Esas No: 2006/10-126
Karar No: 2006/159
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2006/10-126 Esas 2006/159 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık, karşılıksız çek keşide etmek suçundan 300.000 TL ağır para cezasına çarptırılmış ve bir sene boyunca bankalarda çek hesabı açmaktan yasaklanmıştır. Ayrıca ödeme emrinin tebliğinden itibaren bir aylık süre sonrasında ödenmeyen cezaya gecikme zammı uygulanacak ve yasaklama kararı bütün bankalara duyurulacaktır. Mahkeme, sanık ve vekilinin bozmadan önceki hiçbir oturuma katılmadığını, ancak Geçici 1. maddede öngörülen şekilde tebligat yapılmadığını saptamış, bu yönüyle direnme kararı isabetsiz bulunmuştur. Geçici 2. maddede öngörülen üç aylık yasal süre beklenmeden sanığın mahkûmiyetine karar verilmesi ise yasanın koşuluna aykırıdır ancak sonradan gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Mahkeme kararında geçen kanun maddeleri: 4814 S. Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun ve 3167 S. Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun'un 16/1-3 maddeleri, 647 S. Kanun'un 5/5. maddesi ve 6183 S. Kanun'un 51. maddesi.
Ceza Genel Kurulu 2006/10-126 E., 2006/159 K.
"İçtihat Metni"
Karşılıksız çek keşide etmek suçundan sanığın, 4814 sayılı Yasa ile değişik 3167 sayılı Yasanın 16/1-3 maddesi uyarınca 300.0000.0000.- TL ağır para cezası ile cezalandırılmasına, takdiren bir sene süre ile bankalarda çek hesabı açmaktan yasaklanmasına, yasaklama kararının bütün bankalara duyurulmak üzere TC Merkez Bankasına bildirilmesine, 647 sayılı Yasanın 5/5. maddesi uyarınca ödeme emrinin tebliğinden itibaren bir aylık sürenin sona erdiği veya takside bağlanıp da taksitlerden birinin süresinde ödenmemesi nedeniyle geri kalan miktarını muaccel olduğu tarihten başlayarak ödenmeyen para cezasına, 6183 sayılı Yasanın 51 maddesinde gösterilen gecikme zammı oranının yarısı oranında gecikme zammı uygulanmasına ilişkin Ankara 10. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 10.04.2003 gün ve 810-395 sayılı hüküm,
Sanık tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 10. Ceza Dairesince 11.11.2003 gün ve 5893-21521 sayı ile;
"1- 08.03.2003 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 4814 sayılı Yasa"nın geçici 2. maddesinde öngörülen 3 aylık yasal süre beklenip, bu süre içinde çek tutarının veya karşılıksız kalan kısmının %10 tazminatı ve 3167 sayılı Yasa"nın 16/a. maddesine göre hesaplanacak gecikme faizi ile birlikte ödeyip ödemediği ve 8. maddesine göre düzeltme hakkını kullanarak hamilin zararını karşılayıp karşılamadığı araştırılıp; sonucuna göre, sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri yerine sözü edilen yasal süre beklenmeden ve eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi;
2- 4814 sayılı Yasa"nın geçici 1. maddesi amir hükmü uyarınca anılan yasanın yürürlüğe girmesinden sonraki ilk duruşmaya gelmeyen şikayetçiye sonraki oturumda hazır bulunması veya bir vekil ile kendini temsil ettirmesi, duruşmaya gelmediği veya vekil de göndermediği takdirde, şikayetten vazgeçmiş sayılacağı hususunda usulüne uygun davetiye çıkarılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi;" isabetsizliğinden başka yönleri incelenmeksizin bozulmuştur.
Ankara 10. Asliye Ceza Mahkemesince 26.05.2004 gün ve 213-592 sayı ile;
"1- 4814 sayılı Yasanın geçici 2. maddesinde yargılamanın 3 ay durmasını gösteren hiçbir hüküm olmadığı gibi tam aksine, yargılamanın her evresinde yasal anlamda tam ödeme yapıldığı takdirde hangi işlemlerin yapılacağı hükme bağlanmış olup mahkememiz bu nedenle yargılamayı sürdürmüştür.
Sanık yargılamanın her evresinde hüküm kesinleşse dahi borcu ödediğini kanıtladığı takdirde kamu davası ya da hüküm verildiği takdirde tertip edilen ceza ortadan kaldırılacağına göre bozma kararına iştirak edilmemiştir.
2- 4814 sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sadece müştekiye, yani kamu davasında müdahil olmayan müştekiye üst üste iki duruşmaya gelmediği takdirde davanın düşürüleceği hususunda meşruhatlı davetiye çıkartılması hükme bağlanmış olup, müdahile davetiye çıkartılmasını gerektirecek hiçbir hüküm mevcut değildir.
Müdahale hukuku CYUY"nın 365 vd. maddelerinde hüküm altına alınmış olup bu gerekçe ile müdahile tebligat yapılmayarak yargılama sürdürülmüştür." gerekçesiyle önceki hükümde direnilmiştir.
Bu hükmün de o yer C.Savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının "bozma" istekli, 22.03.2006 günlü tebliğnamesi ile Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup, düşünüldü;
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanığın karşılıksız çek keşide etmek suçundan cezalandırılmasına karar verilen somut olayda, Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlıklar;
4814 sayılı Yasa"nın geçici 2. maddesinde öngörülen 3 aylık yasal süre beklenilmeden karar verilmesinde ve aynı Yasanın geçici 1. maddesi amir hükmü uyarınca anılan yasanın yürürlüğe girmesinden sonraki ilk duruşmaya gelmeyen müdahil vekiline sonraki oturumda hazır bulunması, duruşmaya gelmediği takdirde şikâyetten vazgeçmiş sayılacağı hususunda usulüne uygun davetiye çıkarılmasına gerek bulunup bulunmadığı,
Noktalarında toplanmaktadır.
Dosyanın incelenmesinde;
Gerek katılan gerekse vekilinin bozmadan önceki hiçbir oturuma katılmadıkları, mahkemece de, 8.3.2003 gün ve 25042 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 4814 sayılı Yasanın Geçici 1. maddesi uyarınca, katılan ve vekiline maddede öngörülen şekilde bir tebligat yapılmadığı saptanmakla, bu yönüyle direnme kararı isabetsiz ise de, bozmadan sonra katılan vekilinin duruşmadan haberdar edilerek, 4814 sayılı Yasanın Geçici 1. maddesindeki hususun, mahkemece eylemli olarak yerine getirildiği ve madde ile amaçlanan hususun gerçekleştiği,
Diğer yönden üç aylık yasal süre beklenilmeksizin sanığın mahkûmiyetine karar verilmesi hususu da, 4814 sayılı Yasanın Geçici 2. maddesine aykırı ise de, direnme hükmünün verildiği 26.05.2004 tarihine kadar maddede öngörüldüğü şekilde bir ödemenin yapılmadığının saptanması karşısında, Geçici 2. maddesindeki üç aylık bekleme süresi koşulunun da sonradan gerçekleştiği anlaşılmaktadır.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre, şeklen ısrar kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
c) Bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan yeni kanıtlara dayanmak,
d) İlk hükümde yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurmak,
e) Sonradan yürürlüğe giren yasaya ve normlarına dayanılmak suretiyle ilk hükümde yer almayan ve dolayısıyla daire denetiminden geçmemiş yeni bir hüküm oluşturmak,
Özde direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir karardır. Bu nitelikteki bir kararın temyiz edilmesi halinde incelemenin Yargıtay"ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekir.
İncelenen dosyada;
Yerel Mahkemece her iki nedene direnildiği belirtilmiş ise de, bozma nedenlerin eylemli olarak yerine getirildiği ayrıca, ilk hükümde yer almayan açıklamalara dayanıldığı anlaşılmaktadır. Bu yeni açıklamalar, Özel Daire denetiminden geçmemiştir. Özel Dairece incelenmeyen bir hususun doğrudan ve ilk kez Ceza Genel Kurulu tarafından ele alınması olanaksızdır. Diğer yönden ilk hükmün Özel Dairece; sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verildiği de göz önüne alındığından, dosyanın incelenmek üzere Özel Dairesine gönderilmesi gerekmektedir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;
Dosyanın saptanan eylemli uyma nedeniyle, temyiz incelemesi için Yargıtay 10. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 13.06.2006 günü oybirliği ile karar verildi.