Esas No: 2005/6-2
Karar No: 2005/8
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2005/6-2 Esas 2005/8 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık Hakan K. hakkında iki ayrı yerden hırsızlık ve hırsızlığa teşebbüs suçlamalarıyla dava açıldı. Sanığın vekili, duruşmaya katılmadan önce hazırlık soruşturması sırasında vekâletname sundu ve tebligat yapılmadığı gerekçesiyle sanığın savunma hakkının kısıtlandığını belirterek itiraz etti. Ancak tebliğ evrakının gönderildiği adres, sanık vekilinin bildirdiği adres olmadığından tebligat usulsüz kabul edildi. Yerel mahkeme, sanığın avukat istemediğini beyan ettiği için hüküm verdi. Ancak içtihat gereği sanığın avukatı olmadan savunma yapmak istememesi yeterli değildir. Mahkeme, bozma gereği tekrar sanık vekiline duruşma günü bildirerek eksik bir hususu tamamladığından, esasen bozmanın da niteliği itibariyle eksik bir hususun yerine getirilmesine ilişkin bulunduğu ve dosyanın esası hakkında inceleme yapılması gerektiği sonucuna vardı. Kanun maddeleri: 765 Sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (mülga) 493/1, 61, 522, 71 ve 95. maddeleri.
Ceza Genel Kurulu 2005/6-2 E., 2005/8 K.
"İçtihat Metni"
Sanık Hakan K........"nun, TCY.nın 493/1, 61, 522, 493/1, 522, 493/1, 522 ve 71. maddeleri uyarınca sonuç olarak 4 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, İzmir 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 1999/2568 karar sayılı ilamının TCY.nın 95/2. maddesi uyarınca aynen infazına, hakkında TCY.nın 17. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere C.Başsavcılığına ihbarda bulunulmasına, hakkında TCY.nın 40. maddesinin uygulanmasına ve tutuk halinin devamına ilişkin, İzmir 8. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 27.6.2002 gün ve 200-536 sayılı hüküm, sanık vekilinin temyizi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 17.12.2002 gün ve 20656-14372 sayı ile;
"Son oturumda hüküm kurulurken duruşmaya gelip, hazırlık soruşturması sırasında vekâletname sunan sanık vekiline tebligat yapılmayarak savunma hakkının kısıtlanması" isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin bozulmuştur.
Yerel Mahkemece 25.3.2003 gün ve 162-153 sayı ile; sanık vekiline 23.5.2002 günü saat 9.30"da duruşmada hazır bulunması için çıkartılan tebliğ evrakı, muhatabın adres bırakmadan ayrılması ve yeni adresinin de bilinmemesi nedeniyle iade edilmiştir.
Sanık duruşmada, avukat istemediğini ve savunmasını kendisinin yapacağını bildirmiş, tüm deliller toplanıp, C.Savcısının esas hakkındaki mütalaasını bildirmesi üzerine, sanıktan son savunması ve son sözü sorulup hüküm tefhim edilirken Av. Dursun Ç..... gelmiştir.
Sanık vekili Av. Dursun Ç..... kararı temyiz ettikten sonra duruşma günü dilekçe vererek vekâlet ücretini alamadığını ve bu sebeple istifa ettiğini bildirmiş, sanık da, bozmadan sonraki 25.3.2003 tarihli son oturumda bu avukatı istemediğini, savunmasını yaptığını, avukatı olmadan karar verilmesini istediğini bildirmiştir.
Sanık vekiline duruşma gününün bildirilmesi için çıkartılan ilk tebligat usulüne uygundur." gerekçeleriyle önceki hükümde direnilmiştir.
Bu hüküm de sanık tarafından temyiz edilmekle dosya; Yargıtay C.Başsavcılığının "onama" istekli 25.6.2003 gün ve 68625 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay 6. Ceza Dairesine, Özel Dairece de 26.10.2004 gün ve 11544-11859 sayı ile Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunda yapılan inceleme sonunda, konu müzakere edilip, aşağıdaki karar verilmiştir.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık Hakan K........ hakkında; 13.11.2001, 16.11.2001 ve 7.1.2002 tarihlerinde, iki ayrı yerden hırsızlık ve hırsızlığa teşebbüs ettiği iddiasıyla, TCY.nın 493/1, 61, 522, 493/1, 522, 493/1 ve 522. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.
21.7.1982 d.lu olup, isnat edilen suç tarihlerinde 18 yaşını ikmal eden sanık hakkında, yaşının hesaplanmasından kaynaklanan yanılgı dolayısıyla, istem üzerine Baro Başkanlığınca CYUY.nın 138. maddesi uyarınca Av. Gültaç S...... sanığa müdafii olarak atanmış, 8.2.2002 tarihinde ise Av. Dursun Ç..... tarafından, Av. Saime Ç..... ve Av. Dursun Ç....."in, sanık Hakan K........"nun vekilleri olduğuna ilişkin 29.1.2002 gün ve 3225 sayılı vekaletname dosyaya sunulmuştur.
25.4.2004 tarihli oturumda; sanık, avukatının Dursun Ç..... olduğunu, avukatı olmadan savunma yapmayacağını söylemiş, mahkemece sanık vekili Av. Dursun Ç....."e duruşma gününün bildirilmesine ve sanığın savunmasının gelecek celse alınmasına karar verilerek, duruşma 23.5.2002 tarihine ertelenmiştir.
Av. Dursun Ç....."e duruşma gününün bildirilmesine ilişkin davetiye, adres bırakmadan ayrıldığından bahisle bila tebliğ iade edilmiş ise de, davetiyedeki adresin incelenmesinde, belirtilen adresin sanık vekilinin dilekçesinde bildirdiği adres olmadığı anlaşılmıştır.
23.5.2002 tarihli oturumda sanık, avukatıyla temas kurduğunu, haklarını öğrendiğini, avukat istemediğini, savunmasını kendisinin yapacağını bildirmek suretiyle savunmasını yapmış, 27.6.2002 tarihli oturumda ise sanıktan son sözü sorulduktan sonra, hükmün tefhimine başlanarak, ilk fıkrasının yazıldığı esnada, sanık vekili Dursun Ç..... duruşmadaki yerini almış, mahkemece tefhime devam olunarak, cezalandırmaya ilişkin hüküm tesis edilmiş, sanık vekili tarafından temyiz edilen bu hüküm, Özel Dairece, son oturumda, hüküm kurulurken duruşmaya gelip, hazırlık soruşturması sırasında da vekâletname sunan sanık vekiline tebligat yapılmayarak savunma hakkının kısıtlanması isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin bozulmuş, Yerel Mahkemece 28.2.2003 tarihli tensip kararıyla, duruşmanın 25.3.2003 tarihine bırakılmasına ve sanık vekili Dursun Ç....."e duruşma gününün bildirilmesine karar verilip, duruşma günü, tutanağa imzası alınmak suretiyle sanık vekiline bildirilmiş, ancak sanık vekili Dursun Ç....., 20.3.2003 tarihli dilekçe ile ücretini alamadığından bahisle vekalet görevinden istifa etmiş, sanığın duruşmada, avukat istemediğini, avukatının istifa etmesine ve bozmaya bir diyeceğinin olmadığını beyan etmesi üzerine de, bozmaya karşı diyecekleri ve son sözü sorulup, önceki tebligatın usulüne uygun olduğu gerekçeleriyle ilk hükümde direnilmiştir.
Yerel Mahkemece her ne kadar, sanık vekili Dursun Ç....."e yapılan tebligatın usulüne uygun olduğu gerekçesiyle ilk hükümde direnilmiş ise de, tebliğ evrakının gönderildiği adres sanık vekilinin dilekçesinde bildirdiği adres olmadığından, yapılan tebligat usulsüz olup, Yerel Mahkeme ısrar gerekçesi yerinde değildir, ancak, bozmadan sonra sanık vekiline duruşma günü bildirilmek suretiyle, bozma gereği eylemli olarak yerine getirildiğinden, esasen bozmanın da niteliği itibariyle eksik bir hususun yerine getirilmesine ilişkin bulunduğu, saptandığından sair yönleri incelenmeyen dosyanın, esas hakkında inceleme yapılmak üzere, Özel Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1-Yerel Mahkemenin son uygulamasının eylemli uyma niteliğinde bulunduğuna,
2- Dosyanın esası hakkında inceleme yapılması için Yargıtay 6. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 8.2.2005 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.