Esas No: 2006/17.HD-299
Karar No: 2006/281
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2006/17.HD-299 Esas 2006/281 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2006/17.HD-299 E., 2006/281 K.
"İçtihat Metni"
Borçlu S... A..."nun mal beyanında bulunmama eyleminden dolayı İİY"nın 5358 sayılı Yasa ile değişik 337, 5237 sayılı Yasanın 7/2 ve 5252 sayılı Yasanın 5349 sayılı Yasa ile değişik 7/2. maddeleri uyarınca 200 YTL idari para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin B... İcra Ceza Mahkemesinden verilen 15.06.2005 gün ve 70-110 sayılı karara yönelik olarak Yerel C.savcısının itirazı B... Ağır Ceza Mahkemesince 26.07.2005 gün ve 224 Müt. sayılı kararla reddedilmiştir.
Adalet Bakanı tarafından bu karara karşı yasa yararına bozma isteminde bulunulması üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 17. Hukuk Dairesince 28.09.2006 gün ve 4518-7378 sayı ile;
"Yazılı emre dayanan ihbarnamede; tüm dosya kapsamına göre, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 195/1. maddesinde "suç yalnız veya birlikte adli para cezasını veya müsadereyi gerektirmekte ise sanık gelmese bile duruşma yapılabilir. Bu gibi hallerde sanığa gönderilecek davetiye de gelmese de duruşma yapılacağı yazılır." şeklindeki düzenleme karşısında 11.05.2005 tarihli oturum sonunda duruşmanın 06.07.2005 tarihine bırakılmasına karar verildiği halde 15.06.2005 tarihinde duruşma açılarak sanığın yokluğunda hüküm kurulması suretiyle savunma hakkının kısıtlandığı gözetilmeden, itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesinde isabet görülmediği belirtilerek anılan hükmün 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 309. maddesi uyarınca bozulması lüzumuna işaret edilmiştir.
Yazılı emre dayanan ihbarnamede ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden B... Ağır Ceza Mahkemesinin 2005/224 müteferrik sayılı kararının bozulmasına, hükmolunan cezanın çektirilmemesine," karar vermiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 22.11.2006 gün ve 172483 sayı ile;
"Kanun yararına bozma istemi, kişinin özgürlüğünü bağlayıcı, kısıtlayıcı bir yaptırım içeren ve CGK.nun 30.12.2003 gün ve 2/294-305 sayılı kararında belirtildiği gibi davanın esasını çözümleyen bir karara ilişkindir.
Bozma nedeni ise, 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesinin 4. fıkrasının (b) bendi kapsamında yer alan, kişinin savunma hakkının kaldırılması veya kısıtlanması sonucunu doğuran bir usul işlemine ilişkindir. Bozma nedeninin kabulü, duruşma açılarak yargılama yapılmasını ve sonucuna göre bir karar verilmesini gerektirmektedir. Saptanan bu yasaya aykırılık, 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendi kapsamında yer almadığından, cezanın çektirilmemesine değil, dosyanın müteakip işlemlerin yapılması için mahalline gönderilmesine karar verilmesini gerektirmektedir." görüşü ile itiraz ederek Özel Daire bozma kararından "cezanın çektirilmemesine" ibaresinin çıkartılmasına ve "dosyanın müteakip işlemlerin mahkemesince yapılması için mahalline gönderilmesine" karar verilmesini istemiştir.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle Yargıtay Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği görüşülüp düşünüldü.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İncelenen olayda;
B... İcra Ceza Mahkemesi, S... A..."nun mal beyanında bulunmama eylemi nedeniyle İİY"nın 337. maddesi uyarınca 10 gün hafif hapis cezası ile cezalandırılma-sına, 5237 sayılı Yasanın 7/2 ve 5252 sayılı Yasanın 7/1. maddesi uyarınca cezasının günlüğü 20 YTL üzerinden 200 YTL idari para cezasına dönüştürülmesine karar vermiş, Yerel C.savcısının bu karara yönelik itirazı B... Ağır Ceza Mahkemesince reddedilmiştir.
Adalet Bakanı; saptanan tarihten önce duruşma açılıp sanığın yokluğunda karar verilmesi nedeniyle savunma hakkının kısıtlandığını belirterek yasa yararına başvuruda bulunmuş, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi de istemi yerinde görerek, B... Ağır Ceza Mahkemesi kararının yasa yararına bozulmasına, hükmolunan cezanın çektirilmemesine karar vermiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise, bozma nedeninin, CYY"nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (b) bendinde düzenlenen ve savunma hakkının kısıtlanması veya kaldırılması sonucunu doğuran bir usul işlemine ilişkin bulunduğunu, bozma kararı üzerine Yerel Mahkemenin duruşma açıp yargılama yaparak yeni bir karar vermesi gerektiğini, bu durumda Yargıtay"ın "cezanın çektirilmemesi" yolunda bir karar veremeyeceğini belirterek itiraz etmiştir.
Görüleceği üzere çözümü gereken uyuşmazlık, somut olaydaki yasa yararına bozma nedenine göre, Yerel Mahkemede yeniden yargılama yapılmasının mümkün olup olmadığına ilişkindir.
Öğretide "olağanüstü temyiz" olarak adlandırılan bu olağanüstü yasa yolunun koşulları ve sonuçları "kanun yararına bozma" adı ile 5271 sayılı CYY"nın 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.
5271 sayılı Yasanın 309. maddesi uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanı, o karar veya hükmün Yargıtay"ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak, Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay"ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hakim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
Bozma sonrası yapılacak işlemler ve bu işlemleri gerçekleştirecek merciler ile bozma kararının etkileri ise, bozulan hüküm veya kararın türü ve bozma nedenlerine göre ayrım yapılarak maddenin 4. fıkrasında ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
Bozma nedenleri;
5271 sayılı Yasanın 223 üncü maddesinde tanımlanan ve davanın esasını çözmeyen bir karara ilişkin ise, 309. maddenin 4.fıkrasının (a) bendi uyarınca; kararı veren hâkim veya mahkemece gerekli inceleme ve araştırma sonucunda yeniden karar verilecektir. Bu halde yargılamanın tekrarlanması yasağına ilişkin kurallar uygulanamayacağı gibi, davanın esasını çözen bir karar bulunmadığı için, verilecek hüküm veya kararda, lehe ve aleyhe sonuçtan da söz edilemeyecektir.
Mahkûmiyete ilişkin hükmün, davanın esasını çözmeyen yönüne veya savunma hakkını kaldırma veya kısıtlama sonucunu doğuran usul işlemlerine ilişkin olması halinde ise, anılan fıkranın (b) bendi uyarınca kararı veren hâkim veya mahkemece yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hüküm verilecek, ancak bu halde verilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamayacaktır.
Davanın esasını çözen mahkûmiyet dışındaki diğer hükümlerin bozulmasında ise, (c) bendi uyarınca aleyhte sonuç doğurucu herhangi bir işlem yapılamayacağı gibi, "tekriri muhakeme" yasağı nedeniyle kanun yararına bozma kapsamında yeniden yargılama da gerekmeyecektir.
4"üncü fıkranın (d) bendi gereğince bozma nedeninin hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektirmesi halinde, cezanın kaldırılmasına, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektirmesi halinde ise bu hafif cezaya Yargıtay ceza dairesince doğrudan hükmedilecektir. Bu halde de yargılamanın tekrarlanması yasağı bulunduğundan, Yargıtay ceza dairesince hükmün bozulması ile yetinilmeyip, gereken kararın doğrudan ilgili daire tarafından verilmesi gerekmektedir.
İncelenen olayda;
B... İcra Ceza Mahkemesi düzenlediği tensipte mal beyanında bulunmama eylemi nedeniyle yargılanan S... A..."nun sorgusunun istinabe suretiyle gerçekleştirilmesi için B…
… İcra Ceza Mahkemesine yazı yazılmasına karar vererek duruşmayı 11.05.2006 tarihine bırakmış, yine ilk oturumda verdiği bir ara kararı ile istinabe yazısının cevabının beklenilmesini kararlaştırıp duruşmayı 06.07.2005 gününe ertelemiş ise de, şikayetçi vekilinin saptanan duruşma gününden önce yaptığı başvuru üzerine, istinabe yazısının cevabını da beklemeksizin 15.06.2005 günü duruşmayı gerçekleştirerek sanığın yokluğunda cezalandırıl-masına karar vermiştir.
İcra ve İflas Yasasının, icra mahkemesindeki muhakeme usulünü düzenleyen 349. maddesine göre, mahkemenin duruşma için sanığa celpname göndermesi zorunludur. Sanık başka yerde oturduğu takdirde istinabe suretiyle sorguya çekilmesi gerekeceğinden, bu kez celpnamenin istinabe edilen mahkeme tarafından çıkartılması gerekir. Sanık yargılamayı yapan veya istinabe edilen mahkeme önüne gelmez veya müdafi göndermez ve duruşmada bulunmasına lüzum görülmezse, ancak bu takdirde yokluğunda yargılama yapılması mümkündür. Sanığa celpname gönderilmeden yokluğunda yargılama yapılıp karar verilmesi, savunma hakkının bütünüyle ortadan kaldırılması sonucunu doğurduğundan, yasaya mutlak aykırılık oluşturmakta ve kararın bu nedenle bozulmasını gerektirmektedir.
Ancak CYY"nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (b) bendi kapsamındaki bu bozma nedeni Yerel Mahkemece yeniden yargılama yapılmasını gerektirdiğinden ve varlığı saptanan hukuka aykırılık ceza verilmemesi sonucuna ulaştırır nitelik taşımadığından, cezanın çektirilmemesine karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır. Unutulmamalıdır ki; 5271 sayılı CYY"nın 309. maddesi uygulamasında, suçu ya da kabahati sabit olan ve eylemi cezai yaptırımı gerektiren kişi hakkında herhangi bir usulî nedenle "cezanın çektirilmemesine" karar verebilmek olanağına yer verilmemiştir. Bu itibarla, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
Öte yandan itiraz yazısında belirtilmemiş ise de, Özel Dairenin, İcra Ceza Mahkemesi kararına yönelik itirazı reddeden Ağır Ceza Mahkemesi kararının yasa yararına bozulduktan sonra, devamında bu mahkemenin yerine geçmek suretiyle ayrıca İcra Ceza Mahkemesi kararı yönünden vardığı sonuca da işaret etmesi gerekirken, sadece B... Ağır Ceza Mahkemesi kararını bozmakla yetinip, B... İcra Ceza Mahkemesi kararı bakımından bir sonuç belirtmemesi de hatalı bir uygulama olarak değerlendirilmelidir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının kısmen değişik gerekçeyle KABULÜNE,
2- Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 28.09.2006 gün ve 4518-7378 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
3- Adalet Bakanının isteminin kabulü ile B... Ağır Ceza Mahkemesinin 26.07.2005 gün ve 224 Müt. sayılı kararının CYY"nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (b) bendi uyarınca YASA YARARINA BOZULMASINA,
4- B... İcra Ceza Mahkemesinin 15.06.2005 gün ve 70-110 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
5- Anılan Mahkemece İİY"nın 349 ve 350. madde hükümlerine uygun olarak yeniden yargılama yapılmasını teminen dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 05.12.2006 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.