Esas No: 2005/3-93
Karar No: 2005/102
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2005/3-93 Esas 2005/102 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2005/3-93 E., 2005/102 K.
"İçtihat Metni"
Sanık ..... ....."ın;
a) Yaralama suçundan TCY"nın 456/4 ve 59. maddeleri uyarınca 288.985.000 lira ağır para cezası,
b) Tehdit suçundan TCY"nın 191/1, 59 ve 647 sayılı Yasanın 4 maddeleri uyarınca 288.925.000 lira ağır para cezası,
c) Aynı neviden verilen para cezalarının TCY"nın 72. maddesi uyarınca toplanması suretiyle sonuç olarak 577.910.000 lira ağır para cezası,
İle cezalandırılmasına ve verilen cezanın 647 sayılı Yasanın 6. maddesi uyarınca ertelenmesine ilişkin, Dinar Asliye Ceza Mahkemesince verilen 20.11.2003 gün ve 185/606 sayılı hüküm,
Sanık tarafından temyiz edilmekle inceleme yapan Yargıtay 3. Ceza Dairesince 8.7.2005 gün ve 4373-9822 sayı ile;
"5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7. maddesinde "zaman bakımından uygulama, 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddesinde ise, "lehe olan hükümlerin uygulanmasında usul" kurallarının düzenlenmesi, ayrıca 5252 sayılı Kanunun 12. maddesi ile 765 sayılı Türk Ceza Kanunun yürürlükten kaldırılması, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun ve Kanunların hükümden sonra 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunması karşısında;
5237 sayılı Kanunun 7. ve 5252 sayılı Kanunun 9. maddeleri uyarınca, sanığın hukuki durumunun 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu Hükümleri de nazara alınarak yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğu" gerekçeleriyle sair yönleri incelenmeksizin bozulmuştur.
Yargıtay C.Başsavcılığınca 29.07.2005 gün ve 85136-3 sayı ile;
"Dinar Asliye Ceza Mahkemesinin 20.11.2003 gün ve 185-606 sayılı dosyasında; sanık ..... ....."ın hakaret suçundan delil yetersizliği nedeniyle beraatine, tehdit ve etkili eylem suçlarından ise ağır para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, sanık tarafından 02.12.2003 günü temyiz isteminde bulunulduğu anlaşılmaktadır.
5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 8/1. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunun 310/1. maddesi gereğince temyiz isteminin hükmün tefhiminden itibaren bir haftalık süreye tabi olduğu, 20.11.2003 tarihinde yüzüne karşı verilen hükmü sanığın 28.11.2003 günü mesai saati bitimine kadar temyize yetkisi bulunduğu halde 02.12.2003 günü temyiz ettiği, temyiz davasının süresinden sonra açıldığı anlaşılmaktadır," gerekçeleriyle itiraz yasayoluna başvurularak, Özel Daire bozma kararının kaldırılıp, temyiz isteminin CMUK"nun 317 nci maddesi uyarınca reddine karar verilmesi istenilmiştir.
Dosya Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Olağan kanun yollarından olan temyiz incelemesinin yapılabilmesi için bir temyiz davası açılmış olmalıdır. Temyiz davasının açılabilmesi için de, 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 8/1. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunun 310 uncu maddesine göre iki koşulun varlığı gereklidir.
Bunlardan ilki süre koşuludur. 1412 sayılı Ceza Usul Yasasının 310 uncu maddesinde, genel kural olarak tarafların temyiz isteğinde bulunabilecekleri süre hükmün tefhiminden, tefhim edilmemişse, tebliğinden başlamak üzere bir hafta olarak belirlenmiş, aynı maddenin 3 üncü fıkrasında ve 765 sayılı Ceza Kanununun Yürürlüğe Konulmasına Dair 825 sayılı Kanunun 28 inci maddesinde ise, üst ve yerel C.Savcıları yönünden farklı temyiz süreleri öngörülmüştür. Temyiz süresi 1412 sayılı CYUY"nın 310 uncu maddesinin 3 üncü fıkrası ile 5252 sayılı Yasanın 12 nci maddesiyle 1 Haziran 2005 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırılan, Ceza Kanununun Yürürlüğe Konulmasına Dair 825 sayılı Kanunun 28 inci maddesinde, üst ve yerel C.Savcıları yönünden belirlenen ayrıksı durumlar hariç olmak üzere, hükmün açıklanması sırasında hazır bulunanlar yönünden bu tarihte, yokluklarında hüküm verilenler yönünden ise gerekçeli kararın tebliği tarihinde başlar.
Temyiz davasının açılabilmesi için gerekli ikinci koşul ise istek koşuludur. Yargılama hukukunun temel prensiplerinden olan "Davasız yargılama olmaz." ilkesine uygun olarak temyiz davası kendiliğinden açılmaz, bu konuda bir isteğin bulunması gereklidir. CYUY"nın halen yürürlükte bulunan 315 inci maddesinin 1 inci fıkrasında bu kuraldan ayrılarak, bazı ağır mahkûmiyetlerde istek şartından sanık lehine vazgeçilerek, temyiz incelemesinin kendiliğinden (re"sen) yapılması kabul edilmiş ise de, kendiliğinden temyize tabi olma ilkesi onbeş yıl ve daha fazla hürriyeti bağlayıcı cezalarla ölüm cezalarına ilişkin hükümler için geçerli bulunmakta, bunlar dışında kalanlarda, süre ve istek koşullarına uygun temyiz davası açılmamışsa hükmün Yargıtay"ca incelenmesi olanaklı görülmemektedir.
1412 sayılı CYUY"nın 315 ince maddesi uyarınca, temyiz isteminin süresinden sonra yapılması veya temyiz edilemeyecek bir hükmün temyiz edilmesi ya da temyiz edenin buna hakkının bulunmaması halinde, hükmü temyiz olunan mahkemece temyiz dilekçesi reddedilecek, bu hususların Yargıtay"ca saptanması halinde ise CYUY.nın 317 nci maddesi uyarınca Yargıtay"ca temyiz isteminin reddine karar verilmek gerekecektir.
İncelenen dosyada; re"sen temyiz incelemesine tabi bulunmayan 577.910.000 lira ağır para cezasına ilişkin hükmün 20.11.2003 tarihli oturumda sanığın yüzüne karşı tefhim edildiği, sanığın tefhimden itibaren başlamış bulunan yedi günlük yasal süreyi geçirdikten sonra 2.12.2003 günlü dilekçe ile temyiz inceleme isteminde bulunduğu saptanmıştır. Bu itibarla, süreden sonra vaki temyiz inceleme istemi üzerine verilen Özel Daire bozma ilamı bu yönüyle isabetsiz olup, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, sanığın yasal süreden sonra gerçekleşen temyiz inceleme isteminin reddine karar verilmelidir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle,
1-Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2-Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 8.7.2005 gün ve 4373-9822 sayılı bozma ilamının KALDIRILMASINA,
3-Sanığın yasal süreden sonra gerçekleşen temyiz inceleme isteminin CYUY"nın 317 nci maddesi uyarınca REDDİNE,
4-Dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına tevdiine, 20.9.2005 günü oybirliğiyle karar verildi.