Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 1988/11 Esas 1988/19 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 1988/11
Karar No: 1988/19

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 1988/11 Esas 1988/19 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Bölümü 1988/11 E., 1988/19 K.

  • İDARİ PARA CEZASINA İTİRAZ DAVASI
  • İŞE GİRİŞ BİLDİRGESİNİ GEÇ VEREN İŞVEREN
  • SOSYAL SİGORTALAR KANUNU UYARINCA VERİLEN CEZAYA İTİRAZ
  • 506 S. SOSYAL SİGORTALAR KANUNU(MÜLGA) [ Madde 134 ]
  • 506 S. SOSYAL SİGORTALAR KANUNU(MÜLGA) [ Madde 140 ]
  • "İçtihat Metni"

    OLAY : 1- Eskişehir işyerinde çalıştırılan sigortalıya ait işe giriş bildirgesinin 506 Sayılı Yasa`

    `nın 9. maddesinde öngörülen süre geçirildikten sonra verilmesi nedeniyle aynı Yasa`

    `nın 3395 Sayılı Yasa ile değişik 140. maddesi ve Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği`

    `nin 28. maddesi gereğince 50.000 TL. tutarında idari para cezası verildiği hususu 25.12.1987 günlü, 98370 sayılı tebligat ile davacı şirkete bildirilmiştir.

    Bu tebligat üzerine davacı şirket, 14.1.1988 günlü dilekçe ile İdari Yargı yerine başvurarak anılan para cezasının iptal edilmesini istemiştir.

    Eskişehir İdare MahkEmesi: 27.1.1988 gününde, 1988/26-35 sayı ile; davanın 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu`

    `nun 140. maddesi uyarınca para cezası verilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle açıldığı, anılan Yasa`

    `nın 134. maddesinde: "Bu kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görülür." denildikten sonra 140. maddesinde: "İdari para cezalarına karşı tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içerisinde yetkili mahkemeye itiraz edilebilir. Zaruret olmayan hallerde itiraz evrak üzerinden incelenerek sonuçlandırılır." hükmüne yer verildiği, belirtilen yasa kurallarından dava konusu uyuşmazlığın çözümünün adliye mahkemelerinin görevine girdiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, anılan karar temyiz edilmeyerek 12.4.1988 tarihinde kesinleşmiştir.

    2- Bu karar üzerine davacı, 18.2.1988 günlü dilekçe ile aynı istemle adli yargı yerine başvurmuştur.

    Eskişehir 1. Sulh Ceza Mahkemesi: 18.2.1988 gününde, 1988/14 Müt. sayı ile; dilekçenin incelenmesinden 506 Sayılı Yasa`

    `nın 3395 Sayılı Yasa ile değişik 140/A maddesi gereğince 50.000 TL. para cezası verildiği ve muteriz tarafından bu cezaya itiraz edildiğinin anlaşıldığı, Sulh Ceza Mahkemelerinin bu tür itirazlara bakmakla görevli olmadığı, anılan mahkemelerin hangi tür davalara bakacağı hususunun 825 Sayılı Yasa`

    `nın 29. maddesinde belirtildiği, bu maddenin 2248 Sayılı Yasa ile değişik son fıkrasına göre, özel yasalarda yazılı olan kabahat eylemlerine ait davalarla yalnız para cezasını gerektiren eylemlere ait davaların sulh ceza mahkemelerinde görülebileceği, olayda bir davanın söz konusu olmadığı, yalnızca bir itiraz dilekçesinin verilmiş bulunduğu, hiçbir genel veya özel yasa kuralının sulh ceza mahkemelerine bu tür itirazlara bakma görevini vermediği, 506 Sayılı Yasa`

    `nın değişik 140. maddesinde sözü edilen "yetkili mahkeme" sulh ceza mahkemesi olsa idi, (bu mahkemelerin istisnai mahkemeler olması nedeniyle) yasa koyucunun bunu açıkca belirteceği, bu tür itirazlara İdare Mahkemesinde bakılması gerektiği, sözü edilen 140. maddenin başlığının "idari para cezası" olduğu, aynı maddede idari nitelikteki para cezasından söz edilmiş olması nedeniyle buna yönelik itirazın da idari yargı usullerine göre yapılması gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, anılan karar temyiz edilmeyerek 18.3.1988 gününde kesinleşmiştir.

    Eskişehir 1. Sulh Ceza Mahkemesi: 21.4.1988 günlü, 1988/14 Müt. sayılı yazı ile; yukarıda sözü edilen görevsizlik kararları nedeniyle olumsuz görev uyuşmazlığının doğduğunu belirterek bu uyuşmazlığın Uyuşmazlık Mahkemesince giderilmesini istemiş, dava dosyaları ve ilgili belgeler aynı yazı ekinde Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmiştir.

    İNCELEME VE GEREKÇE: Türk Ulusu adına yargı yetkisini kullanan Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü; Muammer Turan`

    `ın Başkanlığında, Kamil Kadıoğlu, Hüseyin Örmeci, Erol Çırakman, Rüştü Altay, Taner Candemir, Abdullah Demir`

    `in katılmaları ile yaptığı 12.7.1988 günlü toplantıda, geçici Raportör Danıştay Tetkik Hakimi Zehra Birden`

    `in raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; toplantıya Cumhuriyet Başsavcısı yerine katılan Yardımcı İsmail Malkoç ile Danıştay Başsavcısı yerine katılan Savcı M. İlhan Dinç`

    `in davada Adli Yargı yerinin görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları dinlendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

    Dava, davacı şirket tarafından, Eskişehir`

    `de bulunan işyerinde çalıştırılan sigortalıya ait işe giriş bildirgesinin 506 Sayılı Yasanın 9. maddesinde öngörülen süre geçirildikten sonra verilmiş olması nedeniyle aynı Yasanın 3395 Sayılı Yasa ile değişik 140. maddesi ve Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 28. maddesi uyarınca 50.000 lira tutarında idari para cezası verilmesine ilişkin 25.12.1987 günlü, 98370 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

    İdari ceza, uygulama alanı ile, idarenin kamu düzeninin sağlanması ve korunması yükümlülüklerinin yerine getirilmesinin sağlanması amacına yönelik bir ceza müeyyidesidir. İdare, İdari cezayı kendi organları eli ile kararlaştırır ve uygular, idari cezalar bu nedenle idari işlem niteliğindedirler. İdare tarafından uygulanan cezalarda sadece para cezası ile meslek veya sanattan yasaklama müeyyidelerinin kabul edilmesi, onların idari nitelikleri gereğidir. Yapıları ve nitelikleri itibariyle bu işlemler hakkında açılacak davalarda görevli yargı mercii kural olarak idari yargı yerleridir. Bununla beraber, bazı kanunlarda kanun koyucu pratik düşüncelerle bu cezai işlemlere karşı ilgililerin yapabileceği itirazların adli yargı düzeni içinde yer alan hakimler tarafından sade bir usulle incelenmesini uygun görmüştür.

    506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu`

    `nun 3395 Sayılı Kanunla değişik 140. maddesinde; belirtilen hallerde, idarece gerekçesi belirtilmek suretiyle para cezası verileceği, idari para cezalarına karşı tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içerisinde yetkili mahkemeye itiraz edilebileceği, zaruret görülmeyen hallerde itirazın evrak üzerinden incelenerek sonuçlandırılacağı öngörülmüştür.

    Aynı Yasa`

    `nın "uyuşmazlıkların çözüm yeri" başlığını taşıyan 134. maddesinde: "Bu kanunun uygulanmasından doğan uzlaşmazlıklar, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görülür." denilmektedir.

    Anılan Yasa`

    `nın 140. maddesinde öngörülen "İdari para cezaları" ile ilgili işlemlerden doğan uyuşmazlıkların aynı Yasa`

    `nın 134. maddesi kapsamına giren "Bu kanun uygulamasından doğan uyuşmazlıklar" niteliğinde bulunmasına ve yine aynı yasanın değişik 79. maddesinin 6. fıkrasında yer alan "Yetkili Mahkeme" deyiminin maddenin konusu ve kapsamı itibariyle adli mahkemeleri amaçladığının açık olmasına göre, incelenmekte olan uyuşmazlığın görüm ve çözümünün adli yargı yerine ait olduğu ortaya çıkmaktadır.

    Bu görüşe başkan Muammer Turan ve Üye Erol Çırakman katılmamışlardır.

    SONUÇ : Anlaşmazlığın niteliğine göre adli yargı yerinde çözülmesi gerektiğine, bu nedenle Eskişehir 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 18.2.1988 günlü, 1988/14 Müt. sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına, Başkan Muammer Turan ve Üye Erol Çırakman`

    `ın karşıoyları ve oyçokluğuyla 12.7.1988 gününde kesin olarak karar verildi. AZLIK OYU

    506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu`

    `nun 3395 sayılı Kanunla değişik 140. maddesinde, bu maddeye göre kesilecek para cealarına karşı tebliğ tarihinden 30 gün içerisinde "yetkili mahkemeye" itiraz edilebileceği ifade edilmiş; aynı Kanun`

    `un 134. maddesinde de, bu kanun uygulanmasından doğan uyuşmazlıkların yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görüleceği belirtilmiştir. 140. maddenin idare tarafından kesilecek para cezalarının tutarı ile bu cezalara karşı yapılacak itirazın süresini tayin için düzenlendiği madde metninden anlaşılmaktadır. Maddede bu itirazları incelemekle hangi mahkemenin görevli olduğu konusunda herhangi bir hüküm yer almamıştır. 134. maddede de, bu kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklardan iş mahkemelerinin görevi dışında kalanların "görevli mahkemelerde" görüleceği ifade edilmekle yetinilmiştir.

    5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu`

    `nun birinci maddesinde, iş mahkemelerinin İş Kanunu`

    `na göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanunu`

    `na dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olduğu belirtildikten sonra, aynı maddenin ikinci fıkrasında bu mahkemelerin İşçi Sigortaları Kurumu ile sigortalılar veya yerine kaim olan hak sahipleri arasındaki uyuşmazlıklardan doğan itiraz ve davalara da bakacakları ifade edilmiştir. Bu hüküm karşısında Sosyal Sigortalar Kurumu ile işveren arasında kurumun kestiği para cezasına itiraz üzerine çıkan uyuşmazlığın iş mahkemesinin görevinde olmadığı açıktır. Bu tür davalarda 506 sayılı Kanun`

    `un ne 134. ne de 140. maddesinde görevli yargı yeri tayin edilmediğinden görev uyuşmazlığının genel görev kurallarına göre çözümü gerekmektedir.

    Sosyal Sigortalar Kurumu`

    `nun organları eliyle ve tek yanlı işlemiyle kararlaştırıp uyguladığı para cezasının idari işlem niteliğinde bulunduğu ve kural olarak bu işlemler hakkında açılacak davalarda idari yargı yerlerinin görevli olduğu kuşkusuzdur. Esasen bu husus kararda da benimsenmiş ve böylece açıklanmıştır. İdari işlemler nedeniyle yapılacak başvurularda, kanun adliye mahkemelerini görevli kılmak istediği hallerde, "Sulh Ceza Mahkemesi`

    `ne itiraz edilebilir", "İcra tetkik merciinden istenebilir" gibi görevli mahkemeyi belirleyecek ifadeler kullandığı halde, 506 sayılı Kanun`

    `un 134. maddesinde "bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görülür" denilmekle yetinilmesi, görevli yargı yerinin genel hükümlere göre tayininin arzu edildiğini göstermeye yeterli sayılmalıdır. Gerçi 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu`

    `nun yürürlüğe girdiği 1964 yılında, idari yargı mercileri "mahkeme" olarak isimlendirilmediğinden, "görevli mahkeme" ibaresinden o tarihte adliye mahkemelerinin anlaşılması doğru ve kanuna uygun bir anlayış olarak kabul edilebilir. Ancak 1982 yılında yürürlüğe girip uygulanmaya başlayan 2575, 2576, ve 2577 sayılı Kanunlarla, idari yargı mercilerinin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri, mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı ilkelerine uygun biçimde yeniden düzenlenmiştir. Bu suretle, idari yargı mercileri, "Bağımsız Mahkeme", personeli de "Teminatlı Hakim" olarak kabul edilmiştir. İdari Yargı alanındaki bu yeni düzenlemelerden sonra, kanunlardaki "mahkeme" sözcüğünden sadece adliye mahkemelerinin anlaşılması zorunluğu kalmamıştır. Yargı düzeninde yapılan değişiklikler, 506 sayılı Kanun`

    `un 134. maddesindeki "görevli mahkeme" nin, 140. madde uyarınca Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından kararlaştırılıp uygulanan ve bu nedenle idari nitelikte bulunan para cezaları yönünden, idare mahkemeleri olarak anlaşılıp uygulanmasını gerektirmektedir. Yargı düzenindeki yeniliklerin kanunda meydana getirdiği anlam değişikliğine uygun bir yorumla varılacak böyle bir sonucun, kanun anlam ve amacına da uygun olduğunun kabulü gerekir.

    Bu nedenle Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından, 506 sayılı Kanun`

    `un 140. maddesi uyarınca kararlaştırılıp uygulanan idari para cezasına ilişkin itirazın görülüp çözümlenmesinde idari yargı yerlerinin görevli bulunduğu görüşüle karara karşıyız. Başkan Üye Muammer TURAN Erol ÇIRAKMAN

    Hemen Ara