Esas No: 2020/664
Karar No: 2020/697
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2020/664 Esas 2020/697 Karar Sayılı İlamı
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020 / 664 KARAR NO : 2020 / 697 KARAR TR : 23.11.2020 |
ÖZET : Karayolunda meydana gelen trafik kazasında uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davanın, 2918 sayılı Yasanın 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi kapsamında ADLİ YARGI YERİNDE görülmesi gerektiği hk.
|
K A R A R
Davacı : A.Ü.
Vekilleri : Av. M. K., Av.. K., Av.E.Ö.
Davalı : Nizip Belediye Başkanlığı(Kapatılan Kocatepe Belediyesi adına)
Vekilleri : Av. M.C., Av.S.T.
O L A Y : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin, sevk ve idaresindeki motosikletle 20/06/2011 tarihinde seyir halinde iken, kapatılan Kocatepe Belediyesinin yolu kapatacak şekilde ve hiçbir uyarı levhası dikmeden dökmüş olduğu moloz yığınına çarpması sonucu ağır yaralandığını; olay akabinde tutulan kaza tespit tutanağında, anılan belediyenin kusurlu olduğunun tespit edildiğini; kaza sonrası hastaneye kaldırılan müvekkilinin sol kolunun dirsekten kesildiğini ve vücudunda kalıcı sakatlık meydana geldiğini, bu sakatlık sebebi ile kendi öz bakımını dahi yapamaz duruma geldiğini; her ne kadar müvekkili tarafça daha önce Nizip 1 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/618 Esas sayılı dava dosyası ile kalıcı sakatlık sebebi ile tazminat davası açılmış ve bir miktar tazminata hükmedilmişse de müvekkili için gerek tedavi gördüğü süre için ve gerek ise de daha sonraki dönem için “Bakım ve bakıcı gideri” hükmedilmediğinden; gerçek maddi tazminat alacaklarının yapılacak bilirkişi incelemesi ile ortaya çıkacağını ifade ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 100TL maddi tazminatın (bakım ve bakıcı gideri) kaza tarihinden işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı idareden tahsili istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.
NİZİP 1.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 26.2.2019 gün ve E: 2016/624, K:2019/241 sayı ile, “(…) Trafik kazasından kaynaklı bakım ve bakıcı gideri talebine ilişkindir.
Mahkememiz 2011/618 Esas sayılı dosyasının davacısının Ali ÜNSAL davalısının Nizip Kocatepe Belediyesi"nin olduğu, trafik kazasından kaynaklı olarak maddi manevi tazminat talebini içerdiği. Yargıtay 4.Hukuk Dairesi Başkanlığı"nın 08/02/2018 tarih ve 2018/47 E- 2018/722 K sayılı bozma ilamı ile; "İstemin ileri sürülüş biçimine göre davacı davalı belediye tarafından yol üzerinde yapılan çalışma sırasında harfiyat dökülmek suretiyle kazanın oluşumuna sebebiyet verildiğini belirterek açıkça, davalı idarenin hizmet kusuruna dayandığını, davalı Nizip Kocatepe Belediyesi kamusal kurallar çerçevesinde faaliyet göstermekte olup, eylem ve işlemleri de kamusal niteliktedir ve kamu hizmeti kavramı çerçevesinde olduğunu, kamu hizmetinin görülmesi sırasında ve hizmet kusurundan doğan zararların gideriminde idari yargı görevli olduğu; görev sorununun kamu düzenine ilişkin olup, açıkça veya hiç ileri sürülmese hile yargılamanın her aşamasında mahkemelerce kendiliğinden gözetileceğini... nedenleriyle mahkemece, yargı yolu bakımından görevsizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediği ve bu durum bozmayı gerektirmesi nedeniyle temyiz olunan kararın bozulmasına karar verilmiş olduğu ve mahkememiz 2018/877 Esasına kaydının yapıldığı anlaşılmıştır.
2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun "idari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı" başlıklı 2/1-b düzenlemesi gereğince; ""İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları idari davadır.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 114/1. ve 115/2. maddeleri gereğince; yargı yolunun caiz ve mahkemenin görevli olması dava şartı olup; mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir.
Dosyanın incelenmesinde eldeki davada; davacı vekilinin; Müvekkilinin 20/06/2011 tarihinde sevk ve idaresindeki motosikletle seyir halinde iken kapatılan Kocatepe Belediyesi"nin yolu kapatacak şekilde ve hiçbir uyarı levhası dikmeden dökmüş olduğu moloz yığınına çarpması sonucu ağır yaralandığını, kaza sonrası müvekkilinin hastaneye kaldırıldığını, sol kolunun dirsekten kesildiği ve vücudunda kalıcı sakatlık meydana geldiğini, kendi öz bakımını dahi yapamaz duruma geldiğini belirterek meydana gelen kaza nedeniyle bakım - bakıcı gideri talebine ilişkin elde ki davayı açtığı anlaşılmış olup; davalının levha dikmeden yol ortasına bıraktığı moloz nedeniyle uğranılan zararın tazminine yönelik elde ki dava da davalı tarafın idare olması ve idari kusurdan kaynaklanan davaların 2577 sayılı yasanın 2. Maddesi gereği idari yargıda görüleceğinden davanın görevsizlik nedeniyle reddine karar verilerek aşağıda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur,
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava idari yargının görev alanına girdiğinden HMK 114/1 ve 115/2 ve İYUK 2/1b maddesi gereğince davanın yargı yolu bakımından MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE…” karar vermiş ve bu karar kesinleşmiştir.
Davacı vekilinin talebi üzerine dosya idari yargı yerine gönderilmiştir.
Gaziantep 3.İdare Mahkemesi: 22.7.2020 gün ve E:2020/362, K:2020/498 sayı ile, idare mahkemesine hitaplı bir dilekçe olmadığından bahisle“(…) dava dilekçesinin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 15.maddesinin 1. fıkrası (d) bendi gereğince bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren (30) gün içinde bizzat veya bir avukat vasıtasıyla 3. maddeye uygun şekilde düzenlenerek yeniden dava açılmak üzere reddine” karar vermiş ve dosya Mahkemesine iade edilmiştir.
Davacı vekili bunun üzerine aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.
GAZİANTEP 3.İDARE MAHKEMESİ: 30.9.2020 gün ve E: 2020/750 sayı ile, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1., 2., 19.1.2011 günlü Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. ve geçici 21. maddesi hükmüne yer verdikten sonra;”(…) Bu durumda, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varıldığından, davaya bakmakla görevli merciin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi"ne başvurulması gerektiği sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.
Uyuşmazlık Mahkemesi"nin 28.05.2018 tarih ve E:2018/347, K:2018/362 sayılı kararı da bu yöndedir.
Açıklanan nedenlerle; Nizip 1. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2016/624 esas sayılı dava dosyası temin edildikten sonra görev uyuşmazlığı çıkarılması için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine, uyuşmazlığın incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesi"nce bir karar verilmesine kadar ertelenmesine…” karar vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Burhan ÜSTÜN’ün Başkanlığında, Üyeler: Şükrü BOZER, Mehmet AKSU, Birol SONER, Aydemir TUNÇ, Nurdane TOPUZ ve Ahmet ARSLAN"ın katılımlarıyla yapılan 23.11.2020 günlü toplantısında:
I-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hâkim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ’nin davada adli yargının, Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın ise idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, karayolunda meydana gelen maddi hasarlı ve yaralanmalı trafik kazası nedeniyle oluşan zararın davalı idarece giderilmesi istemiyle açılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacının karayollarında can ve mal güvenliği yönünden trafik düzenini sağlayacak ve trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri belirlemek olduğu; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri bunların uygulamasını ve denetlenmesini ilgili kuruluşları ve bunların görev, yetki ve sorumluluk, çalışma usulleri ile diğer hükümleri kapsadığı ve bu kanunun karayollarında uygulanacağı; 10. maddesinde, yapım ve bakımdan sorumlu olduğu yolları trafik düzeni ve güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmanın, gerekli görülen kavşaklara ve yerlere trafik ışıklı işaretleri, işaret levhaları koymak ve yer işaretlemeleri yapmanın Belediye Trafik birimlerinin görev ve yetkileri arasında olduğu; Kanunun “Karayolu trafik güvenliği” başlıklı 13.maddesinde de, karayolunun yapımı, bakımı, işletilmesi ile görevli ve sorumlu bütün kuruluşların, karayolu yapısını, trafik güvenliğini sağlayacak durumda bulundurmakla yükümlü oldukları belirtilmiştir.
Öte yandan 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 14. maddesiyle değişik 110. maddesinde “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür. Zarar görenin kamu görevlisi olması, bu fıkra hükmünün uygulanmasını önlemez. Hemzemin geçitte meydana gelen tren-trafik kazalarında da bu Kanun hükümleri uygulanır.
Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir”; Geçici 21. maddesinde de “Bu Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının göreve ilişkin hükmü, yürürlüğe girdiği tarihten önce idari yargıda ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açılmış bulunan davalara uygulanmaz” denilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının sevk ve idaresindeki motosikletle 20/06/2011 tarihinde seyir halindeyken kapatılan Kocatepe Belediyesinin, yolu kapatacak şekilde ve herhangi bir uyarı levhası koymadan dökmüş olduğu moloz yığınına çarpması sonucu ağır yaralandığı; olayda ve oluşan zararda davalı idarenin kusur ve sorumluluğunun bulunduğu ileri sürülerek; bakım ve bakıcı giderlerine karşılık olmak üzere 100,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işletilecek ticari faiziyle birlikte davalı idareden tahsili istemiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır.
2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrasının iptali istemiyle Bursa 3.Asliye Hukuk Mahkemesi ve Batman 2.Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan itiraz başvuruları üzerine konuyu inceleyen Anayasa Mahkemesi, şu gerekçesi ile anılan kuralı Anayasaya aykırı görmemiş ve iptal istemini oy birliğiyle reddetmiştir: “… Anayasa Mahkemesi’nin daha önceki kimi kararlarında da belirtildiği üzere, tarihsel gelişime paralel olarak Anayasa’da adli ve idari yargı ayırımına gidilmemiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleriyle Danıştay yetkili kılınmıştır. Bu nedenle, genel olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı, özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır. Bu durumda, idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda kanun koyucunun mutlak bir takdir yetkisinin bulunduğunu söylemek olanaklı değildir. Ancak, idari yargının denetimine bağlı olması gereken idari bir uyuşmazlığın çözümü, haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde kanun koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. İtiraz konusu kural, trafik kazasında zarar görenin asker kişi ya da memur olmasına, aracın askeri hizmete ilişkin olmasına veya olayın hemzemin geçitte meydana gelmesi durumlarına göre farklı yargı kollarında görülmekte olan 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görüleceğini öngörmektedir. İtiraz konusu düzenlemenin gerekçesinde de ifade edildiği gibi, askeri idari yargı, idari yargı veya adli yargı kolları arasında uygulamada var olan yargı yolu belirsizliği giderilerek söz konusu davalarla ilgili olarak yeknesak bir usul belirlenmektedir. Aynı tür davaların aynı yargı yolunda çözümlenmesi sağlanarak davaların görülmesi ve çözümlenmesinin hızlandırıldığı, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasının olanaklı kılındığı ve bunun söz konusu davaların adli yargıda görüleceği yolunda getirilen düzenlemenin kamu yararına yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Öte yandan, 2918 sayılı Kanun’da tanımlanan Karayolu şeridi üzerindeki araç trafiğinden kaynaklanan sorumlulukların, özel hukuk alanına girdiği konusunda bir tartışma bulunmamaktadır. İdare tarafından kamu gücünden kaynaklanan bir yetkinin kullanılması söz konusu olmadığı gibi, aynı karayolu üzerinde aynı seyir çizgisinde hareket eden, bu nedenle aynı tür risk üreten araçlar arasında özel-kamu ayırımı yapılmasını gerektiren bir neden de yoktur. Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 2.,125. ve 155. maddelerine aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir…” (Any. Mah.nin 26.12.2013 tarih ve E.2013/68, K.2013/165 sayılı kararı; R.G. 27.3.2014, Sayı: 28954, s.136-147.)
Anayasa’nın 158 inci maddesinin son fıkrasında “Diğer mahkemelerle, Anayasa Mahkemesi arasındaki görev uyuşmazlıklarında, Anayasa Mahkemesi’nin kararı esas alınır.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda gerekçesine yer verilen kararı, yasa koyucunun idari yargının görevine giren bir konuyu adli yargının görevine verebileceğine, dolayısıyla 2918 sayılı Kanunun 110 uncu maddesinin birinci fıkrası ile öngörülen, bu Kanun’dan doğan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı bulunmadığına dair olup, esas itibariyle görev konusunda verilmiş bir karardır ve Anayasa’nın 158 inci maddesi uyarınca, başta Mahkememiz olmak üzere diğer yargı organları bakımından da uyulması zorunlu bir karar mesabesindedir.
Bu durumda, 2918 sayılı Yasanın 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 110. maddesi ile Anayasa Mahkemesi’nin işaret edilen kararı gözetildiğinde, bahsi geçen Kanun maddesinin karayollarında, can ve mal güvenliği yönünden trafik düzeninin sağlanarak trafik güvenliğini ilgilendiren tüm konularda alınacak önlemleri kapsadığı ve Kanunun, trafikle ilgili kuralları, şartları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini, ilgili kuruluşları ve bunların görev yetki ve sorumlulukları ile, çalışma usullerini kapsadığı, dolayısıyla oluşan trafik kazası nedeniyle açılacak sorumluluk davalarının görüm ve çözümünde adli yargının görevli olduğu; meydana gelen zararın tazmini istemiyle açılan bu davanın da adli yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle Gaziantep 3.İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Nizip 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.2.2019 gün ve E: 2016/624, K:2019/241 sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç: Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Gaziantep 3.İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Nizip 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.2.2019 gün ve E: 2016/624, K:2019/241 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 23.11.2020 gününde, Üye Ahmet ARSLAN"ın KARŞI OYU ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye
Burhan Şükrü Mehmet Birol
ÜSTÜN BOZER AKSU SONER
Üye Üye Üye
Aydemir Nurdane Ahmet
TUNÇ TOPUZ ARSLAN
KARŞI OY
İdarenin kendi kuruluş kanununda belirlenen ve 2918 sayılı Kanun"da tekrarlanan görevlerinden, yani; yol yapım, bakım, işletme, trafik güvenliğini sağlama şeklinde yürütülen kamu hizmetlerinden kaynaklanan hukuki sorumluluğunun idare hukuku ilke ve kurallarına göre belirlenmesi; uyuşmazlığın, özel hukuktaki araç işletenin hukuki sorumluluğundan değil, davalı idare tarafından görevlerinin tam ve eksiksiz yerine getirilmediği, dolayısıyla yürütülen hizmetlerin kusurlu işletildiği, meydana gelen zararda hizmet kusuru bulunduğu iddiasından kaynaklanması karşısında uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görevinde bulunduğu sonucuna ulaşıldığından, uyuşmazlığın çözümünde adli yargıyı görevli kabul eden çoğunluğun kararına katılmıyorum.23.11.2020
ÜYE
Ahmet ARSLAN