Esas No: 2005/3-101
Karar No: 2005/101
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2005/3-101 Esas 2005/101 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2005/3-101 E., 2005/101 K.
"İçtihat Metni"
Orman Yasasına aykırı davranmak suçundan sanık ...... ....."ın 6831 sayılı Yasanın 93/2, TCY.nın 80, 59/2 ve 81/2. maddeleri uyarınca 13 ay 18 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Bodrum Sulh Ceza Mahkemesince 05.12.2000 gün ve 1344-633 sayı ile verilen kararın sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 06.11.2005 gün ve 10446-11040 sayı ile;
"Suç saptama tutanağı ile keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporlarından sanığın 144 nolu bölmede kalan arazisinin doğu ve batı kısımlarından tarlasını genişletmek maksadı ile orman sahasının diri örtüsünü kaldırarak orman kadastrosu sınırına müdahale ettiğinin ve her iki parçasının da taşınmazın devamı niteliğinde olup aynı kasıt altında yeni açıldığı belirlenmiş bulunmasna göre, eylemin TCY.nın 80. madde uygulamasını gerektirmeyen tek suç olduğunun gözetilmemesi" isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, 24.06.2002 gün ve 1759-633 sayı ile; sanığın 6831 sayılı Yasanın 93/1-2, TCY.nın 59, 81/2. maddeleri uyarınca 11 ay 20 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Bu kararın da sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 13.07.2005 gün ve 13575-10503 sayı ile;
"5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7. maddesinde "zaman bakımından uygulama" 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddesinde ise, "lehe olan hükümlerin uygulanmasında usul" kurallarının düzenlenmesi, ayrıca 5252 sayılı Kanunun 12. maddesi ile 765 sayılı Türk Ceza Kanununun yürürlükten kaldırılması, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Kanunların hükümden sonra 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunması karşısında;
5237 sayılı TCK.nun 7. ve genel hükümleri ile 5252 sayılı Kanunun 9. maddeleri uyarınca, sanığın hukuki durumunun 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanun hükümleri de nazara alınarak yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması" gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise, 19.08.2005 gün ve 153069 sayı ile;
"Sanık ve müdafisinin yüzüne karşı 24.06.2002 tarihinde verilen hüküm, sanık müdafisi tarafından 10.10.2002 tarihinde temyiz edilmiştir.
5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 8/1. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunun 310/1. maddesinde öngörülen bir haftalık temyiz süresi hükmün tefhimi ile başlayıp 01.07.2002 günü mesai saati bitimi sona erdiği, sanık müdafisine gereksiz yere çıkarılan tebligatın yeni bir hak kazandırması mümkün olmadığından hüküm sanık müdafisi tarafından yasal süresi geçtikten sonra temyiz edilmiştir. Temyiz istemi süresinde olmadığı gibi, mahkeme kararı da hükmolunan ceza miktarı itibariyle CMUK.nun 305. maddesi uyarınca kendiliğinden temyize tabi olan hükümlerden değildir." gerekçeleriyle itiraz yasayoluna başvurarak, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, temyiz isteminin CMUK.nun 317. maddesi uyarınca reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Olağan kanun yollarından olan temyiz incelemesinin yapılabilmesi için bir temyiz davası açılmış olmalıdır. Temyiz davasının açılabilmesi için de, 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 8/1. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Yasasının 310 uncu maddesine göre iki koşulun varlığı gereklidir.
Bunlardan ilki süre koşuludur. Usul Yasası 310 uncu maddesinde, genel kural olarak tarafların temyiz isteğinde bulunabilecekleri süreyi hükmün tefhiminden, tefhim edilmemişse, tebliğinden başlamak üzere bir hafta olarak belirlemiştir. Aynı maddenin 3 üncü fıkrasında ve Ceza Kanunumuzun Yürürlüğe Konulmasına Dair 825 sayılı Yasanın 28 inci maddesinde ise, üst ve yerel C.Savcıları yönünden ayrıksı temyiz süreleri öngörülmüştür. İcra ve İflâs Yasasının 353 üncü maddesinde de, tetkik mercii kararının tefhim veya tebliğden itibaren yedi gün içinde temyiz edilebileceği belirtilmiştir. Temyiz süresi 1412 sayılı CYUY.nın 310 uncu maddesinin 3. fıkrası ile 5252 sayılı Yasanın 12. maddesiyle 1 Haziran 2005 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırılan, Ceza Yasamızın Yürürlüğe Konulmasına Dair 825 sayılı Yasanın 28 inci maddesinde, üst ve yerel C.Savcıları yönünden belirlenen ayrıksı durumlar hariç olmak üzere, hükmün açıklanması sırasında hazır bulunanlar yönünden bu tarihte, yokluklarında hüküm verilenler yönünden ise gerekçeli kararın tebliği tarihinde başlar.
Temyiz davasının açılabilmesi için gerekli ikinci koşul ise istek koşuludur. Yargılama hukukunun temel prensiplerinden olan "Davasız yargılama olmaz." ilkesine uygun olarak temyiz davası kendiliğinden açılmaz, bu konuda bir isteğin bulunması gereklidir. CYUY.nın halen yürürlükte bulunan 315 inci maddesinin 1 inci fıkrası ile bu kuraldan uzaklaşılmış ve bazı ağır mahkûmiyetlerde istek şartından sanık lehine vazgeçilerek, temyiz incelemesinin kendiliğinden (re"sen) yapılması kabul edilmiş ise de, onbeş yıl ve daha fazla hürriyeti bağlayıcı cezalarla ölüm cezalarına ilişkin hükümler dışında kalan kararlarda, süre ve istek koşullarına uygun temyiz davası açılmamışsa hükmün Yargıtay"ca incelenmesi olanaksız sayılmıştır.
Somut olayda, kendiliğinden temyiz incelemesine tabi bulunmayan 11 ay 20 gün hapis cezasına ilişkin hükmün 24.06.2002 tarihli oturumda sanığın ve müdafiinin yüzüne karşı tefhim edildiği, sanık müdafiinin tefhimden itibaren başlamış bulunan yedi günlük yasal süreyi geçirdikten sonra 10.10.2002 havale tarihli dilekçe ile temyiz inceleme isteminde bulunduğu saptanmıştır. Bu itibarla, süreden sonra vaki temyiz inceleme istemi üzerine verilen Özel Daire bozma ilamı bu yönüyle isabetsiz olup, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, sanık müdafiinin yasal süreden sonra gerçekleşen temyiz inceleme isteminin reddine karar verilmelidir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle,
1-Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2-Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 13.07.2005 gün ve 13575-10503 sayılı bozma ilamının
KALDIRILMASINA,
3-Sanık müdafiinin yasal süreden sonra gerçekleşen temyiz inceleme isteminin CYUY.nın 317 nci maddesi uyarınca REDDİNE,
4-Dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 20.9.2005 günü oybirliğiyle karar verildi.