Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2005/4-1 Esas 2005/16 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2005/4-1
Karar No: 2005/16

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2005/4-1 Esas 2005/16 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Sanık Mehmet B.'nin mühür bozmak suçundan beraat kararına karşı yapılan temyiz başvurusu sonucunda, Yargıtay 4. Ceza Dairesi hükmün isabetsiz olduğuna karar vermiştir. Ancak yerel mahkeme, daha önce bu konuda beraat kararı verildiğini ve bu kararın doğrultusunda direnmiştir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu ise, somut olayda sanığa yüklenen suç unsurlarının oluşup oluşmadığına ilişkin bir uyuşmazlık olduğunu belirtmiştir. Ancak incelemeler sonucunda, CYUY.nın 251. maddesine aykırı davranıldığı, çünkü sanığın son sözü verilmeden yargılamaya son verildiği görülmüştür. Bu nedenle, usule ilişkin hükmün öncelikle bozulması kararlaştırılmıştır. Kararda geçen kanun maddeleri 1412 S. Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun (mülga) Madde 251 ve 3030 S. Büyük Şehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında Kanun'un Madde 6'dır.
Ceza Genel Kurulu 2005/4-1 E., 2005/16 K.

Ceza Genel Kurulu 2005/4-1 E., 2005/16 K.

  • SUÇUN SABİT OLMASI GEREKLİLİĞİ
  • SUÇUN YASAL UNSURLARI
  • 1412 S. CEZA MUHAKEMELERİ USULÜ KANUNU (MÜLGA) [ Madde 251 ]
  • 3030 S. BÜYÜK ŞEHİR BELEDİYELERİNİN YÖNETİMİ HAKKINDA K... [ Madde 6 ]
  • "İçtihat Metni"

    Mühür bozmak suçundan sanık Mehmet B....."nin beraatına ilişkin Ankara 18. Asliye Ceza Mahkemesince 19.09.2001 gün ve 314-1216 sayı ile verilen kararın katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 12.05.2003 gün ve 19608-3664 sayı ile;

    "3030 sayılı Yasanın 560 sayılı Y.G.K."nin 21. maddesiyle değişik 6/C ve İş Yeri Açma ve Çalıştırma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmeliğin 2. ve 5. maddeleri uyarınca LPG dolum istasyonu açma, ruhsat verme yetkisinin Büyükşehir Belediyesine ait olduğu, ruhsatsız iş yeri çalıştırma nedeniyle uygulanan mühürlerin bozulmasında yükletilen suç ögelerinin oluştuğu gözetilmeden yazılı gerekçe ile beraat kararı verilmesi" isabetsizliğinden hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

    Yerel Mahkeme ise, 17.03.2004 gün ve 733-195 sayı ile; "Daha önce aynı gerekçelerle verilen beraat kararı bozulmuş ise de aynı yer ile ilgili olarak Ankara 9. Asliye Ceza Mahkemesinin sanık hakkında mahkememiz kararı doğrultusunda ve aynı gerekçelerle verilen beraat kararının 28.05.2003 tarihinde onandığı da değerlendirildiğinde, sanık hakkında beraat kararı verilmesinin dosya kapsamına uygun olacağı" gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.

    Bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının "bozma" istekli tebliğnamesi ile Birinci Başkanlığa gönderilmekle Yargıtay Ceza Genel Kurulunca okunup, konu müzakere edilmiş ve açıklanan karara varılmıştır.

    CEZA GENEL KURULU KARARI

    Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, somut olayda sanığa yüklenen mühür bozmak suçunun unsurlarının oluşup oluşmadığına ilişkindir.

    Ancak, dosyanın incelenmesinde; Yerel Mahkemece, direnme hükmünün verildiği 17.03.2004 tarihli oturumda, sanık hazır olduğu halde, C.Savcısından esas hakkında görüşü sorulduktan sonra, sanıktan bu görüşe karşı diyecekleri sorulmadan ve en son söz sanığa verilmeyerek, başkaca bir işlem yapılmadan yargılamaya son verildiği görülmektedir.

    CYUY.nın 251. maddesi uyarınca "....en son söz sanığındır." Maddenin son fıkrasında ise, "sanık namına müdafii tarafından müdafaada bulunulsa dahi müdafaaya ilave edecek bir şeyi olup olmadığı sanığa sorulur." hükmü yer almaktadır. Bu hüküm gereğince katılmış olduğu takdirde duruşma mutlaka son söz sanığa verilerek bitecektir. Ceza Genel Kurulunun yerleşik kararlarında da vurgulandığı üzere, savunma hakkı ile yakından ilgili bulunan bu usul kuralı buyurucu nitelikte olup uyulmaması yasaya mutlak aykırılık oluşturmaktadır. Ceza yargılamasında sanığın en önemli hakkı savunma hakkı olup, bu hak hiç bir şekilde kısıtlanamaz.

    İlk defa hüküm kurulurken "son sözün sanığa verilmesi" kuralı, bozmadan sonra başlayan yargılamada da kamu davasının kesintisizlik ve süreklilik ilkesinin doğal sonucu olarak aynen geçerlidir. Çünkü, dava sonuçlanmamış yargılama devam etmektedir. Bu nedenle, "en son söz" sanığa verilmeyerek CYUY.nın 251. maddesine aykırı davranıldığından esası incelenmeyen hükmün öncelikle bu usuli nedenle bozulmasına karar verilmelidir.

    SONUÇ : Açıklanan nedenle;

    1- Yerel Mahkeme direnme hükmünün diğer yönleri incelenmeksizin öncelikle saptanan usuli nedenle BOZULMASINA,

    2- Dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 01.03.2005 tarihinde sonuçta tebliğnamedeki isteme uygun olarak oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara