Esas No: 2014/681
Karar No: 2015/369
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2014/681 Esas 2015/369 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık D.. Y.. hakkında, hakkı olmayan yere tecavüz suçu işlediği gerekçesiyle 3.080 Lira para cezası verildi. Ancak, Yargıtay 8. Ceza Dairesi, sanığın çevirdiği taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu ve orman idaresi tarafından cezalandırılması gerektiği gözetilmeden karar verildiğine hükmettiği için karar bozuldu. Bunun üzerine yerel mahkeme, sanığın eyleminin orman işgal ve faydalanma suçunu oluşturmadığı, yerin köy yolu olarak kullanıldığını bilmesi nedeniyle orman işgal ve faydalanma kastı ile hareket etmediği gerekçesiyle direndi. Yargıtay Ceza Genel Kurulu ise yerel mahkemenin son uygulamasının yeni hüküm niteliğinde olduğuna ve Özel Daire denetiminden geçmediği için dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay 8. Ceza Dairesine gönderilmesi gerektiğine karar verdi.
Kanun Maddeleri:
- Türk Ceza Kanunu (TCK) (5237) Madde 154/2. maddesi yollamasıyla 154/1
- TCK (5237) Madde 62
- TCK (5237) Madde 50/1-a
- TCK (5237) Madde 52/2
- TCK (5237) Madde 52/
- HAKKI OLMAYAN YERE TECAVÜZ SUÇU
- YENİ VE DEĞİŞİK GEREKÇE İLE DİRENME
- DİRENME KARARININ ÖZEL DAİRECE İNCELENMESİ
- TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 154
- TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 62
- TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 50
- TÜRK CEZA KANUNU (TCK) (5237) Madde 52
"İçtihat Metni"
Hakkı olmayan yere tecavüz suçundan sanık D.. Y.."ın 5237 sayılı TCK"nun 154/2. maddesi yollamasıyla 154/1, 62, 50/1-a, 52/2 ve 52/4. maddeleri uyarınca 3.080 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına ve taksitlendirmeye ilişkin, Küre Asliye Ceza Mahkemesince verilen 14.11.2012 gün ve 43-13 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 13.02.2014 gün ve 12146-3170 sayı ile;
“Oluşa ve dosya kapsamına, mahkemece yapılan keşif, bilirkişilerin rapor ve krokilerine göre sanığın tel ile çevirdiği taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu anlaşılmakla, suçtan zarar gören orman idaresi de davadan haberdar edilip, sanığa ek savunma verilerek, 6831 sayılı Orman Kanununun 93. maddesi uyarınca cezalandırılması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Küre Asliye Ceza Mahkemesi ise 28.05.2014 gün ve 22-35 sayı ile;
"...Dosya arasındaki 22.05.2012 havale tarihli bilirkişi raporunun ekindeki krokide tecavüz konusu kazıkların 638 nolu parseldeki köy yolunda olduğunun gösterilmesi, Küre İlçe Jandarma Komutanlığı tarafından tutulan 23.08.2011 tarihli olay yeri görgü ve tespit tutanağında "...yolun köy içi ulaşım için kullanılan yaklaşık 4-5 metre genişliğinde genişliğinde stabilize yol olduğu..." bildirilmesi, tutanağın ekindeki krokide D.. Y.."a ait arazinin köy yolu ile sınırında tecavüz konusu kazıkların olduğunun, dava konusu köy yolunun D.. Y.."ın arazisi ile çamlık sırtın ortasında olduğunun gösterilmesi, dosya arasındaki 18.06.2012 tarihli K.. K.. İlçe Özel İdare Müdürü"nün yazısında "...Maraş Çeşmesi İpsinne Mahallesi arasında bulunan yolun Kastamonu İl Özel İdaresi Genel Sekreterliği tarafından hazırlanan Küre Köy Yolları Haritasında yol ağında olduğunun..." bildirilmesi, yazının ekindeki Kastamonu-Küre köy yolları haritasında bahsi geçen yolun gösterilmesi, Küre Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 22.11.2011 tarihli iddianamesinde "...kazıkların 101 ada 638 parsel nolu orman parsel içinde kaldığının tespit edildiği, 1.. ada 6.. parsel sayılı taşınmazın köy yolunun geçtiği taşınmaz olduğu, bu suretle şüphelinin köy tüzel kişiliğine ait olan ve öteden beri köylünün ortak kullanımında olan köy yoluna kazık çakmak suretiyle yolu daraltarak köy yoluna tecavüz suçunu işlediğinin..." bildirilmesi karşısında dava konusu kazıkların çakıldığı köy yolunun öteden beri köylünün ortak kullanımında olan köy yolu olduğu ve köylülerce böyle bilindiği anlaşılmış, orman parseli olarak bilinmediği, Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 17.07.2007 tarih ve 148-176 karar sayılı ilamındaki "...oturduğu köyün merası olarak kullanıldığını bildiği yere, sahip olduğu fazla fidanları dikmesi biçimindeki gerçekleşen olayda, orman işgal ve faydalanma kastı ile hareket ettiği söylenemeyeceği..." şeklindeki açıklama ışığında sanığın mevcut dosyamız kapsamında orman alanını sahiplenme amacında olmadığı ve suça konu yerin köy yolu olarak kullanıldığını bildiği, dolayısıyla orman işgal ve faydalanma kastı ile hareket ettiği söylenemeyeceği" gerekçesiyle direnerek sanığın ilk hükümde olduğu gibi hakkı olmayan yere tecavüz suçundan cezalandırılmasına karar vermiştir.
Bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 01.09.2014 gün ve 255674 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; suç niteliğinin belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle direnme kararının yeni hüküm niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre şeklen direnme kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
c) Bozma sonrasında yapılan araştırma, inceleme ya da toplanan yeni delillere dayanmak,
d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçelerle veya sonradan yürürlüğe girip lehe hükümler içermekle uygulanması gereken yeni kanun normlarına dayanarak hüküm kurmak,
Suretiyle verilen hüküm, özde direnme kararı olmayıp, yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise incelemenin Yargıtay’ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Sanığın hakkı olmayan yere tecavüz etme suçundan cezalandırılmasına ilişkin verilen ilk hüküm Özel Dairece; eylemin orman alanını işgal ve faydalanma suçunu oluşturacağının gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmuş, yerel mahkemece önceki kararda yer almayan "...Dosya arasındaki 22.05.2012 havale tarihli bilirkişi raporunun ekindeki krokide tecavüz konusu kazıkların 6.. nolu parseldeki köy yolunda olduğunun gösterilmesi, Küre İlçe Jandarma Komutanlığı tarafından tutulan 23.08.2011 tarihli olay yeri görgü ve tespit tutanağında "...yolun köy içi ulaşım için kullanılan yaklaşık 4-5 metre genişliğinde genişliğinde stabilize yol olduğu..." bildirilmesi, tutanağın ekindeki krokide D.. Y.."a ait arazinin köy yolu ile sınırında tecavüz konusu kazıkların olduğunun, dava konusu köy yolunun D.. Y.."ın arazisi ile çamlık sırtın ortasında olduğunun gösterilmesi, dosya arasındaki 18.06.2012 tarihli K.. K.. İlçe Özel İdare Müdürü"nün yazısında "...Maraş Çeşmesi İpsinne Mahallesi arasında bulunan yolun Kastamonu İl Özel İdaresi Genel Sekreterliği tarafından hazırlanan Küre Köy Yolları Haritasında yol ağında olduğunun..." bildirilmesi, yazının ekindeki Kastamonu-Küre köy yolları haritasında bahsi geçen yolun gösterilmesi, Küre Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 22.11.2011 tarihli iddianamesinde "...kazıkların 1.. ada 6.. parsel nolu orman parsel içinde kaldığının tespit edildiği, 101 ada 638 parsel sayılı taşınmazın köy yolunun geçtiği taşınmaz olduğu, bu suretle şüphelinin köy tüzel kişiliğine ait olan ve öteden beri köylünün ortak kullanımında olan köy yoluna kazık çakmak suretiyle yolu daraltarak köy yoluna tecavüz suçunu işlediğinin..." bildirilmesi karşısında dava konusu kazıkların çakıldığı köy yolunun öteden beri köylünün ortak kullanımında olan köy yolu olduğu ve köylülerce böyle bilindiği anlaşılmış, orman parseli olarak bilinmediği, Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 17.07.2007 tarih ve 148-176 karar sayılı ilamındaki "...oturduğu köyün merası olarak kullanıldığını bildiği yere, sahip olduğu fazla fidanları dikmesi biçimindeki gerçekleşen olayda, orman işgal ve faydalanma kastı ile hareket ettiği söylenemeyeceği..." şeklindeki açıklama ışığında sanığın mevcut dosyamız kapsamında orman alanını sahiplenme amacında olmadığı ve suça konu yerin köy yolu olarak kullanıldığını bildiği, dolayısıyla orman işgal ve faydalanma kastı ile hareket ettiği söylenemeyeceği" şeklindeki yeni ve değişik gerekçeyle direnilmiştir.
Bu nedenle, yerel mahkemenin son uygulaması direnme kararı niteliğinde olmayıp ilk hükümde yer almayan yeni ve değişik gerekçeyle hüküm kurulmuş olması nedeniyle yeni hüküm niteliğindedir. Özel Daire denetiminden geçmeyen bu yeni gerekçenin ilk kez ve doğrudan Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmesine imkân bulunmamaktadır.
Bu itibarla, yerel mahkemenin son uygulaması direnme kararı olmayıp, yeni hüküm niteliğinde bulunduğundan dosyanın temyiz incelenmesi yapılmak üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle,
Küre Asliye Ceza Mahkemesince verilen 28.05.2014 gün ve 22-35 sayılı direnme kararı yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 8. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.11.2015 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.