Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2005/6-58 Esas 2005/88 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2005/6-58
Karar No: 2005/88

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2005/6-58 Esas 2005/88 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu 2005/6-58 E., 2005/88 K.

Ceza Genel Kurulu 2005/6-58 E., 2005/88 K.

  • EKSİK SORUŞTURMA
  • KANUNUN ZAMAN BAKIMINDAN UYGULANMASI
  • SANIĞIN LEHİNE OLAN YASA
  • 5237 S. TÜRK CEZA KANUNU [ Madde 7 ]
  • 5252 S. TÜRK CEZA KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ ... [ Madde 9 ]
  • 5320 S. CEZA MUHAKEMESİ KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ... [ Madde 8 ]
  • 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 342 ]
  • 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 59 ]
  • "İçtihat Metni"

    Sahtecilik suçundan sanık Hanifi G......"ün TCY"nın 342/1 ve 59. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay ağır hapis cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin Üsküdar 2.Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 08.11.2001 gün ve 285-334 sayılı hüküm sanık müdafileri tarafından temyiz edilmekle dosyayı inceleyen Yargıtay 6.Ceza Dairesince 15.05.2003 gün ve 22856-3186 sayı ile;

    "Bir adet demonte vaziyette kullanılmış vinç için 16.08.1996/57584 sayılı Gümrük Giriş Beyannamesi düzenlenip, ekinde yer alan orijinal fatura ve A.T.R Dolaşım Belgesinde eşyanın model yılının 1993 olarak yazıldığı, anılan eşyanın İstanbul Sanayi Odası tarafından düzenlenen raporu ile imal tarihi 6-10 yaş arası olduğunun bildirildiği, İdare"nin belge ve faturadan kuşkulanıp yaptığı araştırmada vincin 13 yaşında ve ithalinin mümkün olmadığının anlaşılmasıyla, ithalin gerçekleşmediği olayda; İdare"nin uygulamasının olağan olup olmadığı araştırılıp, sonucuna göre deliller bir bütün halinde değerlendirilerek hukuki niteliğin belirlenmesi gerektiği dikkate alınmadan eksik soruşturma ile yetinilip yazılı şekilde karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmuştur.

    Yerel Mahkeme 25.12.2003 gün ve 314-468 sayı ile;

    "Sanığın Haydarpaşa Giriş Gümrük Müdürlüğünce tescilli 981 sayılı 5.6.1996 tarihli deniz manifestosunun 1 nolu konşimentosuna kayden Almanya"dan Haydarpaşa Gümrük Müdürlüğüne getirilen L..... marka, 1300 tipli demonte vaziyette kullanılmış vinç getirdiği, vincin imal tarihinin gümrük giriş beyannamesinde 1993 olarak bildirildiği ve buna göre gümrük giriş tarifesine göre sanığın 0-5 yaş arasında makine ithal ettiğini beyan ettiği, ancak gümrükçe makine üzerinde İstanbul Sanayi Odası Bilirkişilerine yaptırılan inceleme sonunda düzenlenen 21.08.1996 tarihli bilirkişi raporuna göre vincin yaşının 6-10 yaş arasında olduğunun tespit edildiği ve buna göre % 50 fon tahakkuk ettirmek suretiyle ithalata izin verilecek iken belgelerden şüphelenilmesi üzerine bu kez de gümrükçe faturanın doğruluğunun teyit edilmesi amacıyla Almanya"daki firma ile yazışıldığı, Almanya"daki firmanın cevabi yazısında makinenin imal tarihinin 1985 olarak belirtildiği, bu suretle 10 yaşından büyük makine ithali ile gümrüğü yanıltmaya kalkıştığının anlaşılması üzerine sanığın makineyi merciine iade ettiği,

    Gümrük rejimi kararlarına göre 10 yaşından büyük makinenin Türkiye"ye ithalinin mümkün bulunmadığı, ancak Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığının özel oluru üzerine ithalatının mümkün olabildiği, 10 yaşından küçük makinelerin ithalatının da 2 ayrı tarifeye tabi kılındığı, ancak 6-10 yaş arasındaki makinelerin ithalatında ayrıca ithalatçıdan % 50 fon alındığı, başlangıçta sanığın makinenin imal tarihini 1993 olarak belirterek gümrük giriş beyannamesini düzenlediği ve 1996 yılında makinenin yaşını 0-5 yaş grubu arasında belirttiği, ancak sanayi odası bilirkişilerince yapılan inceleme sonunda makinenin 6-10 yaş arasındaki gruba girdiği, bu durumda dahi sanığın % 50 fon ödememek amacıyla gümrüğü yanıltarak fiili ithalata teşebbüs ettiği, sahte gümrük beyannamesi düzenlemek suretiyle resmi evrakta sahtecilik suçunu işlediği, ayrıca Gümrük Müdürlüğünün şüphelenmesi durumunda her zaman makinenin yaşı ve fiyatı konusunu araştırmaya yetkili olduğu, bu durumda da Gümrük Müdürlüğünün 26.01.1999 tarih ve 1506 sayılı yazısında da belirtildiği gibi faturanın doğruluğundan şüphe edildiği anlaşılmıştır.

    Resmi Gazetenin 5.1.1994 tarih 21809 sayısında yayınlanarak yürürlüğe giren Gümrük Müsteşarlığının 7 seri nolu (Giriş Rejimi) Gümrük Genel Tebliğinde; "31.12.1993 tarih ve 21805 sayılı ikinci mükerrer Resmi Gazetede yayınlanan 23.12.1993 tarihli 95/5132 sayılı ithalat rejimi kararının 16. maddesinde; tebliğ ile fiili ithal tarihleri itibariyle 5 yaşına kadar (5 yaş dahil) eski olarak ithaline imkan sağlanan maddelerin; fiili ithal tarihi itibariyle 6 yaşından 10 yaşına kadar (10 yaş dahil) olanların ithalatına da, ödenecek mükellefiyetlere ilave olarak ayrıca CIF bedelinin % 50"si oranında Toplu Konut Fonu tahsil edilmek suretiyle gümrük idarelerince izin verilir" hükmü yer almaktadır.

    Sanığın gerçekte 11 yaşında olan bir makineyi 3 yaşında göstermek suretiyle gümrüğü yanılttığı, Sanayi Odası Bilirkişi Raporuna göre dahi % 50 fon"dan kaçındığı, gerçekte ise makinenin 11 yaşında olduğu, böylelikle gümrüğü yanıltarak sahte belgelerle sahte giriş gümrük beyannamesi düzenleyip fiili ithalata teşebbüs ettiği, sanığın bunu yutturması durumunda Türkiye"ye ithali mümkün olmayan bir makineyi Türkiye"ye getirme imkanına sahip olabileceği, her iki durumda da sanığın bundan yararlanacağı, makinenin yaşının Sanayi Odası Bilirkişilerince belirtildiği gibi 6-10 yaş olması durumunda % 50 fon"dan kurtulacağı, Almanya"dan gelen cevabi yazıya göre ise Türkiye"ye ithali mümkün olmayan 10 yaşından büyük bir makineyi Türkiye"ye getireceği aşikardır.

    Araştırmanın şüphe üzerine yapıldığı Gümrükler Genel Müdürlüğünün 26.01.1999 tarih ve 15-06 sayılı yazılarıyla da anlaşılmakla, sanığın suçu sabit olmuştur" gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.

    Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay C.Başsavcılığının "onama" görüşü içeren 02.05.2005 günlü tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle Yargıtay Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.

    CEZA GENEL KURULU KARARI

    İncelenen olayda;

    Yerel Mahkemece; ithal işlemine konu vincin, ihracatçı firmanın Alman Gümrüğüne ibraz ettiği faturada 1.250.000 DEM değerinde olduğu ve 1985 yılında imal edildiği belirtilmesine, ayrıca İstanbul Haydarpaşa Giriş Gümrük Müdürlüğünün talebi üzerine İstanbul Sanayi Odası bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen ekspertiz raporunda da ithal tarihi itibariyle 6-10 yaş arasında olduğu ifade edilmesine karşın, sanık Hanifi G......"ün ortağı ve yetkilisi bulunduğu Şirket"i temsilen düzenlediği 16.08.1996 gün ve 57584 sayılı Gümrük Giriş Beyannamesinde, suça konu vincin imal tarihini 1993, fiyatını ise 900.000 DEM olarak gösterdiği kabul edilerek, sahte resmi belge düzenlemek suçundan TCY"nın 342/1 ve 59. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay ağır hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir.

    Bu hüküm Özel Dairece; bir adet demonte vaziyette kullanılmış vinç için 16.08.1996 gün ve 57584 sayılı Gümrük Giriş Beyannamesi düzenlenip, ekinde yer alan orijinal fatura ve A.TR.1 Dolaşım Belgesinde eşyanın model yılının 1993 olarak yazıldığı, İstanbul Sanayi Odası tarafından düzenlenen raporda anılan eşyanın imal tarihinin 6-10 yaş arası olduğunun bildirildiği, İdare"nin belge ve faturadan kuşkulanıp yaptığı araştırmada vincin 13 yaşında ve ithalinin mümkün olmadığının anlaşılmasıyla, ithalin gerçekleşmediği olayda; İdare"nin uygulamasının olağan olup olmadığı araştırılıp, sonucuna göre deliller bir bütün halinde değerlendirilerek hukuki niteliğin belirlenmesi gerektiği dikkate alınmadan eksik soruşturma ile yetinilip yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmuş,

    Yerel Mahkeme; sanığın sahteciliğinin sabit olduğunu, araştırmanın şüphe üzerine yapıldığının Gümrükler Genel Müdürlüğünün 26.01.1999 tarih ve 15-06 sayılı yazısından da anlaşıldığını, soruşturmanın genişletilmesine gerek bulunmadığını, belirterek önceki hükümde direnmiştir.

    Görüleceği üzere eylemin oluş ve kabulü hususunda bir ihtilaf bulunmayan olayda çözülmesi gereken hukuki sorun; beyanname ve ekinde sunulan belgelere karşın ithale konu malın yaşının İdare"ce araştırılması uygulamasının olağan olup olmadığı, dolayısıyla somut olaydaki belgenin sahtecilik suçunda aranan koşullardan olan aldatıcılık yeteneğine sahip olup olmadığının belirlenmesi bakımından soruşturmanın genişletilmesine gerek bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

    Ancak konunun müzakeresi sırasında, sanığa atılı sahtecilik suçunun hükümden sonra yürürlüğe giren 5237 sayılı Yasanın 204. maddesinde öncekinden değişik unsurlar içerecek ve farklı yaptırım öngörecek biçimde düzenlenmiş olması karşısında, Yerel Mahkemece yeniden inceleme ve değerlendirme yapılması ve dosyanın esası incelenmeksizin öncelikle bu nedenden dolayı bozulması gerektiğinin ileri sürülmesi üzerine, bu husus Yargıtay İçyönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca önsorun olarak ele alınmış, yapılan görüşmeler sonucunda, bu görüş oyçokluğuyla isabetli bulunmuştur.

    Bu itibarla, sanığa atılı sahtecilik suçunun hükümden sonra 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Yasasının 204. maddesinde yeni unsur ve yaptırım içerecek biçimde yeniden düzenlenmesi ve bu yasal değişiklik nedeniyle ilk derece mahkemesince yeniden değerlendirme yapılmasının gerekliliği karşısında, sair yönleri incelenmeyen hükmün öncelikle bu nedenle bozulmasına karar verilmelidir.

    Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Başkanı;

    "Somut olayda Yerel Mahkeme, sanığın eylemini dosya içeriğindeki kanıtlarla da uyumlu olacak biçimde belirleyerek; ithal işlemine konu vincin, ihracatçı firmanın Alman Gümrüğüne ibraz ettiği faturada 1.250.000 DEM değerinde olduğu ve 1985 yılında imal edildiği belirtilmesine, ayrıca İstanbul Haydarpaşa Giriş Gümrük Müdürlüğünün talebi üzerine İstanbul Sanayi Odası bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen ekspertiz raporunda da ithal tarihi itibariyle 6-10 yaş arasında olduğu ifade edilmesine karşın, sanık Hanifi G......"ün yetkilisi ve ortağı bulunduğu Şirket"i temsilen düzenlediği 16.08.1996 gün ve 57584 sayılı Gümrük Giriş Beyannamesinde, suça konu vincin imal tarihini 1993, fiyatını ise 900.000 DEM olarak gösterdiği yolundaki bir kabulle, sahte resmi belge düzenlemek suçundan TCY"nın 342/1 ve 59. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay ağır hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiştir.

    Özel Daire ise bu hükmü, somut olayda beyanname ve ekinde sunulan belgelere karşın ithale konu malın yaşının Gümrük İdare"since yeniden araştırılması uygulamasının olağan olup olmadığının araştırılması, dolayısıyla suça konu sahte beyannamenin, sahtecilik suçunun unsuru olan aldatıcılık yeteneği bulunup bulunmadığının belirlenmesi bakımından soruşturmanın genişletilmesi gerektiğini belirterek bozmuştur.

    Anayasanın 154. maddesinde; Yargıtay"ın, adliye mahkemelerince verilen ve yasanın başka bir adli yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme mercii olduğu belirtilmiş, 141. maddesinde ise, davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargıya görev olarak yüklenmiştir.

    TBMM"ce onaylanmakla iç hukuka dahil olan ve Anayasanın 5173 sayılı yasa ile değişik 90. maddesi uyarınca da önceliği ve yasalara üstünlüğü benimsenen İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi"nin 6. maddesi kişinin makul sürede yargılanma hakkı bulunduğunu hükme bağlamış ve bu norm AİHM.nin tüm ilgili davalarında titizlikle korunmuştur.

    5320 sayılı Yasanın 8. maddesi hükmü uyarınca yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY.nın "temyiz" ile ilgili;

    320 maddesinde; - "Yargıtay, temyiz dilekçesi ve layihasında irad olunan hususlar ile temyiz talebi usule ait noksanlardan dolayı olmuş ise temyiz dilekçesinde bu cihete dair beyan edilecek vakıalar hakkında tetkikler yapabileceği gibi hükme tesiri olacak derecede kanuna muhalefet edilmiş olduğunu görürse talepte mevcut olmasa dahi bu hususu tetkik eder.

    313"üncü maddenin ikinci fıkrasında gösterilen müstenidattan başka temyiz müddeasını teyid için yeniden müstenidat göstermeğe lüzum yoktur.

    Bununla beraber böyle müstenidat arz olunmuşsa kabul olunur."

    321. maddesinde ise; - "Yargıtay, aleyhine itiraz olunan hükmü hangi cihetten kanuna muhalif görmüşse o cihetten bozar.

    Hükmün bozulmasına sebep olan kanuna muhalefet keyfiyeti, bu hükme esas olarak tespit edilen vakıalarda olmuş ise bu muameleler dahi aynı zamanda bozulur."

    Hükümleri yer almış, yasaya mutlak aykırılık oluşturan hukuka aykırılık halleri 308. maddede 8 bent halinde, Yargıtayca davanın esasına hükmedilecek haller ise; 322. maddede 9. bent halinde sayılmıştır.

    5237 sayılı TCY.nın, "Zaman bakımından uygulama" başlıklı 7. maddesinde;

    "(1) İşlendiği zaman yürürlükte bulunan kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. İşlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı da kimse cezalandırılamaz ve hakkında güvenlik tedbiri uygulanamaz. Böyle bir ceza veya güvenlik tedbiri hükmolunmuşsa infazı ve kanunî neticeleri kendiliğinden kalkar.

    (2) Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.

    3) Hapis cezasının ertelenmesi, koşullu salıverilme ve tekerrürle ilgili olanlar hariç; infaz rejimine ilişkin hükümler, derhal uygulanır.

    4) Geçici veya süreli kanunların, yürürlükte bulundukları süre içinde işlenmiş olan suçlar hakkında uygulanmasına devam edilir." hükmü ile lehe yasa ile ilgili kurallara yer verildikten sonra,

    5252 sayılı Yürürlük Yasasının 9/3. maddesinde lehe yasanın tespitinde başvurulacak yöntem; "Lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir." şeklinde belirtilmiştir.

    Bu hükümler uyarınca, yasayolu incelemesine başvurulan kararlara ilişkin inceleme şu şekilde olmalıdır.

    Öncelikle dosyadaki tüm bilgi ve belgeler incelendikten sonra;

    1-Eylemin sabit olup olmadığı,

    2-Sabit olan eylemin 765 sayılı TCY.na göre suç oluşturup oluşturmadığı, oluşturuyorsa hangi suç tipine uyduğu,

    3-Verilen hükümde, verildiği zaman yürürlükte bulunan yasa hükümleri uyarınca, herhangi bir hukuka aykırılık bulunup bulunmadığı,

    Değerlendirilerek, sabit olan eylemin 765 sayılı Yasaya göre suç oluşturduğu ve verilen hükümde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığının saptanması halinde,

    Sabit kabul edilen eylemin, 5237 sayılı Yasada da suç olarak düzenlenip düzenlenmediği belirlenmeli, toplanan kanıtlara göre hukuki nitelendirmede bir çözüme varılamadığı takdirde hangi hususların araştırılması gerektiği açıklanarak hüküm bozulmalı, eylemin suç olarak düzenlenmediğinin saptanması halinde beraat hükmü verilmesi gerektiği görüşüyle, suç olarak düzenlendiğinin saptanması halinde ise 5252 sayılı Yasanın 9. maddesi hükmü göz önüne alınarak, sanık hakkında uygulanan ve uygulanması olanağı bulunan tüm hükümler somut olaya uygulanarak, sonraki yasanın sanık lehine hüküm doğurduğu veya hüküm doğurma olasılığının bulunduğunun saptanması halinde, bu uygulamanın hüküm mahkemesince yapılması için bozma kararı verilmelidir.

    Ceza Genel Kurulunun önüne gelen temel uyuşmazlık, TCY"nın 342/1. maddesinde belirtilen sahtecilik suçunun unsurlarının oluşup oluşmadığının belirlenmesi bakımından soruşturmanın genişletilmesine gerek bulunup bulunmadığıdır. Bu sorunun çözümü için, suç tarihinde yürürlükte bulunan ve ithalata ilişkin olan düzenleyici işlemler incelendiğinde;

    31 Aralık 1993 tarih ve 21805 sayılı 2. Mükerrer Resmi Gazete"de yayımlanan, 23.12.1993 tarih ve 93/5132 sayılı "İthalat Rejimi"ne ilişkin Bakanlar Kurulunun kararının 6. maddesinde; eski ve kullanılmış malların ithalinin izne bağlı olacağı,

    16. maddesinde; Tebliğ ile 5 yaşına kadar eski olarak ithaline imkan sağlanan maddelerin; 6-10 yaşına kadar olanlarının ithalatına da, ödenecek mali yükümlülüklere ek olarak ayrıca CIF bedelinin % 50"si oranında Toplu Konut Fonu tahsil edilmek suretiyle, gümrük idarelerince izin verilebileceği belirtilmektedir.

    Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığının 94/9 sayılı Tebliğinde ise; fiili ithal tarihinde 5 yaşından eski olmamak şartıyla vinçlerin kullanılmış olarak ithal edilebileceği ifade edilmiştir.

    Öte yandan, alet ve makinelerin yaşının tesbiti ile ilgili esasların belirlendiği, Gümrük Müsteşarlığınca çıkardığı ve 5 Ocak 1994 günlü Resmi Gazete"de yayımlanan (Giriş Rejimi) 7 nolu Gümrük Genel Tebliğ de; ..... alet ve makinelerin gümrükteki belgelerine ve yapılacak muayene sonuçlarına göre, kullanılmamış ve orijinal ambalajlı olduğunun anlaşılması halinde, sözkonusu eşyalarla ilgili olarak yaş tespiti yaptırılmaksızın ithaline izin verileceği, bunların kullanılmış olduğunun gümrükçe yapılan muayenede anlaşılması halinde; yaş tespitinin, ekspertiz raporları ile açıklığa kavuşturulacağı, bunun için gümrük idaresinin Sanayi Odasına başvurarak ekspertiz talep edeceği, Sanayi Odasınca oluşturulan üç kişilik bilirkişi kurulu tarafından Tebliğ ekindeki formata uygun olarak düzenlenecek raporların sanayi odası başkanı veya vekili tarafından imzalanıp mühürleneceği, Sanayi Odasınca ekspertiz raporu düzenlenmek istenmemesi veya düzenlenen raporun formata uygun olmaması halinde bu kez gümrük idaresinin Makine Mühendisliği Fakültesine başvurarak, Fakültece görevlendirilen kuruldan aynı yöntemle bilirkişi raporu alacağı, bu raporlara göre 6-10 yaşında olduğu anlaşılan alet ve makinelerin ithali sırasında Gümrük İdaresince, ödenmesi gereken mali yükümlülüklere ek olarak CIF kıymetinin % 50"si oranında Toplu Konut Fonu tahsilatı yapılacağı, 10 yaşından büyük olduğu belirlenen makine ve aletlerin ithaline izin verilmeyeceği belirtilmiştir.

    Gümrük Müsteşarlığının 13 Ocak 1995 gün ve 22170 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan (Uluslarası Anlaşmalar) 2 nolu Gümrük Genel Tebliğinde ise; AET Dolaşım Belgeleri Yönetmeliğinin 30 uncu maddesi uyarınca ihracatçı üye ülke gümrük idaresi tarafından verilen A.TR.1 veya A.TR.3 Dolaşım Belgelerinin ithalatçı üye ülke gümrük idaresince kontrolü sonucunda, belgede herhangi bir noksanlık olduğunda veya belgede kayıtlı bilgilerin doğruluğundan şüphe edildiğinde sözkonusu Dolaşım Belgelerinin KONTROL İSTEMİ ile vizeyi yapan ihracatçı üye ülke gümrük idaresine geri gönderilebildiği, kontrolün esası veya şekline ilişkin gerekçeleri bildirerek şüphe uyandıran her türlü evrak ve belgenin incelenmesinin talep edilebildiği belirtilerek, gereksiz yazışmalardan kaçınılması bakımından, A.TR.1 belgesinin sonradan kontrollerinin Gümrükler Genel Müdürlüğü aracılığı ile yaptırılması gerektiği belirtilmektedir.

    Bu düzenleyici işlemlerden de anlaşılacağı üzere, imal tarihi ile fiili ithal tarihi arasında 5 yıl geçmemiş olan kullanılmış vinçlerin yurda ithali, ilgili tarifedeki yükümlülük yerine getirilmek şartıyla serbesttir. 6-10 yaş arasındakiler bakımından ödenecek mali yükümlülüklere ek olarak ayrıca CIF bedelinin % 50"si oranında toplu Konut Fonu tahsil edilmek suretiyle ithal izni verilebilecektir. Bundan eski olanların ise ithali mümkün değildir.

    Alet ve makinelerin gümrük belgelerine ve yapılacak muayene sonuçlarına göre kullanılmış olduğunun anlaşılması halinde, bunların yaşlarının Tebliğ"de belirtilen kurumlardan aldırılacak ekspertiz raporları ile açıklığa kavuşturulması zorunludur. Nitekim somut olayda, Gümrük Giriş Beyannamesi verilmesi ve harç yatırılması gibi bir kısım işlemlerin ikmalini takiben Haydarpaşa Giriş Gümrük Müdür Yardımcısının havalesi üzerine Gümrük görevlilerince gerçekleştirilen rutin ve zorunlu bir işlem olarak suça konu vincin imal tarihinin saptanabilmesi bakımından ekspertiz raporu aldırılmıştır. O halde, soruşturmanın bu yönden genişletilmesine gerek bulunmayan olayda, sanığın kabul edilen maddi eyleminin suç tarihinde yürürlükte bulunan 765 sayılı TCY"nın 342/1. maddesinde öngörülen sahtecilik suçunu oluşturup oluşturmadığı yolunda bir saptamada bulunulduktan sonra, eylemin hükümden sonra yürürlüğe giren 5237 sayılı Yasanın 204. maddesinde belirtilen suç tiplerinden hangisine uyduğu belirlenip, önceki ve sonraki yasa normlarının bütünüyle olaya uygulanması suretiyle lehe yasanın sonraki yasa olduğunun tespiti halinde hükmün bu yönüyle bozulmasına karar verilmesi ve temyiz incelemesinin bu yöntem ve sıra dahilinde yapılması gerekirken, bu hususlar incelenmeksizin salt yeni yasal düzenleme nedeniyle hükmün bozulmasına karar verilmesi, Yargıtay"ın temyizle ilgili görev ve yetkilerinin sınırlarını belirleyen Yargılama Yasasının yukarıda açıkladığım hükümlerine aykırılık oluşturmaktadır. Bu nedenle, sayın çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılmıyorum."

    Gerekçesiyle, bir kısım Kurul Üyesi de; sübut, nitelendirme ve lehe yasanın saptanması sorunları sırasıyla ve bütünüyle temyiz incelemesi sırasında çözülmeden, salt yeni yasal düzenleme nedeniyle hükmün bozulmasının, Yargılama Yasası hükümlerine uygun olmadığını belirterek karşı oy kullanmışlardır.

    SONUÇ : Açıklanan nedenlerle,

    1-Yerel Mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA,

    2-Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, tebliğnamedeki görüşe aykırı olarak, 05.07.2005 günü oyçokluğu ile karar verildi.

    Hemen Ara