Esas No: 2005/5-41
Karar No: 2005/49
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2005/5-41 Esas 2005/49 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2005/5-41 E., 2005/49 K.
"İçtihat Metni"
Rüşvet teklif etmek suçundan sanığın TCY.nın 213/1, 219/3 ve 59/2. maddeleri uyarınca 1 yıl 1 ay 10 gün ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına, rüşvet olarak önerilen paranın aynı Yasanın 217. maddesi uyarınca müsaderesine ve sanığın TCY.nın 219/son maddesi uyarınca memuriyetten sürekli olarak yoksun bırakılmasına ve hakkında 40. maddenin uygulanmasına ilişkin Üsküdar 2. Ağır Ceza Mahkemesİ.... verilen 14.3.2001 gün ve 52-59 sayılı hüküm sanık müdafiinin temyizi üzerine dosyayı İ....leyen Yargıtay 5. Ceza Dairesİ.... 18.11.2002 gün ve 1140-7679 sayı ile;
"Rüşvet verme suçunun niteliğinin belirlenmesi için 14.1.2001 tarihli tutanak içeriğine, müşteki ve tanık beyanlarına göre sanık hakkında alkollü ve tehlikeli araç kullanmaktan jandarma trafik zabıtasınca yapıldığı bildirilen işlem sonucunun araştırılması, takibat yapılmadığı veya yapılıp da ceza verilmediği saptandığı takdirde 213. maddenin 2. fıkrasıyla uygulama yapılması gerektiğinin gözetilmeyerek eksik soruşturmaya dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması" isabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel Mahkemece 5.11.2003 gün ve 31-377 sayı ile; "Mahkememizce, sanığın, %322 alkollü olması, buna uygun olarak tutulan trafik ceza tutanağı ve el konulan ehliyetnameye göre sanığın rüşvet vermede haklı bir nedeni olmadığı düşüncesi ile TCY.nın 213/2. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına, TCY.nın 213/1. maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilmiş, Yargıtay 5. Ceza Dairesİ.... 18.11.2002 gün ve 1140-7679 sayı ile rüşvet verme suçunun niteliğinin belirlenmesi için 14.1.2001 tarihli tutanak içeriğine müşteki ve tanık beyanlarına göre sanık hakkında alkollü ve tehlikeli araç kullanmaktan jandarma trafik zabıtasınca yapıldığı bildirilen işlem sonucunun araştırılması, takibat yapılmadığı veya yapılıp da ceza verilmediği saptandığı takdirde, 213. maddesinin 2. fıkrası ile uygulama yapılması gerektiğinin gözetilmeyerek eksik soruşturmaya dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması gerekçesiyle bozulmuştur.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 114 maddesinde;
Bu kanunda yazılı trafik suçlarını işleyenler hakkında yetki sınırları içinde Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı personeli ile Karayolları Genel Müdürlüğünün ilgili biriminin il ve ilçe kuruluşlarında görevli ve yetkili kılınmış personelİ.... suç veya para cezasına dair tutanak düzenleyecekleri, yargı yetkisine giren suçlarla ilgili tutanağın bir suretinin ilgili mahkemeye 7 iş günü içerisinde gönderileceği, para cezalarının yetkili memurlarca derhal tahsil edileceği, tahsilat makbuzu karşılığı para cezalarının derhal tahsil olunmadığı takdirde ceza tutanağı tanzim edilip bir suretinin mal sandığına gönderileceği, 1. fıkraya göre yetkili kılınmış personelin sayman mutemet olarak görevlendirilmeden makbuz karşılığı para cezasını tahsil edeceği belirtilmiştir. Bu duruma göre jandarma trafik timlerinin ceza tutanağı kesme yetkisi olduğu ve bu yetkilerine istinaden sanığa 54.200.000 lira para cezası 15 ceza puanı ve 3 ay süreyle ehliyetine el konulma cezası uyguladıkları, suç tarihinde alkollü vasıta kullanma suçlarından dolayı cezalandırılma yetkisinin mahkemelere ait olmayıp trafik zabıtalarına ait olduğu, mahkememizce çok aşırı olan %322 gibi kandaki alkol miktarının derecesine bakılarak sanığın haklı bir nedenle rüşvet vermediği hususu anlaşılmakla, sanık hakkında TCY.nın 213/2. maddesi uygulanmamıştır. Ceza tutanağı akibetinin araştırılması, sanığın alkolmetre ile yapılan test tutanağına göre tespit edilen %322 promil oranını değiştirmeyeceği ve o tarihte tüm yetkinin jandarma trafik timlerine ait olduğu, mahkemeye sevkinin gerekmediği, bu konuda aynı Dairenin 22.5.2003 tarih 2003/3044 sayılı kararından da anlaşılacağı gibi "sanığın görevli jandarma astsubayına karşı rüşvet teklifine neden olan ticari taşıt belgesi olan ticari araç kullandığı safahattaki savunmaları, sürüce belgesinin niteliği kullanılan aracın tescil belgesi, müşteki ve tanık beyanları karşısında açıkça anlaşıldığına göre rüşvet teklifinin haklı bir hususun temini için yapıldığı kabul edilemez, bu itibarla sanığın sabit olan suçunun TCY.nın 213/1. maddesi kapsamında kaldığı gözetilmeden nitelikte yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizliğinden bozmuştur.
Yargıtay 5. Ceza Dairesinin yukarıda anılan kararında ceza tutanağı şartı dahi aranmaksızın beyanlara dayanarak TCY.nın 213/2. maddesinin uygulanmamasına dair karar verilmişken, bu kere iş bu dava dosyasında yeterli olan ceza tutanağı bulunmasına, ehliyetnameye el konulmasına ve sanığın %322 alkollü olduğu hususunda tereddüt olmamasına rağmen farklı bir karar vermesi açık bir çelişki taşımaktadır.
Burada önemli olan sanığın haklı bir nedenle mi rüşvet verdiği veya haksız bir nedenle mi rüşvet verdiği hususudur. Sanığın olayda %322 promil oranında alkollü olduğu, "almış olduğum aşırı alkolün tesiri ile cebimdeki evrakı çıkartırken paralarım saçıldı... davranışlarımı kontrol edemedim" şeklindeki beyanları ile alkollü vasıta kullandığı açık olup bu konuda kendisine ceza uygulayan şikayetçiye tutanağı iptal ettirmesi için para vermeye kalkıştığı, tüm dosya kapsamının değerlendirilmesi ile anlaşılmıştır" gerekçeleri ile ilk hükümde direnilmiştir.
Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının onama istekli 3.3.2005 gün ve 203718 sayılı tebliğnamesiyle, Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel kurulunda okundu, konu müzakere edilip aşağıdaki karar verildi.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanığın rüşvet teklif etmek suçundan cezalandırılmasına karar verilen somut olayda; Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, suç niteliğinin belirlenebilmesi için sanık hakkında ne gibi bir işlem yapıldığının araştırılması suretiyle soruşturmanın genişletilmesinin gerekip gerekmediğinin belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.
Rüşvet verme suçları Türk Ceza Yasasının 220. ve 222. maddelerinde yer almakta iken, 29.11.1990 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 3679 sayılı Yasa ile 213. maddede iki fıkra şeklinde yeniden düzenlenmiştir. TCY.nın değişik 213. maddesi, "211 inci maddede gösterilen kimselere yapmaya mecbur oldukları şeyi yapmamaları veya yapmamaya mecbur oldukları şeyi yapmaları için rüşvet vaat veya teklif eden veya veren kimseye kanun ve nizama aykırılığın derecesine ve istenilen şeyin kısmen veya tamamen yapılmış olup olmamasına göre dört yıldan oniki yıla kadar ağır hapis cezası verilir.
Haklı bir hususun temini için rüşvet veren veya başka yararlar temin eden kimseye, verdiği para veya temin ettiği menfaatin on katı ağır para cezası verilir." hükmünü taşımaktadır.
Bu madde ile "rüşvet verme" olarak tanımlanan iki ayrı suç düzenlenmiştir. Maddenin birinci fıkrasında yer alan ve "nitelikli rüşvet verme" suçu olarak adlandırılan suçun maddi unsuru, "rüşvet vaadi, teklif edilmesi veya verilmesi" şeklindeki seçimlik hareketlerden birisinin, rüşvet vermeye neden olan iş konusunda görevli olan bir memura yapılmasıdır. Suç, fail tarafından rüşvetin vaat veya teklif edilmesi ya da verilmesi anında oluşur, teklifin memur tarafından kabul edilmemiş olması suçun oluşmasına engel değildir.
Anılan maddenin ikinci fıkrasında düzenlenen "basit rüşvet verme" ya da "haklı bir husus için rüşvet verme" suçunun maddi unsuru ise, "rüşvet verme veya başka yararlar temin etme" şeklindeki seçimlik hareketlerden birisinin, haklı bir hususu sağlamaya yönelik olarak yapılmasıdır. Suç, eğer rüşvet anlaşması varsa anlaşmanın yapılmasıyla, anlaşma yoksa rüşvetin verilmesi veya başka yararlar temin edilmesiyle oluşur. (Artuk-Gökçen-Yenidünya, Ceza Hukuku Özel Hükümler, 4. Bası, sh.414-417)
Yerleşmiş yargısal kararlarda ve öğretide genel kabul gören görüşe göre, rüşvet vermeye konu olan işin haklı bir nedene dayanıp dayanmadığı iyice araştırılmalı ve bunun sonucuna göre de failin işlediği suçun niteliği belirlenmelidir. Bu nedenle de memur tarafından fail hakkında yapılan işlem ile ilgili belgeler getirtilmeli ve işlemin sonucu araştırılarak, fail hakkında yapılan işlemin yasal olup olmadığı kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır.
Konu olayda; 14.1.2001 günü saat 24.35 sıralarında Şile-İstanbul karayolu D... Tesisleri-Yeşilvadi civarında Şile İlçe Jandarma Komutanlığı görevlilerİ.... yapılan trafik kontrolünde 34 NKB 12 plakalı otomobil sürücüsü M.Ali A......"ün alkolmetre cihazı ile yapılan ölçümünde % 322 promil alkollü olduğu saptanmış, hakkında düzenlenen 14.1.2001 gün ve 071064 nolu Trafik Ceza Tutanağı ile Karayolları Trafik Yasasının 48/5. maddesi uyarınca 54.200.000 lira ceza ile 15 ceza puanı uygulanmış, ayrıca 015178 nolu B sınıfı sürücü belgesi 3 ay süre ile geri alınmış, sanık hakkında düzenlenen aynı günlü bir başka tutanakta ise; sanığın hakkındaki işlemlerin iptali ve el konulan sürücü belgesinin geri verilmesi için Çetin Y......"a 10 milyon lira rüşvet teklif ettiği belirtilerek, verilen paranın seri numarası alınarak, zapt edilmiştir.
Sanık kollukta, susma hakkını kullanmış,
C.Savcılığında müdafii hazır olduğu halde saptanan beyanında; "Jandarma Trafik Timi denetleme yapıyordu, alkollü olduğum için hakkımda işlem yapıp, Şile Jandarma Bölük Komutanlığına getirdiler, işlemleri tamamlandıktan sonra bıraktılar, Çetin Bey"le dışarı çıktık, bu esnada elimi cebime attım, kartımı verecektim, cebimde bulunan 10 milyon lira yere düştü, Çetin astsubay bu parayı kendisine rüşvet olarak vereceğimi düşünerek, hiddetli bir şekilde parayı yerden alıp, hakkımda tutanak tuttu, yanlış anlaşılma oldu, hakkımda işlem yapılmamasına karşılık rüşvet vermedim," şeklinde savunma yapmış,
Sulh Ceza Mahkemesinde ise, "bilerek ve isteyerek rüşvet teklifinde bulunmadığını" savunmuştur.
Duruşmada da benzer şekilde savunma yapmıştır.
Şikayetçi Çetin Y...... 14.1.2001 günü kollukça alınan beyanında; Şile Merkez Jandarma Karakol komutan yardımcısı olarak görev yaptığını, hizmet binasının giriş merdivenlerinde, hakkında alkollü araç kullanmak suçundan cezai işlem yapılarak ehliyetine üç ay süre ile el konulan Mehmet Ali A......"ün, "komutanım işimi hallet, cezamı iptal ettirt, ehliyetimi geri verdirt, bu işlemlerine karşılık şu parayı da al" diye söylediğini, elinden parayı alıp, kolundan tutup içeri girdiklerini, "rüşvet mi veriyorsun" diye sorduğunda, "yemek yersiniz" diye söylediğini, şikayetçi olduğunu bildirmiş,
Duruşmada; "koridorda rastladığı Mehmet Ali A......"ün işimi hallet, cezamı iptal ettir, bana yardımcı ol dediğini, yapamayacağımı söyleyip yürümeye devam ettiğinde yanında yürüyen sanığın elini cebine attığını, cebinden kredi kartları ve diğer eşyalarının düştüğünü, onları toplarken diğer elinde bulunan 10 milyon lirayı uzattığını, kolundan tutup, rüşvet mi teklif ediyorsun diye sorduğunda, komutanım yanlış anlama, rüşvet olarak vermiyorum, arkadaşlarla yemek yersiniz dediğini, şahıs hakkında tutanak tuttuklarını şikayetçi olmadığını beyan etmiş, önceki beyanı okunup sorulduğunda, olayın şimdi anlattığı şekilde olduğunu söylemiştir.
Tanık Kadir A........ 14.1.2001 günü kollukça alınan beyanında; yol kontrolü sırasında Mehmet Ali A......"ün 322 promil alkollü olduğunu saptadıklarını, işlem yapmak üzere İlçe Jandarma Komutanlığına geldiklerini, işlemleri tamamladıktan sonra J.Astsb. Çetin Y......"ın geldiğini, birlikte dışarıya çıkmak üzere iken Mehmet Ali A......"ün, Çetin Astsubayın yanına yaklaşıp, cebinden çıkardığı 10 milyon lirayı uzatıp, "ehliyetimi geri verin, cezamı iptal edin, bu parayla yemek yersiniz" dediğini, bunun üzerine Çetin"in, Mehmet Ali A......"ü, kolundan tutarak içeri götürüp, bana rüşvet mi teklif ediyorsun diye bağırdığını, çalışma odasına gidip, tutanak düzenlediklerini, işlemler yapılırken sanığın dost olalım şeklinde sözler söylediğini beyan etmiş,
Duruşmada ise, başlangıcı benzer şekilde anlattıktan sonra; "Çetin astsubay dışarı çıkarken, Mehmet Ali A......, komutanım, işimi hallet, bu cezayı iptal ettir, ehliyetimi geri verdir diye ricada bulundu, Çetin Astsubay bu işe karışmam dedi, çıkış kapısına doğru ilerlediler, arkalarında idim, bu sırada Mehmet Ali yere düşürdüğü birşeyleri toplarken, diğer elini de Çetin astsubaya doğru uzatmıştı, Çetin Astsb. rüşvet mi teklif ediyorsun diye bağırıp, şahsın kolunu tuttu odaya yöneldi, Mehmet Ali bu sırada, "komutan, sen beni yanlış anladın, bu rüşvet değil, arkadaşlarınızla birşey yersiniz diye verdim" dedi, "Çetin astsubay şahıs hakkında tutanak tuttu" demiştir.
Tanık Yaşar İ...."de kollukta aynı gün alınan beyanında benzer anlatımda bulunarak, "hizmet binasının önünde Çetin Astsubayın rüşvet mi veriyorsun, bunun suç olduğunu bilmiyor musun, şeklinde yüksek sesle bağırmasını duymam üzerine, ne olduğunu anlamak için koridora yöneldim, Çetin Astsb. bir eliyle Mehmet Ali A......"ün kolundan tutmuş, diğer elinde de 10 milyon lira olduğu halde, odamıza gelip tutanak düzenletti, sanık dost olalım şeklinde sözler söylüyordu", şeklinde beyanda bulunmuş, bu beyanını duruşmada da yinelemiştir.
Bütün bu bilgi ve belgeler bir arada değerlendirildiğinde;
Sanığın, alkollü araç kullanması nedeniyle hakkında işlem yapan jandarma trafik ekibi görevlisine bazı isteklerinin gerçekleştirilmesini temin için para vermeyi teklif ettiği sabit ise de, dosyadaki kanıtlar suç niteliğinin belirlenmesine yeterli değildir, şöyleki; görevli jandarma trafik ekiplerİ.... düzenlenen 14.1.2001 gün ve 071064 nolu trafik ceza tutanağı ve aynı tarihli sürücü belgesinin 3 ay süre ile geri alındığına ilişkin tutanak fotokopileri, Şile Jandarma Komutanlığınca aynı günlü yazı ekinde Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiş, onaysız bulunan bu fotokopiler asıllarını düzenleyen makamlarca değil, yazı işleri müdürü tarafından onaylanmış, bu işlemlerin akibeti hakkında da yargılama safhasında herhangi bir araştırma yapılmamıştır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Yasasının Ek 13 ve 6. maddeleri uyarınca bu işlemleri yapmaya jandarma trafik ekiplerinin görevli oldukları konusunda herhangi bir uyuşmazlık bulunmamakta ise de, sanık hakkında alkollü araç kullanması nedeniyle yapılan işleme ilişkin belgeler veya onaylı örnekleri getirtilip, işlemlerin sonuçları araştırılarak, sanığın haklı bir husus için rüşvet verip vermediği hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlendikten sonra, sabit olan eyleminin TCY.nın 213. maddesinin 1. ya da 2. fıkrasına uygunluğu saptanmalı, duraksamaya mahal bırakmayacak açıklıkla suç niteliği belirlenmelidir.
Bu itibarla Yerel Mahkemece eksik soruşturmaya dayalı olarak ve aleyhe yorumla suç niteliğinin belirlenmesi isabetsiz olup, direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk kararına katılmayan dört kurul üyesi, sanık hakkında yapılan araştırmanın hüküm vermeye yeterli bulunduğu, dosya arasındaki tutanak fotokopilerinden sanık hakkında yapılan işlemin açıkça anlaşıldığı, yeniden bu hususun araştırılmasının sanığın hukuki durumunu değiştirmeyeceği gerekçesiyle, direnme hükmünün onanması yönünde oy kullanmışlardır.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle,
1-Yerel Mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA,
2-Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 10.05.2005 günü tebliğnamedeki isteme aykırı olarak oyçokluğu ile karar verildi.