorduk. Yaklaşık yarım saat sonra öldüğünü öğrendik. Silahı eşimden habersiz olarak tamir ettirmek için getirdim ve evde eşimden habersiz olarak muhafaza ediyordum şeklinde beyanda bulunmuş,
C.savcılığında müdafii huzurunda saptanan aynı günlü beyanında da benzer şekilde,
Tanışmalarını ve ....."ın evde kalmasına izin vermesi ili ilgili hususları anlattıktan sonra, ..... heyecanlı biri idi, ayın yirmidördünü yirmibeşine bağlayan gece, evde silahlar üzerine sohbet etmeye başladık, eşimin bulundurma ruhsatlı silahının olduğunu söyleyince görmek istedi, ısrar etti, silahı tamir amacı ile eşimden gizli olarak Karşıyaka"daki evimizden .....ya getirdiğim için, eşimin duymaması için, sessizce evde olduğunu söyledim, ancak yerini göstermedim, sakın eşim duymasın diye de tembihledim, eşimden habersiz getirmemin amacı, asker kökenli kişilere silahın bakımını yaptırmaktı, ertesi gün ..... tatil köyünün barına gittik, amacımız ...... isimli arkadaşımızı dinlemekti, ..... o gece çok alkol alınca, yürüyerek dönmeyi düşündük demiş, sarhoşlukla ilgili aralarında geçen konuşma ve tartışmaları önceki beyanındakine benzer şekilde anlattıktan sonra, eve girdikten sonra biraz sakinleşmiş gözüküyordu, elimi yüzümü yıkayıp, tuvalet ihtiyacımı gidermek için banyoya girdim, dışarıya çıktığımda ..... yatak odasının kapısında bankonun önünde kırmızı bir tişört veya beze sarılı eşimin silahı ile karşımda duruyordu, silahı kafasına doğrultarak, "ben delikanlı bir insanım, sana delikanlılığın ne olduğunu göstereceğim, beni bayanların yanında rezil ettin, ben zaten öldüm, kendimi de gerekirse öldüreceğim dedi. Silahı kafasına doğru çene hizasından sallayıp duruyordu, silah birden patladı, yere yığıldı.
Yaşıyordu, ..... abi ölüyorum, beni hastaneye götür dedi, ......"ı alarak dışarıya çıkarmaya çalıştım, fakat ağır olduğu için taşıyamadım, hemen komşulardan yardım istedim, önce kendime ait minibüse bindirdim, panik halinde tretuvara çarptım, bunun üzerine yakınlarda bulunan bir komşumuz vasıtası ile ....."ın arabasına bindirdim, komşumuz arabayı kullandı, Çanak girişine kadar o kullandı, daha sonra ben kullandım, silah patlamadan önce maktûlle herhangi bir tartışmamız olmadı, zaten eve girmemizle patlama arasında beş dakikalık bir süre geçti, kimseyi öldürmedim, silahta ortada değildi, zaten eşim duymasın diye itinayla saklıyordum, önceki gün bizden ayrılıp eve gelmişti, o sırada evi karıştırıp bulmuş olabilir. Silah benim dolabımda tişörtlerimin arasında saklanmış vaziyetteydi. Eşim duymasın diye dolabıma koymuştum. Olay gecesi silah ortada değildi, tahminime göre, ...... alkolün etkisiyle silahı raftan aldı, farkından olmadan mermiyi ağzına sürdü, bana karşı tartışmanın etkisi ile şaka yapmak isterken veya korkutmak isterken silah kazaen patladı demiş,
Sulh Ceza Mahkemesinde müdafii huzurunda saptanan savunmasında ise;
Önceki beyanını tekrarla, ayrıldığı eşi ile birlikte yaşadığını, ancak eşinin olay anında yanlarında bulunmadığını, eşi ile ölen kişi arasında bir yakınlaşma olduğunu sanmadığını,
Olay akşamı maktûlün çok alkollü olduğunu, kendisinin de alkol aldığını ancak kendini bilebilecek durumda olduğunu, ölenin akşamdan başlayarak alkol aldığını, oldukça sarhoş bir vaziyette bulunduğunu,
Çok sarhoş bir şekilde direksiyona geçince, orada bulunan ....., ..... ve eski eşi ....."in kendisi ile birlikte, sarhoşsun, senin kullandığın arabaya binmeyiz şeklinde sözler söylemelerine rağmen, ölenin her nedense sadece kendisine, rezil ve mahçup ettiğini söylediğini,
Aralarında arabayı kullanma meselesi dışında tartışma çıkmadığını, elime düşmesin, döverim, keserim gibi laflar etmediğini,
Öleni kızdıracak veya mahcup edecek bir davranışının bulunmadığını,
Silahın yazlıkta olduğunu söylediğini, ancak yerini söylemediğini,
Ölenin 24.07.2001 günü tatil köyünden eve gitmek istemesini söylemesi üzerine anahtarı verdiğini, bu nedenle eşi ile tartıştığını, tahminine göre bu esnada silahı arayıp bulmuş olacağını, yoksa eve girdikten hemen sonra bulmasının mümkün olmadığını,
Silahın yatak odasında, hasır gardırobın içinde, tişörtlerin altında saklanmış vaziyette bulunduğunu,
Karşıyaka"da eşi ile birlikte kalmadığını, ancak eve rahatlıkla girip çıktığını, bu şekilde silahı eşinden habersiz olarak aldığını,
Söyleyip, devamla,
Kullandığımız araçla eve geldiğimizde, yolda kendisini sakinleştirmiştim, alkolün verdiği taşkınlıkları vardı, taşkınlıktan kastım gelirken bana, şerefsiz, sen kim oluyorsun da beni bozuyorsun, ben daha bu kadar içsem Foça"ya gider gelirim şeklindeki sözleridir, bozmaktan maksadı, diğer şahıslarla birlikte sarhoş olarak araç kullanamayacağı yönündeki sözlerimizdir.
Eve girdikten sonra, tuvaletten çıktığımda ölenin elinde silah olduğunu gördüm, beni nasıl başkalarının yanında bozarsın, sana delikanlılığın ne olduğunu göstereceğim, gerekirse kendimi vururum dedi, aramızdaki mesafe yaklaşık 1 metre veya daha azdı, bunu dedikten sonra silah patladı, yapma ..... dediğim anda silah patladı, evde benden başka kimse yoktu, kendisini hastaneye götürmek için kucakladım ancak taşıyamadım, komşulara haber verdim, ne olduğunu sorduklarında koşun gelin dedim, başka bir şey demedim, eve girmekle ölüm arasında 3-5 dakikalık kısa bir süre geçti demiş,
Duruşmada, başlangıcı benzer şekilde anlatıp devamla, ....."la hesap ödeme hususunda hafif bir tartışma çıktı, hesabı ödemek istedi ancak parası çıkmadı, kredi kartıyla ödemek istedi, olmayınca sinirlendi daha sonra anlaşma sağlandı diskodan ayrıldık, ...... silahı çene hizasında tuttuğunda, aniden patladı şeklinde savunma yapmıştır.
Tanık ..... .... sanık sıfatıyla olay günü saptanan beyanında; ...... ... ile 1990 yılından beri evliyim, ..... tatil köyündeki ev üzerime kayıtlıdır. Maktûl ..... ..... ile bir ay önce ..... isimli soy ismini hatırlamadığım bir arkadaşımız aracılığıyla tanıştık, bir aylık süre içinde arkadaşlığımız ilerledi, ....."nin evi küçük olduğundan ...... birkaç gece bizde kaldı, geçen Pazartesi gecesi akşamüstü eşim ......"i arayarak birkaç gün bizde kalıp kalamayacağını sordu, eşimin kabul etmesi üzerine geldi iki gecedir bizde kalmaktadır. Bu gece ...., ....., ....., eşim ..... ve Maktûl ..... birlikte ..... tatil köyünde kaldık, on dakika sonra kalkıp arabaya yürüdük, eşim ....., Maktûl ....."a sarhoş olduğu için arabayı kullanmamasını söyleyip, anahtarı aldı, ..... kızıp, ....."in eline saldırdı, bunun üzerine tepki gösterip arabasına binmeyeceğimizi söyledik, isteyen gelir, isteyen sürünür dedi, biz yürümeye başladık, ..... arabaya binip beklemeye başladı, binmeyince, hızlı bir şekilde gelip durdu, sizin yaptığınız terbiyesizlik gelin dedi, eşim ....., sitenin içinde bağırmamasını, ancak kendisi kullanırsa bineceğimizi söyledi, bunun üzerine ..... direksiyona geçti, ..... da yanına oturdu, biz yürüyerek siteye gittik, kafeteryaya oturduk, ..... ve .... isimli arkadaşlar yanımıza geldi, aradan 20-25 dakika geçtikten sonra ..... panik halinde ......"ın arabası ile gelip, bana koş dedi, ...... arka koltukta yatıyordu, arabayı Hakim beyin oğlu kullanıyordu, ne olduğunu anlamadım, ....., ....."ın vurulduğunu söyledi, nasıl ve ne şekilde olduğundan bahsetmedi,
Silah benimdir, bulundurma ruhsatı vardır, evde çekmecede duruyordu, ..... haberim olmadan silahı temizlemek için getirmiş, sitede tanıdık subay ve astsubaylar bulunduğu için silahımızı temizliyorlar, bu maksatla getirmiş, 05.07.2001 tarihinde yazlığa geldik, o tarihte silahı buraya getirmiş, yazlık evimizde silahı hiç görmedim, bu gece bara gitmeden önce de görmedim, ancak bir gece önce ..... ile ..... silah konusunu konuştular, bulundurma ruhsatlı silahım olduğu konuşuldu, silahın İzmir"de olduğunu söyleyip, mutfağa geçtim, sonra ne konuştuklarını bilemem demiş,
Duruşmada da; hazırlık anlatımına benzer anlatımda bulunarak, bahçede yemek yedikleri esnada silah hususunun konuşulduğunu, silahın tatil köyündeki eve nasıl geldiğini bilmediğini, evinde de çekmecede beze sarılı olarak durduğunu söylemiştir.
Tanık .... ......; olay yeri keşif ve ölü muayene tutanağındaki beyanında; Evde ..... ... ve eşi ......."in bulunduklarını, vurulan şahsı bilmediğini, daha önce görmediğini saat 01.45-02.00 sıralarında bazı sesler duyduğunu, eşi ile tartıştığını düşündüğünü, seslerin yoğun bir kavgayı gösteren sesler olmadığını, daha sonra yardım edin sesi üzerine yardıma geldiğini, kapının önünde ..... ..."in bir şahsı dışarı bahçenin kapısına doğru sürüklemeye çalıştığını, hemen yardım ettiklerini, komşuların geldiğini, ......"in vurulan şahsı minibüse bindirerek götürmek istediğini, ancak olayın şoku ile aracı tretuvara çarptığını, başka bir şahsın ölen şahsın aracını kullanarak götürdüğünü söylemiş,
Duruşmada; olay günü hatırladığım kadarıyla gece saat 02.00 sıralarında evimde televizyon açık okey oynuyorduk, bir tartışma sesi duydum, duyduğum ses çaprazımızdaki ..... ..."in evinden geliyordu, eşi ile tartıştıklarını zannettik, duyduğumuz ses kavga değil atışma şeklindeydi, tartışmanın akabinde, şişe açılır yada şampanya patlatılır gibi bir ses duydum, yan tarafa baktığımda bir kişinin ...... ...."in evinin girişinde ve dışarıda merdiven başında ayakları dışarıya doğru sırt üstü yattığını gördük, Yüksel dışarıda dolaşıyordu, bağırtım üzerine çevreden komşular geldi, ...... ..... öldü mü acaba diye söyleyince, önce 112"yi sonra 155"i aradım, telefon etmeye çalıştım, daha sonra olay yerine savcı geldiğinde bizleri evin içerisine aldı, tabanca yatak odasının içerisinde kapının girişinde, yanında da kırmızı bir bez parçası vardı, patlama sesini duymam üzerine yan taraftaki balkona geçtim ve aşağıya baktım, zannedersem 1 veya 2 dakikalık zaman geçmişti.
Sorulması üzerine, sesi duyup balkona çıktığımda yukarıda belirttiğim şekilde kişiyi gördüm, .....in yardım istemesi üzerine evden çıkıp ......"in evine geldim, geldiğimde, bahçe kapısına doğru sürükleyerek götürmeye çalışıyordu, öldü mü, öldü mü, diye söylemesi üzerine elimle şah damarını kontrol ettim, o arada hakim beylerle oğlu geldi, minibüse koydular, Yüksel arabayı kaydırdı, sonra ölen kişinin arabasına bindirdiler, arabayı Yüksel kullanıyordu. ....."in makûlü vurduğuna ilişkin bir ifadede bulunduğunu duymadım demiştir.
Tanık ..... ...... kollukta ve duruşmada saptanan beyanlarında benzer şekilde; birlikte bara gittiklerini, saat 01.00-01.30 sıralarında geri döndüklerini, ...... ......."nun kendi arabası ile yalnız gittiğini, ..... tatil köyünden, .... tatil köyü girişine kadar gittikten sonra, ......."ın aşırı alkollü olması nedeniyle, ...... ...."in ....."ın arabasına binerek birlikte gittiklerini, kendilerinin başka bir caffeye gittiklerini, barda olumsuz hiçbir davranış, kırıcı ya da küçük düşürücü bir söz söylenmediğini, ancak ..... ....."nun fazla alkol aldığını, bardan çıktıklarında ....."ın alkollü olması nedeniyle, ....."in arabanın anahtarını istediğini, ....."ın vermek istememesi üzerine, ....."in, buna kızıp, ekmeğimi yemene rağmen neden böyle davranıyorsun şeklinde sözler söyleyip, evden gitmesini istediğini, ....."ın sürekli tartışıp, ağız münakaşası yaptığını, bağrışmalar üzerine .... ve ....."ın gelip müdahale ettiklerini, ......"ın bunun üzerine arabadan inerek ...."in arabayı kullanmasına izin verdiğini, ....."ın da sağ ön koltuğa geçtiğini, birlikte ...... .....in evine gittiklerini, kendilerinin .... caffeye gittiklerini, bir süre sonra ....."in Cafeye koşarak yaklaştığını, ....."i çağırıp, koş ..... yaralı, vuruldu gibi sözler söylediğini, ancak heyecandan tam anlamadığını, ....."le yanlarından hemen süratle ayrıldıklarını beyan etmiştir.
Tanık ..... ...... kollukta ve duruşmada benzer şekilde;
olayların başlangıcını tanık ..... ....... "e benzer şekilde anlattıktan sonra, .....l ve ..... ile birlikte ....."ı ikna edip, aracı ...."in kullanmasını sağladıklarını, .... ve ...."ın birlikte araçla ... Tatil köyündeki evine doğru yöneldiklerini, kendilerinin de ...., ..., ... ve.... ile birlikte ..... caffeye geri döndüklerini, daha sonra ...."in, caffeye gelip eşi ...."i çağırdığını, ..... vuruldu diye seslendiğini, birlikte Eski ...."ya yöneldiklerini, o sırada ...."ın da araç içerisinde olduğunu öğrendiklerini beyan etmiştir.
Tanık ..... ...... kollukta ve duruşmada; olayın başlangıcını diğer tanıklarla benzer şekilde anlatarak, saat 01.00 sıralarında ....."in ..... tatil köyünün tünelinden geçip, ...."e seslendiğini, .... koş, ...... vuruldu dediğini, Sibel"in de arabaya binip, ....."le birlikte ....."ı Eski ...... hastanesine yetiştirmeye çalıştıklarını söylemiştir.
Tanık ..... ..... kollukta 26.07.2001 tarihli beyanında; ...... ve ......"ın birlikte araba ile gittiklerini, kendilerinin de caffeye gidip oturduklarını, bir süre sonra Yüksel"in gelip, tahminen 30-40 metrelik mesafeden ..... vuruldu diyerek ......"i çağırdığını,
..... tatil köyünün barında, küçük düşürücü veya kırıcı sözler sarfedilmediğini, sadece araç kullanma yüzünden, küçük bir tartışma çıktığını, ancak ....."in, ....."ın hareketleri ve tavrına çok kızdığını, bu yüzden yürürken ....."in, elime düşmesin, döverim gibi sözler sarfettiğini beyan etmiştir.
Tanık ..... ..... duruşmada istinabe suretiyle saptanan beyanında; olay gecesi saat 24.00 sıralarında yazlığımda oturduğum sırada, 50 metre arka komşum "Allah için yardım eden yokmu" diye bağırınca, oğlumla birlikte evine koştum, gittiğimizde bir şahıs bahçe kapısının eşiğinde boylu boyunca yatıyordu, sanık da başında bu şekilde bağırıyor, yatan şahsın nabzını kontrol etmeye çalışıyordu, büyük bir panik içindeydi, yaralıyı hemen sanığın arabasına bindirdik, aşırı panik olduğu için arabayla kaldırıma çıktı, biz kendisinin götüremeyeceğini anlayınca indirdik, oğlum ..... yaralıyı ve sanığı ölenin arabasına aldı, oğlum arabayı yola kadar götürdü, arkalarında arabamla .... Devlet Hastanesine gittim, sanık büyük bir panik yaşıyordu, bir ara hakim olduğumu bildiğinden, ne kadar ceza alabileceğini sordu, bunun üzerine olayın nasıl olduğunu sordum, olay gecesi yaralı ile birlikte içki içtiklerini, yaralının arabasını kullanmak istediğini ancak vermediğini, bunun üzerine eve geldiklerinde yaralının bana itimat etmiyorsun diyerek evdeki silahı alıp kendisini vurduğunu söyledi, ayrıca olayın başlangıcında sanığın evine gittiğimizde, "Güven abi ne yapayım kaçayım mı" diye sordu, kendisine nereye kaçacaksın nasıl olsa yakalanırsın diye söyledim. Daha sonra yaralı hastanede vefat etti, olayın nasıl olduğunu görmedim, şeklinde anlatımda bulunmuş,
Tanık .... ...... duruşmada istinabe suretiyle saptanan beyanında; Babasının anlatımlarına benzer anlatımlarda bulunarak, sanık yaralıyı hastaneye götürecekti, ancak arabayı kaldırıma çıkardı, götüremeyeceğini anlayınca yaralının arabasının anahtarını bize getirdi, arabasına bindirip yola kadar götürdüm, yolda sanık acaba kaçsam mı, ne yapsam diye sordu, kendisine nasıl olsa yakalanacağını söyledim, arabayı kullanmakta zorlandığım için yolda indim, sanık karısını çağırdı, yaralıyı hastaneye götürdüler demiştir.
Kolluk görevlilerince düzenlenen 26.07.2001 tarihli olay yeri tespit tutanağında; ..... Tatil köyü 11 nolu evde saat 01.45 sıralarında silahla yaralama meydana geldiğinin bildirilmesi üzerine saat 02.20 sıralarında ...... ......"e ait olduğu saptanan eve gelindiği, giriş kapısının hemen önünde damlamış kan izlerinin bulunduğu, olay sanığı ..... ....."in, eşi ile birlikte yaralıyı ..... Devlet hastanesine götürmüş olduğu, evin giriş kapısı önünde ve salon içerisinde bir kilimin toplanmış olduğu ve yoğun kan lekesinin bulunduğu, salonun sol tarafı 4,20 cm ilerisinde yatak odasının bulunduğu, yatak odası kapısının giriş kısmının sağ tarafında 9 mm çapında TC subaylarına mahsustur yazılı 8084788 seri nolu Kırıkkale marka bir tabancanın yerde bulunduğu, yanında muhtemelen daha önceden sarılarak muhafaza edilmiş kırmızı renkli bir bezin bulunduğu, yatak odasının yaklaşık 110 cm giriş kapısı istikametinde üzerine basılma neticesinde dağılmış kan lekesinin bulunduğu, olay anında üst katta oturan ...... ......."nın evinde olduğu, bağrışma sesi ile uyandığı, silah sesi duymadığı, boş kovanın salon içerisinde bulunan fiskos masasının altında olduğu, 9 mm.lik boşkovan dışında başkaca bir suç unsuruna rastlanılmadığı,
Silaha sarılmış olduğu belirtilerek incelenmek üzere gönderilen 43x43 cm ebadında mendile benzer kırmızı renkli bez parçasının İzmir Kriminal Polis Labaratuarınca incelenerek düzenlenen 31.07.2001 tarihli raporda; fiziksel incelemede herhangi bir delinmeye ve gözle görülür bir lekelenmeye rastlanılmadığı,
Yapılan kimyasal işlemlerde, bez parçasının bazı bölgelerinde fişeklerdeki kapsülün ve barut patlaması sonucu oluşan atış artıklarının tespit edildiği,
Bildirilmiştir.
Jandarma Genel Komutanlığınca düzenlenen 13.09.2001 tarihli ekspertiz raporunda; Tabanca içinden çıkarılan şarjör üzerinden alınan izler mukayeseye elverişli bulunmadığından, mukayese için gönderilen ..... ....., ...... .... ve ...... ......"ya ait on parmakizleri ile gerekli karşılaştırma yapılamadığı belirtilmiştir.
Jandarma Genel Komutanlığınca düzenlenen 16.11.2001 tarihli ekspertiz raporunda;
...... ....."e ait sağ ve sol el svapları üzerinde atış artıkları tespit edildiği,
...... ........"ya ait svaplar üzerinde atış artıklarına rastlanılmadığı belirtilmiştir.
Adli Tıp Kurumu İzmir Grup Başkanlığı Kimyasal Tahliller Dairesince düzenlenen 26.07.2001 tarihli raporda, ...... ......"ya ait kan örneğinde 1,55 promil alkol bulunduğu bildirilmiştir.
Adli Tıp Kurumu Fizik/Balistik şube müdürlüğünce düzenlenen 26.04.2002 tarihli raporda; 9 mm çapında kovan ile mermi çekirdeğinin Kırıkkale marka, 8084788 seri nolu tabancadan atıldığı,
Tabancanın tetiğine 2 kg civarında basınç yapılmadıkça herhangi bir nedenle ateş etmediği,
Fişek yatağında mermi olduğu, horozu kurulu ve emniyeti açık iken tetiğine mutlaka basınç yapılması gerektiği,
Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulunca düzenlenen 26.04.2002 tarihli raporda; Yaralanmanın lokalizasyonu, atış trajesi, atış mesafesi birlikte değerlendirildiğinde atışın kişinin kendisi tarafından meydana getirilebileceği gibi aynı atış mesafesinden başka bir kişi tarafından da meydana getirilebileceği, bunlar arasında tıbben ayrım yapılamayacağı,
Bildirilmiştir.
Olayda kullanılan Kırıkkale marka 9 mm çaplı, 8084788 seri nolu silahın ..... .... adına 25.06.2004 tarihine kadar bulundurma ruhsatı bulunduğu saptanmıştır.
Görgü tanığı bulunmayan somut olayda;
Araç kullanma nedeniyle sanık ve maktûl arasında başlayan tartışmanın evde de devam ettiği yönündeki tanık anlatımları, tabancanın tetiğine 2 kg civarında basınç yapılmadıkça herhangi bir nedenle ateş etmeyeceğine ilişkin bilirkişi raporu, mermi çekirdeğinin sağdan sola önden arkaya doğru bir seyir takip ettiği, mermi çekirdeği giriş özelliklerine göre atışın bitişiğe yakın bir mesafeden yapılmış olduğuna ilişkin adli tıp raporu, maktûlün elinde atış artıkları bulunmamasına rağmen, sanığın her iki elinde atış artıkları bulunması, tabancanın sarılı olduğu belirtilen bez parçasında herhangi bir delinme veya lekelenmeye rastlanılmamasına karşın, atış artıklarına rastlanılması, 26.07.2001 tarihli krokide, kan izleri, tabanca, tabancanın sarılı olduğu bez ve boş kovanın bulunduğu yerler, sanığın olay sonrasında tanık ..... ....."a ne kadar ceza alabileceğini, ne yapayım kaçayım mı şeklinde sorular sorması hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın birbiriyle ve dosyadaki diğer kanıtlarla çelişen savunmasına itibar edilmesi olanağı bulunmamakta, olay sonrasındaki davranışları ve diğer bulgular intihar olgusunu doğrulamamaktadır. Diğer yönden, sanığın birlikte yaşadığı eski eşi ....."e ait silahı ondan habersiz olarak olayın meydana geldiği eve getirip burada gizleyip, bu durumu silahın sahibine dahi söylemeyip, 2-3 gündür yanlarında misafir olarak kalan maktûle silahın varlığından sözetmesi ve maktûl tarafından 2-3 dakika gibi kısa bir süre içerisinde silahın gizlendiği yerden alınarak ateşlenmiş olması hayatın olağan akışına uymamakta, sanığın, maktûl, silahı kafasına doğru çene hizasından sallayıp duruyordu, silah birden patladı şeklindeki savunması da, tetiğe iki kg.lık basınç yapılmadıkça patlamayacağı yönündeki bilirkişi raporuyla çelişmektedir. Merminin takip ettiği seyir, boş kovan, bez parçası ve tabancanın bulunduğu yerler ile iki ayrı noktada kan lekelerine rastlanılması da atışın maktûl tarafından değil, sanık tarafından yapıldığını göstermektedir.
Bu itibarla Özel Daire bozma ilamına uyulması gerekirken, önceki hükümde direnilmesi isabetsiz olup, hükmün bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Başkanı O. .....; sanığın bir suçtan cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle ispat edilmesine bağlıdır. Şüpheli ve aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak hüküm tesis edilemez. Ceza mahkûmiyeti bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat teorikte olsa hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermektir. O halde ceza yargılamasında mahkûmiyet, büyük veya küçük bir ihtimale değil, kuşkudan uzak bir kesinliğe dayanmalıdır. Adli hataların önüne geçilmesinin tek yolu budur.
Maktûlün birkaç günden beri misafir olarak kaldığı evde silahın saklandığı yeri gezme yada sezinleme ile bilebilmesi ve tartışma sonrası eve geldiğinde, sanığın wc. ve banyoya girmesi sürecinde yatak odasındaki dolaptan alıp duygusal kişiliğinin de etkisiyle başına yaklaştırarak, iradi ya da irade dışı davranışlarla ateşlemesi olasılığının reddedilememesi,
Maktûlün beze sarılı olan ancak namlu ucu örtülü bulunmayan silahı patlattığında barut artıklarının sadece beze bulaşıp, eline bulaşmamasının teknik verilere uygun düşmesi ve konuya ilişkin raporların da bunu desteklemesi,
Maktûlün başına mermi isabet ettirmesi sonrasında silahlı eli ani refleksle sıkacağından, sanığın şaşkın ve denetimsiz bir tavırla silahı elinden almak için iki eliyle tabancaya dokunması ve alma gayretine girmesinin ve bu tür hareket sonucu her iki eline barut artıklarının bulaşmasının olağan sayılabilmesi,
Kırıkkale yapısı hafif bir tabancanın sanık tarafından iki elle tutulmuş ve maktûlün kafasına dayatılmak suretiyle onun hiçbir itici tepki ve refleksine muhatap olmadan ateşlenmesinin olağan görülmemesi,
Karşısında, olayda var olan kuşkuyu evrensel hukuk ilkelerine aykırı olarak sanık aleyhine yorumlayan çoğunluk görüşüne katılmıyorum, gerekçeleriyle hükmün onanması yönünde oy kullanmıştır.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;
1-Yerel Mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA,
2-Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 11.10.2005 günü tebliğnamedeki isteme uygun olarak oyçokluğuyla karar verildi.