Esas No: 2006/11-163
Karar No: 2006/189
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2006/11-163 Esas 2006/189 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2006/11-163 E., 2006/189 K.
"İçtihat Metni"
B…
….. K…
…."ın; TCY"nın 503/1. maddesi uyarınca 1 yıl hapis ve 6.000.000 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına, mükerrir olması nedeniyle hakkında TCY"nın 522. maddesinin indirim hükmünün uygulanmasına yer olmadığına, cezasının tekerrür nedeniyle TCY"nın 81/2. maddesi uyarınca 1/6 arttırılıp, 81/son madde ve fıkrası da göz önüne alınarak, 1 yıl 1 gün hapis ve 6.860.000 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin Küçükçekmece 1. Asliye Ceza Mahkemesince 13.5.2003 gün ve 530-303 sayı ile verilip, temyiz edilmeksizin 30.9.2003 tarihinde kesinleşen hükümle ilgili olarak, uyarlama isteminde bulunulması üzerine, Küçükçekmece 1. Asliye Ceza Mahkemesince dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 03.08.2005 gün ve 530-303 sayılı ek karar ile; 5237 sayılı Yasada sanık lehine bir durum bulunmadığından eski hükmün aynen infazına, itiraz yolu açık olmak üzere karar verilmiştir.
Hükümlünün yasal süre içerisinde, yasayollarına başvurması üzerine, Bakırköy 7. Ağır Ceza Mahkemesince 9.9.2005 gün ve 416 müt. sayılı karar ile, temyiz yolu açık bulunan karara karşı, istemin temyiz olarak değerlendirilmesi ve gereğinin taktiri için dosyanın mahkemesine iade edilmesi üzerine, hükümlünün bu istemiyle ilgili olarak dosyayı inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesince 12.12.2005 gün ve 9822-13459 sayı ile;
"765 sayılı Türk Ceza Yasanının 2/2 maddesi ile bu yasa yerine yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Yasasının 7/2. maddesinde suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise fail lehine olan kanunun uygulanarak infaz olunacağı hüküm altına alınmıştır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun yürürlüğe konulmasına ilişkin usul ve esasları belirlemek amacıyla 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun kabul edilerek yürürlüğe girmiştir. Bu itibarla 5237 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 01.06.2005 tarihinden önce verilen kararlarda, ortaya çıkan uyum sorunlarının giderilmesi, uygulanması gereken lehe hükmün tespiti, 5237 sayılı Yasanın uygulanma ilkeleri geçici nitelikte bulunan 5252 sayılı Yasaya göre belirlenecektir. Anılan yasanın 9. maddesinde "lehe yasanın derhal uygulanabileceği hallerde duruşma yapılmaksızın dosya üzerinde karar verilebileceği" kabul edilerek asıl olanın duruşma yapılması olduğu hükme bağlanmıştır. Maddede sözü edilen haller eylemin, tartışmasız olarak suç olmaktan çıkarılması, ceza sorumluluğunun kaldırılması veya belirlenen cezanın bir değerlendirme ve takdir gerektirmemesi gibi hallerdir. Mahkemece bir değerlendirme yapılarak suçun unsurlarının tayini takdir hakkı kullanılarak cezanın belirlenmesi veya kişiselleştirilmesinin gerektiği durumlarda, davaya katılan veya şikayetçiye de haber verilerek duruşma açılması, tarafların beyan ve bu konularda sunacakları delillerin tespiti ile sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. Evrak üzerinde yapılan incelemede, suçun unsurlarının tartışılması, yeni yasanın verdiği takdir hakkı kullanılarak ceza tayini veya ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi, hükmün niteliğinin değiştirilmesi ve bu kararın sınırlı inceleme yapması gereken itiraz merciince incelenerek talebin yerinde olduğuna veya olmadığına karar verilmesi mümkün değildir. Ayrıca Ceza Genel Kurulunun 11.05.1999 gün 104/113 ve 6.10.1998 gün 224/297 sayılı kararlarında duruşma yapılarak verilip kesinleşen bir hükmün zat ve mahiyetinde değişiklik yapılması aksine bir düzenleme olmadığı takdirde ancak duruşma yapılarak verilecek yeni bir hükümle mümkün olduğu kabul edilmiştir. Davanın esasını çözen ya da değişiklik yapan ve sonradan yürürlüğe giren yasa değerlendirilerek eski hükmün aynen infazına ilişkin sonuçlandırıcı (nihai) kararlar duruşma dışında verilmiş olsa dahi 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 267 ve 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı Yasanın 305. maddesine göre temyize tabidir.
5252 sayılı Yasanın 9. maddesinin 3. fıkrası uyarınca lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle belirleneceğinden; suç ve cezaların tespitine ilişkin 765 sayılı Yasadaki hükümler uygulanarak hükmolunan sonuç ceza ile 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Yasanın suç ve yaptırımlara ilişkin tüm hükümleri karşılaştırılarak lehe yasanın tespiti ve müteakiben tedbir, erteleme ve hapis cezasının yasal sonucu olarak belirli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hususları düzenleyen 647 sayılı Yasa, 765 sayılı Yasanın anılan konuya ilişkin hükümleri ile 5337 sayılı Yasanın 50. ve devam eden maddelerinin karşılaştırılması suretiyle lehe hükmün denetime olanak verecek şekilde belirlenip sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde dosya üzerinde karar verilmesi," isabetsizliğinden bozulmuştur.
Küçükçekmece 1. Asliye Ceza Mahkemesince 20.02.2006 gün ve 530-303 sayı ile dosya üzerinde yapılan değerlendirme sonucunda; C.Savcısının bozma ilamı konusunda yazılı görüşü alındıktan sonra önceki kararda direnilmesine, karar vermiştir.
Bu hükmünde temyiz edilmesi üzerine, dosya Yargıtay C.Başsavcılığının "bozma" istekli 12.05.2006 gün ve 75322 sayılı tebliğnamesi ile Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Aynı nevi suçtan mükerrir, B…
….. K…
…."ın dolandırıcılık suçundan, TCY"nın 503/1. maddesi uyarınca 1 yıl hapis ve 6.000.000 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına, mükerrir olması nedeniyle hakkında TCY"nın 522. maddesinin indirim hükmünün uygulanmasına yer olmadığına, cezasının tekerrür nedeniyle TCY"nın 81/2. maddesi uyarınca 1/6 arttırılıp, 81/son madde ve fıkrası da göz önüne alınarak, 1 yıl 1 gün hapis ve 6.860.000 lira ağır para cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin Küçükçekmece 1. Asliye Ceza Mahkemesince 13.5.2003 gün ve 530-303 sayı ile verilip, temyiz edilmeksizin 30.9.2003 tarihinde kesinleşen hükümle ilgili olarak, uyarlama isteminde bulunulması üzerine, Küçükçekmece 1. Asliye Ceza Mahkemesince dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 03.08.2005 gün ve 530-303 sayılı ek karar ile; 5237 sayılı Yasada sanık lehine bir durum bulunmadığından eski hükmün aynen infazına karar verilen somut olayda;
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, lehe yasanın tespiti yöntemi ve bu hükmün tabii olacağı yasa yolunun belirlenmesine ilişkin gibi görülmekte ise de konunun Ceza Genel Kurulunca incelenmesini ve öze yönelik hüküm tesisini engelleyen usul eksiklikleri söz konusudur.
Yerel Mahkemece uyarlama istemi üzerine dosya üzerinde verilen red kararı, Özel Dairece; "incelemenin duruşmalı olarak 5252 sayılı Yasanın 9/3. maddesinde belirtilen ilkelere uygun biçimde yapılıp, buna göre lehe yasanın saptanması" gereğine işaretle bozulmuş, Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmesine karar verilmekle yetinilmiş, yöntemine uygun yeni bir hüküm kurulmamıştır.
Bozulmakla bir hüküm tamamen ortadan kalktığından, Yerel Mahkemelerce direnme kararlarında da, 5271 sayılı CMY"nın, 230, 231 ve 232. maddelerine uygun olarak, 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CYUY"nın 308. maddesi gereğince yeniden hüküm kurulmalıdır. Somut olayda, Yerel Mahkemece, C.Savcısının yazılı görüşü alındıktan sonra, önceki hükümde direnilmekle yetinilip, yeniden hüküm tesis edilmemiştir.
Diğer yönden; 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan CMUY"nın 326. maddesi gereğince, bozma lehe olsa dahi bozmadan sonra Yerel Mahkemece sanık, katılan ve varsa müdafi ve vekillerine duruşma gününü bildirir davetiye tebliğ olunmalı, duruşma gününden haberdar edilmeleri sağlanmalıdır. Tebligat yapılmaması veya davetiye tebliğine rağmen sanığın duruşmaya gelmemesi halinde, verilecek ceza bozmaya konu olan cezadan daha hafif ise yargılamaya devam olunarak bir karar verilmelidir.
Yerel Mahkemece bu haberdar etme işlemine başvurulmaksızın, C.Savcısının yazılı görüşü alındıktan sonra önceki kararda direnilmiştir. Direnme hükmü bu itibarla da isabetsiz olup, belirtilen iki nedenle bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;
1-Yerel Mahkeme direnme hükmünün, öncelikle saptanan bu usul yanılgıları nedeniyle BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, tebliğnamedeki isteme uygun olarak, 19.09.2006 günü oybirliği ile karar verildi.