Esas No: 2006/9-153
Karar No: 2006/310
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2006/9-153 Esas 2006/310 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Tebliğname : 67716
Yargıtay Dairesi : 9. Ceza Dairesi
Mahkemesi : İSTANBUL 13 Nolu Ağır Ceza
Günü : 08.09.2005
Sayısı : 94-161
Anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye kalkışma suçundan 765 sayılı TCY’nın 146/1 ve 59. maddeleri uyarınca kesinleşmiş müebbet ağır hapis cezasına hükümlü S.. P.. (D..)’ın 4450 sayılı yasa hükümlerinden faydalanmasına, cezasının 4450 sayılı Yasanın 1/B-a bendi uyarınca 10 yıl ağır hapis cezasına çevrilmesine ilişkin olarak Yerel Mahkemeden verilen 18.01.2001 gün ve 134-120 sayılı ek karar C.savcısının temyizi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 28.05.2001 gün ve 1421-1782 sayılı ilâmıyla bozulmasından sonra direnmeye ilişkin Yerel Mahkeme hükmü de Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 05.03.2002 gün ve 53-180 sayılı kararıyla, “silahlı olarak bir kişinin öldürülmesinden suçlu bulunduğu anlaşılan ve hakkında Yasanın aradığı diğer koşulların da gerçekleşmediği saptanan hükümlü S.. P..’ın 4450 sayılı Yasadan yararlanmasının olanaklı bulunmadığı” gerekçesiyle bozulmuştur.
Hükümlü S.. P..’ın bu kez 4959 sayılı Topluma Kazandırma Yasasının yürürlüğe girmesinden sonra anılan yasadan yararlanma isteminde bulunması üzerine, yargılamayı sürdüren Yerel Mahkemeden verilen ve hükümlünün kesinleşmiş müebbet ağır hapis cezasının 4959 sayılı Topluma Kazandırma Yasasının 4/C-1 maddesi gereğince 14 yıl ağır hapis cezasına çevrilmesine ilişkin 13.07.2004 gün ve 108-98 sayılı kararın hükümlü ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesi 21.02.2005 gün ve 802-782 sayı ile;
“4959 sayılı Yasanın yürürlüğe girmesinden önce yakalanan hükümlünün örgüt içindeki konum ve faaliyetleriyle uyumlu şekilde bilgi vermek suretiyle örgütün dağılmasına veya meydana çıkarılmasına yardım ettiğine ya da bilgi ve belge vererek, yahut bizzat çaba göstererek örgütün amaçladığı suçun işlenmesine engel olduğuna dair yeterli delil bulunmadığı, bu nedenle de yasada aranan koşulların oluşmadığı gözetilmeden, hakkında anılan yasa hükümlerinin uygulanması” isabetsizliğinden hükmü bozmuştur.
Yerel Mahkeme 08.09.2005 gün ve 94-161 sayı ile;
“4959 sayılı Topluma Kazandırma Yasasının 3. maddesinde, bu yasadan yararlanmak için sadece yasadışı örgütün üst seviyesinde yönetim biriminde yer almamak ve örgütün tamamı üzerinde etkili olabilecek konumda bulunmamak, hakim önünde beyanlarını red etmemek ve daha önce çıkarılan bu tarz yasalardan istifade edip bu tür suçları yeniden işlememe şartlarının getirildiği, örgütsel nitelikli bir öldürme eylemine katılmanın yasadan istifadeye engel olmadığı belirlenmiştir.
Hükümlü S.. P.. (D..), yasa dışı DHKP/C örgüt üyesi olup, H../D.. kod adları ile çeşitli izinsiz gösterilere ve örgütsel propaganda faaliyetlerine, bir şahsın tehditle parasının alınması, bir şahsın da öldürülmesi olayına diğer örgüt üyeleri ile beraber iştirak etmiş, yargılama sonucunda müebbet ağır cezasına mahkûm edilmiştir.
Hükümlü yakalandıktan sonra, mahkeme aşamasında yasadışı örgütle ilgili tüm bildiklerini açık, teferruatlı ve samimi bir şekilde açıklamış bu açıklamalar doğrultusunda Emniyet Genel Müdürlüğünün yazısı içeriğinde de belirtildiği üzere bazı örgüt mensupları yakalanmış, bir miktar silah, mühimmat ve örgütsel doküman ele geçirilmiştir. Hükümlünün bu açıklamaları sebebi ile itirafçı konumuna girmesinden dolayı uzun süre cezaevinde duruşmalara gelmesi engellenmiş, cezaevinde diğer örgüt mensupları tarafından sorgulanmış ve çeşitli işkencelere tabi tutulmuştur. Böylesi zorlamalarla mahkeme huzurundaki beyanlarının geri alınması istenmiş, buna rağmen örgütle ilgili tüm bildiklerini açıklamaya devam etmiştir.
Hükümlü S.. P.. (D..) yasadışı örgütte üst düzeyde ve yönetici konumunda bulunmamaktadır. Örgütünün tamamı üzerinde etkili olacak bir şekilde sevk ve idare eden konumunda da değildir. Sadece yasadışı örgütün silahlı bir biriminde görev yapan ve bu doğrultuda eylemlere katılan örgüt üyesi konumundadır. Bu konumda olan hükümlüden konumu itibarı ile silahlı çetenin dağılması ve gaye edindiği suçun işlenmesine engel olacak bilgi vermesinin istenemeyeceği, kaldı ki, hükümlünün çok uzun süre çizgisini değiştirmeden ve Topluma Kazandırma Yasası şeklinde çıkarılan yasaların da yürürlükte olmadıkları dönemlerde bile itirafçı konumunu sürdürdüğü, cezaevinde evlendiği, bir çocuğunun olduğu ve onunla birlikte cezaevinde bulunduğu, daha sonra çeşitli cezalara çarptırılan örgüt arkadaşları tarafından dışlandığı, her türlü tehdite maruz kaldığı, yasadışı örgütün hükümlü hakkında ölüm kararı aldığı ve bu kararın örgütün yayın organları olan dergi ve gazetelerde açıklandığı anlaşılmıştır.
Hükümlü S.. P.. (D..) cezaevinde bulunduğu süre içersinde örgütle ilgili bilebildiklerini mahkemede anlatmasına karşın, ayrıca bunları yazıya da döküp kitap haline dönüştürmüştür. Emniyet Genel Müdürlüğünün 18.05.2004 tarihli yazısında, örgüt mensuplarının yakalanması, 7 adet silah ve bol miktarda mühimmat ile örgütsel dokümanın ele geçirilmesine ilaveten 2001 yılında yazmış olduğu “cezaevi ortamında bir terör örgütünün içyüzü” isimli kitapçıkla da güvenlik kuvvetlerine yardımcı olarak psikolojik harekât faaliyetlerine katıldığı, eylem ve faaliyetleri hakkında vermiş olduğu bilgilerin mevcut bilgilerle örtüştüğü şeklinde değerlendirme yapılmıştır.
Pişmanlık yasalarının çıkarılış amacının, bir şekilde yasadışı örgütlere katılıp çeşitli örgütsel faaliyette bulunan kişilerin yakalanıp veya teslim olduktan sonra örgütsel faaliyetlerinden dolayı pişmanlık duyarak örgüt içerisindeki konumları ve eylemleri ile ilgili bilebildikleri bilgi ve belgeleri açıklamak, bu doğrultuda yasadışı örgüt faaliyetlerinin kısmen de olsa engellenmesine yardımcı olmak sureti ile pişmanlıklarını göstererek daha sonraki yaşamlarını düzene koymak ve ıslah olmaya karar vermiş ve bu yöndeki kararında samimi davranan kişilerin topluma yeniden kazandırılmasını sağlamak ve bu şekilde toplumsal huzur ve dayanışmanın güçlendirilerek devam ettirilmesi olduğu, hükümlü S.. P.. (D..)’ın, tüm dosya kapsamı irdelendiğinde yasanın çıkış amacı doğrultusunda uzun zamandır faaliyet içerisinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Kaldı ki, örgütün içindeki konumu itibarı ile 1995 yılından bu yana cezaevinde bulunan hükümlü S.. P.. (D..)’ın bulunduğu ortamda örgütün çökertilmesini sağlayacağının da beklenemeyeceği aşikardır.
Açıklandığı şekilde Topluma Kazandırma Yasasının, yasadışı örgütlerden kopan, daha önce içinde bulunduğu örgütler hakkında örgütsel konumları itibarı ile bilebildikleri şeyleri anlatarak belirli ölçülerde yasadışı örgütlere darbeler vuran kişilerin bu pişmanlıklarının karşılığında topluma yeniden kazandırılmaları ve bu şekilde topluma kazandırılan kişilerin varlıkları bile yasadışı örgüt üyeleri üzerinde kaçışa yönelik etki yapacağı ve nitekim bu tarzda örgütten ayrılıp örgütü hakkında beyanlarda bulunan kişilerle ilgili o örgütün yayın organlarında çok ağır suçlamalar aşağılamalar ve hakaretamiz kelimeler kullanılarak küçük düşürülmeye ve bunlar hakkında itirafçı değil iftiracı olarak bahis edilerek toplumda yeniden bir yer edilmelerine engel olunmaya çalışıldığı bilinen bir gerçektir.
Hükümlü S.. P.. (D..)’ın hakkında da dosyada mevcut belgeler dikkate alındığında, bu yol açık bir şekilde denenmiş ve halen de örgütün yayın organlarında denenmeye devam etmekte olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durum bile hükümlü S.. P.. (D..)’ın 1995 yılından itibaren açıklamaları ile yasadışı örgütte meydana getirdiği sarsıntıyı açıkça göstermekte olup, böyle bir konumda olan kişinin çıkarılış amacı doğrultusunda Topluma Kazandırma Yasasından istifade etmesi gerektiği netice ve kanaatine varılmıştır.” gerekçesi ile önceki hükmünde direnmiş, infazın durdurulmasına, hükümlünün tahliyesine, hakkında yurt dışına çıkış yasağı konulmasına, tahliyesini takiben oturduğu yer ilçe emniyet müdürlüğüne ayda bir kez düzenli olarak başvurmasının sağlanmasına karar vermiştir.
Bu hükmün de süresi içinde C.savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay C.Başsavcılığının 02.05.2006 gün ve 67716 sayılı “hükmün düzeltilerek onanması” görüşünü içeren tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle Yargıtay Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği görüşülüp düşünüldü.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmeye kalkışma suçundan 765 sayılı TCY’nın 146/1 ve 59. maddeleri uyarınca kesinleşmiş müebbet ağır hapis cezasına hükümlü S.. P.. (D..)’ın bu cezasının 4959 sayılı Topluma Kazandırma Yasasının 4/C-1 maddesi gereğince 14 yıl ağır hapis cezasına çevrilmesine karar verilen olayda Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, hükümlünün 4959 sayılı Yasadan yararlanıp yararlanamayacağına ilişkindir.
Hukuki sorunun sağlıklı bir çözüme kavuşturulabilmesi bakımından, öncelikle 4959 sayılı Topluma Kazandırma Yasası ile öncesindeki yasal düzenlemelerin süreç içinde değerlendirilmesi gerekmektedir.
Terör örgütlerinin insan kaynağının kurutulabilmesi, alınabilecek diğer tedbirlerle birlikte bu örgütlerin etkisizleştirilip ortadan kaldırılmaları, geçmişte meydana gelen terör eylemlerinin aydınlatılabilmesi, gelecekte işleyebilecekleri suçların engellenmesi ve terör örgütüne üye olanların tekrar topluma kazandırılabilmeleri bakımından 05.06.1985 tarihli ve 3216 sayılı Bazı Suç Failleri Hakkında Uygulanacak Hükümlere Dair Yasa kabul edilerek yürürlüğe konulmuştur. Bu yasanın iki yıllık yürürlük süresinin bitmesi üzerine aynı amaçlara yönelik olarak 25.03.1988 tarihli ve 3419 sayılı Yasa çıkarılmış, Yasanın 1. maddesi süreli, diğer maddeleri ise süresiz olarak yürürlüğe girmiştir. Anılan 1. maddenin sona eren yürürlük süresi zaman içinde 3618, 3853, 4085, 4450 ve 4537 sayılı yasalarla uzatılmış ve nihayet 29.08.2000 tarihinde uygulaması sona ermiş ise de, bu süre içinde beklenen amaca ulaşılamaması nedeniyle bu kez benzer amaçlarla 29.07.2003 tarihinde kabul edilen 4959 sayılı Topluma Kazandırma Yasası 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe konulmuştur.
4959 sayılı Yasanın Genel Gerekçesinde; “Yakalandıktan sonra bilgi verme eğilimindeki bir çok örgüt mensubu nedamet eğiliminde olmasına rağmen herhangi bir ceza indiriminden yararlanma ihtimali bulunmadığından nedametini açıkça dile getirmemekte ve bilgi vermekten kaçınmaktadır. Oysa önemli konumdaki bir örgüt mensubunun, örgütle ilgili olarak verdiği bilgilerle, faili meçhul kalmış suçlar aydınlatılabilmekte ve örgüt mensuplarının yakalanabilmesi sağlanabilmektedir......” denilerek, Yasanın çıkarılma amacının, yakalanan örgüt mensuplarının bilgi vermeleri, bu suretle faili meçhul kalmış olayların aydınlatılması ve örgüt mensuplarının yakalanabilmesi olarak açıklanmıştır.
Yasanın;
3. maddesinde; yasadan yararlanamayacak kişiler sayılmıştır. Buna göre; tamamı üzerinde etkili olabilecek şekilde terör örgütünü sevk ve idare edenler, hükmü kesinleşmeden önce hâkim huzurunda önceki beyanlarını reddeden veya bu yasa hükümlerinden yararlanmak istemediğini beyan eden failler ve 3216, 3419, 3618, 3853, 4085, 4450 ve 4537 sayılı yasa hükümleri uygulanmış bulunanlardan, anılan yasaların kapsamına giren suçları yeniden işleyenler, 4959 sayılı Topluma Kazandırma Yasasından yararlanamayacak kişilerdir.
4. maddesinde ise; yasanın uygulanma koşulları ve esasları düzenlenmiş, terör örgütü mensubu olup da bu yasadan yararlanabileceklere uygulanacak cezasızlık hali ile ceza indirimi miktarları ve bunların koşulları belirtilmiştir. Maddenin (a) bendinde; terör örgütü tarafından işlenen suçlara iştirak etmemiş bulunanların kendiliklerinden veya dolaylı teslim olmaları halinde veya bunların kendiliklerinden örgütten çekildiği anlaşıldığında, ceza verilmeyeceği hükme bağlanmıştır. Bunların cezasızlık halinden yararlanmaları için örgütün faaliyetleri hakkında herhangi bir bilgi vermeleri de gerekmemektedir.
Maddenin (b) bendinde, terör örgütü tarafından işlenen suçlara iştirak etmiş olup da silahlı mukavemet göstermeksizin kendiliklerinden veya dolaylı teslim olanların yahut kendiliklerinden örgütten çekildiği anlaşılıp da bu yasadan yararlanmak istediğini açıklayanların hangi koşullar altında ceza indiriminden yararlanabilecekleri düzenlenmiştir. Buna göre, terör örgütü mensubu bu kişilerin, örgüte girişleri, örgüt içindeki faaliyetleri, bu sırada tanıdığı diğer örgüt mensupları, amirleri ve örgütün eylemleri hakkında bilgi vermeleri ve bu bilgilerin kendilerinin örgüt içindeki konum ve faaliyetleri ile uyumlu olması, ayrıca bu bilgilerin doğruluğunun da saptanması gerekmektedir.
Maddenin, olayımızı ilgilendiren (c) bendinde ise; yakalanan örgüt mensuplarının durumu düzenlenmiştir. Bu bentte de bilgi verme koşulu aranmış, bilgi vermenin, hükmün kesinleşmesinden önce veya sonra olmasına göre ikili bir ayrıma gidilmiş ve bu ayrıma göre yapılacak ceza indirimleri farklı şekilde düzenlenmiştir. İradeleriyle teslim olmayan veya kendiliklerinden örgütten çekilmeyen bu kişiler güvenlik güçlerinin özel çabası sonucu ele geçirildiklerinden, bunlar hakkında ceza indirimine gidilebilmesi için (b) bendinden farklı olarak, verdikleri bilgilerin terör örgütünün dağılmasına veya meydana çıkarılmasına yardım etmesi veya verdikleri bilgi ve belgelerle ya da bizzat gösterecekleri çaba ile örgütün amaçladığı suçun işlenmesine engel olması koşulu aranmıştır.
İncelenen olayda;
07.07.1994 tarihinde DHKP-C örgütüne yönelik bir operasyonda yakalanan D.. G.. ve M.. K.. isimli kişiler kollukta verdikleri ifadelerde, DHKP-C örgütünün Topkapı Milis Birimi’nde faaliyet gösterdiklerini, 1994 yılı Nisan ayında A.. R.. isimli bir şahıstan örgüt adına zorla para istenmesi eylemine ve Yenikapı’da bir şahsın işyerine silahlı baskın yapılması eylemlerine kendileriyle birlikte H.. Kod adlı S.. P..’ın da katıldığını, daha sonra bu şahsın uyum sağlayamadığı ve disiplinsiz davrandığı için milis grubundan alındığını belirtmişler, böylece DHKP-C örgütünde (H..) kod adı ile faaliyet göstermekte olan S.. P.. güvenlik kuvvetlerince deşifre hale gelmiştir.
Dosyada mevcut, kolluğun düzenlediği 13 Haziran 1995 tarihli tutanağa göre; istihbari kaynaklardan, DHKP-C örgütü mensuplarının G.. ilçesindeki bir konfeksiyon atelyesinde bulunduğu, zaman zaman buraya çanta getirdikleri bilgisinin alınması üzerine adrese gidilip işyeri sahibi Z.. A..’ün yakalandığı, işyerinde suç unsuru bulunamadığı, ancak bu şahsın beyanı üzerine aynı binada bulunan konutunda yapılan aramada, 2 çanta içinde 3 adet kalashnikof marka otomatik tüfek, 4 adet yarı otomatik tabanca, çok sayıda şarjör ve mermiler ile örgüte ait pankart ve eylemlerde kullanılan 4 adet maskenin ele geçirildiği anlaşılmaktadır.
Aynı tarihli bir başka tutanakta ise; istihbari kaynaklardan, DHKP-C adlı örgütün Silahlı Propaganda Birliği içerisinde faaliyet gösteren bir bayanın B..’da bir apartmanda oturduğu bilgisinin alınması üzerine bu adrese gidildiği, İ.. K.. adına düzenlenmiş sahte kimlik ibraz eden S.. P..’ın kuşkulanılarak göz altına alınmak istendiği sırada DHKP-C örgütü ve bu örgütün lideri olan D.. K.. lehine slogan atıp direndiği belirtilmektedir.
Aynı gün yakalananlardan Z.. A..’ün, evindeki silahları A.. Kod adlı şahsın getirdiğini, bu şahsın yarın atelyesine gelebileceğini söylemesi üzerine burada önlem alan görevliler, 14.06.1995 günü eve gelen A.. Kod adlı A.. G.. isimli kişiyi yakalamışlardır. A.. G..’nun, Topkapı Silahlı Propaganda Birliğinde görev alanlar arasında İ.. S..’ın da bulunduğunu resimlerden teşhis etmesi üzerine Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü görevlilerince önceden tanındığı ve bilindiği tutanaklardan anlaşılan İ.. S.. isimli örgüt mensubu da takibe alınmış ve saklanabileceği bölgelerde yapılan araştırma sırasında 18.06.1995 günü yolda giderken üzerinde sahte kimlikle yakalanmıştır.
İ.. S.. isimli örgüt mensubunun, 10.10.1994 tarihinde .. ..köyü yolu üzerinde öldürülmüş olarak bulunan E.. A.. isimli kişiyi H.. Kod adlı S.. P.. ile birlikte evinden dışarı çıkarttıklarını, kendisinin kullandığı bir arabayla ormanlık alana götürdüklerini, burada E.. A..’ı tabancayla öldürdüğünü itiraf etmesi ve öldürülenin yakınları olan K.. A.., G.. A..ve C.. A..’ın Emniyet Müdürlüğünde 20.06.1995 tarihinde gerçekleştirilen teşhis işlemi sırasında S.. P..’ı da teşhis etmeleri üzerine, S.. P..’ın da 21.06.1995 tarihli yer gösterme işlemi sırasında, aleyhinde mevcut kanıtları doğrular biçimde, DHKP-C üyesi olduğunu, E.. A..’ı örgüt mensubu R.. G..’in ölümüne sebep olduğu için öldürdüklerini, cesedin üzerine cephe bayrağını bıraktığını beyan ettiği tutanaklardan anlaşılmaktadır.
Sanık S.. P.. (D..) kollukça alınan 22.06.1995 günlü ifadesinde; örgütün amaç ve stratejisi ile kendisinin katılma sürecini anlattıktan sonra, 1994 yılı Nisan ayında Bahçelievler’de A.. R.. isimli kişinin tehdit edilmesi ve Yenikapı’da bir esnafın işyerinin silahlı olarak basılması eylemlerine katıldığını, ardından C.. Kod isimli kişinin yazılı talimatı üzerine, R.. G.. isimli örgüt mensubunun öldürülmesinden sorumlu tutulan E.. A..’ın öldürülmesi eylemine katıldığını, sonraki süreçte C.. Kod isimli kişinin talimatıyla askeri bir yapılanmaya gittiklerini, C.. Kod isimli şahıs tarafından kendisine değişik tarihlerde verilen çantaları A.. Kod adlı A.. G..’ya teslim ettiğini, kendilerinin yakalandığı operasyonda bu çantaların da ele geçirildiğini, böylece içinde silah olduğunu öğrendiğini belirtmiş,
İstanbul DGM C.savcısı tarafından alınan 26.06.1995 günlü ifadesinde; kolluktaki anlatımlarını reddederek, okumadan imzaladığını, DHKP-C üyesi olmadığını, örgütsel eylemler ile öldürme olayına katılmadığını, ayrıca mahalledeki C.. isimli arkadaşının içinde porselen tabak olduğunu söyleyerek verdiği çantayı A.. G..’ya teslim ettiğini, İ.. S.. isimli kişiyi gözaltında iken tanıdığını, yer gösterme tutanaklarını kabul etmediğini söylemiş,
Hakim tarafından sorguya çekildiğinde de; kolluk anlatımını ve suçlamayı reddetmiştir.
S.. P.., hakkında kamu davası açıldıktan sonra tutuklu olarak kaldığı Bayrampaşa Cezaevinden yaklaşık bir buçuk yıl süreyle duruşmalara gelmemiş, cezaevinden gönderdiği dilekçelerde duruşmaya gelmek istemediğini, emniyette yapılan işkenceler nedeniyle ifadeyi imzalamak zorunda kaldığını, suçlamaları kabul etmediğini belirtmiş, 1996 yılı Kasım ayında Kırklareli E Tipi Cezaevine nakledildikten sonra mahkemeye verdiği 20.12.1996 tarihli bir dilekçede; uzun süredir vicdani hesaplaşma yaptığını, bu süre içinde örgütün gerçek yüzünü ve netliğini anlamaya, çözmeye başladıktan sonra örgütten ayrılmaya kesin olarak karar verdiğini, ancak örgütün psikolojik baskıları ve ölüm tehditleri nedeniyle fırsat yaratana kadar beklemek zorunda kaldığını, bu hususta ayrıntıları mahkemeye rapor olarak sunacağını belirtip, pişmanlığını ve samimiyetini ortaya koymak için bundan sonra mahkeme ve emniyet güçlerine elinden geldiği kadar yardımcı olmak istediğini, 3419 sayılı Yasadan yararlanmak istediğini belirtmiş,
Mahkemeye verdiği 20.12.1996 tarihli bir başka dilekçede; Bayrampaşa cezaevine getirildikten bir hafta sonra örgütten ayrılmak istediğini açıkladığı için ajan ve işbirlikçi olduğu söylenip örgüt tarafından gözaltına alındığını, psikolojik ve fiziksel işkencelere maruz kaldığını, bu süre içinde duruşmalara gönderilmediğini, ailesiyle görüştürülmediğini, işkencelerden dolayı Kasım ayında bilinç kaybına uğradığını, 43 gün zorla açlık grevi yaptırıldığını, bundan bir hafta kadar sonra da 22 gün süreyle su ve yemek verilmediğini, gece gündüz uyutulmadığını, yaşadıkları nedeniyle bir buçuk yıldır duruşmaya gelemediğini, durumun basına yansımasıyla örgüt tarafından “mahkemede açıklama yapmamak ve Bayrampaşa Özel Tip Cezaevinde kalmak” koşuluyla serbest bırakıldığını, günlerce koğuşun arka tarafında tecrit edildiğini, tehdide maruz kaldığını belirterek, kendisine işkence yapan örgüt mensuplarından yaklaşık 30 kadar kişinin ismini vermiş, duruşmalara gönderilen dilekçeleri örgüt baskısıyla imzaladığını, ... Gazetesinde kendisi adına açıklamalar yaptıklarını, kolluktaki ifadesini kabul ettiğini, ancak bu ifadenin siyasi savunmalara ilişkin bölümlerini kabul etmediğini, zira örgütün gerçek yüzünü cezaevinde iken öğrendiğini, emniyetten DGM’ye çıktığında verdiği ifadeleri kabul etmediğini, .. Bürosu avukatlarından A.. D.. Y..’in polisteki ifadesini reddetmesini söylemesi nedeniyle bu şekilde ifade verdiğini belirtmiş,
Yine mahkemeye hitaben verdiği 20.12.2006 tarihli 3 sayfadan ibaret dilekçede; örgüte sempati duyduğu dönemdeki faaliyetlerini, örgüte kazandırılma süreci ve örgütteki konumu ile gerçekleştirdiği eylemleri kolluk ifadesindekine benzer biçimde açıklamış,
20.06.1996 tarihli duruşmadaki sorgusunda; emniyet ifadesinin doğru olduğunu, Savcılık ve Yedek Hakimlik ifadelerini kabul etmediğini, avukatın önerisi üzerine o şekilde ifade verdiğini belirtmiş ve yukarıda özetlenen dilekçelerini ibraz etmiştir.
Hükümlü S.. D.., bunun dışında çeşitli tarihlerde gerçekleştirilen yasal düzenle¬melerden yararlanmak amacıyla çok sayıda dilekçe vermiş olup, bunlarda, kendisinin örgütle ilgili bildiklerini aktardığını, açıklamalarının Kadınlar Derneği’nin internet sitesinde yayınlandığını, bu açıklamalarında örgütün içyüzünü anlattığını, bu sayede birçok gencin örgüte katılmasının engellendiğini, bu yöntemle örgüte karşı psikolojik mücadele verdiğini belirtmiş ise de, bu açıklamalarının, cezaevinde bulunduğu süre içinde örgüt mensupları tarafından kendisine yöneltilen baskılara ilişkin bulunduğu, yakalandığı sırada silahlı çatışmaya girmemesi ve kolluk ifadesindeki açıklamaları nedeniyle örgütün kendisini işbirlikçi ve hain olarak nitelendirdiği, bu yolda kendi¬sinden itiraf elde edilmesi bakımından cezaevin koğuşunda çeşitli baskılara maruz kaldığı yolundaki bir takım bilgileri içerdiği anlaşılmaktadır.
Hükümlünün 4450 sayılı Yasa ile değişik 3419 sayılı Yasadan yararlanmak için başvuruda bulunması üzerine mahkemece sorulan hususlara cevaben İçişleri Bakanlığınca gönderilen 25.04.2000 gün ve 101273 sayılı yazıda, S.. P..’ın örgüte katılım süreci ve örgüt içinde iken katıldığı eylemler sayıldıktan sonra; “… gerek kollukta gerekse mahkemede örgütsel tavır takınarak ifadelerini kabul etmediği, daha sonra Bayrampaşa E Tipi Kapalı Cezaevinde iken pişmanlığını dile getirerek Kırıkkale E Tipi Cezaevine nakledildiği belirlenmiş, verdiği ifadeler neticesinde (3) örgüt mensubu yakalanmış, (7) adet silah ve bol miktarda mühimmat ve örgütsel doküman ele geçirilmiştir.
Adı geçen şahsın ifadesinde, mensubu olduğu örgütün dağılmasına neden olabilecek yeterli bilgi ve belge vermediği, örgütün amaçladığı suçun işlenmesine engel olacak mahiyette çaba göstermediği anlaşılmıştır.” denilmektedir.
Hükümlünün ileriki aşamalarda bu kez 4959 sayılı Topluma Kazandırma Yasası’ndan yararlanma başvurusunda bulunması üzerine İçişleri Bakanlığınca mahkemeye cevaben gönderilen diğer bir yazıda da; “Şahıs, 13.06.1995 tarihinde İstanbul ilinde İ.. K.. adına kendisi tarafından düzenlenmiş sahte kimlikle, güvenlik kuvvetleri tarafından yakalanmış, örgütte kaldığı süre içinde militan-Topkapı Silahlı Propaganda Birliği sorumlusu olarak görevler üstlenmiştir. Adı geçenin verdiği ifadeler neticesinde (3) örgüt mensubu, (7) adet silah ele geçirilmiş ve 2001 yılında yazmış olduğu “Cezaevi Ortamında Bir Terör Örgütünün İç Yüzü” isimli kitapçıkla güvenlik kuvvetlerine yardımcı olarak psikolojik harekat faaliyetlerine katılmıştır. Terör örgütü içindeki konum ve faaliyetleriyle uyumlu şekilde katıldığı eylem ve faaliyetler hakkında vermiş olduğu bilgilerin mevcut bilgilerle örtüştüğü değerlendirilmektedir. Ayrıca adı geçen şahsın 3419 sayılı Bazı Suç Failleri Hakkında uygulanacak Hükümlere Dair Kanun hükümlerinden yararlanıp yararlanmayacağı hakkındaki Bakanlık kanaatimiz daha önceki yazılarımızla mahkemeye bildirilmiştir.” denilmektedir.
Dosyadaki tüm kanıtlar birlikte değerlendirildiğinde;
Somut olayda, kolluk tarafından düzenlenen tutanaklardaki bilgiler kronolojik olarak değerlendirildiğinde, direnme hükmünde gösterilen gerekçe ve İçişleri Bakanlığının cevabi yazılarında belirtilenin aksine, diğer kişilerin yakalanma veya gözaltına alınmalarının hükümlü S.. P..’ın beyanlarıyla ilişkili olmadığı, istihbari bilgi sonucunda yakalanıp gözaltına alınan Z.. G..’ın yaptığı açıklama ve verdiği bilgiler üzerine önce A.. G..’nun, onun verdiği bilgi üzerine de İ.. S..’ın yakalanıp gözaltına alındıkları, ele geçirilen silahların yerini ise Z.. G..’ın gösterdiği anlaşılmaktadır. Öte yandan, hükümlü S.. P..’ın kolluk aşamasında verdiği bilgiler, sadece kendisinden önce beyanda bulunanların açıklamalarını doğrular niteliktedir; başka deyimle bilinenlerin tekrarı biçiminde ve bunlarla sınırlıdır. Yakalanıp gözaltına alındığı sırada örgütten ayrılmayı düşünmediği, başlangıçta örgütsel tavır gösterip duruşmalara gelmediği, hakkındaki suçlamaları kabul etmediği, ancak kendisinden kuşkulanan bazı örgüt mensuplarının cezaevinde iken olumsuz tutum ve davranışlarda bulunmaları karşısında örgütü sorgulamaya başlayıp ayrılmayı düşündüğü, daha sonra da cezaevi ortamında yaşadıklarını anılaştırıp kendisine olumsuz davranan örgüt mensubu otuz tutuklu ve hükümlünün ismini bildirdiği anlaşılmaktadır. Sanık S.. P..’ın ifadelerinde geçen hususlar ile sonradan cezaevinde iken yayınladığı anılarının, terör örgütünün dağılmasına veya faili meçhul kalmış suç ve suçlarla faillerinin meydana çıkarılmasına yardım eder nitelikte olmadığı, yine bu bilgi ve belgeler ya da hükümlünün gösterdiği çaba sayesinde örgütün amaçladığı herhangi bir suçun işlenmesinin engellenmediği de açıktır.
Bu itibarla, hükümlü S.. P..’ın 4959 sayılı Topluma Kazandırma Yasası’ndan yarar¬lanması koşulları oluşmadığından, yerel mahkemenin, 4959 sayılı Yasaya uygun bulunan Yargıtay 9. Ceza Dairesinin anılan bozma kararına uymaması usul ve yasaya aykırı bulunduğundan direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;
1- Yerel Mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 19.12.2006 günü oybirliği ile karar verildi.