Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2022/11989 Esas 2022/24566 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
4. Ceza Dairesi
Esas No: 2022/11989
Karar No: 2022/24566
Karar Tarihi: 06.12.2022

Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2022/11989 Esas 2022/24566 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Sanık, tehdit ve basit yaralama suçlarından 2 kez 2.240,00 adli para cezası ile cezalandırılmıştır. Dosyada yer alan delillerin incelenmesi sonucunda, sanığın sözleri yaralama eylemi gerçekleşirken söylenmiş ve tehdit suçundan ayrıca hüküm kurulamayacağına karar verilmiştir. Kanun yararına bozma talebi reddedilmiştir. İlgili kanun maddeleri ise şöyle açıklanmıştır:
- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/2, 86/3-a, 106/1, 62 (2 kez) ve 52/2
- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 251/3. maddeleri
4. Ceza Dairesi         2022/11989 E.  ,  2022/24566 K.

    "İçtihat Metni"

    KARAR

    Tehdit ve basit yaralama suçlarından sanık ...'nün basit yargılama usulü uygulanmak suretiyle yapılan yargılaması sonucunda, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/2, 86/3-a, 106/1, 62 (2 kez) ve 52/2. (2 kez) 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 251/3. maddeleri uyarınca 2 defa 2.240,00 adli para cezaları ile cezalandırılmasına dair ... Asliye Ceza Mahkemesinin 29/06/2021 tarihli ve 2019/735 esas, 2021/385 sayılı kararının Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 19/07/2022 tarih ve 2022/98743 istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
    İstem yazısında; "Dosya kapsamına göre, sanık ile müştekinin kardeş oldukları, olay tarihinde aralarında tartışma çıktığı, tartışma sırasında sanığın müştekiye tokat atmak suretiyle darp ettiği, sanığın müştekiyi darp ettiği esnada müştekiye hitaben ''ağzını yüzünü kıracağım, kafanı patlatacağım'' şeklinde söz söylemesi şeklinde gerçekleşen olay nedeniyle sanık hakkında basit yaralama suçunun yanında ayrıca tehdit suçundan da adli para cezası ile cezalandırılması şeklinde hüküm kurulmuş ise de, sanığın ''ağzını yüzünü kıracağım, kafanı patlatacağım'' şeklindeki sözlerinin yaralama eyleminin gerçekleştiği esnada söylenerek yaralama kastına yönelik olduğu, sanığın tehdit etmek suretiyle mağdura gelecekte bir zarar verme kastının bulunmadığı anlaşılmakla 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1. maddesi uyarınca tehdit suçundan ayrıca hüküm kurulamayacağı gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir." denilmektedir.
    Hukuksal Değerlendirme:
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 7.11.2006-227/228 sayılı kararında açıklandığı üzere; yargılama yöntemine veya cezalandırmaya ilişkin hükmün belirli biçimde takdir edilmesinden kaynaklanan değerlendirme hataları "hukuki yanılgı" oluşturmakta iken; isim, yaş ve hesap hataları, yargı kararlarında "maddi yanılgı" veya ''yazım hatası" diye isimlendirilen beşeri hatalardır. Hukuki yanılgılar, ancak başka bir mercii tarafından ve yasa yolu başvurusuyla açılan bir tali muhakeme ile giderilebilir. Yargı kararlarındaki maddi yanılgıların düzeltilmesi ise herhangi bir yöntem ve zamanla sınırlı değildir. Bu yanılgılar, bizzat bu hatayı yapan mercii tarafından, kendiliğinden veya bir yasa yolu başvurusu üzerine verilen bir karardaki uyarı üzerine düzeltilebilir.
    Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir.
    Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14.11.1977 gün ve 3-2 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağanüstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hâkimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir. (Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2/29-56 sayılı kararı da bu doğrultudadır.)
    İncelenen somut olayda;
    Sanığın mağduru yaralayıp tehdit ettiği iddiasıyla dava açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonucunda tüm deliller toplanıp, tanık beyanları, müştekinin iddiası ve sanık savunması bir bütün halinde değerlendirilip delil tartışması yapılarak sanığın eyleminin sübut bulduğu gerekçesiyle mahkumiyet kararı verildiği anlaşılmıştır.
    Ceza Genel Kurulunun 25.10.1993 gün ve 260/281 sayılı kararında belirtildiği gibi, olaya ilişkin tüm deliller toplanıp, değerlendirilip suçun oluştuğu kabul edilerek mahkumiyet hükmü kurulduğuna göre, delil takdiri yapılarak verilen bu karar aleyhine, takdirde yanılgıya düşüldüğünden ve suçun yasal unsurlarının oluşmadığından bahisle, kanun yararına bozma yoluna başvurulamayacağından, kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmiştir.
    Sonuç ve Karar:
    Yukarıda açıklanan nedenlerle;
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, Kanun yararına bozma isteminin takdire ilişkin olması nedeniyle yerinde görülmediğinden, CMK'nın 309. maddesi şartlarını taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNİN REDDİNE, dosyanın Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na TEVDİİNE, 06/12/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara