Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2005/6-55 Esas 2005/64 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2005/6-55
Karar No: 2005/64

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2005/6-55 Esas 2005/64 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu 2005/6-55 E., 2005/64 K.

Ceza Genel Kurulu 2005/6-55 E., 2005/64 K.

  • CEZA KARARNAMESİ
  • YAZILI EMİR
  • 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 525 ]
  • 765 S. TÜRK CEZA KANUNU (MÜLGA) [ Madde 526 ]
  • 1412 S. CEZA MUHAKEMELERİ USULÜ KANUNU (MÜLGA) [ Madde 309 ]
  • 1412 S. CEZA MUHAKEMELERİ USULÜ KANUNU (MÜLGA) [ Madde 310 ]
  • 1412 S. CEZA MUHAKEMELERİ USULÜ KANUNU (MÜLGA) [ Madde 343 ]
  • 1412 S. CEZA MUHAKEMELERİ USULÜ KANUNU (MÜLGA) [ Madde 386 ]
  • "İçtihat Metni"

    Bilişim hırsızlığı suçundan sanıklar Serkan H....... ile Engin Ö....."in TCY"nın 526/1 ve 647 sayılı Yasanın 4/1. maddeleri uyarınca sonuç olarak 606.534.000"er TL ağır para cezası ile cezalandırılmalarına ilişkin İzmir 6. Sulh Ceza Mahkemesinden verilip yasayoluna başvurulmaksızın kesinleşen ceza kararnamesine yönelik olarak Adalet Bakanı tarafından yazılı emir yasayoluna başvurulması üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 22.02.2005 gün ve 7543-1680 sayı ile;

    "Anılan Yazıda;

    "Tüm dosya kapsamına göre, sanıkların daha önce çalıştıkları şirketlere ait bilgisayar programlarını ve kaynak kodlarını hukuka aykırı olarak ele geçirip kullanmak şeklinde belirlenen eylemlerinin TCK"nun 525/a maddesinde düzenlenen bilgileri otomatik olarak işleme tabi tutulmuş bir sistemden programları, verileri veya diğer herhangi bir unsuru hukuka aykırı olarak ele geçirmek suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiş olduğundan bahisle CMUK.nun 343. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması" Dairemizden istenilmiş ise de;

    Kanun yararına bozma istemine dayanan Yargıtay C.Başsavcılığı ihbar yazısı ve incelenen dosya içeriğine göre; sanıklara yükletilen eylem TCK"nun 525/a maddesinde tanımlanan suçu (cürmü) oluşturabilir ise de; aynı yasanın 526/1. maddesine aykırılıktan verilip kesinleşen ceza kararnamesi sanıkların yararınadır.

    Sanıklar aleyhine kanun yararına bozma isteminde bulunulamayacağı gibi Yargıtay Ceza Dairesinin ilk derece Mahkemesinin yerine geçerek bir uygulama yapması olanağı da bulunmamaktadır"

    Yargıtay C.Başsavcılığı ise bu karara karşı 03.05.2005 gün ve 58570 sayı ile;

    Başlangıcında öğreti ve yargısal kararlardan ayrıntılı örnekler verdiği itiraz yazısının devamında;

    "Önemli ve çarpıcı hukuka aykırılık oluşturan yanılgılar bakımından verilebilen yazılı emirle bozma kararları, uygulama birliğinin sağlanmasını amaçlayan eleştirisel, öğretici, açıklayıcı kararlardır. Bu amaç doğrultusunda, olağan temyiz yolundan farklı olarak, aleyhe etki etmemek üzere verilen bozma kararları sonucunda yerel mahkemece verilen hüküm ortadan kalkmaz, verilen ceza da aynen çektirilir. Yasa yararına yapılan incelemenin aleyhe etki etmemek koşuluyla incelemenin hem lehe hem de aleyhe olması doğaldır. CMUK.nun 343. maddesinin söylemine koşut olarak yukarıda yollama yapılan yargısal kararlarda da bu durum açıkça vurgulanmıştır.

    CMUK.nun 343. maddesinin 4. fıkrasında, mahkemenin davanın esasına şamil olarak verdiği kararların ilgililerin aleyhine olarak yazılı emir ile bozulabileceğinin öngörülmesi, ancak bu bozmanın alakadarların aleyhine sonuç doğurmayacağının kabul edilmesi karşısında; sanıklar aleyhine kanun yararına bozma isteminde bulunulamayacağı, kanun yararına bozmanın ancak hükümlü aleyhine sonuç doğurmaması halinde mümkün olduğu, bozulan uyuşmazlığın esasını çözümleyen hüküm yerine Yargıtay"ca karar verilmesinin olanaklı olduğu durumlarda bu yola başvurulması gerektiği söylenemez.

    Bu durumlarda, Yargıtay"ın yerel mahkeme kararının hukuka aykırılığını belirlemesi ve yasaya aykırı hükmün bozulmasına karar vermesi, ancak bu bozma ilgililer aleyhine olduğundan dolayı kararında bozmanın ilgililer aleyhine tesir etmeyeceğini belirtmesi gerekmektedir." Görüşü ile itiraz yasayoluna başvurarak Özel Daire kararının kaldırılmasına, Yerel Mahkeme kararının sanıkların aleyhine etki etmemek üzere yasa yararına bozulmasına, karar verilmesini talep etmiştir.

    Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunda okundu, gereği konuşulup düşünüldü.

    CEZA GENEL KURULU KARARI

    İnceleme konusu olayda;

    İzmir C.Başsavcılığının Sulh Ceza Mahkemesine hitaben düzenlediği iddianamede; "sanıkların şikayetçi şirketlerin eski çalışanları olduğu, suç tarihinde şikayetçilere ait bilgisayar programları ve kaynak kodlarını ele geçirip haksız olarak kullandıkları" iddia olunmuş, bilgisayar programını kullanmak suçundan TCY"nın 526/a maddesi uyarınca cezalandırılmaları, emanetteki eşyanın da TCY"nın 36. maddesi uyarınca müsaderesi talep edilmiştir.

    Düzenlediği ceza kararnamesinde eylemi aynı şekilde kabul eden Yerel Mahkeme ise; sanıkların TCY"nın 526/1, 647 sayılı Yasanın 4/1 maddeleri uyarınca sonuç olarak 606.534.000"er lira hafif para cezası ile cezalandırılmalarına, emanetteki CD ve belgelerin zoralımına karar vermiş, bu karar itiraz edilmeyerek kesinleşmiştir.

    Adalet Bakanı bu karara karşı yazılı emir yasayoluna başvurarak; "sanıkların daha önce çalıştıkları şirketlere ait bilgisayar programlarını ve kaynak kodlarını hukuka aykırı olarak ele geçirip kullanmak şeklinde belirlenen eylemlerinin TCY"nın 525 a maddesinde düzenlenen, "bilgileri otomatik olarak işleme tabi tutulmuş bir sistemden programları, verileri veya diğer herhangi bir unsuru hukuka aykırı olarak ele geçirmek" suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesinde isabet bulunmadığından" bahisle, anılan kararın CYUY"nın 343. maddesi uyarınca bozulması yolunda istemde bulunmuş,

    Yargıtay 6.Ceza Dairesi de; "sanıklara yükletilen eylem TCK"nun 525 a maddesinde tanımlanan suçu oluşturabilir ise de; aynı yasanın 526/1. maddesine aykırılıktan verilip kesinleşen ceza kararnamesi sanıkların yararınadır.

    Sanıklar aleyhine kanun yararına bozma isteminde bulunulamayacağı gibi Yargıtay Ceza Dairesinin ilk derece Mahkemesinin yerine geçerek bir uygulama yapması olanağı da bulunmamaktadır" gerekçesiyle kanun yararına bozma isteminin reddine karar vermiştir.

    Yargıtay C.Başsavcılığı ise; sanık aleyhine kanun yararına bozma isteminde bulunulabileceğini, hükümde yasaya aykırılık bulunduğunu saptayan Yargıtay"ın aleyhe sonuç doğurmamak üzere hükmü bozması gerektiğini belirterek itiraz yasayoluna başvurmuştur.

    Görüleceği üzere çözmemiz gereken hukuki sorunlar; sanıklar aleyhine yazılı emir yasayoluna gidilmesinin mümkün olup olmadığı, böyle bir başvuru üzerine yapılan inceleme sırasında hüküm veya kararda yasaya aykırılık saptayan Özel Dairenin hükmü bozup bozamayacağı ve nihayet bu durumda yeniden yargılama yapılmasının mümkün olup olmadığı hususlarında toplanmaktadır.

    Ceza kararnamesinin düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY"nın 386 ve devamı maddelerine göre, sulh hakimlerinin ceza kararnamesi verebilmeleri için gerekli koşullar şunlardır:

    a) Suç, sulh mahkemelerinin görevine girmelidir.

    b) Yasada öngörülen yaptırımlara hükmedilmelidir.

    c) Duruşma açılmadan karar verilmelidir.

    d) İşin ceza kararnamesi ile sonuçlandırılması sakıncalı görülmemelidir.

    e) Karar yasal unsurları içermelidir.

    f) Sanığa tebliğ olunmalıdır.

    Her olayda bu unsurların varlığının aranması gerekli ise de, öncelikle davanın sulh mahkemesinin görevine girip girmediği belirlenmelidir. Görevin saptanmasında da iddianamede tanımlanan fiil ölçü alınmalıdır. Sulh hakimi bu fiili serbestçe takdir edebilecektir. Ancak bu nitelendirme iddianamede gösterilen fiilin yasalarda öngörülen suç tipleri ile karşılaştırılması suretiyle yapılmalıdır. İddianamede belirtilen ve fiille uyumlu bulunmayan suç adı veya sevk maddesi, suç niteliğinin belirlenmesi konusunda ölçü alınamaz.

    İncelenen olayda;

    İddianamede tanımlanan ve nitelenen eylem, 765 sayılı TCY"nın 525 a maddesinde düzenlenen ve yargılama görevi asliye ceza mahkemesine ait bulunan bilişim hırsızlığı suçuna ilişkindir. Öte yandan, gerek bu suç bakımından yasada öngörülen yaptırım türü ve miktarı, gerekse yargılamasının duruşma açılarak yapılmasının zorunlu bulunması karşısında, mevcut davanın ceza kararnamesi ile sonuçlandırılmasına yasal olanak bulunmamaktadır. Bu itibarla, açıklanan usul yanılgısının hukuka aykırılık oluşturduğu açıktır.

    Konunun Ceza Genel Kurulunda yapılan görüşmeleri sırasında ilk müzakerede; 1412 sayılı CYUY"nın 343. maddesinin açıklığı karşısında sanık aleyhine yazılı emir (olağanüstü temyiz) yasayoluna başvurulmasının mümkün olduğu, bu halde aleyhe sonuç doğurmamak üzere hükmün bozulması gerektiği oyçokluğu ile kararlaştırılmış, ancak hükmün bozulması üzerine yeniden yargılamanın mümkün olup olmadığı hususunda yapılan oylamada karar için gerekli oyçoğunluğuna ulaşılamamıştır. Bu konunun açıklığa kavuşturulması bakımından gerçekleştirilen ikinci müzakereden önce 1 Haziran 2005 tarihinde 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Yasası yürürlüğe girmiştir. Bu Yasa, 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Yasasının yazılı emir (olağanüstü temyiz) yasayolunu düzenleyen 343. maddesini yürürlükten kaldırmış, ancak benzer bir kurumu "kanun yararına bozma" başlığı altında 309 ve 310.maddelerinde düzenlemiştir. Yargılama usulüne ilişkin normların yürürlüğe girer girmez uygulanması ilkesi gereğince somut olayda derhal tatbiki zorunlu bulunan 309. maddede;

    "(1) Hâkim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümde hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini, yasal nedenlerini belirterek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirir.

    (2) Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, bu nedenleri aynen yazarak karar veya hükmün bozulması istemini içeren yazısını Yargıtayın ilgili ceza dairesine verir.

    (3) Yargıtayın ceza dairesi ileri sürülen nedenleri yerinde görürse, karar veya hükmü kanun yararına bozar.

    (4) Bozma nedenleri:

    a) 223 üncü maddede tanımlanan ve davanın esasını çözmeyen bir karara ilişkin ise, kararı veren hâkim veya mahkeme, gerekli inceleme ve araştırma sonucunda yeniden karar verir.

    b) Mahkûmiyete ilişkin hükmün, davanın esasını çözmeyen yönüne veya savunma hakkını kaldırma veya kısıtlama sonucunu doğuran usul işlemlerine ilişkin ise, kararı veren hâkim veya mahkemece yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hüküm verilir. Bu hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamaz.

    c) Davanın esasını çözüp de mahkûmiyet dışındaki hükümlere ilişkin ise, aleyhte sonuç doğurmaz ve yeniden yargılamayı gerektirmez.

    d) Hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektiriyorsa cezanın kaldırılmasına, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektiriyorsa bu hafif cezaya Yargıtay ceza dairesi doğrudan hükmeder.

    (5) Bu madde uyarınca verilen bozma kararına karşı direnilemez." denilmektedir.

    Madde metninden de açıkça anlaşılacağı üzere; mahkumiyete ilişkin hükmün Yargıtay"ca "kanun yararı"na bozulması halinde, şayet bozma nedeni savunma hakkını kaldırma veya kısıtlama sonucunu doğuran usul işlemlerine ilişkinse, hakim veya mahkemece yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hüküm verilecek, ancak bu hükümde verilecek ceza, önceki hükümle belirlenen cezadan daha ağır olamayacaktır.

    İnceleme konusu olayda;

    765 sayılı TCY"nın 525 a maddesine mümas olup, asliye ceza mahkemesinin görevine giren ve duruşmalı yargılama yapılması gereken bilişim hırsızlığı suçuna ilişkin kamu davasının sulh hakimi tarafından eylemin 765 sayılı TCY"nı 526/1. maddesinde tanımlanan yetkili mercilerin emirlerine aykırılık olarak kabul edilmek suretiyle ceza kararnamesi ile sonuçlandırılması, kararın bozulmasını gerektiren bir hukuka aykırılıktır. Bu usul yanılgısı nedeniyle sanıkların duruşmada savunma yapma olanakları bütünüyle ortadan kaldırılmış bulunmaktadır. O halde, ceza miktarı itibariyle kazanılmış hakları saklı kalmak üzere, sanıkların görevli mahkemede yeniden yargılanmaları gerekir.

    Bu itibarla Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.

    SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;

    1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,

    2- Yargıtay 6.Ceza Dairesinin 22.02.2005 gün ve 7543-1680 sayılı kararının KALDIRILMASINA, Adalet Bakanının kanun yararına bozma isteminin 5271 sayılı CMY"nın 309. maddesi uyarınca KABULÜNE,

    3- İzmir 6.Sulh Ceza Hakimliğinin 17.10.2003 gün ve 1477-1187 sayılı kararının BOZULMASINA,

    4- Sanıklar Serkan H....... ile Engin Ö....."in bozulan ceza kararnamesinde belirlenen ceza miktarlarının kazanılmış hak olarak korunması şartıyla bilişim hırsızlığı suçundan yargılanmaları için dosyanın İzmir Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine,24.05.2005 günü yapılan birinci müzakerede gerekli oyçoğunluğuna ulaşılamaması nedeniyle 14.06.2005 günü gerçekleştirilen ikinci müzakerede oybirliği ile karar verildi.

    Hemen Ara