"İçtihat Metni"
Ankara 2 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesinin 10.12.1999 gün ve 169-174 sayılı kararı ile; Devletin hakimiyeti altında bulunan topraklardan bir kısmını Devlet idaresinden ayırmaya matuf fiil işleme suçundan 765 sayılı TCY"nın 125 ve 59. maddeleri uyarınca müebbet ağır hapis cezasına hükümlü Zana Mazak hakkındaki kesinleşmiş hükümle ilgili olarak Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesince 5237 sayılı Türk Ceza Yasasının yürürlüğe girmesinden sonra gerçekleştirilen uyarlama yargılaması sonunda 11.08.2005 gün ve 169-174 sayılı ek karar ile, 5237 sayılı Yasanın "Devletin hakimiyeti altında bulunan topraklardan bir kısmını Devlet idaresinden ayırmaya matuf bir fiil işleme" suçunun yaptırımı bakımından bir farklılık getirmediği" gerekçesiyle, 5349 sayılı Yasa ile getirilen değişiklik nazara alınarak sonuç cezanın müebbet hapis cezası olarak düzeltilmesine karar verilmiş, hükümlü ve müdafii tarafından temyiz başvurusunda bulunulması üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesi evrak üzerinde gerçekleştirdiği inceleme sonunda 24.01.2006 gün ve 7558-10 sayı ile;
"Kararın niteliğine göre; hükmün özüne etkili olması nedeniyle temyiz yeteneği olduğu kabul edilerek, yapılan inceleme sonunda gereği düşünüldü:
5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 9. maddesinin amaç ve kapsamı nazara alındığında Yasanın tanıdığı yetkiye dayanılarak evrak üzerinden inceleme yapılması suretiyle karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.
Yapılan incelemeye ve dosya kapsamına göre hükümlünün yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, Ancak;
765 sayılı TCK"nun 31. maddesinin ağır hapis cezasının kanuni sonucu olarak uygulanabileceği, hükümlü hakkında daha önce tayin olunan müebbet ağır hapis cezasının 5252 sayılı Türk Ceza Kanunun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 6. maddesi uyarınca hapis cezasına dönüştürülmüş olması karşısında anılan yasa maddelerinin uygulanması olanağı olmadığı gibi 5252 sayılı Yasanın 9. maddesinin 3. fıkrası uyarınca lehe olan hüküm önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle belirleneceğinden suç ve cezaların tespitine ilişkin 765 sayılı TCK hükümleri uygulanarak hükmolunan sonuç ceza ile 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK"nun suç ve yaptırımlara ilişkin hükümleri karşılaştırılarak lehe yasanın tespiti ve daha sonra da tedbir, erteleme ve hapis cezasının yasal sonucu olarak belirli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmaya ilişkin hükümleri düzenleyen 647 sayılı Yasa ile 765 sayılı Yasanın konuya ilişkin hükümleri ile 5237 sayılı Yasanın infaza ilişkin 50-60 maddeleri karşılaştırılmak suretiyle, bu konudaki lehe hükmün belirlenmesi gerekmekte olup, bu durumda da hükümlü hakkında tayin olunan hürriyeti bağlayıcı cezanın kanuni sonucu olarak 5237 sayılı TCK"nun 53. maddesinin uygulanmasında zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş olup, hükümlü ve müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bozulmasına, Ancak; bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden CMUK"nun 322. maddesi uyarınca 5237 sayılı Yasanın 53. maddesi ile ilgili olarak her zaman karar alınmasının mümkün bulunduğu gözetilerek, "TCK"nun 31 ve 33. maddelerinin uygulanmasına ilişkin ibarenin esas karardan çıkarılmasına" ve bu suretle hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 09.03.2006 gün ve 181680 sayı ile;
"765 sayılı Türk Ceza Yasası ile 5237 sayılı Türk Ceza Yasası karşılaştırılıp 765 sayılı Yasanın daha lehe olduğu saptandığında, cezanın, ek ve fer"i cezaların ve güvenlik tedbirlerinin 765 sayılı Yasaya göre hükmedilmesi gerektiğini, suçun yaptırımının 765 sayılı TCY"na göre belirlenip, güvenlik tedbirinin 5237 sayılı Yasa hükümlerine göre belirlenmesinin karma uygulama yapılması anlamına geleceğini" belirterek itiraz yasayoluna başvurmuş, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, Yerel Mahkeme ek kararının onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle Yargıtay Ceza Genel Kurulunda okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İnceleme konusu olayda;
5237 sayılı Türk Ceza Yasasının yürürlüğe girmesi üzerine Ankara C.Başsavcılığının önceki ve sonraki yasalar karşılaştırılıp lehe yasanın belirlenmesi ve buna göre yeniden hüküm kurulması yolunda istemde bulunması üzerine Yerel Mahkeme, hükümlü Z…
…. M…
….."ın Devletin hakimiyeti altında bulunan topraklardan bir kısmını Devlet idaresinden ayırmaya matuf fiil işleme suçundan 765 sayılı TCY"nın 125 ve 59. maddeleri uyarınca müebbet ağır hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hakkında TCY"nın 31 ve 33. maddelerinin uygulanmasına ilişkin kesinleşmiş hükümle ilgili olarak evrak üzerinde yaptığı inceleme sonunda, yeni yasa ile getirilen düzenlemelerin lehe sonuç doğurmadığı, ancak 5349 sayılı Yasanın nazara alınarak sonuç cezanın hapse dönüştürülmesi gerektiğinden bahisle sonuç cezanın müebbet hapis cezası olarak düzeltilmesine, hükmün bu şekilde infazına karar vermiştir.
Sonradan yürürlüğe giren yasanın hükümlü bakımından lehe sonuç doğurup doğurmadığının saptanması bakımından 5252 sayılı Yasanın 9. maddesi uyarınca gerçekleştirilen uyarlama yargılamasında, hükümlünün önceki kesinleşmiş mahkumiyet hükmünde sabit kabul edilip yaptırıma bağlanan eylemlerine sonraki yasanın ilgili tüm hükümlerinin uygulanması suretiyle belirlenecek sonucun önceki ile karşılaştırılması gereklidir. Bu bakımdan, önceki kesinleşmiş mahkûmiyet ilamında sabit kabul edilen eylem veya eylemlerin neler olduğunun, gerek uyarlama yargılamasını yapan mahkemelerce gerekse denetim yargılamasını gerçekleştiren Yargıtay"ca tam bir açıklıkla bilinmesi zorunludur.
Oysa, uyarlama yargılamasına ilişkin bu dosya içinde sanığın kesinleşmiş mahkûmiyeti ile ilgili dava dosyası bulunmamaktadır. Kesinleşmiş hükmün, sadece 1, 9, 10 ve 11. sayfalarının onamsız fotokopileri getirtilerek dosyaya konulmuş ise de, gerekçeli kararın bu bölümleri Z…
…. M…
…."ın sabit kabul edilip yaptırıma tabi tutulan eylemleri ile ilgili herhangi bir bilgi içermemektedir. Bu durumda, hükümlü Z…
…. M…
…."ın geçmiş mahkûmiyetine konu eylemleri saptanamayacağından, uyarlama ve denetim yargılamalarının sağlıklı bir biçimde yapılması da mümkün değildir.
O halde, Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının değişik gerekçeyle kabul edilerek, Özel Daire kararının kaldırılmasına, diğer yönleri incelenmeyen Yerel Mahkeme hükmünün öncelikle bu nedenden dolayı bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının değişik gerekçeyle KABULÜNE,
2- Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 24.01.2006 gün ve 7558-10 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3- Yerel Mahkeme hükmünün BOZULMASINA,
4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 27.06.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.