Esas No: 2005/1-83
Karar No: 2005/85
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2005/1-83 Esas 2005/85 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık, görev sırasında adam öldürmeye kalkışma suçundan hakkında açılan kamu davasında, suçun görev sırasında etkili eylemde bulunmak suçuna uyduğu kabul edilerek, 4616 sayılı Yasanın 1/4. maddesi uyarınca hakkındaki kamu davasının kesin hükme bağlanmasının ertelenmesine karar verilmiştir. Yerel Mahkeme, sanığın eyleminin mefruz tahrik etkisiyle adam öldürmeye kalkışma suçuna uyduğundan bahisle önceki hükümde direnmiştir. Kanun maddeleri ise TCY'nın 448, 62, 51/1, 456/3, 457/1 ve 251. maddeleridir.
"İçtihat Metni"
Tebliğname : 1/99620
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Mahkemesi : ADIYAMAN Ağır Ceza
Günü : 25.03.2005
Sayısı : 255-47
Görev sınırının aşılması suretiyle adam öldürmeye kalkışma suçundan sanık E.. T..’ın, eyleminin görev sırasında etkili eylem suçuna uyduğu kabul edilerek TCY.nın 456/3, 457/1, 251. maddelerine uyduğundan bahisle hakkındaki kamu davasının 4616 sayılı Yasanın 1/4. maddesi uyarınca kesin hükme bağlanmasının ertelenmesine ilişkin Adıyaman Ağır Ceza Mahkemesince 07.07.2003 gün ve 89-293 sayı ile verilen kararın sanık müdafii ve katılan tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 11.11.2004 gün ve 718-3819 sayı ile;
“Elinde av tüfeği ve sırtında av çantası olduğu halde ava gitmekte olan sivil giyimli mağdur astsubayı gören köy korucusu olan sanığın, talimatlarına uyarak kendisine doğru teslim olmak amacıyla yaklaşarak gelen, av tüfeği ile av çantasını yere bırakan ve bir yandan da kendisinin astsubay olduğunu beyan eden mağdur tarafına doğru sanığın kaleşnikof silahla bidayette sağına, soluna ateş etmekte iken telsizi de atması talimatına, ben astsubayım bu olmazsa görev yapamayız demesi ile birlikte o anda oluşan kasıtla ve TCK.nun 49. maddesi kapsamı dışındaki bir ortamda bu kere göbeğine doğru ateş ederek onu raporunda belirtildiği üzere ağır şekilde yaralanmasında açığa çıkan kastının yaşama yönelik olduğunun kabulüyle, mağdurun bırakmak istemediği aleti aradaki mesafe de gözetilerek sanığın tabanca sanmasının, makul görülebilir mefruz tahrik addedilmesi suretiyle sanığın TCK.nun 448, 62 ve 51/1. maddeleri ile tecziyesi gerekirken, suça yaralama vasfı verilerek kamu davasının kesin hükme bağlanmasının ertelenmesine karar verilmesi” isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 25.03.2005 gün ve 255-47 sayı ile; “Her ne kadar sanık hakkında adam öldürmeye tam teşebbüs suçundan kamu davası açılmış ise de sanığın isteseydi mahallindeki keşifte yapılan tespite göre müdahili kati surette vurup öldürebileceği halde çevresine birçok atış yapmasına karşın terörist zannettiği müdahili yaralı ele geçirmek amacıyla 1 kez ateşli silahla yaraladığı, ancak sanığın müdahili vurmasına da ateşli silahla yaralamasına da hiçbir surette gerek bulunmadığı, zira müdahilin uzun bir mesafe boyunca sanığın talimatları doğrultusunda ona doğru ilerlediği, onun emir ve talimatlarına bu şekilde uyduğu, isteseydi sanığın terörist zannettiği müdahili esir almasının mümkün olduğu, buna göre sanığın eyleminin TCY.nın 456/3, 457/1, 251. maddelerinde düzenlenen, görevi sırasında silahla müessir fiilden öteye geçmediği” gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.İncelenmek üzere re’sen Yargıtay’a gönderilen dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının “incelenmeksizin iade” istekli 07.06.2005 gün ve 99620 sayılı tebliğnamesi ile Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca müzakere edilip, aşağıdaki karar verilmiştir.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık hakkında görev sınırının aşılması suretiyle adam öldürmeye kalkışma suçundan açılan kamu davasında, eyleminin, görev sırasında etkili eylemde bulunmak suçuna uyduğu kabul edilerek, suç tarihi de nazara alınmak suretiyle, 4616 sayılı Yasanın 1/4. maddesi uyarınca hakkındaki kamu davasının kesin hükme bağlanmasının ertelenmesine karar verilmiştir. Bu kararın temyiz edilmesi üzerine, Özel Dairece yapılan incelemede, sanığın eyleminin mefruz tahrik etkisiyle adam öldürmeye kalkışma suçuna uyduğundan bahisle hüküm bozulmuş, Yerel Mahkeme ise önceki hükümde direnerek dosyanın Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine karar vermiştir.
Olağan yasa yollarından olan temyiz incelemesinin yapılabilmesi için, CYUY.nın 310. maddesinde açıklanan süre ve istek koşullarına uyularak açılmış bir temyiz davasının bulunması gerekir. Bu kuralın istisnası ise CYUY.nın 305/1. maddesinde öngörülmüş olup, onbeş yıl ve daha yukarı özgürlüğü bağlayıcı cezalara ilişkin hükümlerin yasa gereği kendiliğinden temyize tabi oluşudur.
Süre ve istek koşullarına uygun bir temyiz davası yoksa ya da hüküm kendiliğinden temyiz incelemesine tâbi değilse, Yargıtayca incelenmesi olanaksızdır. Yerel Mahkemelerin direnme kararlarını temyizen incelenmesi bakımından da aynı koşullar geçerlidir.
İncelenen dosyada, sanık hakkındaki kamu davasının kesin hükme bağlanmasının ertelenmesine ilişkin direnme kararı, sanığın yüzüne karşı verilmiş ve gıyabında karar verilen katılana da usulüne uygun olarak tebliğ edilmiştir. Ancak, direnme kararı taraflar ve C.Savcısı tarafından temyiz edilmemiştir. Direnme hükmü yasa gereği kendiliğinden temyize tâbi kararlardan olmadığı gibi, bu karar aleyhine açılmış bir temyiz davası da bulunmadığından, dosyanın incelenmeksizin iadesine karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Açılmış bir temyiz davası bulunmaması ve direnme hükmünün kendiliğinden temyize tâbi olmaması karşısında, dosyanın incelenmeksizin MAHALLİNE İADESİNE,
2- Dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 28.06.2005 günü tebliğnamedeki isteme uygun olarak oybirliğiyle karar verildi.