Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2006/29 Esas 2006/106 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2006/29
Karar No: 2006/106

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2006/29 Esas 2006/106 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Bölümü         2006/29 E.  ,  2006/106 K.
  • SÖZLEŞMENIN FESHI NEDENIYLE OLUŞTUĞU ILERI SÜRÜLEN ZARARIN TAZMINI
  • İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNU (2577) Madde 2

"İçtihat Metni" Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.

            Davacı            : R. D.Ticaret Ltd. Şti

            Davalı             : T.C.D.D Genel Müdürlüğü

            Vekili              : Av. F. C. D.

           

            OLAY             :Yurt dışında ve yurt içinde deniz taşımacılığı ile iştigal eden şirketlerin konteyner ve diğer yüklerinin limanlarda karşılanması ve liman hizmetlerinin sağlanması amacıyla, R. D. Şirketi ile TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü arasında, İzmir Liman İşletmesi için15.7.2004 tarihli Sözleşme ve2.9.2004 tarihli  ek Sözleşme ile  Haydarpaşa ve Mersin Liman İşletmesi için 10.9.2004 tarihli ve 15’er yıl süreli sözleşmeler düzenlenerek uygulanmasına başlanmıştır.

            Şirket hissedarının, şirketin feshi için dava açmasını gerekçe göstererek  söz konusu Sözleşmeler, davalı İdare tarafından31.12.2004tarih ve 7676 sayılı işlemle feshedilmiştir.

            Davacı şirket vekili, sözleşmelerinin feshedilmesi nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen 481.176.314 USD tutarındaki zararın tazmini istemiyle, T.C.D.D. İşletmesi Genel Müdürlüğü’ne karşı 7.3.2005tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır

            Davalı idare vekilince,  birinci savunma dilekçesi verilmeden  önce bir  dilekçeyle, idari sözleşmeler ile ilgili taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davanın görüm ve çözümünün idari yargının görevine girdiği ileri sürülerek görev itirazında bulunulmuş, ilk celsede de  aynı istek tekrar edilmiştir.

            ANKARA ASLİYE 5. TİCARET MAHKEMESİ’nce;22.9.2005günlü celsede  E:2005/132 sayı ile, mevcut sözleşmenin özel hukuk çerçevesinde düzenlendiği gerekçesiyle,  görev hususundaki  itirazın reddine karar verilmiştir.

Davalı idare vekilince, süresi içinde verilen dilekçe ile, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılması istemiyle başvuruda bulunulması üzerine dosya, Danıştay Başsavcılığına gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI; Anayasanın 125. maddesinde, idarenin, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğunun belirtildiği, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2 nci maddesinde idari dava türlerinin sayıldığı, bu maddenin (1-b) bendinde de, idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davalarının görüm ve çözümü idari yargının görev alanına giren idari dava türleri arasında gösterildiği,  T.C.D.D. İşletmesi Genel Müdürlüğünün, bir Kamu İktisadi Kuruluşu olduğu, kamu hizmeti olduğu tartışmasız bulunan liman işletmeciliği işini Ana Statüsü gereği tekel halinde yürüttüğü, faaliyeti kapsamında yer alan işleri, ekonomik olması, gerekli görülmesi ve talep olması halinde başkaları eliyle yaptırabildiği, feshedilmeleri nedeniyle dava konusu zararın doğmasına neden olduğu ileri sürülen sözleşmelerin; kamu hizmetini tekel olarak yürüten bu kuruluşun, kamu yararına yönelik hizmetine katılma sözleşmesi niteliğinde uzun süreli sözleşmelerden olduğu, dolayısıyla, idarenin yaptığı ve karşı tarafın bir kamu hizmetini yürütmesine katılmasını öngören, bu özellikleri gereği idari sözleşme niteliğinde bulunan sözleşmelerin feshi nedeniyle oluştuğu ileri sürülen zararın tazmini istemiyle açılan davanın görüm ve çözümünün idari yargı yerine ait bulunduğu,her ne kadar; uyuşmazlık konusu liman hizmetleri sözleşmelerinin feshine ilişkin T.C.D.D. İşletmesi Genel Müdürlüğü işleminin iptali istemiyle açılan Ankara 2. İdare Mahkemesinin 2005/1268 esas sayısına kayıtlı davada, Mahkemesince davanın görev yönünden reddine karar verildiği, kararın temyiz edilmesi nedeniyle dosyanın Danıştay Onuncu Dairesinde derdest olduğu görülmüş ise de; bu durumun, tarafları aynı olmakla ve aralarında nedensellik bağı bulunmakla birlikte, sözleşmelerin feshinden kaynaklanan zararın tazmini istemiyle açılan ve konusu farklı bulunan iş bu davada, uyuşmazlık çıkarılmasına hukuken engel olarak görülmediği, bu durumda, T.C.D.D. İşletmesi Genel Müdürlüğü aleyhine açılan davanın görüm ve çözümü, idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davalarına bakmakla görevli olan idari yargı yerlerine ait bulunduğundan, Ankara Asliye 5. Ticaret Mahkemesinin anılan Genel Müdürlüğün görev itirazının reddine ilişkin kararının kaldırılması gerektiğini ileri sürerek, idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkarmış olup, 2247 sayılı Yasa’nın 10. maddesine göre görev konusunun incelenmesini  Uyuşmazlık Mahkemesi’nden istemiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesinin üçüncü fıkrasına göre, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan düşüncesi istenilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI; Davalı TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü Ana Statüsünün incelenmesinden; 1. maddede, 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname Hükümlerine tabi olarak ve bu Kararname çerçevesinde faaliyette bulunmak üzere TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü adı altında teşkil olunan Kanun hükmünde Kararnamenin hukuki bünye, amaç ve faaliyet konuları, organları ve teşkilat yapı, müessese, bağlı ortaklık ve iştirakleri ile bunlar arasındaki hukuki ilişkileri ile ilgili diğer hususları düzenlemek, 4. maddesinde de özetle, Devletçe kendisine verilen Demiryollarını, Liman, Rıhtım ve İskeleleri işletmek, genişletmek, yenilemek ve ayrıca tekel kapsamına giren bu işleri ekonomik olması, gerekli görülmesi ve talep olması halinde, başkaları eliyle yaptırmakla yükümlü kılındığı, davalı idarenin, bu yetkisini kullanarak davacı şirket ile düzenlediği Liman İşletme Sözleşmesinin 8. maddesinde; “R. D. Şirketinin bu Sözleşme ve eklerinde bulunan şartlarını yerine getirmemesi veya getirememesi halinde şartların belirlendiği, anlaşmanın idare tarafından fesih edilmesi durumunda, fesih tarihine kadar şirketin yapmış olduğu, tüm yatırım bedelini şirkete ödemeyi, kabul ve taahhüt edeceği ve bu durumda söz konusu yatırımların mülkiyetinin Kuruluşa geçeceği, Kuruluş’un veya İşletme’nin işbu sözleşme ve bu sözleşmeye bağlanacak ek sözleşmelerdeki hükümleri yerine getirmemesi idare şirketin fesih tarihine kadar yapmış olduğu ödemeler toplamını tazmin etmek, fesih tarihinden sözleşmenin hitamı tarihine kadar geçecek sürede, sözleşme yürürlükte kalsaydı kazanabileceği miktarı ve şirketin diğer her türlü zararını tazmin etmek suretiyle Şirkete ödemeyi kabul ve  taahhüt edeceği” sözleşmenin uygulanmasından doğacak her türlü anlaşmazlıkların Ankara mahkeme  ve  icra  dairelerinin  yetkili  olacağı hususlarının imza altına alındığı,uyuşmazlık konusu sözleşmelerin hukuki niteliğinin incelenmesinde; İdarenin, tıpkı özel hukuk kişileri gibi özel hukuk sözleşmeleri yapabildiği gibi; kamusal yetkisinin   verdiği   üstünlük   ve   ayrıcalıklara   dayanarak,   konusu,  hüküm    ve   koşulları bakımından özel hukuk sözleşmelerinden farklı olan sözleşmeler de yapabileceği, idare hukuku esaslarına tabi bulunan bu sözleşmelerin “idari sözleşme” olarak adlandırıldığı, İdarenin, genel ehliyetini kullanarak, sözleşme serbestisi ve tarafların eşitliği gözetilerek gerçekleştirdiği sözleşmelerinin tamamen özel hukuk hükümlerine tabi olması ve dolayısıyla bunların yargısal denetiminin adli yargı yerince yapılmasına karşılık, 2577 sayılı Yasa’nın idari dava türlerinin sayıldığı 2/1-c maddesinde belirtildiği üzere “genel hizmetlerden birinin yürütülmesi” amacıyla ve kamusal nitelikte üstün hak ve yetkilere dayanılarak yaptığı idari sözleşmelerden doğan uyuşmazlıkların görüm ve çözümünde ise, idari yargı yerleri görevli bulunduğu, TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğünün, tekel halinde yürüttüğü liman hizmetlerinden bir kısmının 15 yıllığına özel kuruluşa devri için düzenlenen sözleşmenin feshedilmesi sonucu davacı vekili, zararının tazmini istemiyle adli yargı yerinde dava açmış ise de, konusu itibariyle genel hizmetlerden birinin yürütülmesi amacını taşıması ve idarenin kamusal nitelikte üstün hak ve yetkiler tanıyan hüküm ve koşullar içermesi nedeniyle, idari sözleşme olduğu sonucuna varıldığından davanın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği bu nedenle, Danıştay Başsavcılığının yaptığı başvurunun kabulü ile Ankara Asliye 5. Ticaret Mahkemesinin görevlilik kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.

 İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: M. Lütfü ÜÇKARDEŞLER, Coşkun ÖZTÜRK, Z.Nurhan YÜCEL, Esen EROL,  Abdullah ARSLAN ve Levent ÖZÇELİK’in katılımlarıyla yapılan  10.7.2006 günlü toplantısında;

l- İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı idarece anılan Yasa’nın 10. maddesinde öngörülen şekilde görev itirazında bulunulduğu ve 12. maddede öngörülen süre içinde başvurulduğu, bu nedenle Danıştay Başsavcısı tarafından Yasa’da öngörülen yönteme uygun biçimde olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşılmakta olup, görev uyuşmazlığının esasının incelemesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile Danıştay Başsavcısının idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının davada idari yargının görevli bulunduğuna ilişkin düşünce yazıları ve dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ahmet BEŞİNCİ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun yazılı düşünceler doğrultusundaki açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacı Şirket ile davalı idare arasında imzalanmış bulunan Liman İşletmesi sözleşmelerinin31.12.2004günlü,  7676 sayılı işlem ile feshedilmesi nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen 481.176.314 USD tutarındaki zararın tazmini istemiyle açılmıştır.

28.10.1984 tarih ve 18559 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü (TCDD) Ana Statüsünün, “Amaç ve Kapsam” başlıklı 1. maddesinde “Bu Ana Statünün amacı;8.6.1984tarih ve 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabi olarak söz konusu Kanun Hükmünde Kararname çerçevesinde faaliyette bulunmak üzere Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü adı altında teşkil olunan Kamu İktisadi Kuruluşunun hukuki bünye, amaç ve faaliyet konuları, organları ve teşkilat yapısı, müessese, bağlı ortaklık ve iştirakleri ile bunlar arasındaki ilişkileri ve ilgili diğer hususları  düzenlemektir.”;  “Hukuki Bünye” başlıklı 3. maddesinde, “ 1- Bu Ana Statü ile teşkil olunan TCDD; Tüzel Kişiliğe sahip, faaliyetlerinden özerk ve sorumluluğu sermayesiyle sınırlı bir  Kamu İktisadi Kuruluşu"dur.  2- Kuruluş KHK, bu Ana Statü hükümleri saklı kalmak üzere özel hukuk hükümlerine tabidir.  3- Kuruluş, Genel Muhasebe Kanunu ile Devlet İhale Kanunu Hükümlerine ve Sayıştay"ın denetime tabi değildir. 4- Kuruluş"un Merkezi Ankara"dadır. Kuruluş"un Merkezi koordinasyon Kurulu Kararı ile değiştirilebilir. 5- Kuruluş"un sermayesi 500 Milyar TL.sı olup, tamamı Devlete aittir. Kuruluş"un sermayesi ilgili Bakanlığın teklifi üzerine Koordinasyon Kurulu Kararı ile değiştirilir.  6- Kuruluş"un ilgili olduğu Bakanlık, Ulaştırma Bakanlığıdır. Kuruluş"un ilgili olduğu Bakanlık, Başbakanlığın teklifi ve Cumhurbaşkanlığı"nın  onayı ile değiştirilebilir. “ denilmiş; 4. maddesinde de, Kuruluş’un amaç ve faaliyet konuları sayılmıştır.

Buna göre, TCDD İşletmesinin, tekel kapsamında kamu hizmeti yürüten, tüzel kişiliğe sahip  bir kamu kurumu  olduğu tartışmasızdır. 233 sayılı  KHK. ve Ana Statü ile, özerk bir tarzda ve ekonomik gereklere uygun olarak kârlılık ve verimlilik ilkeleri doğrultusunda yönetilmesi amacıyla, İşletmenin iktisadi faaliyetleri bakımından özel  hukuk  hükümlerine tabi kılınmış olması, onun kamu hizmeti yürütmesine ve kamu kurumu niteliğine engel teşkil etmemektedir.

Anayasa’nın 125.maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle  yükümlü  olduğu  kurala bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-b. maddesinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı hakları ihlal edilenler tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.

            Öte  yandan, uyuşmazlık konusu sözleşmelerin hukuki niteliği incelendiğinde;

            İdare, tıpkı özel hukuk kişileri gibi özel hukuk sözleşmeleri yapabildiği gibi; kamusal yetkisinin verdiği üstünlük ve ayrıcalıklara dayanarak, konusu, hüküm ve koşulları bakımından özel hukuk sözleşmelerinden farklı olan sözleşmeler de yapar. İdare hukuku esaslarına tabi bulunan bu sözleşmeler “idari sözleşme” olarak  adlandırılırlar. İdarenin,  genel ehliyetini kullanarak, sözleşme serbestisi ve tarafların eşitliği gözetilerek gerçekleştirdiği sözleşmelerin tamamen özel hukuk hükümlerine tabi olması ve dolayısıyla bunların yargısal denetiminin adli yargı yerince yapılmasına karşılık, 2577 sayılı Yasa’nın idari dava türlerinin sayıldığı  2/1-c maddesinde  belirtildiği üzere “ genel hizmetlerden birinin yürütülmesi” amacıyla ve kamusal nitelikte üstün hak ve yetkilere dayanılarak yaptığı idari sözleşmelerden doğan uyuşmazlıkların görüm ve çözümünde ise, idari yargı yerleri görevli bulunmaktadır.

            Olayda davacı şirket, yurt dışında ve yurt içinde deniz taşımacılığı ile iştigal eden bazı şirketlerin konteyner ve diğer yüklerinin limanlarda karşılanması ve liman hizmetlerinin sağlanması için (bu dava harici) sözleşmeler yapmış, taahhütte bulunmuştur.

            Yükümlülüklerini yerine getirmek amacıyla, Davacı Şirket ile TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü arasında; İzmir, Haydarpaşa ve Mersin Limanları için 15 yıl süreli olarak Sözleşme ve eki sözleşmeler düzenlenerek, uygulanmasına başlanmıştır.

            Bilahare davalı idare tarafından, şirket hissedarının şirketin feshi için dava açması gerekçe gösterilerek, Liman İşletmesi Sözleşmelerinin 31.12.2004  tarih ve 7676 sayılı işlemle feshedilmesi sonucu,  davacı şirket; zarara uğradığını ileri sürerek tazminat davası açmıştır.

            Tazminat istemine dayanak oluşturan Sözleşmeler irdelendiğinde,  söz konusu Sözleşmenin 8. maddesinde; R. D. Şirketinin bu  Sözleşme  ve  eklerinde bulunan yükümlülükleri yerine getirmemesi veya getirememesi halinde şartların belirlendiği, anlaşmanın idare tarafından  fesih edilmesi  durumunda,  fesih  tarihine kadar şirketin yapmış olduğu,  tüm  yatırım  bedelini  şirkete  ödemeyi, kabul  ve  taahhüt  edeceği  ve  bu  durumda söz konusu yatırımların mülkiyetinin Kuruluşa geçeceği, Kuruluş’un veya İşletme’nin işbu sözleşme ve bu sözleşmeye bağlanacak ek sözleşmelerdeki hükümleri yerine getirmemesi durumunda idare, şirketin fesih tarihine kadar yapmış olduğu ödemeler toplamını tazmin etmek, fesih tarihinden sözleşmenin hitamı tarihine kadar geçecek sürede, sözleşme yürürlükte kalsaydı kazanabileceği miktarı ve şirketin diğer her türlü zararını tazmin etmek suretiyle Şirkete ödemeyi kabul ve  taahhüt edeceği hususlarının imza altına alındığı anlaşılmıştır.

Feshedilmeleri nedeniyle dava konusu zararın doğmasına neden olduğu ileri sürülen sözleşmeler; kamu hizmetini tekel olarak yürüten bu kuruluşun, kamu yararına yönelik hizmetine katılma sözleşmesi niteliğinde uzun süreli sözleşmelerdendir.

            Dolayısıyla, idarenin yaptığı ve karşı tarafın bir kamu hizmetini yürütmesine katılmasını öngören, bu özellikleri gereği idari sözleşme niteliğinde bulunan sözleşmelerin feshi nedeniyle oluştuğu ileri sürülen zararın tazmini istemiyle açılan davanın görüm ve çözümü idari yargı yerine ait bulunmaktadır.

Açıklanan nedenle, Danıştay Başsavcısı’nın başvurusunun kabulü ile T.C.D.D. İşletmesi Genel Müdürlüğü vekilinin görev itirazının, Ankara Asliye 5. Ticaret  Mahkemesi’nce reddine ilişkin kararının kaldırılması gerekmiştir.

 SONUÇ   : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcılığınca yapılan BAŞVURUNUN KABULÜ ile, Ankara Asliye 5. Ticaret Mahkemesi’nin22.9.2005 günlü E:2005/132 sayılı GÖREVLİLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 10.7.2006 gününde Üye Esen EROL’un KARŞIOYU ve OYÇOKLUĞU İLE, KESİN OLARAK karar verildi.

Hemen Ara