Esas No: 2006/4-144
Karar No: 2006/152
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2006/4-144 Esas 2006/152 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2006/4-144 E., 2006/152 K.
"İçtihat Metni"
Resmi nikah yapmadan dini nikah yaptırmak suçundan sanığın, TCY"nın 237/4. maddesi uyarınca 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve cezasının 647 sayılı Yasanın 6. maddesi gereğince ertelenmesine ilişkin Gaziantep 5. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 08.11.2004 gün ve 1078-1232 sayılı hüküm, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
Bu karara karşı Adalet Bakanınca yasa yararına bozma yasayoluna başvurulması üzerine, Yargıtay 4. Ceza Dairesince 12.10.2005 gün ve 5443-15667 sayı ile;
"Tebliğnamede "kayden 3.9.1983 doğumlu olup, suçun işlendiği Ağustos 2000 tarihinde 18 yaşını ikmal etmediği anlaşılan sanık hakkında tayin olunan cezadan, 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 55/3. maddesi gereğince indirim yapılmamış bulunulmasında, isabet görülmemiştir" denilmektedir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Yasasının 309/3. maddesi uyarınca Yargıtay Ceza Dairesinde yapılacak incelemenin ileri sürülen kanun yararına bozma nedenleriyle sınırlı olması, sanığın, 5237 sayılı T. Ceza Yasasının 7/2 ve 5252 sayılı Yürürlük ve Uygulama Yasasının 9/3. maddeleri gereğince kesinleşmiş mahkûmiyet kararında değişiklik yapılmasını yetkili mahkemesinden istemesinin olanaklı bulunması karşısında, sanığın hukuki durumunun suçun işlendiği tarihte yürürlükte bulunan yasal hükümlere göre belirlenmesi gerekmektedir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının tebliğnamesindeki düşünce yukarıda belirtilen nedenlerle yerinde görüldüğünden, yasal koşullara uymadan evlenme suçundan sanık G..... K...... hakkında Gaziantep 5. Asliye Ceza Mahkemesinden verilip kesinleşen 08.11.2004 tarih 1078-1232 sayılı kararın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca bozulmasına, karardaki hukuka aykırılık cezanın indirilmesini gerektirmekle, 765 sayılı T.Ceza Yasasının 237/4. maddesiyle verilen 2 ay hapis cezası aynı Yasanın 55/3. maddesi uyarınca 1/3 oranında indirilerek 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309/4-d maddesi gereğince sanığın, 1 ay 10 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına, kararın öbür yönlerinin olduğu gibi bırakılmasına" karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığınca 04.05.2006 gün ve 69846 sayı ile;
Dairece, hükmün bozulmasına ve bozma nedenine göre hükümlünün cezasından indirim yapılmasına karar verilmiş, ancak hükmedilen kısa süreli özgürlüğü bağlayıcı ceza hüküm anında yürürlükte bulunan 647 sayılı Kanunun 4. maddesinde yazılı para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmemiştir.
Öte yandan, hükmün kesinleşmesinden sonra yapılan yasa değişikliklerinin lehe hükümler getirmesi halinde hükümlünün hukuki durumunun değerlendirilmesi kanun yararına bozma işlevinden farklı bir hüküm değiştirme yöntemi olup kendine özgü bir yargılama biçimine tâbi bulunmaktadır. İtiraz üzerine karar verilmesini müteakip, hükmün kesinleşmesinden ve Yargıtay 4. Ceza Dairesinin sözü edilen kararından sonra 5237 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesi nedeniyle mahkemenin evrak üzerinde yaptığı inceleme sonucu verdiği maddi ve usul hukuku kurallarına aykırı 30.12.2005 gün ve 1078-1232 sayılı ek kararın kanun yararına bozulması için Başsavcılığımızca gerekli işlemlere başlanacaktır, gerekçeleriyle itiraz yasa yoluna başvurularak, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 12.10.2005 gün ve 5443-15667 sayılı kararının kaldırılarak, dosyanın özgürlüğü bağlayıcı cezanın 647 sayılı Yasanın 4. maddesi uyarınca paraya veya tedbire çevrilmesi hususunda Özel Dairesine gönderilmesine karar verilmesi isteminde bulunulmuştur.
Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, Yasa yararına bozma istemi üzerine hükmedilen cezadan 765 sayılı TCY"nın 55/3. maddesi uyarınca indirim yapılması sonucu saptanan kısa süreli özgürlüğü bağlayıcı cezanın, 647 sayılı Yasanın 4.maddesi uyarınca para cezasına veya maddede sayılan tedbirlere çevrilmesine Özel Dairece karar verilip, verilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Öğretide "olağanüstü temyiz" denilen, 23.03.2005 gün ve 5320 sayılı Ceza Muhakemeleri Yasasının Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Yasa"nın 18. maddesi ile yürürlükten kaldırılan 1412 sayılı CYUY"nda "yazılı emir" olarak adlandırılan bu olağanüstü yasayolu, 5271 sayılı CYY"nın 309 ve 310. maddelerinde "kanun yararına bozma" olarak yeniden düzenlenmiştir.
5271 sayılı Yasanın 309. maddesi uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanı, o karar veya hükmün Yargıtay"ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak, Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay"ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hakim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
Bozma sonrası yapılacak işlemler ve bu işlemleri gerçekleştirecek merciler ile bozma kararının etkileri ise, bozulan hüküm veya kararın türü ve bozma nedenlerine göre ayrım yapılarak maddenin 4. fıkrasında ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
Bozma nedenleri;
5271 sayılı Yasanın 223 üncü maddesinde tanımlanan ve davanın esasını çözmeyen bir karara ilişkin ise, 309. maddenin 4.fıkrasının (a) bendi uyarınca; kararı veren hâkim veya mahkemece gerekli inceleme ve araştırma sonucunda yeniden karar verilecektir. Bu halde yargılamanın tekrarlanması yasağına ilişkin kurallar uygulanamayacağı gibi, davanın esasını çözen bir karar bulunmadığı için, verilecek hüküm veya kararda, lehe ve aleyhe sonuçtan da söz edilemeyecektir.
Mahkûmiyete ilişkin hükmün, davanın esasını çözmeyen yönüne veya savunma hakkını kaldırma veya kısıtlama sonucunu doğuran usul işlemlerine ilişkin olması halinde ise, anılan fıkranın (b) bendi uyarınca kararı veren hâkim veya mahkemece yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hüküm verilecek, ancak bu halde verilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamayacaktır.
Davanın esasını çözen mahkûmiyet dışındaki diğer hükümlerin bozulmasında ise, (c) bendi uyarınca aleyhte sonuç doğurucu herhangi bir işlem yapılamayacağı gibi, "tekriri muhakeme" yasağı nedeniyle kanun yararına bozma kapsamında yeniden yargılama da gerekmeyecektir.
4"üncü fıkranın (d) bendi gereğince bozma nedeninin hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektirmesi halinde, cezanın kaldırılmasına, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektirmesi halinde ise bu hafif cezaya Yargıtay ceza dairesince doğrudan hükmedilecektir. Bu halde de yargılamanın tekrarlanması yasağı bulunduğundan, Yargıtay ceza dairesince hükmün bozulması ile yetinilmeyip, gereken kararın doğrudan ilgili daire tarafından verilmesi gerekmektedir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Resmi nikah yapmadan dini nikah yapmak suçundan, sanığın TCY"nın 237/4. maddesi gereğince 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve cezasının 647 sayılı Yasanın 6. maddesi uyarınca ertelenmesine ilişkin, Gaziantep 5. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 08.11.2004 gün ve 1078-1232 sayılı hüküm temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
Adalet Bakanınca yasa yararına bozma yasayoluna başvurulması üzerine, Özel Dairece; Yasa yararına bozma isteminin CYUY"nın 309/4-d bendi uyarınca kabulüne, suç tarihinde 18 yaşını ikmal etmediği anlaşılan sanık hakkında 765 sayılı TCY"nın 237/4. maddesiyle hükmolunan 2 ay hapis cezasının aynı Yasanın 55/3. maddesi uyarınca 1/3 oranında indirilerek 1 ay 10 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına, kararın diğer yönlerinin olduğu gibi bırakılmasına karar verilmiştir.
Görüldüğü gibi yasa yararına bozma konusu yapılmamakla birlikte, yasa yararına bozma nedeninin kabulüyle, 18 yaşından küçük sanık için hükmolunan kısa süreli özgürlüğü bağlayıcı cezanın 647 sayılı Yasanın 4. maddesi uyarınca para cezasına veya maddede sayılan tedbirlerden birine çevrilme zorunluluğu doğmuştur. Esasen yasa yararına bozma kapsamı içinde düşünülmesi gereken bu konuda 5271 sayılı Yasanın 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendi uyarınca Özel Dairesince karar verilmesi gerektiğinden, sanık hakkında 647 sayılı Yasanın 4. maddesinin uygulanması için dosyanın Özel Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- 647 sayılı Yasanın 4. maddesi uyarınca uygulama yapılması için dosyanın Yargıtay 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere, Yargıtay C.Başsavcılığına tevdiine, 06.06.2006 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.