Esas No: 2017/43
Karar No: 2017/103
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2017/43 Esas 2017/103 Karar Sayılı İlamı
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2017 / 43 KARAR NO : 2017 / 103 KARAR TR : 20.2.2017 |
ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında sigortalı aracın uğradığı hasar bedelini ödeyen sigorta şirketinin, zararın davalı idarece giderilmesi istemiyle açtığı rücuen tazminat davasının, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi gözetildiğinde ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk
|
K A R A R
Davacı : A. Sigorta A.Ş.
Vekilleri : Av. F.P.
Davalı : İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı
Vekilleri : Av. İ.E. Y.(Adli yargıda)- Av. A.K.(İdari yargıda)
O L A Y : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 27/07/2013 tarihinde davacı şirkete kasko sigorta poliçesi ile sigortalı E.Turizm Otomotiv inşaat Tekstil Ticaret Ltd. Şti’ye ait, C.E."nin sevk ve idaresindeki 34 YK 0001 plakalı aracın D-100 kuzey yanyol Esenkent’ten kuzeye seyir halindeyken rögar kapağına çarpması sonucu tek taraflı maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, yolun gerekli bakım ve onarımından sorumlu olan davalı idarenin kazanın meydana gelmesinde %100 oranında kusurlu olduğunu belirterek, ekspertiz raporuna istinaden sigortalıya ödenen 12.055,54 TL hasar tazminatının fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile ödeme günü olan 04/09/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile yargılama, harç ve giderleri, vekalet ücreti ile birlikte davalı idareden tahsiline karar verilmesi istemi ile adli yargı yerinde dava açmıştır.
İSTANBUL 12. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 26/05/2015 gün ve 2014/102 Esas, 2015/231 Karar sayı ile, ‘‘…Dosyaya gelen bilgi ve belgelerin incelenmesinden; dava konusu olayın rögar kapağının bulunduğu yolun asfalt kaplamasının düzgün yapılmaması ve kapağın menteşelerinin zamanla paslanıp çürüyüp kopması ve dolayısıyla çerçevesinin içinde emniyetle duramayıp yarı açık vaziyete gelmesi nedeni ile geldiği anlaşılmış, keza dava konusu yerde fiili durumun tespiti, sorumluluk alanının tespiti, kusur ve hasar oranının tespiti bakımından yapılan keşif incelemesi sonucunda bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 28/04/2015 tarihli bilirkişi raporunun sonuç bölümünde de; dava konusu olayda davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı"nın %100 oranında tam kusurlu olduğu, davacı şirketin davalı İdare"den talep edebileceği toplam maddi zararının kusur oranına göre faizsiz ana para olarak 04/09/2013 tarihi itibarıyla 354,00-TL ve 06/09/2013 tarihi itibarıyla 11.701,54-TL olduğu, davacı şirketin alacağına 01/10/2013 temerrüt tarihinden itibaren yasal faiz talep edebileceği tespit edilmiştir.
Kamu hizmeti görmekle yükümlü olan belediyelerin yol yapım ve onarım hizmeti sırasında verdikleri zararlardan kaynaklanan davalar özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Davalı belediye aleyhindeki dava İdarenin kamu hizmeti kusuruna dayalı olarak açılmıştır. Bu nedenle İYUK"un 2. maddesi uyarınca davanın tam yargı davası olarak İdari yargı yerinde açılması gerektiği anlaşılmıştır.
Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece re"sen gözetilmelidir.
Bu itibarla; davanın, davalı Belediyenin hizmet kusuruna ilişkin olarak açıldığı anlaşıldığından, davalı Belediye kamu hizmeti nedeni ile verdiği iddia olunan zararlardan dolayı özel hukuk hükümlerine tabi olmayıp, hizmet kusurundan dolayı açılan davaların 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun"un 2. maddesi hükmü uyarınca tam yargı davası olarak idari yargı yerinde görülerek sonuçlandırılması gerekmektedir. Bu nedenlerle, davaya bakmaya Mahkememizin yargı yeri bakımından görevli olmadığı, görev hususunun kamu düzeninden olması dolayısıyla her aşamada re"sen göz önüne alınması gerektiği.…’’ şeklindeki gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi: 12/11/2015 gün ve 2015/13800 Esas, 2015/12034 Karar sayı ile kararın onanmasına hükmetmiştir. Taraflarca karar düzeltme yoluna başvurulmayan karar 05/02/2016 tarihinde kesinleşmiştir.
Davacı vekili, aynı istemle bu kez idari yargı yerinde dava açmıştır.
İstanbul 12. İdare Mahkemesi: 12/02/2016 gün ve 2016/124 Esas, 2016/297 Karar sayı ile ‘‘…Karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının, dolayısıyla iş bu uyuşmazlığın görüm ve çözümünde; 2918 sayılı Yasa hükümleri çerçevesinde görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu sonucuna varılmıştır…’’ şeklindeki gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, davalı vekili tarafından karara itiraz edilmiştir. İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 9. İdari Dava Dairesi: 13/10/2016 gün ve 2016/392 Esas, 2016/246 Karar sayı ile ‘‘…Dosyanın incelenmesinden, dava konusu tazminat istemi ile ilgili ilk olarak adli yargıda açılan davada İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın idari yargının görevinde olduğu gerekçesiyle görev yönünden reddine karar verildiği ve anılan kararın Yargıtay 17. Hukuk Dairesi tarafından onaması suretiyle kesinleşmesinden sonra bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesinin birinci fıkrasında adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvuracağı ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteleyeceği; aynı maddenin ikinci fıkrasında ise; önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyalarının Uyuşmazlık Mahkemesine gönderileceği hükmü yer almaktadır.
Bu durumda, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararı üzerine idari yargı yerlerinde açılan davalarda, İdare Mahkemesince, uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevli olduğu sonucuna ulaşılması halinde, yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri gereğince görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulması gerekirken, davanın yeniden görev yönünden reddedilmesinde hukuki isabet bulunmamaktadır…’’ gerekçesiyle kararın bozulmasına karar vermiştir.
İSTANBUL 12. İDARE MAHKEMESİ: 30/11/2016 gün ve 2016/1822 Esas sayı ile özetle, 2918 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğunu belirterek, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesi hükümleri uyarınca görevli yargı merciinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderilmesine, dosya incelemesinin Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vererek dosyayı Mahkememize göndermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 20.2.2017 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; 2918 sayılı Yasa’dan kaynaklanan sorumluluk davasında adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının, son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyası da temin edilmek suretiyle Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Sinem USTA’nın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargı, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, davacı sigorta şirketi tarafından kasko güvencesi altında olan 34 YK 0001 plakalı araç sürücüsü sigortalının 27/07/2013 tarihinde davalı belediyenin bakım ve onarımından sorumlu olduğu 3561 D-100 kuzey yanyol Esenkent’ten kuzeye seyir halindeyken rögar kapağına çarpması neticesinde gerçekleşen trafik kazası nedeniyle araçta oluşan hasar nedeniyle sigortalıya ödenen 12.055,54 TL sigorta tazminatının 04/09/2013 ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan rücuen tahsiline karar verilmesi istemi ile 28/02/2014 tarihinde açılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu belirtilmiştir.
Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.
Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.
Dosyaların incelenmesinden; davanın, 27/07/2013 günü meydana gelen maddi hasarlı trafik kazası sonucu oluşan zarar nedeniyle davacı şirket tarafından sigortalıya ödenen tazminatın olayda kusuru bulunan davalıdan rücuen tazmini istemi ile açıldığı, İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davanın görevden reddedilmesi üzerine davacı vekilinin kararı temyiz ettiği, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nce kararın onanarak kesinleştiği, davacı vekilinin bu kez idari yargı yerinde dava açtığı, İstanbul 12. İdare Mahkemesi’nin de davanın görev yönünden reddine karar verdiği, bu karar karşı itiraz yoluyla başvurulan İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 9. İdari Dava Dairesi’nin itirazı kabul ederek bozma kararı vermesiyle İstanbul 12. İdare Mahkemesi’nin yargı yolunun belirlenmesi için mahkememize başvurduğu anlaşılmaktadır.
2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayrımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)
Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “ Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.
Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılarak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle davanın görüm ve çözümü adli yargı yerinin görevine girdiğinden; İstanbul 12. İdare Mahkemesi’nin başvurusunun kabulü ile, İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 26/05/2015 gün ve 2014/102 Esas, 2015/231 Karar sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle İstanbul 12. İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile İstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26/05/2015 gün ve 2014/102 Esas, 2015/231 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 20.2.2017 gününde ÜYE Süleyman Hilmi AYDIN’ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Nuri NECİPOĞLU
|
Üye Ali ÇOLAK
Üye Süleyman Hilmi AYDIN |
Üye Yusuf Ziyaattin CENİK
Üye Mehmet AKBULUT |
Üye Alaittin Ali ÖĞÜŞ
Üye Yüksel DOĞAN |
KARŞI OY
3.11.2015 tarih ve 29521 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 28.9.2015 gün ve E:2015/670, K:2015/671 sayılı kararında belirtmiş olduğum düşünce doğrultusunda sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyorum.20.02.2017
ÜYE
Süleyman Hilmi AYDIN