Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2006/16.HD-309 Esas 2006/293 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2006/16.HD-309
Karar No: 2006/293

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2006/16.HD-309 Esas 2006/293 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

İstanbul İcra Ceza Mahkemesi, borçlu bir kişi olan A.K.G.'nin nafaka yükümlülüğüne uymadığı gerekçesiyle 3 ay hapse mahkum edilmesine karar verdi. Ancak Yargıtay 16. Hukuk Dairesi, 2004 S. İcra ve İflas Kanunu'nun 344. maddesi uyarınca idari para cezası verilmesi gerektiğine hükmetti. Yargıtay Ceza Genel Kurulu ise, bu durumda idari para cezasının ne kadar olacağına dair kararın Özel Daire tarafından verilmesi gerektiğine karar verdi. Kanunlar:
-2004 S. İcra ve İflas Kanunu [Madde 344]
-5271 S. Ceza Muhakemesi Kanunu [Madde 309]
-5271 S. Ceza Muhakemesi Kanunu [Madde 310]
Ceza Genel Kurulu 2006/16.HD-309 E., 2006/293 K.

Ceza Genel Kurulu 2006/16.HD-309 E., 2006/293 K.

  • KANUN YARARINA BOZMA
  • NAFAKAYA İLİŞKİN KARARLARA UYMAYANLARIN CEZASI
  • 2004 S. İCRA VE İFLAS KANUNU [ Madde 344 ]
  • 5271 S. CEZA MUHAKEMESİ KANUNU [ Madde 309 ]
  • 5271 S. CEZA MUHAKEMESİ KANUNU [ Madde 310 ]
  • "İçtihat Metni"

    Borçlu A.. K.. G..."ın nafaka yükümlülüğüne uymama eyleminden dolayı İİY"nın 5358 sayılı Yasa ile değişik 344. maddesi uyarınca 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına ilişkin O... İcra Ceza Mahkemesince 12.07.2005 gün ve 700-305 sayı ile verilen kararın yasa yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesi nedeniyle Adalet Bakanı tarafından yasa yararına bozma isteminde bulunulması üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 16. Hukuk Dairesince 18.09.2006 gün ve 3221-5587 sayı ile;

    "Dosya kapsamına göre, 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun"un 5349 sayılı Kanun"un 3. maddesi ile değişik 7. maddesinin 1. fıkrası ile "Kanunlarda hafif hapis veya hafif para cezası olarak öngörülen yaptırımlar idari para cezasına dönüştürülmüştür...", yine 1 Haziran 2005 tarihinde kabul edilip, aynı gün mükerrer Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren ve 2004 sayılı İİK"nunda Değişiklik Yapılmasına Dair 5358 sayılı Kanun"un 7. maddesi ile İİK"nun 344. maddesindeki eylemin müeyyidesi 3 aya kadar tazyik hapsine dönüştürülmüştür. Ancak 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 7. maddesi göz önünde tutulduğunda 5349 sayılı Yasa ile değişik 5252 sayılı Kanun"un 7. maddesi sanığın lehine olduğundan aynı maddenin 1. fıkra 1. cümlesi ve 5326 sayılı Kabahatler Yasası"nın 24. ve 5252 sayılı Yasa"nın 9/3. maddelerine göre müeyyidenin İcra Mahkemesince idari para cezası olarak belirlenmesi gerekir.

    Bu nedenle Yargıtay C.Başsavcılığının yazılı emre atfen düzenlediği tebliğname yerinde görülmekle ve kanuna aykırılık halinin giderilmesinin de başkaca hallinin mümkün bulunmadığı anlaşılmakla, uygulamada birliğin sağlanması amacıyla Yazılı Emre dayanan ihbarnamedeki düşünce gibi O... İcra Mahkemesinin 2004/700-2005/305 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK"nun 309. maddesi uyarınca bozulmasına" karar verilmiştir.

    Yargıtay C.Başsavcılığı ise 29.11.2006 gün ve 49471 sayı ile; bozma nedenine göre Özel Dairece sanık hakkında uygulanacak idari para cezasının da belirlenmesi gerektiği görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak yaptırımın belirlenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmesini istemiştir.

    Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği görüşülüp düşünüldü.

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    CEZA GENEL KURULU KARARI

    Nafaka yükümlülüğüne uymama eylemi nedeniyle sanığın 3 aya kadar tazyik hapsi ile cezalandırılmasına karar verilen somut olayda, Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, bu kararın sanık hakkında idari para cezası uygulanması gerektiğinden bahisle yasa yararına bozulması halinde mahallinde yeniden yargılama yapılması olanağı bulunmadığı nazara alınarak idari para cezasına Özel Dairece hükmedilmesinin gerekip gerekmediğinin belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.

    Öğretide "olağanüstü temyiz" olarak adlandırılan bu olağanüstü yasa yolunun koşulları ve sonuçları "kanun yararına bozma" adı ile 5271 sayılı CYY"nın 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.

    5271 sayılı Yasanın 309. maddesi uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanı, o karar veya hükmün Yargıtay"ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak, Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay"ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.

    Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hakim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.

    Bozma sonrası yapılacak işlemler ve bu işlemleri gerçekleştirecek merciler ile bozma kararının etkileri ise, bozulan hüküm veya kararın türü ve bozma nedenlerine göre ayrım yapılarak maddenin 4. fıkrasında ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.

    4"üncü fıkranın (d) bendi gereğince bozma nedeninin hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektirmesi halinde, cezanın kaldırılmasına, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektirmesi halinde ise bu hafif cezaya Yargıtay ceza dairesince doğrudan hükmedilecektir. Bu halde de yargılamanın tekrarlanması yasağı bulunduğundan, Yargıtay ceza dairesince hükmün bozulması ile yetinilmeyip, gereken kararın doğrudan ilgili daire tarafından verilmesi gerekmektedir.

    Somut olayda, nafaka yükümlülüğüne uymama eylemi nedeniyle suç tarihi de nazara alınarak borçlunun İİY"nın 344. maddesi uyarınca idari para cezasıyla cezalandırılması gerekirken, 3 aya kadar tazyik hapsiyle cezalandırılması yasaya aykırılık oluşturmakta ve kararın bu nedenle bozulmasını gerektirmektedir. Ancak, CYY"nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendi kapsamındaki bu bozma nedeni, sanık hakkında daha az ceza belirlenmesini gerektirdiğinden, Özel Dairece bu konuda da karar verilmesi ve uygulanacak cezanın tayin edilmesi zorunludur.

    Bu itibarla, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.

    SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;

    1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,

    2- Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 18.09.2006 gün ve 3221-5587 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,

    3- Özel Dairece yapılacak inceleme sonucunda Adalet Bakanının yasa yararına bozma istemi konusunda 5271 sayılı CMY.nın 309/4-d maddesi uyarınca bozma kararı verildiğinden, uygulanacak cezanın tayin edilmesi için dosyanın Yargıtay 16. Hukuk Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 12.12.2006 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.

    Hemen Ara