Esas No: 2016/214
Karar No: 2016/253
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2016/214 Esas 2016/253 Karar Sayılı İlamı
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2016 / 214 KARAR NO : 2016 / 253 KARAR TR : 11.4.2016 |
ÖZET: Davacı şirketin zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi kapsamında bulunan aracın karıştığı trafik kazası sonucu araç sahibinin vefat etmesi ve araçtaki diğer şahsın yaralanması nedeniyle üçüncü kişilere yönelik davacı şirketin tazmin ettiği tazminat tutarının, ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte kazanın gerçekleşmesinde kusurlu olduğu iddia edilen davalı idareden rucuen tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Kanun’un 110. Maddesi gereğince, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.
|
K A R A R
Davacı : H.Sigorta A.Ş.
Vekili : Av.A.T.A.& Av.B.B.I.
Davalı : Karayolları Genel Müdürlüğü
Vekili : Av.N.F.G. & Av.M.Ş.A.
İhbar Olunanlar : 1.A.Y. –A. İnşaat Tic.ve San.Ltd.Şti Ortak Girişimi
Vekili : Av.M.A.
2.Yapı Kredi Sigorta A.Ş.
Vekili : Av.B.Ö.
O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 33….. plakalı aracın davacı şirket tarafından ZMMS poliçesi ile sigorta edildiğini, 15.10.2011 tarihinde bu aracın karıştığı trafik kazasında H.M.’ın vefat etmesi ve B.M.’ın yaralanması nedeniyle davacı aleyhine Akşehir 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/228 Esas sayılı dosyasında dava açıldığını, yapılan yargılamada adli tıp kurumu trafik ihtisas dairesinden alınan raporda davacıya sigortalı araç sürücüsünün %40 ve sürücü V.M.’nun %20 oranında kusurlu olduğunu, bu suretle davalı kurumun %40 kusuru nedeniyle müvekkili tarafından ödenen tazminattan sorumlu olduğunu, davacı tarafından da Akşehir İcra Müdürlüğünün 2013/8308 Esas sayılı dosyasında yapılan icra takibi uyarınca 246.739,00 TL’nin 23.12.2013 tarihinde ödendiğini, %40 kusur oranına tekabül eden kısmının 98.695,60 TL olduğunu belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 98.695,60 TL’nin ödeme tarihi olan 23.12.2013’ten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemi ile adli yargı yerinde dava açmıştır.
Ankara 4.Asliye Hukuk Mahkemesi: 08.07.2014 gün ve 2014/203 Esas, 2014/227 Karar sayılı kararı ile: “…Tüm dosya kapsamına göre; Davacı şirkete ZMMS poliçesi ile sigortalı 33…… plakalı aracın yaptığı trafik kazası nedeniyle davacı şirket tarafından ödenen destekten yoksunluk ve maluliyet tazminatlarının karayolunun bakım ve onarımından sorumlu olan davalı kuruluşun % 40 oranında kusurlu olduğuna ilişkin rapor uyarınca davalı Karayolları Genel Müdürlüğünden tahsili talep edilmiş olmakla; Davalı Karayolları Genel Müdürlüğünün karayolu yapım, bakım ve onarımından sorumlu kamu kurumu olduğu, 2577 sayılı yasanın 2/1-b maddesi nazara alındığında davalı Karayolları Genel Müdürlüğünün sorumluluğuna hizmet kusuru esaslarınca dayanıldığı, bu nitelikteki davaların ise tam yargı davası olarak idari yargı mercilerinde açılması gerektiği anlaşıldığından davalı tarafın yargı yolu itirazının kabulü ile; davaya bakmakta idari yargı mercileri görevli olduğundan HMK"nun 114/1 -b ve 115/2. maddeleri uyarınca dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş” şeklindeki gerekçesi ile HMK’nun 114/1-b ve 115/2.maddeleri uyarınca dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine karar vermiş, verilen karar taraflara tebliğ edilmiş, tarafların temyiz etmemesi üzerine 14.12.2015 kesinleşmiş, karara bu şekilde şerh edilmiştir.
Davacı vekili bu kez aynı taleplerle idari yargı yerinde dava açmış, Ankara 9.İdare Mahkemesi’nin 14.01.2016 gün ve 2015/3578 Esas, 2016/30 Karar sayılı kararı ile dosyada yetkisizlik kararı verilmesi üzerine yargılamaya Konya 2.İdare Mahkemesi’nde devam edilmiştir.
Konya 2.İdare Mahkemesi: 11.02.2016 gün ve 2016/162 Esas sayılı kararı ile; “…2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun"un 19. maddesinde "Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler." hükmü düzenlenmiştir.
2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafık kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır." denilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden, davacı şirketin zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi kapsamında bulunan 33….. plaka numaralı aracın 15.10.2011 tarihinde Konya-Afyon karayolu Dereiçi mevkinde meydana gelen trafik kazası sonucu araç sahibi H.M."ın vefat etmesi nedeniyle üçüncü kişilere yönelik davacı şirketin tazmin ettiği 98.695,60-TL tazminat tutarının ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte kazanın gerçekleşmesinde %40 oranında kusurlu olduğu iddia edilen davalı idareden tazmini istemiyle açıldığı anlaşılmaktadır.
2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; davacı şirket tarafından karşılanan zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Nitekim Anayasa Mahkemesi, 27.3.2014 tarih ve 28954 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan 26.12.2013 tarih ve E: 2013/68, 2013/165 sayılı kararında; 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2. Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvurularını, 2918 sayılı Kanun"dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi gerektiği gerekçesiyle reddetmiştir.” şeklindeki gerekçesi ile davanın adli yargının görev alanına girdiğini belirterek, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19.maddesi hükümleri uyarınca görevli yargı merciinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilinceye kadar davanın ertelenmesine karar vererek dosya Mahkememize gönderilmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 11.4.2016 günlü toplantısında:
Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan sorumluluk davasında adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Kanunun 19.maddesinde öngörülen biçimde görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN’un adli yargı, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, davacı şirketin zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi kapsamında bulunan 33 KD 353 plakalı aracın 15.10.2011 tarihinde karıştığı trafik kazası sonucu araç sahibi H.M.’ın vefat etmesi ve B.M.’ın yaralanması nedeniyle üçüncü kişilere yönelik davacı şirketin tazmin ettiği 98.695,60 TL tazminat tutarının ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte kazanın gerçekleşmesinde kusurlu olduğu iddia edilen davalıdan rucuen tazmini istemi ile açılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1.maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.
Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.
Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davanın, 15.10.2011 tarihinde, davacı şirkete ZMMS poliçesi ile sigortalı 33…… plakalı aracın karıştığı trafik kazasında, araç sahibi H.M.’ın vefat etmesi ve B.M.’ın yaralanması sonucu üçüncü kişilere yönelik davacı şirketin tazmin ettiği tazminat tutarının meydana gelen kazada hizmet kusuru bulunan davalı idareden rücuen tazmini istemi ile Ankara 4.Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açıldığı, Ankara 4.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 08.07.2014 gün ve 2014/203 Esas, 2014/227 Karar sayılı kararı ile davayı görev yönünden reddettiği, tarafların kararı temyiz etmemesi üzerine kesinleştiği, bu kez aynı istemlerle Ankara 9.İdare Mahkemesi’nde dava açıldığı, dosyanın yetkisizlik kararı ile Konya İdare Mahkemesi’ne gönderildiği; Konya 2.İdare Mahkemesi’nde dava açıldığı, Konya 2.İdare Mahkemesi’nce davada adli yargının görevli olduğu belirtilerek; 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi Kanunu’nun 19.maddesi gereğince görevli yargı yerinin belirlenmesi amacı ile dosyanın Mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır.
2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)
Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısiyle 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.
Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden Konya 2.İdare Mahkemesi’nce yapılan başvurunun kabulü ile, Ankara 4.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 08.07.2014 gün ve 2014/203 Esas, 2014/227 Karar sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Konya 2.İdare Mahkemesi’nce yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile, Ankara 4.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 08.07.2014 gün ve 2014/203 Esas, 2014/227 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 11.4.2016 gününde, Üye Süleyman Hilmi AYDIN’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Nuri NECİPOĞLU
|
Üye Ali ÇOLAK
Üye Süleyman Hilmi AYDIN
|
Üye Yusuf Ziyaattin CENİK
Üye Mehmet AKBULUT |
Üye Alaittin Ali ÖĞÜŞ
Üye Yüksel DOĞAN
|
KARŞI OY
Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.09.2015 gün ve E:2015/580, K:2015/592 sayılı kararında belirtmiş olduğum düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum. 11.4.2016
ÜYE
Süleyman Hilmi AYDIN