Esas No: 2018/120
Karar No: 2018/244
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2018/120 Esas 2018/244 Karar Sayılı İlamı
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2018/120 KARAR NO : 2018/244 KARAR TR: 20.04.2018 |
ÖZET: Davacının Haymana Ticaret Borsası’nda 4857 sayılı İş Kanunu"na tâbi sözleşmeli Genel Sekreter olarak görev yaptığı, kullandırılmayan ve ücreti ödenmeyen yıllık ücretli izin alacağının, eksik ödenen ikramiye alacağının ve işlemiş faizlerinin, eksik ödenen özel hizmet tazminatı alacağının ve faizinin ödenmesi istemiyle yapılan başvurunun cevap verilmemek suretiyle reddine ilişkin işlemin iptali ile söz konusu alacakların ödenmesine karar verilmesiistemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. |
KARAR
Davacı : H.O.K.
Vekili : Av. M. K. (vekaletten çekilmiştir)
Davalı : Haymana Ticaret Borsası Başkanlığı
Vekili : Av. E. A.
O L A Y: Davacıvekilidavadilekçesindeözetle; müvekkilinin davalı idare bünyesinde Genel Sekreter olarak çalıştığı 1.7.1987 – 1.8.2011 tarihleri arasında kullandırılmayan ve ücreti ödenmeyen 10.010,44-TL yıllık ücretli izin alacağının ve 132,63-TL işlemiş faizinin, eksik ödenen 65.522,88-TL ikramiye alacağının ve 868,17-TL işlemiş faizinin, eksik ödenen 30.749,41-TL özel hizmet tazminatı alacağının ve 26.275,00-TL faizinin ödenmesi istemiyle 23.9.2011 tarihli idari başvurunun zımnen reddine ilişkin davalı idare işleminin iptali ve söz konusu alacakların ödenmesine karar verilmesi talebiyle idariyargı yerinde dava açmıştır.
ANKARA 13. İDARE MAHKEMESİ: 8.12.2011 gün ve E:2011/2309, K:2011/1681 sayı ile, uyuşmazlığın, 4857 sayılı İş Kanunu’na tabi olarak görev yapan davacının, yıllık ücretli izin alacağının ve işlemiş faizinin, eksik ödenen ikramiye alacağının ve işlemiş faizinin, eksik ödenen özel hizmet tazminatı alacağının ve faizinin ödenmesi isteminin reddinden kaynaklandığı anlaşıldığından, Yasanın yukarıda belirtilen hükümleri karşısında, davanın görüm ve çözümünde idari yargı yerinin değil, adli yargı yerinin görevli bulunduğu sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.
Davacı vekili bu kez aynı istemle adli yargı yerinde dava açmıştır.
Ankara 10. İş Mahkemesi: 2.7.2013 gün ve E:2012/162, K:2013/800 sayı ile, yapılan yargılama sonucunda; Davacı H.O.K."ın 1.7.1987 tarihinde Haymana Ticaret Borsasında çalışmaya başladığı, genel sekreter yardımcısı olarak çalıştığı, 1.8.2011 tarihinde emekli olarak ayrıldığı, 5590 sayılı kanun gereği 657 sayılı kanuna tabi olduğu, TOBB sicil yönetmeliği hükümlerine göre özlük haklarının belirlendiği anlaşılmakla davacının talepleri gözönüne alınarak dosya hesap yönünden bilirkişiye tevdi edilmiş, gerekçeli ve denetime elverişli şekilde düzenlenen 18.10.2012 tarihli rapor ve 28.1.2013 tarihli ek rapor mahkemelerince usul ve yasaya uygun bulunarak davacının izin ücreti talebi yönünden 4857 sayılı kanun hükümlerinin davacıya uygulanması mümkün olmadığından gerek 657 sayılı kanun hükümleri ve gerekse TOBB iç yönetmeliğinin 17.maddesi hükmü gereğince 2 yıl içinde kullanılmayan izinlerin düşeceği belirtildiğinden izin ücretine ilişkin talebinin reddi cihetine gidildiği, 2006 ve 2011 yılı borsa yönetim kurulu kararının incelenmesi sonucunda, borsada çalışan personele ikramiye ödenmesine ilişkin herhangi bir karar alınmadığı görüldüğünden ikramiyeye ilişkin talebinin reddi cihetine gidildiği, ayrıca 2006 ve 2011 yıllarına ait yönetim kurulu kararlarında özel hizmet tazminatı konusunda ve ödeme oranı hakkında herhangi bir karar bulunmadığından özel hizmet tazminatına ilişkin talebinin de reddi cihetine gidildiği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiş, bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi: 24.12.2014 gün ve E:2013/26896, K:2014/36767 sayı ile, davacının davalı ticaret borsasında genel sekreter yardımcısı olarak çalıştığı; 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu’nun 73/j maddesinde, “Oda, borsa, Birlik ve bunların kurduğu teşekküllerde istihdam edilenler bu Kanunda yer alan hükümler dışında 4857 sayılı İş Kanununa tâbidir.” denildiği; Aynı Kanun’un geçici 12. maddesinde ise “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte oda, borsa, Birlik ve bunların kurduğu teşekküllerde istihdam edilmekte olanların, mevcut statülerine göre istihdam edilmelerine devam olunur.” hükmünün yer aldığı; diğer taraftan personel yönetmeliğinde, personelin memurlar sözleşmeli ve geçici personelden oluştuğu ifade edildikten sonra özlük hakları, disiplin ve uygulanacak hükümler bakımından 657 sayılıDevlet Memurları Kanunu"na atıfta bulunulduğu, davacının 5174 sayılı Kanun’un geçici 12. maddesi kapsamında yer aldığı, bu sebeple 5174 sayılı Kanun öncesi yürürlükte bulunan 5590 sayılı Kanun ve bu Kanuna dayanılarak çıkarılan yönetmelikler uyarınca davacının statü hukukuna tabi bir kişi olduğu; bu itibarla uyuşmazlığı çözme görevinin idari yargıya ait olduğu; Mahkemenin görevli olduğunu kabul ederek işin esasına girmesinin ise hatalı olduğu, kararın bu sebeple bozulması gerektiği gerekçesiyle temyiz olunan kararın bozulmasına karar vermiştir.
ANKARA 10. İŞ MAHKEMESİ: 5.5.2015 gün ve E:2015/412, K:2015/535 sayı ile, yargıtay bozma ilamı doğrultusunda yapılan yargılama sonucunda; Davacı H.O.K.’ın 1.7.1987 tarihinde Haymana Ticaret Borsasında çalışmaya bağladığı, genel sekreter yardımcısı olarak çalıştığı, 1.8.2011 tarihinde emekli olarak ayrıldığı, 5590 sayılı Kanun ve bu kanuna dayanılarak çıkarılan yönetmelikler uyarınca statü hukukuna tabi olduğu, uyuşmazlığın idari yargıda görülmesi gerektiğinden mahkemelerinin görevsizliğine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.
Davacı bu kezfazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 750,00-TL yıllık izin alacağının, özel hizmet tazminatı alacağının ve ikramiye alacağının emeklilik tarihi olan 1.8.2011 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı idareden tahsili istemiyle tekrar idari yargı yerinde dava açmıştır.
Ankara 11. İdare Mahkemesi: 11.10.2017 gün ve E:2016/4944, K:2017/3117 sayı ile, bakılmakta olan davada Ankara 13. İdare Mahkemesinin 08.12.2011 tarih ve E:2011/2309, K:2011/1681 sayılı görevsizlik kararıyla, Ankara 10. İş Mahkemesinin 05.05.2015 tarih ve E:2015/412, K:2015/535 sayılı görevsizlik kararının tarafları, konusu ve sebebi aynı olan davaya ilişkin olduğu, bu iki görevsizlik kararı nedeniyle olumsuz görev uyuşmazlığı söz konusu olduğu ve davanın taraflarının bu uyuşmazlığın giderilmesi için son görevsizlik kararını veren mahkemeye başvurmaları gerektiğinin anlaşıldığı; bu durumda; Ankara 13. İdare Mahkemesinin görevsizlik kararı nedeniyle dosya önüne giden Ankara 10. İş Mahkemesinin son görevsizlik kararı üzerine davacının, 2247 sayılı Kanunun 14. ve 15.maddeleri uyarınca olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi için son görevsizlik kararını veren Ankara 10. İş Mahkemesine başvurması gerekirken bu usul izlenmeyerek Mahkemeleri esasına kaydolan bu davanın açıldığı görüldüğünden, dosya esas kaydının kapatılmasına, 2247 sayılı Kanunun 14. ve 15.maddeleri uyarınca olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi için Ankara 10. İş Mahkemesine başvurması gerektiğinin davacıya bildirilmesine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.
Davacı idari ve adli yargı yerlerince verilmiş olan görevsizlik kararları nedeniyle oluştuğu öne sürülen olumsuz görev uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle Ankara 10. İş Mahkemesine vermiş olduğu 24.10.2017 tarihli dilekçesiyle Uyuşmazlık Mahkemesine Başvurulmasını talep etmiş olmakla, Ankara 10. İş Mahkemesinin 15.1.2018 tarih ve E:2015/412 sayılı üst yazısı ile Mahkememize gönderilmiş olup, 19.1.2018 tarihinde kayda girmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Birgül KURT ve Turgay Tuncay VARLI’nın katılımlarıyla yapılan 20.04.2018 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; idari ve adli yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa"nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, adli ve idari yargı dosyalarının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacının istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece Uyuşmazlık Mahkemesine gönderildiği ve usule ilişkin işlemlerde herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ"nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, 1.7.1987-1.8.2011 tarihleri arasında davalı idarede Genel Sekreter olarak 4857 sayılı İş Kanunu’na tabi olarak görev yapan davacı tarafından, kullandırılmayan ve ücreti ödenmeyen 10.010,44-TL yıllık ücretli izin alacağının ve 132,63-TL işlemiş faizinin, eksik ödenen 65.522,88-TL ikramiye alacağının ve 868,17-TL işlemiş faizinin, eksik ödenen 30.749,41-TL özel hizmet tazminatı alacağının ve 26.275,00- TL faizinin ödenmesi istemiyle yapılan başvurunun cevap verilmemek suretiyle reddine ilişkin işlemin iptali ile söz konusu alacakların ödenmesine karar verilmesiistemiyle açılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlıklı 2.maddesinde; “1. (Değişik: 10/6/1994 - 4001/1 md.) İdari dava türleri şunlardır:
a) (İptal: Ana.Mah.nin 21/9/1995 tarih ve E:1995/27, K:1995/47 sayılı kararı ile; Yeniden Düzenleme: 8/6/2000 - 4577/5 md.) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,
b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,
c) (Değişik: 18/12/1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar.
2. İdari yargı yetkisi, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. İdari mahkemeler; yerindelik denetimi yapamazlar, yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı veremezler.
3. Cumhurbaşkanının doğrudan doğruya yaptığı işlemler idari yargı denetimi dışındadır.” hükmüne;
25/10/2017 tarih ve30221 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan, 3., 11. ve 12. maddeleri 1/1/2018 tarihinde, diğer hükümleri yayımı tarihinde yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun “Görev” başlıklı 5. maddesinde;“(1) İş mahkemeleri;
a) 5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemiadamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına,
b) İdari para cezalarına itirazlar ile 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamındaki uyuşmazlıklar hariç olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu veya Türkiye İş Kurumunun taraf olduğu iş ve sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklara,
c) Diğer kanunlarda iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilen uyuşmazlıklara, ilişkin dava ve işlere bakar.”hükmüne;
4857 sayılı İş Kanunu"nun “Sözleşmenin sona ermesinde izin ücreti” başlıklı 59.maddesinde; “ İş sözleşmesinin, herhangi bir nedenle sona ermesi halinde işçinin hak kazanıp da kullanmadığı yıllık izin sürelerine ait ücreti, sözleşmenin sona erdiği tarihteki ücreti üzerinden kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Bu ücrete ilişkin zamanaşımı iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren başlar.
İşveren tarafından iş sözleşmesinin feshedilmesi halinde 17 nci maddede belirtilen bildirim süresiyle, 27 nci madde gereğince işçiye verilmesi zorunlu yeni iş arama izinleri yıllık ücretli izin süreleri ile iç içe giremez. ” hükmüne yer verilmiştir.
Diğer taraftan, 1/6/2004 tarih ve 25479 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren5174 sayılı “Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu”nun “Borsalar” başlıklı 28. maddesinde; “Ticaret borsaları, bu Kanunda yazılı esaslar çerçevesinde borsaya dahil maddelerin alım satımı ve borsada oluşan fiyatlarının tespit, tescil ve ilânı işleriyle meşgul olmak üzere kurulan kamu tüzel kişiliğine sahip kurumlardır.
Kambiyo ve kıymetli madenlerle ilgili borsalar bu Kanun kapsamı dışındadır.” hükmüne; “Oda, borsa ve Birlik personeli” başlıklı 73. maddesinde “Oda, borsa, Birlik ve bunların kurduğu teşekküllerde istihdam edilenler bu Kanunda yer alan hükümler dışında 4857 sayılı İş Kanununa tâbidir.” hükmüne; Geçici 3. maddesinde “Bu Kanunda öngörülen yönetmelikler, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde yürürlüğe konulur. Bu yönetmelikler yürürlüğe konuluncaya kadar bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte yürürlükte bulunan tüzük ve yönetmeliklerin, bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam edilir.” hükmüne; Geçici 12. maddesinde “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte oda, borsa, Birlik ve bunların kurduğu teşekküllerde istihdam edilmekte olanların, mevcut statülerine göre istihdam edilmelerine devam olunur.” hükmüne yer verilmiş; aynı Kanunun 103.maddesiyle,8.3.1950 tarihli ve 5590 sayılı “Ticaret ve Sanayi Odaları”, “Ticaret Odaları”, “Sanayi Odaları”, “Deniz Ticaret Odaları”, “Ticaret Borsaları” ve “Türkiye Ticaret, Sanayi, Deniz Ticaret Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği” Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır.
Buna göre; İdarî yargı yerlerinde açılabilen İdarî davaların, bir tarafını idarenin teşkil ettiği ve bunların kamu hukukuna tâbi hukukî uyuşmazlıkları kapsadığı; buna karşın İş Kanunu"na tâbi iş sözleşmelerinin feshinden dolayı işveren ile işçi arasında ortaya çıkan özel hukuka tâbi hukukî uyuşmazlıkların çözüm yerinin iş mahkemeleri olduğu açıktır.
Dava dosyasının incelenmesinden; davanın 1.7.1987-1.8.2011 tarihleri arasında davalı idarede Genel Sekreter olarak 4857 sayılı İş Kanunu’na tabi olarak görev yapan davacı tarafından, kullandırılmayan ve ücreti ödenmeyen 10.010,44-TL yıllık ücretli izin alacağının ve 132,63-TL işlemiş faizinin, eksik ödenen 65.522,88-TL ikramiye alacağının ve 868,17-TL işlemiş faizinin, eksik ödenen 30.749,41-TL özel hizmet tazminatı alacağının ve 26.275,00-TL faizinin ödenmesi istemiyle yapılan başvurunun cevap verilmemek suretiyle reddine ilişkin işlemin iptali ile söz konusu alacakların ödenmesine karar verilmesi istemiyle açıldığı anlaşılmıştır.
Bakılan davada, davacının Haymana Ticaret Borsası’nda 4857 sayılı İş Kanunu"na tâbi sözleşmeli personel olarak görev yaptığı ve uyuşmazlığın davacının parasal haklarınailişkin olduğu anlaşıldığından, yukarıda yer verilen Yasal düzenlemeler uyarınca davanın görüm ve çözümünde İş Mahkemesi (Adli Yargı)"nın görevli olduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, Ankara 10. İş Mahkemesince verilen 5.5.2015 gün ve E:2015/412, K:2015/535 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 10. İş Mahkemesince verilen5.5.2015 gün ve E:2015/412, K:2015/535 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 20.04.2018 gününde OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye
Nuri Şükrü Mehmet Alaittin Ali
NECİPOĞLU BOZER AKSU ÖĞÜŞ
Üye Üye Üye
Süleyman Hilmi Birgül Turgay Tuncay
AYDINKURT VARLI
KARŞI OY
5590 sayılı “Ticaret ve Sanayi Odaları”, “Ticaret Odaları”, “Sanayi Odaları”,” Deniz Ticaret Odaları” “Ticaret Borsaları” ve “Türkiye Ticaret, Sanayi, Deniz, Ticaret Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği” Kanunu, 18.5.2004 tarihli ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu ile yürürlükten kaldırılmış ve 5174 sayılı Kanunu’nun 28. maddesinde Ticaret borsaları, bu Kanunda yazılı esaslar çerçevesinde borsaya dahil maddelerin alım satımı ve borsada oluşan fiyatlarının tespit, tescil ve ilânı işleriyle meşgul olmak üzere kurulan kamu tüzel kişiliğine sahip kurumlardır hükmüne yer verilmiş, 73. maddesinde ise; oda, borsa, birlik ve bunların kurduğu teşekküllerde istihdam edilenlerin bu Kanunda yer alan hükümler dışında, 4857 sayılı İş Kanununa tabi olacakları hükme bağlanmış; geçici 12. maddesinde de, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte oda, borsa, birlik ve bunların kurduğu teşekküllerde istihdam edilmekte olanların mevcut statülerine göre istihdam edilmelerine devam olunacağı düzenlenmiştir.
5590 sayılı Yasaya dayanılarak hazırlanan ve 5.8.1983 tarihli ve 18126 sayılı R.G"de yayımlanan, 5174 sayılı Yasa yürürlüğe girdikten sonra da yürürlükte olan Ticaret ve Sanayi Odaları, Ticaret Odaları, Sanayi Odaları, Deniz Ticaret Odaları, Ticaret Borsaları ve Türkiye Ticaret, Sanayi, Deniz Ticaret Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği Personel Yönetmeliğinin 1. maddesinde, "Bu Yönetmelik 5590 sayılı Kanunun 2567 sayılı Kanunla değiştirilen 86 . maddesi gereğince odalar, borsalar ve Birlik memur, sözleşmeli ve geçici personeli ile hizmetlilerin özlük hakları ve ayrılma tazminatı ile ilgili esasları düzenlemek amacıyla hazırlanmıştır." düzenlenmesi yapılmış, 3. maddesinin (b) bendinde ise "sözleşmeli personel": "(Değişik: 30/4/1990 - 90/377 K.) Asli ve sürekli görevlerde kadrolu memur ve hizmetli personel dışında, sözleşme ile istihdam edilen personeldir." şeklinde tanımlanarak, sözleşmeli personelin, kamu personeli statüsünde olduğu kabul edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; ticaret borsasında genel sekreter olarak görev yapmış olan davacının, sözleşmeli personel olarak istihdam edildiği ve 1.7.1987 ila 1.8.2011 tarihleri arasında izin, ikramiye,el hizmet tazminatı ve faizi alacağının verilmesi istemiyle dava açtığı anlaşılmıştır.
Kuruluş amaçları, kamu yararı; faaliyet konuları ise kamu hizmeti olup, özel hukuk tüzel kişilerine nazaran üstün ve ayrıcalıklı kamu gücüne sahip olan ve tek taraflı işlemlerle, yeni hukuki durum yarattıkları için personeli de kamu hukukuna tabi olan oda, borsa ve birliklerin kamu hizmeti görmek amacıyla 5590 sayılı Yasanın yürürlükte olduğu dönemde personeliyle yaptıkları sözleşmeler idari sözleşme niteliğinde olduğundan, bu sözleşmelerin feshine ilişkin uyuşmazlıkların görüm ve çözüm yerinin de idari yargı yeri olduğunun kabulü gerekir.
Bu durumda, davacının iş akdinin feshine ilişkin işlemin, yargısal denetiminin idari yargı yerlerinde yapılması gerektiği sonucuna ulaşıldığından, davanın çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu yolunda verilen karara katılmıyorum.
Üye
Birgül KURT