Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2015/555 Esas 2015/561 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Bölümü
Esas No: 2015/555
Karar No: 2015/561

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2015/555 Esas 2015/561 Karar Sayılı İlamı

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

            HUKUK BÖLÜMÜ

            ESAS NO       : 2015 / 555

            KARAR NO : 2015 / 561

            KARAR TR   : 06.07.2015

 

ÖZET: Emekli Sandığı (devredilen) emeklisi olan davacının, bakmakla yükümlü olduğu oğlunun serbest diş hekimine yaptırdığı diş tedavisi için ödediği tedavi giderinin ödenmesi için yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ile tarafına ödenmeyen diş tedavi giderlerinin faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açtığı davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

            Davacı             : A.D.

            Vekili              : Av. A.A.İ.

           Davalı             : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı - Ankara

Vekili               : Av. A.G.                    (Adli Yargıda)

                          Av. M.T.                    (İdari Yargıda)

 

O L A Y          : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin emekli öğretmen olduğunu, 11.09.1991 doğumlu ve öğrenci olan oğlu S.D.’un ağız ve diş yapısındaki problemlerin tedavisi amacıyla ilk olarak 12.12.2003 tarihinde S.D. 12 yaşında iken resmi sağlık kurumuna başvurduğunu, ortodontik tedaviye karar verildiğini ancak hasta yoğunluğu nedeniyle hastanın 17 yaşına ulaşacağı zamana randevu verildiğini, müvekkilinin oğlu 17 yaşında iken ortodontik tedavi için tekrar resmi sağlık kurumuna gittiğini ancak yine hasta yoğunluğu söz konusu olduğundan tedaviye 45 gün içinde başlanılamadığı için 01.07.2008 tarihinde serbest diş hekimine sevkinin yapıldığını, 12 yaşında başvurulmasına karşın 17 yaşında yapılmış olan bu sevk sonucunda, serbest diş hekimi tarafından tedaviye başlandığını ve tedavinin 31.10.2011 tarihinde sona erdiğini, diş hekimi tarafından 3.359.08 TL değerinde serbest meslek makbuzu düzenlendiğini, müvekkili A.D.’un davalı kuruma gerekli evrakları teslim ederek tam ödeme yapılması talebi ile başvurduğunu, ancak davalı kurumun, Sağlık Uygulama Tebliğinin yürürlük tarihi ile sevk tarihinin aynı olduğunu ve tedavinin 18 yaşından sonra tamamlanmış olduğunu gerekçe göstererek ödeme yapılmadığını belirterek, ödenmeyen 3.359,08 TL tedavi ücretinin ödeme talebinin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı kurumdan tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

İZMİR 1. İŞ MAHKEMESİ: 19.09.2013 gün ve E:2013/398, K:2013/539 sayılı kararında; “…Emekli Sandığı iştirakçileri açısından görevli mahkemenin belirlenmesinde, tedavinin başladığı tarih esas alınarak; pasif sigortalılar için tedavisi 15.10.2008 tarihinden önce başlayan sigortalılar ile bunların hak sahipleri yönünden idari yargının, tedavisi anılan tarihten sonra başlayanlar yönünden adli yargının (ip mahkemelerinin) görevli olduğu; aktif olarak çalışmasına devam edenler yönünden ise, sağlık sigortası açısından Sosyal Güvenlik Kurumu’na devir tarihlerine göre, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapan asker ve sivil personel ile bunların bakmakla yükümlü oldukları kişilerden tedavisi 15.10.2010 tarihinden, diğer kamu görevlileri ile bunların bakmakla yükümlü oldukları kişiler yönünden tedavisi 15.01.2010 tarihinden önce başlayan sigortalılar ile bunların bakmakla yükümlü oldukları kişiler yönünden idari yargının, tedavisi anılan devir tarihlerinden sonra başlayanlar yönünden adli yargının (iş mahkemelerinin) görevli olduğu sonucuna varılmaktadır..." düşüncesi ile konuya ilişkin mevzuat dikkate alındığında; 12.08.2008 tarihinde başlayan tedaviye ilişkin tutarın tahsiline yönelik davanın Mahkememiz görev kapsamı dışında kaldığı sonucuna varılarak, dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.” demek sureti ile davanın görev yönünden reddine karar vermiş ve karar kesinleşmiştir

 Davacı aynı istemle bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.

İZMİR 2.İDARE MAHKEMESİ: 23.10.2014 gün ve E:2013/1538, K:2014/1218 sayı ile verdiği kararında; “Bakılan davada; davacının oğlunun 18 yaşını doldurmuş olması ve ortodontik diş tedavisinin, 5510 sayılı Kanun"un genel sağlık sigortasına ilişkin hükümlerinin yürürlük tarihi olan 01.07.2008 tarihi öncesinde başlamaması nedeniyle tedavi bedeli ödenmemiş ise de; davacının oğlunun ortodontik diş tedavisinin başladığı tarihte 18 yaşının doldurmamış olduğu, ortodontik diş tedavilerinin tıbben uzun süren tedavilerden olması nedeniyle tedavinin davacının oğlunun 18 yaşını doldurmasından sonra tamamlandığı, tedavinin başladığı tarihte 18 yaşından küçük olup da tedavinin tamamlandığı tarih itibariyle 18 yaşını doldurmuş kişilerin ortodontik diş tedavi giderlerinin karşılanmayacağı hususunda da 5510 sayılı Kanun"da açık bir hüküm bulunmadığı anlaşıldığından, tedavi giderinin ödenmemesi yasanın amacına, sosyal hukuk devleti ilkesine, ve hukuka uygun bulunmamıştır.

Açıklanan nedenlerle; davanın kabulüne” şeklindeki gerekçesiyle davanın kabulüne karar vermiş, bu karara davalı idare vekilince itiraz edilmiştir.

İZMİR BÖLGE İDARE MAHKEMESİ 1. KURULU: 03.02.2015 gün ve E: 2015/250, K:2015/230 sayılı kararında;  “… kamu personelinin sağlık hizmetlerinin 15.1.2010 tarihi itibariyle Sosyal Güvenlik Kurumuna devredilmesi sonucunda 5510 sayılı Kanun, kamu personeli ve bunların emeklileri yönünden 15.1.2010 tarihi itibariyle bütünüyle uygulanabilir hale gelmiştir. Dolayısıyla kamu personeli ve emeklilerinin 15.1.2010 tarihine kadar (bu tarih dahil) almış olduğu sağlık hizmetlerinin bedelinin ödenmemesinden kaynaklanan uyuşmazlıkların, kamu personeli ve emeklileri yönünden ayrım yapılmaksızın idari yargıda; bu tarihten sonra yani kamu personelinin ve emeklileri hakkında 5510 sayılı Kanunun bütünüyle uygulanmaya başlamasından sonraki süreçte ortaya çıkan uyuşmazlıkların, düzenleyici işlemler hariç aynı Kanunun 101.maddesi uyarınca adli yargı yerinde görülmesi gerekmektedir.” şeklindeki gerekçesiyle itirazın kabulüne, itiraza konu İzmir 2.İdare Mahkemesinin 23.10.2014 gün ve E:2013/1538, K:2014/1218 sayılı kararının bozulmasına ve yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

İZMİR 2.İDARE MAHKEMESİ: 08.05.2015 gün ve E:2015/570 sayı ile, bozma kararına uyarak, davanın görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu gerekçesiyle 2247 sayılı Kanunun 19.maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine, dosya incelemesinin Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK, Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 06.07.2015 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME:Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre, İdare Mahkemesi’nce anılan Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen usul ve yönteme uygun biçimde başvuruda bulunulduğu anlaşılmaktadır. Usule ilişkin herhangi bir noksanlık görülmediğinden esasın incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Filiz BUDAK’ın, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın  davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacının bakmakla yükümlü olduğu oğlunun serbest diş hekimine yaptırdığı diş tedavisi için ödediği 3.359,08 TL tedavi giderinin ödenmesi için yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ile tarafına ödenmeyen diş tedavi giderlerinin faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

 

Dosyanın incelenmesinden; emekli öğretmen olan davacının, bakmakla yükümlü olduğu oğlu S.D.’un dişlerindeki rahatsızlık nedeniyle serbest diş hekimliğine sevkinin yapıldığını, bu tedavi sonucunda Serbest Meslek Makbuzu karşılığı 3.359,08 TL ödendiğini, bu giderin 01.11.2011 tarihinde kurumca ödenmesini talep ettiğini, kurumun 21.12.2011 tarih ve 22192072 sayılı yazısı ile talebinin kabul edilmediğini belirterek; kurumun 21.12.2011 tarih ve 22192072 sayılı işleminin iptali ile ödenmeyen 3.359,08 TL’nin yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

31.5.2006 tarih ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 506, 1479, 2925, 2926 ve 5434 sayılı Kanunlar kapsamındaki hizmet akdine göre ücretle çalışanlar (Sosyal Sigortalılar), kendi hesabına çalışanlar (Bağ-Kur’lular), tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar (Tarım Bağ-Kur’luları), tarım işlerinde ücretle çalışanlar, (Tarım sigortalıları), devlet memurları ve diğer kamu görevlilerini (Emekli Sandığı İştirakçileri), geçici maddelerle korunan haklar dışında, sosyal güvenlik ve sağlık hizmetleri yönünden yeni bir sisteme tabi tutmuş, beş farklı emeklilik rejimini aktüeryal olarak hak ve hükümlülükler yönünden tek bir sosyal güvenlik sistemi altında toplamıştır. 5510 sayılı Kanunun iptali amacıyla açılan davada Anayasa Mahkemesi, 15.12.2006 tarih ve E: 2006/111, K: 2006/112 sayılı kararıyla, anılan Kanunun birçok maddesi ile birlikte, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine tabi olarak görev yapmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlilerini diğer sigortalılarla aynı sisteme tabi kılan (başta 4/c maddesi) hükümlerin iptaline karar vermiş; bu karardan sonra kabul edilen 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanunla 5510 sayılı Kanunda düzenlemeler yapılmış ve anılan Kanuna eklenen Geçici 1 nci ve Geçici 4 ncü maddelerle, 5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 1 Ekim 2008 tarihinden önce 5510 sayılı Kanunun 4 ncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olanlar (memurlar ile diğer kamu görevlileri) ile bunların dul ve yetimleri hakkında, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağı hüküm altına alınmıştır. 5754 sayılı Kanunun kimi hükümlerinin iptali istemiyle açılan dava Anayasa Mahkemesi’nin 30.3.2011 tarih ve E: 2008/56, K:2011/58 sayılı kararı ile reddedilmiştir.

5510 sayılı Kanunun 101 nci maddesinde yer alan “…bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür.” bölümünün iptali istemiyle yapılan itiraz başvurusunda Anayasa Mahkemesi, 22.12.2011 tarih ve E: 2010/65, K: 2011/169 sayılı kararıyla (RG. 25.1.2012, Sayı: 28184) davayı redle sonuçlandırmakla birlikte; söz konusu kararın Mahkememiz önündeki uyuşmazlığa ışık tutacak şekilde şu gerekçeye dayandırmıştır: “…5754 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, evvelce olduğu gibi 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacaklar ve bunların emeklileri bakımından da aynı Kanun hükümleri uygulanmaya devam edecek; ancak 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlileri olarak çalışmaya başlayanlar ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacak ve haklarında 5434 sayılı Kanun değil, 5510 sayılı Kanun’un öngördüğü kural ve esaslar uygulanacak; ihtilaf halinde de adli yargı görevli bulunacaktır. 5754 sayılı Kanunun yürürlüğüyle birlikte, artık Sosyal Sigortacılık esasına göre faaliyet gösteren ve yaptığı, tesis ettiği işlem ve muameleler idari işlem sayılamayacak bir sosyal güvenlik kurumunun varlığından söz etmek gerekli bulunmaktadır. 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçisi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanun’a göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden ise Sosyal Güvenlik Kurumu’nun tesis edeceği işlem ve yapacağı muameleler idari işlem niteliğini korumaya devam edecek, bunlara ilişkin ihtilaflarda da evvelce olduğu gibi idari yargı görevli olmaya devam edecektir. Bu bakımdan 5510 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra, prim esasına dayalı yani sistemin içeriği ve Kanun kapsamındaki iş ve işlemlerin niteliği göz önünde bulundurulduğunda, itiraz konusu kuralla, yargılamanın bütünlüğü ve uzman mahkeme olması nedeniyle Kanun hükümlerinin uygulanması ile ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözümünde iş mahkemelerinin görevlendirilmesinde Anayasa’ya aykırılık görülmemiştir. Ancak, yukarıda açıklandığı üzere 5754 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce statüde bulanan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile ilgili sosyal güvenlik mevzuatının uygulanmasından doğan idari işlem ve idari eylem niteliğindeki uyuşmazlıklarda idari yargının görevinin devam edeceği açıktır…”

Yukarıda sözü edilen mevzuat hükümlerinin ve Anayasa Mahkemesi kararının birlikte değerlendirilmesinden, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmakta olanlar, daha önce olduğu üzere 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olacakları gibi bunların emeklilikleri bakımından da aynı Kanun hükümlerinin uygulanmaya devam edileceği; ancak, bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra memur ve diğer kamu görevlisi olarak çalışmaya başlayanların ise 5510 sayılı Kanunun 4/c maddesi uyarınca, bu Kanun hükümlerine tabi sigortalı sayılacağı ve haklarında 5434 sayılı Kanunun değil 5510 sayılı Kanunun öngördüğü kural ve esasların uygulanacağı dolayısıyla ihtilafların da adli yargı yerinde çözümleneceği açıktır.

 Kaldı ki; T.C. Anayasası’nın 158.maddesindeki “…diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır ” hükmü uyarınca Anayasa Mahkemesi kararının bu uyuşmazlığın çözümünde esas alınacağı tartışmasızdır.

Bu durumda, 5510 sayılı Kanun"un yürürlüğe girmesinden önce iştirakçi sıfatıyla çalışmakta olan memurlar ve diğer kamu görevlileri ile emekli sıfatıyla 5434 sayılı Kanuna göre emekli, dul ve yetim aylığı almakta olanlar ve ayrıca memurlar ve diğer kamu görevlilerinden ileride emekliliğe hak kazanacaklar yönünden Sosyal Güvenlik Kurumunca tesis edilen işlem ve yapacağı muamelelerin “idari işlem” ve “idari eylem” niteliğini korumaya devam edeceği, dolayısıyla, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/1-a maddesinde belirtilen idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları kapsamında bulunan, 5754 sayılı Kanun"un yürürlüğe girdiği tarihten önce emekli sandığı iştirakçisi olan davacı tarafından açılan davanın, görüm ve çözümünün idari yargı yerinde görüleceği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle, İzmir 2.İdare Mahkemesince yapılan başvurunun reddine karar verilmesi gerekmiştir.

 

S O N U Ç      : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle , İzmir 2.İdare Mahkemesince yapılan BAŞVURUNUN REDDİNE, 06.07.2015 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT

.

 

Hemen Ara