Esas No: 2005/YYB-77
Karar No: 2005/76
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2005/YYB-77 Esas 2005/76 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Bu mahkeme kararı, sanığın 18 kg kaçak çayla yakalandığı iddiası üzerine açılan davada, yerel mahkemenin sanığı cezalandırması ve tazminat cezası vermesiyle başlayarak, Yargıtay'ın yeni kanun düzenlemelerini dikkate alarak kararı bozması ve görevsizlik kararlarının henüz kesinleşmemesi nedeniyle dosyanın incelenmeksizin mahalline iade edilmesi sonucunu ortaya koymaktadır. Kararda, uyuşmazlıkların merci tayini suretiyle çözümlenebilmesi için konu kararların kesinlik kazanmış olması gerektiği belirtilmektedir.
Kanun Maddeleri:
- 4926 S. Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu (Mülga) [Madde 13, Madde 26, Madde 27]
- 1918 S. Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanun (Mülga) [Madde 25, Madde 33]
Ceza Genel Kurulu 2005/YYB-77 E., 2005/76 K.
"İçtihat Metni"
Silifke C.Başsavcılığınca 08.01.2001 gün ve 18-16 sayılı iddianame ile sanığın 18 kg. kaçak çay ile yakalandığı iddiasıyla 1918 s.Y.nın 25/1, 33/son maddeleri uyarınca cezalandırılması için kamu davası açılmıştır.
Yerel Mahkemece, 31.12.2002 gün ve 36-661 sayı ile; sanığın 1918 sayılı Yasanın 25/2, 33/son maddeleri uyarınca 49.061.250 lira Gümrük ağır para cezası ile cezalandırılmasına,
Tazmini nitelikteki para cezasının ödenmemesi veya ödenememesi halinde 647 s.Y.nın 5/6. maddesi uyarınca süresi 4421 sayılı Yasaya göre infazda belirlenmek üzere hapis cezasına çevrilmesine, kaçak eşyanın satış bedelinin hazineye gelir kaydına, nisbi harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin sanıktan tahsiline karar verilmiştir.
Sanık tarafından temyiz edilen hüküm, dosyayı inceleyen Yargıtay 7. Ceza Dairesince 8.12.2003 gün ve 19180-11764 sayı ile;
"Hükümden sonra 19.7.2003 gün ve 25173 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ve 1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanun"u yürürlükten kaldıran 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun getirdiği lehe düzenlemeler ile TCK.2. maddesi de göz önünde tutularak sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilerek bir hüküm kurulmasının gerekmesi," nedeniyle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece 9.2.2004 gün ve 64-23 sayı ile tensiple birlikte; sanık hakkında 4926 sayılı Yasanın 13/1-2. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dosyanın Taşucu Gümrük Müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmiştir.
Taşucu Gümrük Müdürlüğü Yolcu Komisyonunca 14.09.2004 gün ve 8 sayı ile;
Sanıkta yakalanan çayın, ithalinin ithalat rejimi uyarınca belirlenen kurumların iznine tabi bulunduğu, eylemin 4926 sayılı Yasanın 13/1 ve 2. fıkraları kapsamında değerlendirilemeyeceği, aynı maddenin 3. fıkrasına temas eden eylem nedeniyle anılan Yasanın 26. maddesi uyarınca komisyonun görevsizliğine karar verilmiştir.
Dosyanın gönderildiği Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümünce 06.12.2004 gün ve 124-111 sayı ile "Gümrük Komisyonları Anayasanın 158 ve 2247 sayılı Yasanın 1. maddesinde belirtilen yargı mercilerinden olmadığından, ortada Uyuşmazlık Mahkemesince çözümü gereken bir görev uyuşmazlığı bulunduğundan söz etmek olanaksızdır." gerekçesiyle başvurunun reddine karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ile Taşucu Gümrük Komisyonu arasında olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğundan bahisle bu kez Yargıtay"a gönderilen dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının 10.06.2005 gün ve 91338 sayılı "dosyanın incelenmeksizin mahalline iadesi" istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına tevdi edilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Adli yargıya dahil ceza mahkemeleri ile adli yargı dışında kalan diğer yargı mercileri veya yaptırım uygulama yetkisi verilmiş makamlar arasında çıkabilecek görev ve yetki uyuşmazlıklarını çözecek yargı mercileri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile diğer bazı yasalarda belirlenmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 10.05.2005 gün ve 51-47 sayılı kararında ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;
Uyuşmazlık Mahkemesi; adli, idari ve askeri yargı mercileri arasında, Yargıtay Ceza Genel Kurulu ise, adli yargı mercii olan genel mahkemeler ile "kaza salâhiyetini haiz sair makamlar" arasında doğacak görev uyuşmazlıklarının çözümü ile görevlidir. 1684 sayılı Yasanın 1. maddesinde sözü edilen; "kaza salâhiyetini haiz sair makamlar", çeşitli yaptırımları uygulayabilmeleri bakımından kendilerine kısmen kaza yetkisi verilmiş bulunduğu halde, Anayasanın 9. maddesinde kastedilen anlamda yargı mercii olarak kurulmayan ve görevlileri hakim sıfatını taşımayan makamlardır. Nitekim Devlet sistemimiz içinde yer alan, il ve ilçe idare kurulları, en büyük mülkî amirlikler, belediye makamları, gümrük komisyonları, orman işletme şeflikleri (Kunter-Yenisey, Ceza Muhakemesi Hukuku, I. Kitap, 12. Bası, 2003, s. 871 vd., Prof. Dr.Tahir Taner, Ceza Muhakemeleri Usulü Dersleri, 1944, s. 27 vd.) gibi makamlar, yargı mercii olmadıkları halde, yaptırım uygulama bakımından kendilerine kısmen kaza yetkisi verilmiş makamlardır. Bu bakımdan, adli yargı mercii olan genel mahkemeler ile kaza yetkisini haiz bu makamlar arasında çıkabilecek görev ve yetki uyuşmazlıklarını, merci belirleme suretiyle çözme görevi, 1684 sayılı Yasanın 1. maddesi uyarınca Ceza Genel Kuruluna aittir.
Öte yandan, uyuşmazlıkların merci tayini suretiyle çözümlenebilmesi için, uyuşmazlığa konu kararların kesinlik kazanmış olması gerekir. Bunların ıslahı ve uyuşmazlığın halli için bir başka yasa yolu mevcut bulunduğu takdirde, merci tayini usulüne başvurulamayacaktır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Silifke Asliye Ceza Mahkemesi ile Taşucu Gümrük Müdürlüğü Yolcu Komisyonu karşılıklı görevsizlik kararları vermişlerdir. Yerel Mahkemenin görevsizlik kararı, adli yargı dışındaki bir makamı görevli sayar nitelikte bulunduğundan, temyiz yasayoluna tabidir. Katılan vekili ile sanığın yokluğunda verilen bu karara, Gümrük Müdürlüğü tarafından dosyanın tümüyle kendisine tevdii nedeniyle katılan vekilinin sonradan muttali olduğu saptanmıştır. Ancak görevsizlik kararı, yasayoluna başvurma olanağı bulunan sanığa tebliğ edilmemiştir. Öte yandan, 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Yasasının 27. maddesi gereğince gümrük komisyonlarının kararlarına karşı ilgililerce, tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde Sulh Ceza Mahkemesine itiraz edilebilmesi olanağı bulunmaktadır. Buna karşın, Taşucu Gümrük Müdürlüğü Yolcu Komisyonu görevsizlik kararının da sanığa tebliğ edilmediği, katılan Hazine vekilinin ise sonradan bu karardan haberdar olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda her iki görevsizlik kararı da henüz kesinleşmemiştir. Bu nedenle öncelikle ilk kararı vermiş bulunan Silifke Asliye Ceza Mahkemesi görevsizlik kararının sanığa tebliğ edilmesi, bu kararın yasayoluna başvurulmaması nedeniyle kesinleşmesi veya başvurulan yasayolu sürecinin sonunda kesinleşmesi halinde, bu kez Taşucu Gümrük Müdürlüğü Yolcu Komisyonu kararının da sanığa tebliğ edilerek aynı yöntemle kesinleştirilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, gerek Silifke Asliye Ceza Mahkemesi gerekse kaza yetkisini haiz sair makamlardan olan Taşucu Gümrük Komisyonu görevsizlik kararlarının henüz kesinleşmemesi nedeniyle Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nca 1684 sayılı Yasanın 1. maddesi uyarınca çözümü gereken bir görev uyuşmazlığı bulunmadığından, dosyanın incelenmeksizin mahalline iadesine karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;
1) Silifke Asliye Ceza Mahkemesi ile Taşucu Gümrük Komisyonunca verilen görevsizlik kararlarının henüz kesinleşmemesi nedeniyle, bu aşamada Yargıtay Ceza Genel Kurulunca, 1684 sayılı Yasanın 1. maddesi uyarınca çözümü gereken bir görev uyuşmazlığı bulunmadığından, dosyanın incelenmeksizin mahalline iade edilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 21.06.2005 günü sonucu itibariyle tebliğnamedeki iade düşüncesine uygun olarak oybirliği ile karar verildi.