Esas No: 2021/5389
Karar No: 2022/5019
Karar Tarihi: 26.10.2022
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2021/5389 Esas 2022/5019 Karar Sayılı İlamı
6. Hukuk Dairesi 2021/5389 E. , 2022/5019 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Gebze 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hüküm taraf vekillerince duruşmalı temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. 26.10.2022 gününde duruşmalı temyiz talebinde bulunan davacı vekili Avukat ... ile yine duruşmalı temyiz talebinde bulunan davalı vekili Avukat ...'in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı arsa maliki arasında imzalanan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca müvekkilinin A1 ve A2 bloğu tamamlayarak davalıya teslim ettiğini, müvekkiline düşen A2 blok 7 no.lu dairenin teslim edilmediğini, ayrıca müvekilinin kâr etmeyi amaçladığı B1 ve B2 blokların yapımının engellendiğini, müvekkilinin yaptığı daire satış bedellerini faiziyle geri ödemek durumunda kaldığını, bu arada diğer iş tekliflerini değerlendiremediğini, müvekkili şirketin itibar kaybına uğradığını, yaptığı masrafları dahi karşılayamadığını ileri sürerek sözleşmenin haklı nedenle feshi ile şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminat, 30.000,00 TL manevi tazminat, 10.000,00 TL kâr mahrumiyeti, 10.000,00 TL iş kaybı tazminatı olmak üzere toplam 60.000,00 TL tazminatın en yüksek banka mevduat faiziyle ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, yüklenicinin edimlerini yerine getirmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, davacının sözleşmeye göre edimlerini yerine getirmediğinden feshetme talebinin ve diğer taleplerinin haklı olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine dair verdiği karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5.Hukuk Dairesince, davalı arsa sahibince 18.02.2013 tarihli ihtarname ile fesih iradesinin ortaya konduğu, davacının da fesih talepli dava açmakla tarafların fesih iradelerinin birleştiği, sözleşmenin feshedildiği, teslim edilen A1 ve A2 blokların kullanılır durumda olduğu fakat iskan alınmadığı, B1 ve B2 blokların inşaatına başlanmadığı, öte yandan davacı temsilcisinin maddi imkanları bozulduğu için işi tamamlayamadığını beyan ettiği, yüklenici işi süresinde tamamlayamadığından fesih isteminde haklı olmadığı, sırf sözleşmeye aykırılığın manevi tazminat gerektirmediği, imalat bedelini fesihte kusurlu olsa bile isteyebileceği gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak imalat bedeli 10.000,00 TL’nin kabulüne, diğer taleplerin reddine karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve HMK 355. maddedeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş ve verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olmasına göre davacı vekilinin yerinde olmayan tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin imalat bedeline ilişkin temyiz itirazları yönünden;
Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshi ile tazminat istemine ilişkindir.
TBK'nın 470. vd. maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinin bir türü olan “arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi” satış vaadini (arsa payının devrini) de içerdiğinden, tek taraflı irade beyanı ile feshi mümkün değildir. Dairemizin kararlılık gösteren içtihatlarında bu tip sözleşmelerin tarafların fesih iradelerinin birleşmesi halinde ya da haklı sebeplerin bulunması durumunda mahkemenin vereceği fesih kararı ile sona ereceği kabul edilmektedir.
Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da tarafların sözleşmenin yükümlerinden kurtulmaları, başka bir anlatımla, sözleşme ilişkisinin tasfiyesi gerekir. Geriye etkili fesihte alacaklı TBK'nın 124. maddesine dayanarak yükleniciye veya onun halefi durumundaki kişilere verdiği tapuları geri isteyebilir. Geriye etkili feshin en önemli sonucu tarafların sözleşmenin yapıldığı tarihteki mal varlığına getirilmeleridir. Bunun anlamı, geriye etkili fesihte yükleniciye inşaatın fesih tarihindeki fiziki durumuna uygun bağımsız bölüm verilmez.
Feshin geriye etkili olacağı konusunda taraf iradelerinin uyuşmaması halinde mahkemece ileriye etkili feshin koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılmalıdır. Fesih ileriye etkili sonuçlar yaratacak şekilde yapılmış veya bunun koşulları oluşmuş ise feshin doğal sonucu olarak yapılacak tasfiye işleminde yüklenici eserin getirildiği fiziki seviyeye uygun bağımsız bölüm tapusunun devrini isteyebilir.
Feshin geriye etkili olması durumunda, sözleşme hiç yapılmamış (yok) farzedilerek hüküm doğuracağından taraflar karşılıklı olarak birbirlerine verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümlerince geri alabilir. Örneğin, avans niteliğinde bir miktar arsa payı devredilmiş ise arsa payının adına tescili arsa sahibince; yasaya uygun bir kısım imalat gerçekleşmiş ise bunun bedeli de yüklenici tarafça istenebilir.
Oysa, ileriye etkili fesihte sonuçlar farklıdır. Öncelikle inşaatın seviyesi (tamamlanma oranı) belirlenerek, davalı yüklenicinin hakettiği arsa payı ile arsa sahiplerine bağımsız bölüm ve bırakılacak pay oranı, inşaatın bitirilmiş olması durumunda yükleniciye verilmesi kararlaştırılan bağımsız bölüm (ve arsa payı) oranına kıyas yolu uygulanarak, yüklenicinin yaptığı kısmi ifanın ayni olarak karşılığı tespit edilir, ayni olarak bağımsız bölüm verilmesi mümkün olmadığı takdirde yapılan iş ve bağımsız bölümlerin saptanacak değerlerine göre ivaz ilavesi suretiyle tasfiye gerçekleştirilir.
Diğer anlatımla, ileriye etkili fesih, yüklenicinin yaptığı imalatın oranına göre bağımsız bölüm ya da bedel alması anlamına gelmektedir. Gerek Dairemiz, gerekse Hukuk Genel Kurulu kararlarında, akdin ileriye etkili feshedilebilmesi için inşaat seviyesinin %90 ve üzeri orana ulaşmış olması gerekir. Bunun karşıt anlamından çıkan sonuç ise inşaat seviyesinin % 90 ve üzerinde olması halinde geriye etkili fesih mümkün değildir.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince, davalı arsa maliki, davacı yükleniciden bağımsız bölüm satın alan üçüncü kişilere tapu devri gerçekleştirmiş olup söz konusu bağımsız bölümlerin tapusunun iptalini talep etmediğinden sözleşmenin ileriye etkili feshini talep ettiği anlaşılmıştır.
Bölge Adliye Mahkemesi kararında belirtildiği üzere tarafların sözleşmenin feshi konusunda iradeleri birleşmiş ise de, inşaatın fiziki seviyesi belirlenmeden ve davalı arsa malikinin ileriye etkili fesih istediği gözetilmeden sözleşmenin ileriye ya da geriye etkili feshine dair hüküm kurulmaksızın imalat bedeline hükmedilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de, Bölge Adliye Mahkemesince yükleniciye isabet eden ve üçüncü kişilere tapu da devri yapılan bağımsız bölümler bedelinin belirlenerek, imalat bedeli alacağından mahsubu ile kalan bedel varsa hükmedilmesi, bakiye alacak kalmadı ise de davanın reddine karar verilmesi gerekirken, mükerrer tahsilata neden olacak şekilde mahsup işlemi yapılmadan hüküm kurulması da doğru olmamıştır.
3-Bozma nedenine göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin kararı usul ve yasaya aykırı görüldüğünden davalı yararına BOZULMASINA, 3.bentte açıklanan nedenlerle bozma nedenine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davalı yararına takdir olunan 8.400,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine,
aşağıda yazılı harcın temyiz eden davacıdan alınmasına, HMK 373/2. maddesi gereğince dosyanın Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 26.10.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.