Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/1321 Esas 2022/4999 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/1321
Karar No: 2022/4999
Karar Tarihi: 26.10.2022

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/1321 Esas 2022/4999 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi'nde açılan alacak davasında, davacı yüklenici tarafından sözleşmenin haklı fesih gerekçesiyle tamamlanmayan işlerin üçüncü kişilere yaptırılması nedeniyle fazladan ödenmek zorunda kalınan fiyat farkı da talep edilmiştir. Mahkemece davacı yüklenicinin fesihte haklı olduğu kabul edilmiş ise de, sözleşmede hakedişlerin nasıl, ne zaman ve kimin tarafından ve hakedişlere bağlı ödemelerin de ne zaman yapılacağı düzenlenmiş olup, davacı tarafından sözleşmeye uygun olarak hakediş ödemesi yapılmadığı anlaşılmıştır. Mahkeme, işin gecikmesindeki tek kusurun davalı taşeronda bulunmadığı, tarafların ortak kusurlu olduğunun kabulü ile belirtilen toplam alacaktan, davacının yarım kalan işleri üçüncü kişilere yaptırmak zorunda kalması nedeniyle ödediği fiyat farkı alacağı mahsubu ile kalan tutara hükmetmiştir. Ancak Yargıtay, davacının kusursuz olduğunu kabulü ile müspet zarar tazminine karar verilmesinin doğru olmadığını, mahkemenin bu nedenle hatalı karar verdiğini belirterek kararı BOZMUŞTUR.
Kanun Maddeleri:
- Eser sözleşmesinin sona ermesi halinde, tazminat borcunun doğması için temel koşul \"kusur\" olduğundan, tazminat isteyen tarafın \"kusursuz\" olması gerekir. (HMK 355. madde)
- Bir tarafın \"az kusurlu\", diğer tarafın \"çok kusurlu\" olmasının bir önemi yoktur. Az kusurlu olan taraf da sözleşmenin bozulmasına kusuruyla sebebiyet vermiş sayılacağından tazminat isteyemez. Bu gibi durumlarda feshe taraflar \"ortak kusuru\" ile sebebiyet vermiş olacaklarından tazminat istenemez. (H
6. Hukuk Dairesi         2021/1321 E.  ,  2022/4999 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi
    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın esastan reddine yönelik verilen hüküm davalı vekilince duruşmalı temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. 24.05.2022 gününde duruşmalı temyiz talebinde bulunan davalı vekili Avukat ... geldi. Tebligata rağmen başka gelen olmadığından onların yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    K A R A R

    Davacı yüklenici vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında müvekkilinin yüklendiği ... İli, ... İlçesi, ... Mahallesi, 2920 ada, 3 parsel üzerine bina yapma işinin kaba inşaat işlerinin davalı tarafça yapılması konusunda 30/07/2012 tarihli sözleşme imzalandığını, sözleşmede işin süresinin 112 gün olarak belirlendiğini, ancak davalının üstlendiği işi sözleşme gereğince bitirmesi gereken 19/11/2012 tarihine kadar bitiremediğini, bunun üzerine müvekkili tarafından sözleşmenin haklı olarak feshedildiğini, sözleşmenin feshedilmesinden sonra davalı tarafça eksik bırakılan işlerin başka taşeronlara yaptırılmak zorunda kalındığını ve yeni taşeronlara ödediği bedeller nedeniyle zarara uğradığını ileri sürerek, davalının sözleşmeye aykırı uygulamaları sebebiyle doğan zararlarının, davalıya sözleşme gereği uygulanan cezalar ve müvekkili tarafından davalı adına çeşitli kurumlara yapılan ödemeler toplamından şimdilik 340.026,66TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı taşeron vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının hakedişlerini zamanında ödemediğini, beton ve demir teslimini de süresinde yapmadığını, bu nedenle işin tesliminde gecikme yaşandığını, sözleşmenin davacı tarafça haksız olarak feshedildiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
    İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; davacı yüklenici tarafından sözleşmenin haklı nedenle feshedildiği, davalı taşeronun işi yarım bırakması nedeniyle davacının kalan işi başka bir firmaya tamamlatması nedeniyle oluşan fiyat farkı bedeli ile davalı adına üçüncü kişilere yapılan ödemelerin talep edilebileceği, bilirkişi raporu ile bu alacakların 203.251,73TL olarak hesaplandığı, davacı tarafça sözleşme feshedildiğinden cezai şart talep edilemeyeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 203.251,73TL’nin davalı taşerondan tahsiline karar verilmiştir.
    Karar, davalı vekili tarafından istinaf edilmiş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi’nce istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
    Karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
    1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve HMK 355. maddedeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş ve verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olmasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
    2- Taraflar arasında imzalanan 30.07.2012 tarihli sözleşme ile, davalı taşeron davacı yüklenicinin yükümlülüğündeki “Asl-ı Bahçe Projesi” kapsamındaki kaba inşaat işlerinin yapım işini üstlenmiştir. Sözleşme uyarınca iş 19.11.2012 tarihinde teslim edilecektir. Davacı yüklenici, davalı taşeronun işi süresinde bitirmemesi nedeniyle 30.11.2012 tarihli sözleşmeyi feshetmiş ve iş bu davada diğer taleplerin yanında haklı fesih gerekçesiyle tamamlanmayan işlerin üçüncü kişilere yaptırılması nedeniyle fazladan ödenmek zorunda kalınan fiyat farkı da talep edilmiştir.
    Eser sözleşmesinin sona ermesi halinde, tazminat borcunun doğması için temel koşul "kusur" olduğundan, tazminat isteyen tarafın "kusursuz" olması gerekir. Bir tarafın "az kusurlu", diğer tarafın "çok kusurlu" olmasının bir önemi yoktur. Az kusurlu olan taraf da sözleşmenin bozulmasına kusuruyla sebebiyet vermiş sayılacağından tazminat isteyemez. Bu gibi durumlarda feshe taraflar "ortak kusuru" ile sebebiyet vermiş olacaklarından tazminat istenemez.
    Bu anlatım çerçevesinde somut olay incelendiğinde; mahkemece davacı yüklenicinin fesihte haklı olduğu kabul edilmiş ise de; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 7. maddesinde hakedişlerin nasıl, ne zaman ve kimin tarafından ve hakedişlere bağlı ödemelerin de ne zaman yapılacağı düzenlenmiş olup, maddenin 7.1 bendine göre, hakedişlerin onaya müteakip ait olduğu dönemi takip eden ayın son haftasında ödeme gününde nakit olarak ödeneceği belirtilmiştir. Dosya arasında bulunan bilgi ve belgelerden, davalı taşeron tarafından sözleşmenin fesih tarihine kadar dört, sözleşmenin feshinden sonra bir hakediş ve bu hakedişlere dayalı olarak faturalar düzenlendiği, bu faturaların her iki taraf defterlerinde kayıtlı olduğu, ancak davacı tarafından sözleşmeye uygun olarak hakediş ödemesi yapılmadığı, davalı taşeronun bakiye hakediş alacağı olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca dinlenen taraf tanık beyanlarından, davalı taşeronun davalıya gönderdiği 04.10.2012 tarihli e-mailden ve 23.10.2012 tarihli ihtardan, sözleşme uyarınca davacı yüklenici tarafından davalı taşerona temin edilmesi gereken demir ve beton tedarikinde gecikmeler olduğu anlaşılmıştır.
    Mahkemece belirtilen bu nedenlerle, işin gecikmesindeki tek kusurun davalı taşeronda bulunmadığı, tarafların ortak kusurlu olduğunun kabulü ile hükmedilen 203.251,73TL toplam alacaktan, davacının yarım kalan işleri üçüncü kişilere yaptırmak zorunda kalması nedeniyle ödediği fiyat farkı alacağı 123.628,60TL’nin mahsubu ile 79.623,13TL’ye hükmedilmesi gerekirken, davacı yüklenicinin kusursuz olduğunu kabulü ile müspet zarar tazminine karar verilmesi doğru olmamış, bozulması uygun bulunmuştur.
    SONUÇ : Yukarıda 1. bentte nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulü ile e İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesinin 2019/1680 Esas, 2021/313 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, ilk derece mahkemesi kararının davalı yararına BOZULMASINA, 8.400,00TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davalıya verilmesine, 6100 sayılı HMK 373. madde hükümleri gözetilerek dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğin ise bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine, 26.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara