Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2022/11977 Esas 2022/24565 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
4. Ceza Dairesi
Esas No: 2022/11977
Karar No: 2022/24565
Karar Tarihi: 06.12.2022

Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2022/11977 Esas 2022/24565 Karar Sayılı İlamı

4. Ceza Dairesi         2022/11977 E.  ,  2022/24565 K.

    "İçtihat Metni"

    KARAR

    İmar kirliliğine neden olmak suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda ... Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 26/11/2021 tarihli ve 2021/1564 soruşturma, 2021/1576 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine dair mercii ... Sulh Ceza Hâkimliğinin 10/02/2022 tarihli ve 2022/3607 değişik iş sayılı kararının, Yüksek Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 19/07/2022 gün ve 2022/100166 sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.
    İstem yazısında; “5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’un 160. maddesi uyarınca, Cumhuriyet savcısının, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlaması gerektiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesi gereğince yapacağı değerlendirme sonucunda, toplanan delillerin suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturduğu kanısına ulaştığında iddianame düzenleyerek kamu davası açacağı, aksi halde ise anılan Kanun’un 172. maddesi gereği kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar vereceği, buna karşın Cumhuriyet savcısının 5271 sayılı Kanun’un kendisine yüklediği soruşturma görevini yerine getirmediği, ortada yasaya uygun bir soruşturmanın bulunmadığı durumda, anılan Kanun’un 173/3. maddesindeki koşullar oluşmadığından, itirazı inceleyen merciin Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabulüne karar verebileceği yönündeki açıklamalar karşısında,
    Dosya kapsamına göre, ... ilçesi ... mahallesi ... mevkii 102 ada 40 parselde yer alan taşınmaz üzerinde yer alan yapı ile ilgili olarak imar kirliliğine neden olduğundan bahisle şüpheli hakkında soruşturmaya başlandığı, bahse konu yapı ile ilgili olarak ... Belediyesince 04/04/2018 tarihinde yapı tatil zaptı ve anılan zabıt dayanak gösterilerek 10/04/2018 tarihli encümen kararı ile şüpheli hakkında 19.092,88 Türk lirası idari para cezası düzenlendiği, dosyada mevcut 13/09/2021 tarihli bilirkişi raporu ile anılan yapının 3621 sayılı Kıyı Kanunu kapsamında 100 metrelik sahil şeridi içerisinde kaldığının, ... Eart Pro uydu görüntülerinin incelenmesinde 2017 yılı mart ayında taşınmaz üzerinde bir yapının olmadığının, 2019 yılı mart ayında ise 2 katlı karkas binanın bitmiş durumda olduğunun belirtildiği, ... Valiliğinin 18/10/2021 havale tarihli ve ... Belediye Başkanlığının 10/11/2021 tarihli yazılarının incelenmesinde bahse konu taşınmazın içinde bulunduğu alanın 3621 sayılı Kıyı Kanunu kapsamında 100 metrelik sahil şeridinde kaldığının belirtildiği anlaşılmakla, şüphelinin eylemine ilişkin dellilerin takdir ve değerlendirmesinin mahkemesince incelenmesi gerektiği gözetilmeksizin, kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
    Hukuksal Değerlendirme:
    CMK'nın 160. maddesinin 1. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar." 2. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür." 170. maddesinin 2. fıkrasında, “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler." 172. maddesinin 1. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.” hükümleri düzenlenmiştir.
    Aynı Kanun'un 6545 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten sonraki “Cumhuriyet savcısının kararına itiraz” başlıklı 173. maddesinde ise;
    “(3) Sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, O Yer Cumhuriyet başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
    (4) Sulh ceza hâkimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.” hükümleri yer almaktadır.
    Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez ceza yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır.
    Bir fiilin işlendiği haberinin alınması üzerine, suçu takibe yetkili makamlar tarafından derhal hazırlık soruşturmasına başlanmasını ifade eden ilkeye "araştırma mecburiyeti ilkesi"; hazırlık soruşturmasının neticesinde fiilin takibini gerektirecek hususlarda fiilin ve failin belli olması, yeterli emareler teşkil edecek vakıaların bulunması, başka bir ifade ile, şüphelerin ciddi olduğunun tespit edilmesi ve dava şartlarının gerçekleşmiş olması durumunda, yetkili makam tarafından kamu davasının açılmasını ifade eden ilkeye ise "kamu davasını açma mecburiyeti ilkesi" denilmektedir.
    Diğer taraftan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 13. maddesi uyarınca da, temel hak ve özgürlükleri ihlal edilen kimselere etkili bir başvuru yapma hakkı tanınması zorunlu olup, anılan hükmün uygulanmasına ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarında, (Örn: Vilko E. - Finlandiya kararı 2007; Sürmeli - Almanya kararı 2006) etkili başvuru yolunun hem teoride, hem pratikte erişilebilir, yeterli ve etkili olması gerektiği belirtilmektedir.
    3194 sayılı İmar Kanunu'na 7143 sayılı Kanun'un 16. maddesi ile eklenen geçici 16. maddesinde "Afet risklerine hazırlık kapsamında ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı yapıların kayıt altına alınması ve imar barışının sağlanması amacıyla, 31/12/2017 tarihinden önce yapılmış yapılar için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve yetkilendireceği kurum ve kuruluşlara 31/10/2018 tarihine kadar (15/06/2019 tarihine kadar uzatılmıştır) başvurulması, bu maddedeki şartların yerine getirilmesi ve 15/06/2019 tarihine kadar kayıt bedelinin ödenmesi halinde Yapı Kayıt Belgesi verilebilir. Yapı Kayıt Belgesi yapının kullanım amacına yöneliktir. Yapı Kayıt Belgesi alan yapılara, talep halinde ilgili mevzuatta tanımlanan ait olduğu abone grubu dikkate alınarak geçici olarak su, elektrik ve doğalgaz bağlanabilir. Yapı Kayıt Belgesi verilen yapılarla ilgili bu Kanun uyarınca alınmış yıkım kararları ile tahsil edilemeyen idari para cezaları iptal edilir. Yapı Kayıt Belgesi, yapının yeniden yapılmasına veya kentsel dönüşüm uygulamasına kadar geçerlidir. Yapı Kayıt Belgesi düzenlenen yapıların yenilenmesi durumunda yürürlükte olan imar mevzuatı hükümleri uygulanır. Yapının depreme dayanıklılığı hususu malikin sorumluluğundadır."
    3621 sayılı Kıyı Kanununun 15/4. maddesinde "Yukarıdaki fıkralarda sayılan fiillerin kıyının doğal yapısını bozacak bir etki meydana getirmesi halinde, daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, failleri hakkında altı aydan iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. " şeklinde düzenlemelere yer verilmiştir.
    İncelenen somut olayda, yapı tatil zaptı tarihinin 04/04/2018 tarihli olması ve 31/12/2017 tarihinden önce yapılan yapılar hakkında yapı kayıt belgesinin verilebileceğinin anlaşılması ve kovuşturmaya yer olmadığı kararına esas alınan yapı tatil tutanağının 102 ada 40 parselde bulunan taşınmaza ait olduğu ancak ... Valiliği Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğünün 25/11/2021 tarihli yazısında ... mahallesi 102 ada 40 parsel için yapılan incelemede ... ve ... belge nolu farklı yapılara ait yapı kayıt belgesine rastlanılmış olup ,
    ... başvuru nolu yapı kayıt belgesine ait yapının 29/03/2017 tarihli uydu görüntüsünde bulunması nedeniyle 31/12/2017 tarihinden önce yapıldığı,
    1 ... başvuru nolu yapı kayıt belgesine ait yapının ise 29/03/2017 tarihli uydu görüntüsünde bulunmadığı, 26/03/2019 tarihli uydu görüntüsünde bulunduğu, 29/03/2017 ile 26/03/2019 tarihleri arasında yapıldığı ancak 31/12/2017 tarihinden önce yapıldığının tespit edilemediğinin bildirildiği,
    13/09/2021 tarihli bilirkiş raporunda ise bahse konu taşınmazın 2017 Mart ayında taşınmaz üzerinde herhangi bir yapının bulunmadığı, 2019 Mart ayında ise 2 katlı karkas yapının bitmiş durumda olduğu ancak 31/12/2017 tarihi itibariyle taşınmaz üzerinde yapının hangi aşamada olduğunun net tespit edilemediği, bahse konu taşınmazın 3621 Sayılı Kıyı Kanunu kapsamında 100 metrelik sahil şeridi içerisinde kaldığının bildirildiği,
    ... Belediye Başkanlığının 09/09/2021 tarihli yazısında düzenlenmiş yapı kayıt belgesinin iptal edildiğinin bildirildiği,
    ... Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün 18/10/2021 havale tarihli yazında parselin tamamının Kıyı Kanunun uygulanmsına Dair Yönetmelikte geçen sahil şeridinin 50 metrelik sınırları içinde kaldığının bildirildiğinin anlaşılması karşısında,
    04/04/2018 tarihli yapı tatil tutanağına konu binaya ait yapı kayıt belgesinin ve 31/12/2017 tarihinden önce suça konu yapının yapılıp yapılmadığı hususunun kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi, yapı kayıt belgelerinin iptal edilip edilmediği araştırıldıktan sonra, 3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 15. maddesindeki düzenleme uyarınca suça konu fiilin "kıyının doğal yapısını bozacak" bir etki meydana getirip getirmediği hususları araştırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmeden eksik soruşturma ile kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği görülmektedir.
    Bu nedenle itiraz merciince etkin soruşturma yapılmaması dikkate alınarak, itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır.
    Sonuç ve Karar:
    Yukarıda açıklanan nedenlerle;
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, Kanun yararına bozma istemi doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
    1- ... Sulh Ceza Hâkimliğinin 10/02/2022 tarihli ve 2022/3607 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
    2- CMK’nın 309/4-a fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, dosyanın Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na TEVDİİNE, 06/12/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara