Esas No: 2020/2998
Karar No: 2021/2894
Karar Tarihi: 22.06.2021
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2020/2998 Esas 2021/2894 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen hüküm süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davalı ... ile müvekkili arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin sözleşme gereği edimlerini yerine getirerek davalıdan 02.11.2012 tarihli ibraname aldığını, davalının edimlerini tam olarak yerine getirmediğini, söz konusu binanın iskan ruhsatını halen almadığını, diğer davalı ... Mühendislik Ltd. Şti."nin davalı ... aleyhine Denizli 9. İcra Müdürlüğünün 2012/4658 E. sayılı dosyasında başlattığı takipten dolayı müvekkili adına 1, 2 ve 3. haciz ihbarnameleri çıkarılarak mernis adresine tebliğ edildiğini, başka adreste ikamet eden davacının bundan haberdar olmadığı için itiraz edemediğini, aracının fiilen haczedilmesi üzerine durumu öğrendiğini ileri sürerek, müvekkilinin davalılara borçlu olmadığının tespitine, haciz ihbarnamelerinin ve hacizlerin iptaline ve % 20"den az olmamak üzere tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan ... ve ... Mühendislik Makine İnşaat Elektronik San. ve Tic. Ltd. Şti. vekilleri, davanın reddini istemişlerdir.
Davalılardan ..., davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacının Denizli 9. İcra müdürlüğünün 2012/4658 esas sayılı dosyası kapsamında borçlu olmadığının tespitine, şartlar oluşmayan tazminat isteminin reddine, 11.783,41 TL nin ödeme tarihi olan 15/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... Mühendislik Mak. İnş. Elektronik San. Ve Tic. Ltd. Şti."den alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Karar, davalı ... ile davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Adil yargılanma hakkı anayasamızın 36/1 maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6. maddesinde düzenlenmiştir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin bazı kararları ile Anayasa Mahkemesi"nin bireysel başvuruya ilişkin bazı kararlarında gerekçeli karar hakkının adil yargılanma ilkesinin somut görünümlerinden olduğu belirtilmiştir. Anayasanın 141/3. maddesine göre, bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması zorunludur.
Adil yargılanma hakkının sağlanması kapsamında kararların gerekçeli olmasıyla ilgili kamu düzenine ilişkin hükümlere 6100 sayılı HMK’da da yer verilmiştir. HMK ‘nun 297. maddesine göre, hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler yer almalı ve sonuç kısmında da taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. HMK’nın 298/2. maddesinde ise “Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz” hükmü düzenlemiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 24.02.2010 tarihli 2010/1-86 Esas ve 2010/108 karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; “Yasanın anladığı anlamda oluşturulacak hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların bu dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur”.
Kısa karar ile gerekçeli kararın çelişkili olması halinde yasaya uygun biçimde, gerekçeyi içeren bir hüküm olduğundan söz edilemez. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası ve kısa karar arasında çelişki yaratılması; Anayasa ile teminat altına alınan adil yargılanma hakkı ilkesine ve kararların gerekçeli olması gerektiğine dair Anayasa ve yasa hükümlerine açıkça aykırıdır.
Bu anlatımlar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece tefhim edilen kısa kararda “ Davanın kabulü ile davacının Denizli 9. İcra müdürlüğünün 2012/4658 esas sayılı dosyası kapsamında borçlu olmadığının tespitine, şartlar oluşmayan tazminat isteminin reddine, 11.783,41 TL nin ödeme tarihi olan 15/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ..."dan alınarak davacıya ödenmesine” karar verildiği halde, gerekçeli kararda “ davanın kabulüne, davacının Denizli 9. İcra müdürlüğünün 2012/4658 esas sayılı dosyası kapsamında borçlu olmadığının tespitine, şartlar oluşmayan tazminat isteminin reddine,11.783,41 TL nin ödeme tarihi olan 15/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ... Mühendislik Mak. İnş. Elektronik San. Ve Tic. Ltd. Şti."den alınarak davacıya ödenmesine” karar verilmek suretiyle kısa karar ve gerekçeli karar çelişkisi yaratılmıştır. Mahkeme gerekçesinde “Her ne kadar istirdata ilişkin hükümde 11.783,41 TL nin ödeme tarihi olan 15/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ..."dan alınarak davacıya ödenmesine şeklinde hüküm kurulmuş ise de bu hükmün maddi hata sonucu oluşturulduğu, ..."ın zaten dosya alacaklısı olmadığı anlaşılmakla istirdata dair hüküm de aşağıdaki şekilde tashih edilmiştir” yönünde açıklama yapılmıştır. Bu durumda, gerekçeli kararda çelişkinin varlığını ortaya koyacak nitelikte yapılan açıklamalar ile çelişkinin giderilmiş olduğundan söz edilemez.
Tüm yukarıda açıklanan nedenlerle ve 1991/7 Esas, 1992/4 Karar sayılı ve 10.04.1992 tarihli Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince, kısa kararla gerekçeli kararın çelişik bulunması bozma nedenidir. Çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde başka bir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın sadece bu nedenle bozulması gerekmekle, anılan kararın diğer temyiz itirazları incelenmeksizin bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı ... ile davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde, iadesine karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine, 22.06.2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.