Esas No: 2017/207
Karar No: 2017/255
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2017/207 Esas 2017/255 Karar Sayılı İlamı
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2017 / 207 KARAR NO : 2017 / 255 KARAR TR : 10.04.2017 |
ÖZET : Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü’nde usta öğretici olarak görev yapan davacının, emekli olması nedeniyle talep ettiği kıdem tazminatının ödenmesi istemiyle açtığı davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. |
K A R A R
Davacı : E.V.
Vekili : Av. O.O.
Davalı : Milli Eğitim Bakanlığı
Vekilleri : Av. E.D. (Adli Yargıda)
Av. N.T. (İdari Yargıda)
O L A Y : Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 1987 yılında Van Başkale Halk Eğitim Merkezinde başlayıp, İzmir Torbalı Halk Eğitim Merkezinden 2014 yılında emekli oluncaya kadar 20 yıl süre ile giyim, aile eğitim kurslarında usta öğretici olarak çalıştığını, emeklilik nedeniyle işten ayrılmasına rağmen kendisine kıdem tazimatı ödenmediğini beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 15.000,00TL kıdem tazminatının fesih tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faiz ile birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.
Davalı vekilince, cevap dilekçesinde; Yargı yolu yönünden davanın usulden, mahkeme aksi kanaatte ise hukuka ve kanuna aykırı açılan davanın esastan reddini talep etmiştir.
İZMİR 6. İŞ MAHKEMESİ: 05.12.2016 gün ve E:2016/336, K:2016/293 sayılı kararı ile “5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1. maddesine göre iş mahkemeleri işçi ile işveren arasındaki hizmet akdinden ya da kanundan doğan uyuşmazlıkları çözümlemekle görevlidir. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin yerleşik kararı doğrultusunda davacının çalışmaları İş Kanunu kapsamında değildir. Uyuşmazlık hakkında davaya bakma görevi İdari Yargı"ya aittir.
Her ne kadar davacı vekili tarafından; davacının, davalı Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Halk Eğitim Merkezinde emekli oluncaya kadar usta öğrenci olarak çalıştığı ve ödenmeyen kıdem tazminatının tahsilini talep etmişse de; davanın Adli Yargının değil İdari yargının görev alanına girdiği anlaşılmıştır” şeklindeki gerekçeyle dava dilekçesinin Görev Yönünden Reddine karar vermiş, aleyhine yasa yoluna başvurulmayan kararın 14/12/2016 günü kesinleştiği anlaşılmıştır.
Davacı vekili bu kez; aynı sebepten davalarının kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 15.000 TL tazminatın dava tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi istemi ile idari yargı yerinde dava açmıştır.
İZMİR 4. İDARE MAHKEMESİ: 10.03.2017 gün ve E:2017/114 Esas sayılı gönderme kararı ile “506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 2. maddesinde “Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar bu kanuna göre sigortalı sayılırlar...” denilmiş, aynı Yasanın “Uyuşmazlıkların Çözüm Yeri” başlıklı 134. maddesinde, “Bu kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görülür” hükmüne yer verilmiş; 506 sayılı Yasa hükümleri 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 106. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. 5510 sayılı Kanunun 3. maddesinde; kısa ve/veya uzun vadeli sigorta kolları bakımından adına prim ödenmesi gereken veya kendi adına prim ödemesi gereken kişi sigortalı olarak tanımlanmış; 79. madde ile başlayan Dördüncü Kısmında, primlere ilişkin hükümlere yer verilmiş; 101. maddesinde “Bu kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür” denilmiştir.
Öte yandan, 4857 sayılı İş Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının, işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemek olduğu belirtilmiş; aynı zamanda, bakılan davanın da konusunu oluşturan “İş Sözleşmesi, Türleri ve Feshi” hususuna Kanunun 8.maddesi ve devamında, kıdem tazminatı, ücretli izin, bildirim süresinden kaynaklanan yükümlülük ve haklara ilişkin hususlara ise Kanunun değişik maddelerinde yer verilmiştir.
Davacının, 506 sayılı ve 5510 sayılı Yasaların yürürlükte olduğu dönemlerde idareyle arasında kurulan bir hizmet akdine dayalı olarak çalıştığı ve kıdem tazminatı alacağının iş kanunundan kaynaklanan haklardan biri olduğu dikkate alındığında, uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre adli yargı yerinde görülüp çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın, getirtilen İzmir 6. İş Mahkemesinin E:2016/336 sayılı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine dosyanın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesi"nin karar vermesine değin ertelenmesine” karar vererek Mahkememize başvuruda bulunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Birgül KURT, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 10.4.2017 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27.maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı yasa’nın 19.maddesinde öngörülen biçimde görev uyuşmazlığı doğduğu, son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle her iki dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Engin SELİMOĞLU’nun, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargı, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, Milli Eğitim Bakanlığı bünyesindeki Başkale ve Torbalı Halk Eğitim Merkezi Müdürlüklerinde usta öğretici olarak görev yaparak, 2014 yılında emekli olan davacı tarafından, 1987-2014 tarihleri arasında fiilen çalıştığı günler karşılığı olan kıdem tazminatının fesih tarihinden itibaren uygulanacak en yüksek mevduat faizi ile birlikte ödenmesi istemiyle açılmıştır.
506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 2. Maddesinde “Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar bu kanuna göre sigortalı sayılırlar…” denilmiş, aynı Yasanın “Uyuşmazlıkların Çözüm Yeri” Başlıklı 134. maddesinde, “Bu kanunun uygulanmasından doğan uyuşmazlıklar, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerde görülür” hükmüne yer verilmiş; 506 sayılı yasa hükümleri 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 106. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. 5510 sayılı Kanunun 3.maddesinde; kısa ve/veya uzun vadeli sigorta kolları bakımından adına prim ödenmesi gereken veya kendi adına prim ödemesi gereken kişi sigortalı olarak tanımlanmış; 79.madde ile başlayan Dördüncü Kısmında, primlere ilişkin hükümlere yer verilmiş; 101. maddesinde “Bu kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar İş Mahkemelerinde görülür” denilmiştir.
Öte yandan, 4857 sayılı İş Kanununun 1.maddesinde, Kanunun amacının, işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemek olduğu belirtilmiş; aynı zamanda, bakılan davanın da konusunu oluşturan “İş Sözleşmesi, Türleri ve Feshi” hususuna Kanunun 8.maddesi ve devamında; kıdem tazminatı, ücretli izin, bildirim süresinden kaynaklanan yükümlülük ve haklara ilişkin hususlara ise, Kanunun değişik maddelerinde yer verilmiştir.
Diğer taraftan;5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 1. maddesinde, “İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle (o kanunun değiştirilen ikinci maddesinin Ç, D ve E fıkralarında istisna edilen işlerde çalışanlar hariç) işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya iş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözülmesi ile görevli olarak lüzum görülen yerlerde iş mahkemeleri kurulur.
Bu mahkemeler:
A) (Mülga: 18/10/2012-6356/81 md.)
B) İşçi Sigortaları Kurumu ile sigortalılar veya yerine kaim olan hak sahipleri arasındaki uyuşmazlıklardan doğan itiraz ve davalara da bakarlar.
İş mahkemesi kurulmamış olan yerlerdeki bu davalara o yerde görevlendirilecek mahkeme tarafından, temsilci üyeler alınmaksızın, bu kanundaki esas ve usullere göre bakılır.
Fiili ve hukuki imkânsızlıklar dolayısıyla iş mahkemesinin toplu olarak görevini yapamadığı hallerde de yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.
(Ek fıkra: 2/7/2012-6352/39 md.) Birden fazla iş mahkemesi bulunan yerlerde, sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan davaların görüleceği iş mahkemeleri, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından belirlenebilir.” denilmiştir.
Davacının, 506 sayılı Yasa yürürlükte iken mahalli mülkü amirin tasarrufu ile çalıştığı, idareyle arasında bir hizmet ilişkisi kurulduğu, talep edilen ihbar ve kıdem tazminatının İş Kanunundan kaynaklanan haklardan olduğu dikkate alındığında, uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine göre görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, İzmir 4.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile İzmir 6. İş Mahkemesi’nin 05.12.2016 gün ve E:2016/336, K:2016/293 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İzmir 4.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile İzmir 6. İş Mahkemesi’nin 05.12.2016 gün ve E:2016/336, K:2016/293 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 10.04.2017 gününde Üye Birgül KURT’un KARŞI OYU VE OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Nuri NECİPOĞLU
|
Üye Ali ÇOLAK
Üye Birgül KURT |
Üye Yusuf Ziyaattin CENİK
Üye Mehmet AKBULUT |
Üye Alaittin Ali ÖĞÜŞ
Üye Yüksel DOĞAN |