Esas No: 2020/4787
Karar No: 2020/5742
Karar Tarihi: 08.12.2020
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2020/4787 Esas 2020/5742 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 04.05.2017 tarih ve 2016/783- 2017/338 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı ... vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için mahalline gönderilen dosyanın eksikliklerin giderilmesinden sonra gönderildiği anlaşılmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacılar vekili, davalının icra takibine konu ettiği çeklerin muhteviyatının tamamının sahte olduğunu, davacıların davalıya hiçbir biçimde borcu bulunmadığını iddia ederek çeklerden dolayı borçlu olmadıklarının tespitine, çeklerin iptaline ve davalının tazminata mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, davacıların iddiasının asılsız olduğunu, alacağı sürüncemede bırakmaya yönelik olduğunu, davacıların haksız ve kötü niyetli olduklarını savunarak davanın reddi ile lehlerine tazminata karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere ve Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden alınan iki ayrı rapora göre dava konusu çeklerde keşideci davacı kooperatife atfen atılan imzaların kooperatif yetkililerine ait olmadığı, çeklerin arkasında cirosu bulunan davacı ..."ya atfen atılan imzanın da bu şahsa ait olmadığının belirlendiği, çek üzerinde davada taraf olmayan kişilerin de ciroları bulunduğundan çeklerin iptali talebinin yerinde görülmediği, davacının tazminat isteminin koşullarının bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Kapatılan 19. Hukuk Dairesinin 2013/15494 Esas, 2014/1311 Karar sayılı, 16.01.2014 tarihli ilamı ile hükmün onanmasına karar verilmiştir. Bu ilama karşı davalı vekili tarafından süresi içinde karar düzeltme yoluna başvurulması üzerine Kapatılan 19. Hukuk Dairesinin 2014/16584 Esas, 2015/793 Karar sayılı, 22.01.2015 tarihli ilamı ile “1-... davalı vekilinin sair karar düzeltme isteminin reddi gerekmiştir. 2-Davacı borçlulardan ... aleyhine de girişilen ve dava konusu 25.000.- TL ve 27.000.- TL bedelli çeklere dayalı olarak yapılan Ankara 23. İcra Müdürlüğü"nün 2004/254 sayılı icra takip dosyasında bulunan 13.02.2004 tarihli haciz tutanağında davacı ..."nın “Ankara 2. İcra Hakimliği"nin 2004/64-63-65 nolu dava dosyasına açtığım borca ve imzaya itiraz etmiş olduğum davadan vazgeçiyorum. Borcu ve imzayı kabul ediyorum.” şeklinde
borcu kabul beyanı bulunmaktadır. Anılan davacının beyanında geçen Ankara 2. İcra Hukuk Mahkemesi"nin 2004/64 Esas sayılı imza ve borca itiraza ilişkin dava dosyasının konusunun işbu dava dosyasında dava konusu olan 25.000.- TL ve 27.000.- TL bedelli çekler olduğu dosya içeriğiyle sabittir. Hal böyle olunca, mahkemece yukarıda belirtilen borcu kabul beyanı gözetilerek davacı ... yönünden anılan çeklere ilişkin olarak sonucuna uygun bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekirken ilamda yazılı nedenlerle onandığı anlaşıldığından davalı vekilinin bu yöne ilişkin karar düzeltme isteminin kabulüyle hükmün belirtilen gerekçelerle bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama neticesinde, sadece Ankara 23. İcra Müdürlüğünün 2004/252 Esas sayılı dosyasında takip dayanağı olan çekler yönünden ... tarafından açılan davanın reddine karar vermek gerektiği gerekçesiyle davacı ... tarafından açılan davanın reddine, davalı tarafın %40 tazminat talebinin kabulü ile asıl alacağın %40’ı oranında tazminatın ...’dan tahsili ile davalıya ödenmesine karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Kapatılan 19. Hukuk Dairesinin 2016/2224 Esas, 2016/9704 Karar sayılı, 30/05/2016 tarihli ilamı ile “ ...hüküm ile gerekçe arasındaki bu çelişki nedeniyle HUMK’un 381. ve 388 (HMK’nın 294 ve 297) maddeleri uyarınca hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama neticesinde, taraflar arasında görülmekte olan işbu davanın 19/01/2017 tarihli celsede davacı tarafça takip edilmediği, dava yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği, aradan geçen 3 aydan fazla zamana rağmen davanın yenilenmediği gerekçesiyle davanın HMK’nın 150. maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verilmiş, hüküm davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece davacı ... vekili Av. ... ’e bozma ilamı usulüne uygun şekilde tebliğ edilmişse de, bozma sonrası duruşma gün ve saatini bildiren tensip zaptının davacı ... vekiline tebliğ edildiğine dair tebligat parçasına dosya arasında rastlanmamıştır. Tebligat yapılmadığından yeni duruşma gününden haberdar olmayan davacı ... vekili tarafından takip edilmeyen dosyanın işlemden kaldırılmasına ve süresinde yenilenmeyen davanın açılmamış sayılmasına karar verilmişse de, mahkemece, yeni duruşma günü tebliğ edilmeden yazılı şekilde karar tesisi usule aykırı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacı ..."ya iadesine, 08/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.